Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Aşk; bırakıp gidebilmektir zamanı geldiğinde. Bazen giderken kendini bırakmak, bazen alıp götürmek yanında aşka dair ne varsa. Uğruna vazgeçebilmek en değer verdiğinden, göze alabilmek hasreti, dil ile söylemeden adını kalbinden zikredebilmek her solukta. Nalan Güven, bu defa hep gitmek istediğiniz ama bir türlü gidemediğiniz iç dünyanıza sürükleyecek sizi. Aşk için yola çıkan değil aşk ile yollarda savrulan bir kadının öyküsünü okuyacaksınız... Satır aralarında kendi öykülerinizi bulacağınız bu kitap, A
Fatsa'da yaşananlar düşünüldüğünde insan, bir devletin neler yapabileceğini ve hangi aygıtları kullanarak insanlara zarar verebileceğini çok net bir biçimde görür. İşte bu kitap, Hitler'in gettoları, Stalin'in gulagları ve 1. Dünya Savaşı'nda azınlık halklarının topraklarından sürülmelerinde olduğu gibi uluslaştıkça ve ulus-devlet formuna girildikçe devlet vahşetinin hangi boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne seriyor.
Tükendi
Biliyordum, öyle kolay değildi seni sevmek! Sessizce biriktirdim seni yüreğimde... Bir anlık bakışını yakalayabilmek uğruna Gözlerine hapsettim umutlarımı. Tek özgürlüğüm düşlerim oldu. Şikâyet değil, ben gönüllü seçtim hayallerimi. Ben unuttum çoktan, gözlerin ne renkti, en çok hangi rengi severdin, en beğendiğin şair kimdi? Ben unuttum çoktan, seni gördüğüm mevsim hangisiydi ama şu çalan şarkı kulağıma gelmeseydi... Ayten, yüreğinizi yakacak hikâyesi ile kadın olmanın gurunu, kadın olmanın dayanılmaz ağ
Tükendi
ÜRÜN AÇIKLAMASI "Alışırsın oğlum, alışırsın ama unutamazsın. Başını yastığa koydun mu burnunun direği sızlar!" Bir sahil kasabasıydı Bakırköy. Bizler de Bakırköy'ün mutlu çocuklarıydık. Küçücüktük,gün boyu mahalle arkadaşlarıylatop oynardık.Karnımız acıkınca zeytinyağlı yemek için hep beraber Mıgırlar'ın veya Hırantlar'ın evine giderdik.En iyi zeytinyağlıları Ermeni teyzeler yapardı. Canımız balık isterseYaniler'in evine giderdik.Balık yemeklerini deRumlar çok iyi yapardı.Et ve çorba yemek için ise gidil
Tükendi
Bu kitabın ikikapağıarasında, birbirindenbağımsız gibi görünen23 öykü var. Yine de, hayatın, farklıyollarla sınadığıkarakterlerdekendinizden parçalar bulmamanız sürprizolur. Ertaylan'ın sihirlikalemi, canlandırdığı sıradaninsanlarıunutulmaz kılıyor.Aslaâşıkolmadıysanız, bir umudunpeşindebilmediğinizmaceralara atılmadıysanız, çocukkengörünmezolmayı düşlemediyseniz, dibevurduğunuzdaaklınızdan bir an olsunintiharıgeçirmediyseniz, veya hiçcanınızdançoksevdiğinizbirinikaybetmediyseniz, o takdirde satır aralarına
Tükendi
Konu sensin, benim, biziz diye başlayan bir cümle kurabilirseniz içerideki çocuğun elini tutmuş olursunuz. İçinizdeki küçük prensle yolculuğa çıkar, kendiniz olursunuz. Ne korku, ne kaygı, ne de başkalarının hükmü veya yüzü umurunuzda olmaz. İnsani özden konuşur, gereksiz konulara güler geçersiniz. Bu halinizden rahatsız olup konuyu değiştirmeye çabalayanlara nanik yapıp uçurtmanızı uçurursunuz. Birilerinin rahatsız olacağını bile bile kara tahtanın köşesindeki konu yerine kendinizi yazarsınız. Düşündüğünüz
Tükendi
