Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 117 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Sultan II. Mustafa Han ordunun başında sefere çıkan son padişah oldu. Sultan II. Mustafa Han hâl edilmesine üzülmedi. Hocasının hunlarca parçalara bölünmesi yüreğini yaktı ama o hâlâ zenta faciasının şokunu üzerinden atamamıştı, o faciadan sonra sultanın güldüğü, iştahla bir lokma yemek yediği görülmedi. Her geçen gün zayıflayarak takatten düştü, bu halde fazla ayakta duramadı ve ölüm döşeğine düştü
Tükendi
Bu dünyada, yiyecek, içecek ve giyecek şeylerden sana her gelene dikkat et! İnsanlar zulmetmekten sakın! Şeytan seni aldat zulme yönelttiği zaman, nefsine şöyle sor: ' Şayet zulmedilen, kahredilen, iftira edilen sen olsaydın, kendin için Sultan'dan ne isterdin? ' Kendine nasıl muamele edilmesini ist . yorsan , insanlara öyle muamele et!- Çünkü sen böyle yaparsan, adaleti ve insanlığın icabım yerine getirmiş olursun. Şunu iyi bil ki; Mülk ve devlet, Allah'ın mülküdür.Senin dünyada nasibin; seni gölgeleyecek
Tükendi
Türk töresi yazılı kanunlar halinde olmayıp örf ve âdet şeklinde çok sağlam olarak yerleşmişti. Her mevzuda törenin ne olduğunu küçükler büyüklerden öğrenerek ve yaşayarak yetişirlerdi. Gerek kağanın başkanlık ettiği siyasi mahkemelerde, gerek öbür yargıcıların idare ettiği normal mahkemelerde törenin hükümleri hiç şaşmadan uygulanırdı. Töreye hükümdar da karşı gelemezdi. Töreye muhalif düşen kağanlar tahtlarından indirilir, hatta idam edilirlerdi. Türk töresi oldukça sert ve kesin hükümler ihtiva ederdi. C
Tükendi
Mehmet Reşatın tahta geçtiği günlerde, doruğa ulaşmış siyasi keşmekeş ortamında padişahlık otoritesini kullanmasına hiçbir şekilde izin verilmedi. Buna karşılık köklü değişikliklere, askerî yenilgilere ve düzensizliklere yol açan sayısız yasayı, hükümet kararnamesini, irade-i seniyye-yi farkına vararak ya da varmaksızın kendi imzasıyla yürürlüğe koyan padişahın, ne toplumsal, ne siyasal ve ne de askerî gelişmelerle bir ilgi ve bilgisi yoktu. Ama herkesin, Hürriyet gerekçesiyle bağırıp, çağırdığı, kimsenin g
Tükendi
Sıcak bir yaz sabahı Osmanlı Devletinin idare merkezi olan Yıldız Sarayını kaplaması gereken kuşlar, sanki etrafta olup bitenden haberi varmış gibi sessizliklerini koruyor, normalde çocukların koşuşturduğu ve şen şakrak seslerin yükseldiği bahçeye ölüm sessizliği hâkim oluyordu. Sadece Yıldız Sarayı mı? Bütün Osmanlı toprakları aynı sessizlikteydi. Vahidettin Han, pencereden dışarıyı seyrederken, aklından bu düşünceler geçiyordu. Ne olmuştu da bu saray bu hallere gelmişti. Bakışları bahçeden boğaza doğru
Tükendi
Sultan III. Selim Han devletin dışta sulh devrine girmesiyle, veliahtlığından beri düşündüğü ıslahatların icdaatına geçti. Osmanlı Devleti için lüzumlu askeri, idari, iktisadi, ticari ve sosyal ıslahatlarını Nizam- I Cedid adıyla tatbikat safhasına koydu. Son sefer ve harplerdeki mağlubiyet ve kesin netice alınamaması, askeri alanda ıslahat yapılmasını daha fazla gerektiriyordu. Nizam-I Cedid hareketi Sultan III. Selimin tahta çıkışıyla beraber belli bir tertip içerisinde uygulanmaya başlamıştı. Yeni sistem
Tükendi
29 Eylül 1730 günü İstanbulun denetimini ellerine geçiren çapulcular, patronu Halilin buyruğu gereği yağma ve baskınlar düzenleyip birçok kişiyi öldürdüler. Amaçları herkesi korkutarak sindirmekti. At meydanına getirttikleri müderrislerden de istedikleri fetvaları aldılar. Tomruk ve zindanlardaki mahkûmları saldılar bu gözü dönmüş canilerde şeriat isteriz diyen şuursuz kalabalıklara karıştılar. Çingenelerde dalga dalga patronu Halilin ayaklanmacılarına katıldı
Tükendi
Zeki, anlayışlı, hamiyetli, lütufkâr ve merhametli idi. Hadiseleri ihmalsiz olarak takip eder, devlet işlerinde mutlaka istişare yapar ve yaptırırdı. Ciddiyeti, vakarı, sebat ve azmi, fikri takibi vardı. Hadiseleri soğukkanlılıkla mütalaa edip acele etmez ve telaş göstermezdi. Yirmi beş sene süren saltanatı boyunca İstanbuldan çıkmadığı halde, tayin ettiği değerli kumandanlarla, İran, Rusya ve Avusturya muharebelerini çok güzel idare etti. Tecrübeli vezirleri sadarette ve ordu seraskerliklerinde kullanarak
Tükendi
III. Mustafa Han amcasının oğlu, III. Osman Hanın ölümü üzerine kırk yaşındayken 30 Ekim 1757 günü sabaha doğru Kafes Kasrından çıkartılıp sünnet odasına davet edilerek padişahlığı tebliğ olundu. Burada bekleyen devlet erkânını Sabahlar hayrola diye selamlayan III. Mustafa için Babussaade önünde cülus töreni yapıldı. Sarayburnundan, Tophaneden, Tersaneden ve Yedikuleden cülus topları atılması için Bostancı başına, Topbaşına buyruklar gönderildi...
