Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sabahleyin Simon uyandığında çocuklar hala uyuyordu. Karısı, komşuya ödünç ekmek istemeye gitmişti. Yabancı eski göm- lek ve pantolonu giymiş, yalnız başına kanepede oturuyor, yukarı bakıyordu, Simon: "Bak dostum," dedi. "İnsanın karnı aş ister, vücudu da giyecek. Hayatta kal- mak için çalışmak zorundasın. Ne iş bilirsin?""Hiç bir iş bilmem."Simon şaştı. "İnsan istedikten sonra her şeyi öğrenebilir," dedi.
"Azizim!" dedi Eugène alçak sesle. "Goriot Baba hakkında yanıldık galiba. O, ne bir budala ne de kalpsiz bir adam. Şu senin Gall sistemini ona da uygula ve ulaşacağın sonucu bana da bildir. Bu gece onun gümüş bir tepsiyi balmumu gibi yoğurduğunu gördüm. Şu an ise yüzü çok büyük duygular içindeki birinin yüz ifadesini yansıtıyor. Bu adamın yaşamı, bana incelenmeye değecek kadar esrarengiz görünüyor. Evet, gerçek bu Bianchon. Sen boşuna gülüp dur bakalım. Benim bu konuda şakam yok" "Evet, gerçek bir tıp vakas
Theseus: Canım Hippolyta, yaklaşıyor evlilik vaktimiz Tastamam dört mutlu gün bitiverince hızla Evlilik şölenimiz başlayacak yeni ayda Ama eski ay ne kadar yavaş geçiyor Arzularımı nasıl dehşetle gemliyor, henüz reşit olmamış bir gencin mirasına çöreklenen haris üvey anası gibi tüketiyor sabrımı, geciktiriyor neşemi. Hippolyta: Dört gün dediğin nedir ki bitiverir çabucak Zamanın akışında kısacık bir hayal gibi Uyanıp bakarsın ki ay gümüşten bir çizgi gökyüzüne oturup izleyecek şenliği.
Gelecek, sanat, devlet hizmeti, evlilik ve çocuk yetiştirme gibi konularda tartışıyorduk. İleri sürdüğümüz düşüncelerin saçmalığına asla ihtimal vermiyorduk. Çünkü zekice ve hoş şeyler söylüyorduk. İnsan genç yaşlarda zekâya daha çok değer verir ve inanır. Gençlik çağlarında aklın bütün gücü geleceğe yönelir. Gelecek, ümidin de etkisiyle öyle büyüleyici ve canlı hale bürünür ki, ilerdeki mutlulukla ilgili paylaşılan bu hayaller, gerçek mutluluğun da kaynağı haline gelirler. Sohbetimizin ana konusunu teşkil
Saat dörde geliyordu. İhtiyar karı koca her zaman olduğu gibi yalnızlardı. Nikolay Sergeyiç kederli ve hasta bir durumda şezlonga uzanmış yatıyordu. Benzi uçmuş ve takatsizdi; başı ağrıyordu. Yanında oturan Anna Andreyevna bazen kocasının şakaklarını sirkeyle ıslatıyorken öte yandan da onu inceleyen acı dolu bakışını adamın yüzünden ayırmıyordu. Anlaşılan bu durum ihtiyarı iyice sıkıyor, hatta sinirlendiriyordu. Sürekli susuyordu. Karısı ise korkudan ağzını açamıyordu. Beklenmedik ziyaretimiz ikisini de hay
...Piotr İvanoviç, ta baştan beri tartışmaya girmemiş, biraz önce getirilen gazeteye şöyle bir göz gezdirmekteydi. Aniden: "Baylar, İvan İlyiç ölmüş!" diye diğerlerinin sözlerini kesti. "Ya, gerçekten mi?" "Bakın! İşte kendiniz okuyun." diyerek, daha mürekkebi taze gazeteyi Fiodr Vasilyeviç'e doğru uzattı. Siyah bir çerçeve içinde şöyle bir yazı görülüyordu: "Praskovya Fiodorovna, sevgili eşi Yüksek Yargıçlar Kurulu üyesi İvan İlyiç Golovin'in, 4 Şubat 1882 günü öldüğünü, akraba ve dostlarına büyük bir üzün
