Kendini bu çağın uzağında konumlandıran insanların gizlice buluştuğu bir yer olmalıydı. Gece yenik düştüğü savaşlara inat, sabah yüzüne bayramlıklar giydiren kadınların; kabalığı öğütleyen topluma alaycı bir bakış atarak adımlarını yeryüzüne hafifçe yudumlattıran adamlarla buluştuğu bir yer... İyi niyet, masumiyet ve düşlerle bezenmiş elma şekerlerini her yere düşürüşünde uslanmaz bir çocuk gibi kaldırıp yine de acılarının üstüne yürüyenlerin sığındığı bir yer mutlaka olmalıydı. Sevgili okurum, hazırsan

Bir Zafere Ramak Kala! Aynı hayatın içinde farklı ölümlere talip yorgunlar ordusu Kahramanların ebediliğini sorgulayan zaman Ve zamanın içinde kendini arayan hep mağlup bir zafer! Onlar... Derviş... Şair... Seyyah... Rulet... Varlıklarına delil aramayanların bir anlık uzun yürüyüşü Her şey bir romanda olup-bitiyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz! Sınanmış köprülerin üzerinden sarkıtılmış bu gönül merdiveni Finalde eski bir dergâhın kapısında bekliyor olacak sizi, içeri girebilirsiniz. Derviş Yunus'un aynasında

SÜVEYDA "Sessizliğin Şarkısı" Şiir, sanat denilen piramidin zirvesi, şair, sanatçıların piridir. Hakikatin derdine düşmeyen, yanmayan, pişmeyen taşamaz ve yazamaz şiiri. Şiir başka boyutların sözüdür. Şair bu sözleri inci tanesi gibi Simurg'un uçamadığı yerlere giderek bizlere getirir, yüreğinden geçirir, aklından süzerek bize hediye eder tıpkı Ayfer Yıldız gibi... Leylayı ararken çöle aşık olup, hakikatin ateşinde kül olanların çığlığıdır şiir. Ayfer Yıldız da şiirlerinde bizi bu boyutlar arasında dolaşt

"Safir elinde tahtadan eskitme küçük bavuluyla az ilerde göründü. Limanda onu bekleyen Arad Baba'nın göz pınarları sel olmuş akıyordu, çukurlaşmış koyu pembe yanaklarının içine. Efrahim'se yıllardır hırsız saksağanların herkesten aşırdığı son kalan o kıymetli servetini tutuyordu uzun beyaz ellerinde. Tırnaklarının içi çer çöptü her zamanki gibi yine." Nuray Farin Diner, sürükleyici kurgusu ve şairane üslubuyla sizleri sarsacak bu eseri, okurun beğenisine sunuyor.

"Her şey yalnızken güzelmiş. Kimsesiz kaldığım gün fark ettim yalnızlığın, bütün güzel görünen duygulardan daha muazzam olduğunu. Yalnızlık, bütün kimsesizlerin aciz olduğunu unutturuyordu insanın içinde. Ve ben, bir şeyleri anlatıp, kimsesizliğin içinde eriyip bir özlemle kayboluyordum." Evvel Zaman İçinde, gerçek-hayal, doğu-batı, gelenek-modernite ile bireysel ve toplumsal olaylar karşısında aldığımız tavırlarla ilgili bilinçaltımızı, psikolojimizi sarsan, sorgulayan, okuru kendiyle baş başa bırakmayı ba

Salih'in Bir Anda Biten Hikayesi Bir şeylerin değişeceğine inanın. Pes etmeyin. Tek tipleşmekten ve tek tipleştirilmekten korkun. Okumaktan ve yazmaktan sıkılmayın. Ve en önemlisi ruhunuzun daraldığı anda kitaplara sarılın. Bunları zaten yapıyor ve benzer dertlerle ruhunuz meşgul oluyorsa bu kitabı hemen okumaya başlamanız için artık bazı nedenleriniz var. Uyumsuz bir gazeteci ve terk edilen bir aşığın hikayesi olan bu kitap, farklı bir perspektif ve kurguyla siz kıymetli okuyucusunun ona sarılmasını bek

"Takıntılı bir aşık, takıntılı bir seri katil ve takıntılı bir polis!" Şehirde kadın cinayetlerinin artışı bir seri katilin varlığına işaret etmektedir. Görevden ayrılmış bir başkomiser, geçmişinin esaretinde göreve döner ve zihnimizi yoracak macera başlar! Klasik polisiye romanına farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlayacak olan bu eseri, yanınızdan ayırmak istemeyeceksiniz.