İki ayrı hikâye, iki ayrı yolculuk... "Hayat bir şölen tadında yaşanmalı... Yanan odunun kokusudur güzel olan; çıtırdaması, yüzünüzü kavurması... O her biri ayrı şekillerde yaratılmış olan kar tanesi, eğer yağarken yüzünüze değmiyorsa; ne güzelliği olabilir yağıyor olmasının! Bir kafeteryada zaman geçirmek için içtiğiniz çayın ne lezzeti olabilir, hissetmiyorsanız! Tören gibi olmalı o çayın her yudumu. Tekrar ediyorum; hayat bir şölen tadında yaşanmalı... Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin ka
Tükendi
Her türlü zorluğu göze alıp, bilmedikleri bir ülkeye göç etti Kuzu Ailesi. Amaçları, huzurlu bir hayat ve çocuklarına iyi bir gelecek sağlamaktı. Aradıklarını bulabilecekler mi, yoksa sürüden ayrılanı kurt mu kapacak? Büyük A, ormanda beş kaplan gücündedir, ne kurttan ne avcıdan korkar. O bir kedi sever, o bir koca, o bir baba; karşınızda Alp Kuzu ve Yeni Zelanda ile imtihanı! Köpekleri seven eşi Aliye ve tüm canlıları seven kızları Doğa'nın maceralarını ibretle okuyacak, yabancı bir kültürün kucağında bi
Tükendi
Bıyıklı çocuklarla yaşamak... Erkeklerin iki yaşından itibaren, ihtiyarlayıp ölünceye kadar çocuk kaldıklarına inanıyorum. Yıllarca farkına varmadan yaşamıma giren bu bıyıklı çocukları gözlemlemişim. Sonra bunlara iki erkek çocuğum da eklenince yazmaya karar verdim. Bu kararı aldığımda neredeyse elli yaşıma gelmiştim, kaleme alma cesaretini bir türlü bulamıyordum. Ben Filiz Yazıcı, şimdi yetmiş yaşında, elli yıllık evli bir kadınım... Filiz Yazıcı, yani annem hiçbir zaman sıradan bir anne olmadı, çevresin
Tükendi
-Hicran, belki bir aşk için dökülecek en güzel gözyaşısın. -Ozan, hiç söylenmemiş şiirlerinle aşkı öldürüyorsun. Mutsuzluğum limon çiçeklerinin gölgesinde mutluluğa dönüşüyor. Sana ihtiyacım yok artık, hayaline bile. Sadece limonlu kek, anneanne tarifi ile bir de çay, açık olsun. -Hicran, bu geleceği olmayan bir aşk, ben gidiyorum. -Cehenneme kadar yolun var Ozan! Kendi ellerinle kurduğun, beni içine attığın cehenneme. Çok fazla uzaklaşamazsın, cennetim de cehennemim de yüreğimde.
Tükendi
Bu kitap, bir hekimin annesine vedası... Annesi ellerinden kayıp giderken, elinden hiçbir şey gelmemesi üzerine bir ağıt... Bu bir çığlık; çok az kişinin deneyimlediği bir acıyla boğuşan ailenin, gökyüzüne yükselen duaları... Bu kitap, bir hekimin yaralarını sarma çabası... Ve bir şükür aslında, yalnız olmadığımıza ve aynı acıları paylaştığımız için daima birbirimize sarılma şansımız olduğuna dair... Can Ilgın – Babasını kaybetmiş bir hekim ..... Yoksa siz de "bir tarafı boş kalan bir hayata" devam edenlerd
Tükendi
İsmail TANSEL kendi şiirini kurarken hayatın getirdiklerinden yararlanıyor. Duygularını kağıda döküşünü ustalıkla kurgulayıp, şiir merdivenini tuğla tuğla örüyor. Bir bahar akşamında, hasretle dolu anılarda ya da bir savaşın kıyılarına vuran masum bir bebeğin çığlığında buluyoruz sesini. En çok da Aşkta... Okuru küçük sürprizlerle kendine çeken bir dil ve anlatımla karşınıza çıkıyor. Şiirin evrensel sesine kulak vermenizi sağlıyor. Lotus Çiçeği'nin kokusu gibi insanı kendine çeker şiir, uzak duramazsınız..
