Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 360 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Ben her zaman şiiri aşkın gıdası olarak görürdüm.” “Bahsettiğimiz aşk sağlam, derin ve gerçekse evet, gıdası olabilir. Zaten güçlü olan bir hissi her şey besler. Fakat önemsiz, zayıf, geçici bir aşk ise bu, eminim tek bir mısrayla bile yok olup gider.” 18. yüzyıl İngiltere kırsalında toplumsal sorunların ve özellikle sınıf farklılıklarının ortasında yaşanan büyük bir aşk hikâyesi… Orta sınıf bir aileden gelen neşeli, zeki ve güzel Elizabeth Benet ile dönemin en zengin adamlarından olan yakışıklı, guru
"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyet
"Hep anlattınız, hep yazdınız, iftira ettiniz, kendinizce yargıladınız ama bana hiç sormadınız. Nazım'dan, eşinden, dostundan beni dinlediniz. Bende Nazım olmak ne demek hiç anlamadınız. Şimdi sıra bende. Sessiz çığlıklarımın yankıları yüreklerinizi titretecek... Susmak yok artık. Haykırıyorum. Seni hudutsuzca seviyorum Nazım..."
Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpen, kılık değiştirme konusunda oldukça ustadır. Makyaj sanatında oldukça iyi olan sevimli hırsız, atıldığı her macerada farklı bir kimliğe bürünerek masumların imdadına koşar.
Arsen Lüpen bu kez kendisini Jim Barnett olarak tanıtır. Müfettiş Béchoux ile iş birliği yaparak davaları kıvrak zekâsıyla çözen Barnett, Béchoux tarafından kıskanılmaktadır. Her ne kadar Müfettiş tarafından kıskanılsa da aralarında çekişmeli bir dostluk başlamıştır. Barnett, yani sevimli hırsız Lüpen, tüm sırları bir bir aydınlığa kavuştururken kendi payına düşenleri de almaktan çekinmez. Müfettiş bunun farkındadır ama Barnett gibi zeki, olayları hemen çözen birinin yardımına ihtiyaç duyduğundan görmezden
Bir avuç toprak ne kadar da cömert, minicik bir tohum ne büyük mucize. Çiçekleri ise binbir çeşit böceğe yuva. Tohumdan meyveye her biri ayrı bir macera. Birlikte geçirdiğimiz zaman mı? Heybemizde bir dolu hatıra.
Madam Hortense, Arsen Lüpen'in yani Prens Renine'nin kıvrak zekâsına hayran olurken, sıkıldığı hayatına dahil olan hareketlilikle nihayet arzusuna kavuşmuştur. Lakin ikili, olayları büyük bir beceri ve coşkuyla çözerken, beklemedikleri bir biçimde birbirlerine âşık olurlar. Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpen, kılık değiştirme konusunda oldukça ustadır. Makyaj sanatında oldukça iyi olan sevimli hırsız, atıldığı her macerada farklı bir kimliğe bürünerek masumlar
Gurney Martin aldığı bir mektupla derinden sarsılmıştı. Mektubu gönderen Arsen Lüpen'di. Haylaz hırsız, mektupta vaatlerinden bahsediyordu ve dediği gibi de istediklerini almıştı. Tarih tekrar tekerrür ederken yeni bir mektup Gurney Martin'in eline geçer. Tehlikede olan değerli tablolardır ve Arsen Lüpen bir olayın daha tam ortasındadır. Fakat hırsızlığın yanı sıra ortada bir de cinayet vardır. Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpen, kılık değiştirme konusunda old
Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpen, kılık değiştirme konusunda oldukça ustadır. Makyaj sanatında oldukça iyi olan sevimli hırsız, atıldığı her macerada farklı bir kimliğe bürünerek masumların imdadına koşar.
Bir lanetin içinde olan Veronique, kendini gizemli bir adaya giderken bulur. Bu lanetli olarak bilinen adada, onun geçmişinin aydınlanacağı gibi ortadaki sırlar da açığa çıkacaktır. Bir lanet, işlenen cinayetler ve verilen kurbanlar. Veronique kendisini bir kaosun içerisinde bulacaktır. Peki karşısındaki genç adam, gerçekten aradığı kişi miydi? Aslında hiçbir şey genç kadının sandığı gibi değildir. Burada devreye zeki kahramanımız Arsen Lüpen giriyor. Olayları çözme konusunda usta olan kahramanımız, girece
Sevimli hırsız Arsen Lüpen, bir olayı çözmek için Paris'e gider. Peşinde olduğu sır için ilk durağı Bay Kasselbach olacaktır. Kasselbach'ın kasasından çıkan APOON kelimesi ve 813 sayısı Arsen için sevindirici bir gelişme olsa da, ertesi gün Kasselbach'ın dairesinde ölü bulunmasıyla asıl olaylar başlar. Cesedin üzerinde bulunan kart ile ilk şüpheli Lüpen olacaktır. Eğlenceli kahramanımızın tutuklanması ve hapishaneden zekice yöntemlerle çıkması herkes için beklenmediktir. Tek istediği elde ettiği kelime ve s
Sari doğayı, doğada olmayı çok sever. Doğa da onu çok sevmiş olmalı ki, ona bir yağmur damlası hediye etmiş. Sen de karış doğaya, bulan çamura, sarıl ağaçlara. Bakalım doğa sana neler hediye edecek?