Tükendi
Allahü teâlânın emirlerine muhalif bir iş eylemeyesin! Bilmediğini İslâm ulemasından sorup anlayasın. İyice öğrenmeden bir işe başlayamasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine inamı ihsan eksik etmeyesin ki, insan ihsanın kulcağızıdır. Zalim olma! Âlemi adaletle şenlendir ve Allah için cihadı terk etmeyerek beni şad et! Ulemaya riayet eyle ki, şeriat işleri nizam bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbal ve hilm göster! Askerine ve malına gurur getirip, şeriat ehlinden uzaklaşma. Bizim
Tükendi
Tarihe bakıldığında açık olarak görülmektedir ki; milletler, devletler adalete bağlılıkları nispetinde kuvvetlenmiş, galip gelmişlerdir. Fakat aynı millet, aynı ordu, aynı devlet adaletten uzaklaşınca başarıları azalmıştır. Devletin yükselmesi duraklaması ve çökmesi de hep adalete bağlılıkları nispetin de olmuştur. Adalet üzerinde ecdadımız çok dururdu. Müslüman olsun, gayrimüslim olsun herkese adalet ile muamele ederlerdi
Tükendi
Devleti Aliye; helâl ve harama riây ederse darlığa düşmez. Askerimiz harami meyletmezse muzaffer olur. Ama eğer biri, tek fiske vursaydı "aman" diyene, kırk günlük yoldan öyl** çekilirdi ki ipi; kesilirdi nefesi. Kılıç kudurmuş bir canavar değildi, bükülmezdi bileklerde... Zaten kılıçlar her önüne çıkanı yem bilmediği için bükülmezdi bilekler! Kılıç- savurmak yalan savurmaktan farklıdır... Kılıcı indirişinin terini teninde ^hissetmeyen mesuliyet sahibi kişi kaldırmaz bile o kılıcı
Tükendi
Sultan I.Mustafa Han, Divan-ı Hümayun tarafından seçildiği zaman; devlet meseleleriyle meşgul olmaya hazır olmadığını ifade ederek saltanatı kabul etmek istemedi ise de, devlet erkânı tarafından dinlenmemişti. Devlet erkânı arasında tartışmalar devam ededursun, Hakan-Halife I.Mustafa Han genel kaidelere uymayan hareketler yapmaya devam ediyordu. Bazen saraydan çıkıyor, halk içine giriyor; nerede bir garip, yetim varsa onunla bizzat ilgileniyor, her sabah ceplerine doldurduğu altınları ihtiyacı olanlara dağı
Tükendi
Sultan I.Ahmet Han 5 yaşından itibaren sıkı bir talim terbiyeye tabi tutuldu. Arabça ve Farsçayı mükemmel bir şekilde öğrendi. Ok atmak, kılıç kullanmak, ata binmek gibi savaş ve askerlik eğitiminde fevkalade maharet kazandı. 14 yaşında padişah oldu. 14. Osmanlı padişahı oldu. 14 sene devleti yönetti. Genç yaşta padişah olmasına rağmen iyi eğitim görmüş, diğer şehzadeler gibi mükemmel bir şekilde yetiştirilmiştir. I.Ahmet Han devlet işleriyle bizzat kendisi uğraşan gayretli bir padişahtı. Çok sade giyinirdi
Tükendi
Ey oğul! Sana bağlılık iddiasında bulunanların, yaptıkları iyilikleri başına kaktıklarını görürsün; çünkü sadakat ve bağlılık adına yaptıkları az bir iyilik karşılığında, pek fazla bir hizmet ve karşılık beklerler. Çok şey ümit ederler; Bu ümitlerine bir defa olsun müsaade etmezsen, gösterdikleri sevgi, sadakat ve bağlılıklarını derhâl bırakırlar. Ey oğul! Herkese yumuşak, alçak gönüllü ve güler yüzle davranmaya gayret et. Ben bir defa nefsime ve öfkeme mağlup olup kendime ve orduma güvenip tevazuu elden bı
Tükendi
Memleket halkı ve güçsüz kişiler Allah-ü Teala´nın size emanetidir. Bunlara bakmak onları korumak padişahın namus borcudur. Size yakışan budur ki illerimizin çiğnenmesine ayaklar altına alınmasına asla izin vermeyiniz. Bu toprakları sahipsiz sanarak el çabukluğuyla konmaya kalkıştıysanız, buraların şanı yüce koruyucusunu tanıyınca artık çekip gidersiniz. Yok gitmeseniz; kötü bitecek sonuçlara hazırlanırsınız. Bundan sonra sadece kılıçların ve okların diliyle konuşulur ve görüşülür.
Tükendi
Ey oğul! İlim ve takva ehli veya herhangi bir sebeple senden ileri bulunan bir kimsenin huzurunda dilini tut. Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle. Sözünde işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerin bile hayrete ve tereddüte sebep olacaksa söyleme daha iyi. İnsanların gönlünü almaya çalış. Allah'ın rahmetinden ümit kesme. Açıkta ve gizlide iyi olmaya çalış. Bir şeyi vaktinden önce isteme. İçini dışından daha çok süsle. İçin Hakkın, dışın halkın baktığı yerdir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 117 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6