Tükendi
Bir annenin kaleminden yetenekli küçük bir kızın müzikte yolculuğu bu kitap. 27 sene önce İstanbul'da başlayan, sırası ile Paris, New York, Chicago, Calgary, Florida'da devam eden bir yolculuk... Burcu Göker'in yeteneğinin keşfiyle çıkılan yolda ve Florida State Üniversitesi'nde doktor unvanını alması ile devam eden bu serüvende; yerler, ülkeler değişiyor, zaman değişiyor ama olaylar pek değişmiyor. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun insanlar aynı, olaylar aynı ve Burcu hep aynı mantığı yürütüyor; karşı
Tükendi
Geçtiğini gördüm gençliğin, Hiçliğin kıyısından. Piçliğin, ip üstünde cambaz haliydim... Yedim, içtim, üzüldüm, tabii ki sevdim En çok da şarkıları, bir de şiirleri sevdim...
Tükendi
Doğu Avrupa'da yükselen milliyetçilik ve bağımsızlık hareketleri neticesinde patlak veren Balkan Savaşı iki cephede olanca şiddetiyle devam ediyordu. Balkanların doğu cephesinde Yunan ve Bulgar ordularına karşı savaşan Osmanlı birlikleri, o gün çok kayıp vererek cephe gerisine çekilmek zorunda kalmıştı. Ölü ve yaralı sayısı hayli fazlaydı. Ağır yaralı askerler sıhhiye çadırlarına taşınırken, yarası ağır olmayanlar bulundukları yerde kendi imkânlarıyla yaralarını sarmaya çalışıyorlardı. Hasan'ın omzuyla sağ
Tükendi
"Evet çocuklar aşk güzel şey. Aşık olmak güzel. Ama unutmayın gün gelir, aşklar biter, sonra sonbahar gelir, belki kara kış. Yaşamak yine de güzel şey, hem de çok güzel. Cahit Sıtkı'nın şiirinde vurguladığı gibi tutunmak lazım hayata. ?Yeter ki gün eksilmesin pencerenden' Selim evladım." Herkesin bir hikayesi vardır, kimi tek başına bir roman konusu oluşturmaz. İyi bir dinleyici için tüm yaşanmışlıklar zihninde birleşir ve kendine bir yol çizer... Bir yazar ise sadece dinlediğini yazmakla yetinir. Selim v
Tükendi
Olimposlu üç tanrı dünyaya yeniden geldiler... Olağanüstü şartlarda ve üstelik Kâbe benzeri bir yapının içinden çıkıp, kendilerini şaşkın şaşkın izleyen askerlere "Şalom" diyerek.. Sonra yaptıkları ilk iş toprağı öpmek oldu, tıpkı Türkler gibi, "Eden" diye bağırıp yaratıcıya şükrettiler. Toprağı yüzlerine sürüyor, mutluluk gözyaşları döküyorlardı. Niye mi gelmişler, birkaç milyon yıldır aldatıldığımızı artık öğrenmemiz gerektiğine karar vermişler. Evet, onlar da aldatıldığımızı biliyor. Bir tek biz bunun
Tükendi
Geçer dediler. Böyle olurmuş kağıt kesiği Kelimeler sayfaları çizmezmiş sadece Göze hançer olurmuş, yüreğe ateş... Geçmezmiş sanıldığı gibi zaman, takvim yaprakları koparılınca Sarılmazmış mevsimin ellerinde yaralar Sızlarmış her kış, her bahar, her yaz Geçen ömürmüş, geçmeyen sevdalar...
Seni konuşacağız bu kitapta... Acıların, sevinçlerin, korkuların, hayallerin, hedeflerin, yapmak istediklerin ve sana yapılanlar... Nasıl bir yaşamın var?"; Farkındalık kabını nelerle dolduruyorsun?"; Mutluluğun anlamı ne senin için"; Hayattaki önceliklerini doğru sıralayabiliyor musun?"; Pencerenden dış dünyaya baktığında korkuyor musun, yoksa yaşamda olma yolculuğuna hazır mısın?"... Belki bir film şeridi gibi geçecek gözlerinin önünden cevapların. Sana sunulan hazır şablonlarla değil, kendince... KENDİN
Tükendi
Yakarım gözlerin karası için şiirleri Yakarım o siyah saçlar için geceyi Hayalde bile yasaklasan da kendini Puslu görmeye bile razıyım ben seni
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1