Yeni bir kılık ve isimle karşımıza çıkan Arsen Lüpen, güzel bir kadınla karşılaşır. Mavi gözlü ve oldukça güzel olan bu kadın, Arsen Lüpen'in ilgisini tamamen üzerine çekmiştir. Kadını takip eden Lüpen'in yolu bu kez bir trende son bulacaktır. Trende gerçekleşen soygundan sonra Arsen Lüpen için asıl kargaşa başlamaktadır. Ortada bir katil vardır. Asıl suçlular aranırken, Lüpen her zamanki gibi olayın tam da ortasında olacaktır. Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpe
Maceramız bir gemi yolculuğu ile başlıyor. Arsen Lüpen bu yolculukta elindeki her şeyi kaybetmektedir. Bu sırada tutuklanmaktan da kaçamaz. Ama unutmayalım ki, zeki hırsızın her zaman bir planı vardır. Aklında yeni bir soygun vardır ve karşısında olan insanların onun zekâsıyla savaşması gerekir. Bu kitapta sizi şaşırtacak bir isim daha beklemektedir. Şu ana dek görülmüş en zeki, en hızlı, en çapkın, en eğlenceli hırsız Arsen Lüpen, kılık değiştirme konusunda oldukça ustadır. Makyaj sanatında oldukça iyi ola
"Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot'un "İrade Eğitimi" adlı kitabı idi. Ertesi gün şehre inerek kitabı aldım. İhtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Eğitimi'ni okumaya koyuldum. Okudukça içimde tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ‘Ah bu kitap on sekiz-yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi.' diyor ve geciktiğim için üzülüyordum." Prof. Dr. Ali Fuat Başgil Gençlerle Başbaşa Yaptı
"Bak orada bir başına, yaralı bir güvercin var. Bacağı kırılmış, kırıldığı yerden kırmızı bir kurdeleyle bağlanmış. Özgür bırakılmış ancak uçmaya cesareti yok. Ya ölmeyi göze alıp kanat çırpacak ya da sonsuza dek uçmanın hasreti ile yanacak." Ben Erva... Ya da Demir Yürekli bir adamın hitabıyla Güvercin... En büyük şanssızlığımdı adım. Ya da en büyük şansım... Bir adam çaldı kapımı, kendi kadar karanlık bir gecede. Ve o adam çıkardı beni kırık dökük kümesimden. Önce kanattı, sonra sardı yaralarımı. "D
Esaret altındaki bir bataklık ülkesinin, özgür bir beyaz zambaklar ülkesine dönüşümünün hikâyesi... Grigoriy Petrov'un kaleme aldığı Beyaz Zambaklar Ülkesi'nde adlı bu eser; bir toplumun, bir ülkenin değişimini, dönüşümünü, mücadelesini ve zaferini anlatan bir halkın romanıdır. Kitap, ilk defa 1923'te Saraybosna'da basılmış, kısa sürede birçok dile çevrilmiş; özellikle Yugoslavya Krallığı'nda, Bulgaristan'da ve Türkiye'de yazarın en çok beğenilen eseri olmuştur. İlk defa Mustafa Kemal Atatürk zamanında Tü
"Toplumsal bir lanet, uygarlığın ortasında, üstelik ahlak kuralları ve yasalarla türlü cehennemler yaratıyorsa; insan varlığı kendi emeğiyle çürüyor, açlıktan sürünüyor ve bir gecede ölebiliyorsa; her tarafta dibine kadar bir yok oluş yaşanıyor ve cehalet ile sefalet yeryüzünde hâlâ hüküm sürüyorsa..." SEFİLLER hep yazılacak. Yeryüzündeki en büyük yoksulluk: Açlık! Yoksul bir köylü olan Jean Valjean, 1815 Fransa'sında bir dilim somun ekmek çaldığı için 19 yıl kürek cezasına çarptırılır. Bir dilim ekmek uğru
Önce bir adım attı Jülide, Kore sokaklarında. Ardından aldığı derin nefesi bıraktı havaya. Ve en sonunda bir damla gözyaşı karıştı toprağa. Jülide sessizce gökyüzüne baktı ve fısıldadı: Beni sakın unutma Kore. Unutamayasın diye tüm izlerimi bıraktım sana... Geride çok şey bırakmıştı Jülide, attığı her adımda. Mesela doğarken annesini bırakmıştı, hatırlamayı bile başaramadığı bir hastane odasında. Biraz daha büyüyüp hastalandığında neşesini bırakmıştı bu sefer, hatırlamayı bile istemediği bir başka hastane
"Ölürüm sevdiğim zehirim sensin. Evvelim sen oldun, ahirim sensin." Neşet Ertaş Ali, daha küçük bir çocukken dost bildiği Oğuz'la ve onun karamel kokulu kız kardeşi Ece'yle tanışmıştı. Oğuz'un artık iki kardeşi vardı. Ece, Ali'nin hem en iyi arkadaşı hem de sırdaşıydı. Genç kız, 15 yaşına girdiğinde her şey yerle bir oldu. İnançlarına sadık olan Ece, Ali'yi kendine haram bildi; gözlerini, sözlerini, tebessümünü bile sakındı Ali'den. Ali, onu başka kızlarda unutmaya çalıştı. Ece, kitaplara sığındı. Her
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 360 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6