Öğretmenlik ve öğretmen Bir soyutlama düzeyinde değerlendirildiğinde, bir yanıyla, insan yetiştirme sanatıdır öğretmenlik: Bilgi ister, birikim ister. Sabır ister. Yetmez. Duyarlılık ve yaratıcılık ister. Yetmez. Tıpkı bir sanatçı gibi duyarlılığını ve yaratıcılığını bir işi yapabilme becerisiyle birleştirebilmeyi ister. Yetmez. Tüm bunları sevgiyle yoğurabilmeyi de ister. Dahası öfkesine yenilmemeyi, yılmamayı da...
Sürekli soran, sorgulayan; düşünen, araştıran, okuyan, kendini geliştiren ve yenileyebilen
Lağımpaşalı, iktidarı değerleri için isteyip, ele geçirdiğinde onu korumak için değerlerinden vaz geçen bir politikacı öyküsü. Kitapta, lağımüstü yerleşkelerden derlenip devşirilmiş ve uygun zamanda yolu açılmış; nereden, nasıl geldiğini unutmamış ve yeniden oralara dönmemek için her şeyi araçsallaştıran bir kişinin yeni konumunu koruma serüvenini okuyacaksınız.
Okuru bazen hüzünlendirecek, bazen güldürecek, belki de bazen sinirlendirecek, ama kesinlikle düşündürecek ironik ve politik bir anlatıya sahip Lağ
Başımı kaldırdığımda gözlerim bir süre gözlerinde oyalandı. Gözleri hayatımda hiç görmediğim kadar sonbahardı. Ortasındaki sonbahar çiçeklerinin dallarıyla vedalaşmadan önceki hüzünlü sarısı, kenarlara doğru baharı vaat eden bir yeşille buluşuyordu.
Hangi günleri daha çok seversiniz, ya da hangi günlerin bir an önce gelmesini iple çekersiniz diye bir sormaca yapılsa ilk sırayı hangi gün alırdı?
Öğrenci kesimi büyük bir olasılıkla cumartesi ya da pazar diyecektir. Zira o gün haftanın yorgunluğunu atacak, gönlünce uyuyacak, arkadaşlarıyla buluşacak, belki sinemaya, tiyatroya gidecektir.
Memurların cumartesi ve pazar diye yanıtlamaları da kaçınılmazdır elbette. Cumartesileri gezilecek, gerekiyorsa alışverişe çıkılacak, eş dostla buluşulacak, pazarları i
Bencillik Ekonomisinin İflası, Cingi'nin emekli olduktan sonra yazdığı beşinci kitabı; Cingi bu kitabında, koşullandırılmış, insanla, bencilliğin rayonellikle özdeşleştirilmesinin yarattığı kargaşa ve yıkıma, iktisat kuramındaki temel varsayımları sorgulayarak dikkat çekiyor.
1980'li yıllarda Türkiye hızla kentleşirken öğretmenleri de kent merkezlerinde toplandı. Böylece köy/köylü hikayeleri de yazılmaz oldu. Çünkü köy yaşamını en iyi gözlemleyenler öğretmenlerdi.
Gündoğdu Yıldırım da köyden kente gelmiş bir öğretmen; fakat o hikayelerini yanında getirmiş ve bizimle paylaşıyor. Böylece ne zamandır uzak kaldığımız köy edebiyatıyla yeniden buluşturuyor bizi.
Tipi, yazarın bu kategorideki ikinci kitabı. Türküler Susmaz adıyla yayımlanan birinci kitabı da SOBİL yayınları arasından
Anlamı nedir acaba
diye başladı
bir aşk
anlamı nedir acaba
diye başlar mı
bilmem
Gökten düşen beyaz hadiseler işte
hani değmiyorlar birbirlerine
kar tanesi de diyorlar
YIRTIK RÜYALAR
şaha kalkmış bir yılan
diş izi dolunay
göğe çizdiğim
yüzün
sevişen suskunluk
yırtık rüyalar
bir ihtimal daha yok
gece sürüklüyor
paçalarımdan
Öykü yazarı olarak bildiğimiz Gündoğdu Yıldırım, aynı zamanda yerel medya araçlarında köşe yazarlığı da yapıyor. Bu yolla, bir aydın olarak gündeme dair kimi siyasal konulara ilişkin görüşlerini Anadolu insanıyla paylaşıyor. Bir Başka Köşeden, fikirlerini daha geniş bir okur kitlesiyle buluşturma kaygısıyla ortaya çıkmış bir kitap; Egemen medya köşe yazarlığına tepkiden öte Anadolu'nun sesi gibi...
Kitap, Türk Patent Enstitüsü'ne buluşlar konusunda yapılan on binlerce başvurudan yaşamımızı kolaylaştıran fakat buna karşın pek bilinmeyen ve takdir edilmeyen mucitlerin buluşlarından bir demet sunuyor. Yazar amacını "Özellikle çocukları ve gençleri buluşlar konusunda bilgilendirmek ve onları buluş dünyasına yönelmeleri konusunda özendirmek." olarak açıklıyor.
Osmanlı Padişahı IV. Murat zamanında yaşayan Hazerfen Ahmet Çelebi, yaratıcılığın, hayallerin sınırsızlığının çarpıcı bir örneğiydi. Ona da zamanın
Şiar, özlemin ve seslenişin şiirlerini içeriyor bence.
Bir arayışın ve kaybedişin mistik hikayesini okur gibi hissettim kendimi.
"Cesedime tutunarak iniyorum aşağıya" diyor ve kendine kapandığı yerden dünyaya açılıyor.
Yalnızlığını çoğalıyor kelimelerle, fakat çoğul bir söylemle anlatıyor farketmediğimiz ayrıntıları. Çünkü "açıldığında görünür olur / her şey gibi yalnızlıkta..."
"Altı çizili bir hayat" hikayesinin şiirsel anlatımı...
Gördükleriniz ve duyduklarınızdan başka bir hayat...
Ali Çetintaş, şairin
Elinizdeki kitapta, Prof. Selçuk Cingi'nin gerçek ve sanal öykülerle, özgün deneme türündeki yazılarını okuyacaksınız.
Kitapta yer alan anı-deneme bileşkesi türündeki yazılar, ekonomik ve sosyal sistemde yoğunlaşarak artan "ters seçimler"in gölgesinde kalan insani değerlere ve erdeme ışık tutmaktadır. Erdem insanlık için hem bir gerek hem de yeter koşuldur; erdemsizlik ise insanlıktan uzaklaşmak ve hatta kopmaktır. Toplumun her bireyinin erdem arayışına aynı coşku ile katılması beklenemezse de erdemi fark
Senin büyük ellerin varmış,
Çok uzunmuş parmakların ve ince.
Yağmur serpintilerine düşecekleri yeri gösteriyormuş.
Çöllerin, buzulların, çiçekli çayırların da varmış.
Olursa bir gün, dünya dönmesini durdurursa,
Yeniden başlatmak içinmiş.
Şiirlerinde ustaca kullandığı sözcüklerle bizi apayrı bir dünyaya sürükleyen genç şairimiz, şiir sevenlerin keyifle okuyup, uçsuz maviliklere yelken açacağı vir kitapla çıkıyor karşımıza.
-Çetin Akeniz-
Elinizdeki kitap, düşünmenin temel disiplini felsefeden yararlanarak okurlarını düşünmeye davet ediyor. Bunu yaparken de düşünce tarihinin önemli kaynaklarından yararlanarak okurun merakını düşünce tarihine yönlendirmeye çalışıyor.
Toplam 26 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.