Pişman Tavuk Tolga Akpınar Birbirinden güzel, eğlenceli ve bir o kadar öğretici hikayeler, bu kitapta sizleri bekliyor. Sevgi, saygı ve sorumluluğun önemini eğlenerek hep birlikte öğreneceğiz. Temel evrensel değerlerin ustalıkla işlendiği bu hikaye kitabını, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın beğenisine sunuyoruz.

"Keskin bakış açısını, metaforları ve mistik hikayesiyle birleştiren Murat GÜLEN'i büyük bir merakla okuyacaksınız." (Peter Weyns-Belçikalı yazar, proseför ve yaşam danışmanı) - "İlkokulda sana öğretilen matematiğin ne işe yaradığını değer verdikçe değerin kalmadığı zaman anlarsın. Türkçenin ne işe yaradığını yazıp yazıp silerken, fiziğin ne işe yaradığını atlamak için uygun uçurumu düşünürken anlarsın. Biyolojinin ne işe yaradığını içine kapanıp hissizleşirken, kimyanın ne işe yaradığını dengen bozulu

Dünyada ve edebiyatımızda geniş okur kitlesine sahip polisiye türü şimdi çok farklı bir biçimde, elinizdeki bu eserle karşınıza çıkıyor. Halil Cengiz, klasik anlatının ötesine geçerek sade bir dil ile katil ya da katilleri sizin bulmanızı istiyor. Her ihtimale karşı tabi ki cevapları sizlere kitabın cevaplar bölümünde açıklamalarıyla bırakmayı da unutmuyor. Cinayet Bulmacaları, her ne kadar büyükler için tasarlanmış olsa da her yaştan herkese hitap eden bir eser olarak siz değerli okuyucunun beğenisine sunu

... Ve sen Allah'a çıkan bir yol gibi, Kalbimin en orta yerinde zihnime gidilecek yolların en kıymetlisi olarak zuhur ediyorsun. İşte, bu sebeple biliyorum Senin de kalbine adımı fısıldayan Rabbim aklının bir köşesine beni yazıyor. Bizi birbirimize derman ediyor, bunu biliyorum. ...

Mayda, bu gece erken uyumak istiyordu fakat düşüncelerinin izin vereceğini sanmıyordu. Parmaklarını uyumakta olan kızının saçlarından tarar gibi geçirdi. Yanına uzandı. Yarın Salı idi, ne yapacağı konusunda hiç fikri yoktu. Henüz bitiremediği kitabı okumaya başladığında, büyülü sözlerin, değişmez sembollerin belagati uykusunu kaçırdı. Hayatındaki değişimleri aklından geçirdi. Yaşamın beklenmedik yüzüyle birden bire karşılaştığından beri sevdiği işini yapamıyor, konferanslara gidemiyor; ameliyatlara giremiyo

İçim kan ağlarken, sessiz çığlıklarımı herkes duydu ben sustum. Dilimde neler mahkûm, gönlüm neleri saklar... Gözlerim anlatırken bütün kırgınlıkları; ben sustum... Kalbim neyin diyetinde? Nedir sancılarımın bitmeyen hali? Aşka dair bütün yorgunluklarımı sindirdim sineye, yine de sustum! Ey sonsuzluğun sahibi, ey sonsuzluğa giden yolda sana ulaşmak için gönlüme koyduğun aşkın sahibi! Karşıma çıkardığın mâbedin her zerresinde seni buldum. Ruhum ruhuyla yansa da, vuslat ecel olsa da ben sustum! Tattım, yandım

Yazarsa kusurlu olacaktı, yazmazsa suçlu. İlk tuş sesiyle başlıyordu tık tık tık tekrar tekrar yazıp başa dönüyordu. Kararsızdı anlatmak istediklerinden veya anlatamadıklarından. Yazarsa kusurlu olacaktı, yazmazsa suçlu. Anlam veremiyordu ne harflere ne de harflerin bütünüyle simge kazanan iki ayaklılara. Ve yazmaya başlıyordu kusurlu da olsa anlatmak istediklerini. Öykülere göre genç kahramanlarımız bazen çok seviyor ve bu uğurda kaybettiklerinin kazandıklarından farkını anlayamamış olmaları onları bu se

Uzaklaşıyordu Duraksamadan soluksuz bir serzenişle Ağlıyordu Değmek istediği ne varsa Silinip süpürülüyordu Hissizliğini taşıyordu kuş sırtında Ak akçede kara günü yaşıyordu Ağlıyordu

Roxy Shadow, o gece, birden, yıllardır sırlarla dolu bir fanusun içinde yaşamış olduğunu farkeder. Ve bir an önce önemli kararlar almak zorunda olduğunu... Durumu hiç de iç açıcı değildir. Her yanını tüyler ürpertici gecemsi yaratıklar sarmıştır. Knyòsların hırıltılı nefeslerinin yakınlığıyla hava buz kesmiştir. Roxy ne yapacaktır? Beyaz beyaz gölgesizler, ışık taşları, elektrikli süpürge takıntılı cadılar, esrarengiz zaman geçitleri... Bu serüvende yanında sadece bir kişi vardır: Sandra. Ariãnim'in Ateşi,

Dünya zamanıyla 35 yıl önce, galaksinin ta öbür ucunda dünyaya geldiği gezegenin zamanıyla ise binlerce yıl önce doğdu. Babası bir uzay kaşifi olduğu için çocukluğu çeşitli galaksilerdeki gezegenlerde bulunan okullarda geçti. İlkokulu TaurusGalaksisi'ndekiAldebaran Gezegeninde, Ortaokulu Virgo takımyıldızlarındaki Virgo A gezegeninde, Liseyi AndromedaGalaksisi'nde bulunan NGC 185 sisteminde bulunan teknik lisede okudu. Sonunda Samanyolu Galaksisine geldi. Mars'ta ilahiyat okudu ve Mars'a ilk camiiyi inşa et

Didem Görkay, çağdaş öykücülüğümüzün ana izleklerinden tutunarak "kadın"ı gizlendiği yerden bulup çıkarıyor ve onu öykülerine katıyor. Aksamadan bir solukta bitiveriyor cümleleri, ama aradan uzun zaman geçse de, okurun zihninde yanıp sönüyor. Aşk, acı, kent ve kadın lirik ve kuvvetli bir üslupla harmanlanmış onun anlatısında, ilk öykülerinde eksik bir şey yok.

"Centilmen Uyku konuşuyor. Bakalım bugün neler yapmışsınız... Bir Neck, bugün iyi kalpli bir köylüye harp çaldı. Karşılığında iyi dilekler aldı. O bu geceki rüyasında bu güzel melodiyi duymaya hak kazandı. İyi uykular... Bir Nisse, bu sabah ev sahibesinden intikam almış... Hmmm, hiç hoş değil çünkü bu konuda haksız. O bu gece rüyasında daha az duyabilecek bu melodiyi. Bir Trol, bir çiftçiye kendisini korumasına karşılık altın yüzük hediye etmiş. Ne kadar cömertçe, bu gece çok güzel bir rüya onu bekliyor..."

Bu kitapta Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Arif Emirzade için, Arif Emirzade'nin Fenerbahçe Spor Kulübü için ne kadar büyük önem taşıdığını, 1. Dünya Savaşı sırasında ve Milli Mücadele yıllarına girdiğimiz sıralarda, vatanseverlik ve milliyetçilik duygusunun ne denli büyük bir hâl aldığını anlatmaya çalıştım. Arif Emirzade hakkında az da olsa edindiğim bilgileri, tarihi esaslara ve Fenerbahçe'nin tarihi değerlerine uygun olacak şekilde kurguladım ve gerçek bir kahramanı, hem Türk tarihi hem de Fenerbahçe tarihin