Yürek arzuladığına ulaşabilmek için, ne yollar deniyor ve kendine ne bahaneler buluyor! Uzun süre koridorlarda bekleyemedim, hangi locada olduğunu öğrenmek için salona hızla göz gezdirdikten sonra, orkestra katındaki yerime geçerek oturdum. Marguerite, zemin kattaki ön sahnede, yalnız oturuyordu. Daha önce de belirttiğim gibi bir hayli değişmiş görünüyordu. Dudaklarında o eski umarsız gülümseme yoktu artık. Acı çektiği ve hâlâ çekmekte olduğu her halinden belliydi. Nisan ayında olmamıza rağmen, kışta kalmış
Uğultulu Tepeler Bay Heathcliff'in malikanesinin adıdır. "Uğultulu" fırtına şeklinde esen rüzgarın çıkardığı sesi anlatmak için kullanılan bir sıfattır. Gerçekten de burada havanın her zaman çok temiz, sağlam olduğunu kabul etmek gerekir: İnsan burada kuzey rüzgarının kudretini evin arkasındaki birkaç bodur köknar ağacının yana yatışından, bir sıra cılız çalılığın bütün dallarının güneşten sadaka dilenir gibi bir yöne uzanmasından anlayabilir. Neyse ki mimar bunları önceden düşünüp binayı sağlam yapmış: Dar
Serebryakov: Hayatı bilimle geçmiş; günlerini çalışma odalarında,oditoryumlarda, öğrencileri ve saygıdeğer meslektaşları arasında tüketmiş birinin, aniden kendini şu dört duvar arasında aptallarla aynı ortamda bulması, saçma sapan konuşmalara katlanması hiç de kolay bir iş değil. Ben doyasıya yaşamak istiyorum, Başarıyı, ün ve şöhreti, gösterişi seviyorum. Ama ne yazık ki, burada bir sürgünden farkım yok. Sürekli eski günlerin özlemiyle vakit geçirmek başkalarının başarılarını seyretmek, ölüm korkusu ile ya
Nerissa: Hanımım anımsar mısınız, vardı zeki bir asker Babanız zamanında Venedik'ten gelmişti Montferrat Markizi'nin alayıyla beraber. Portia: Evet, evet! Galiba Bassanio'ydu adı. Nerissa: Oydu işte bütün bu adamlar arasında en çok layık olan, zarif bir hanıma.
Sokrates, toplumun ahlaki değerlerine başkaldırdığı, halkı isyana teşvik ettiği ve devleti buhrana sürüklediği gerekçeleriyle M Ö. 399 yılında Atinalı Meletos, Anytos ve Lykon tarafında hakim karşısına çıkarıldı. Onun hakkındaki tüm suçlamalar, ünlü düşünürün dinden çıkmış olabileceğine dairdi; fakat Sokrates, o dönemdeki dini kuralların bütününü eksiksiz olarak uyguladığı için bu iddiayı kanıtlamak çok güçtü. Meletos, Anytos ve Lykon'a göre Sokrates dinden çıkmakla kalmamış, gençleri ahlaksızlığa teşvik ve
Ne kadar acı çekmiş olduğumuzu bilsen...Hepimiz seninle adeta hasta olduk. Ya Meliha, o zavallı kar-I deşin yatağa serildi. Tehlikeyi geçirmiş olduğunu " za dair bu sabah telgrafı aldığımız zaman kendisini " güç tuttuk. "Mutlaka gitmeliyim"diye ısrara başladı. Hâlbuki altı günden beri kendisini tedavi ettiriyoruz. Kandırmcaya kadar öyle zorluk çektik ki...I Nihayet ben, kendisinin ne derece hasta olduğunu sana, senin de sağlığının durumunu ona söyleyeceğime yemin ederek kandırabildim. Şimdi Meliha'ya da ac
Berald: Sen bir kere doktor kaftanıyla küllâhını üstüne geçirdin mi, onların hepsini, öğrenirsin; hem ondan sonra öyle bir ustalık, öyle bir sanat sahibi olursun ki kendin bile şaşarsın! Argan: Nasıl! Demek insan o kıyafete girince hemen hastalıklar hakkında bülbül gibi nutuklar atmaya başlıyo ha? Berald: Elbette. Çeneni bir kere açtın mı, artık üst tarafına karışma! Kaftanın sırtında, lüllâhın başında oldu mu, ağzından çıkacak her saçmalık en büyük bilimsel gerçekler olur, her saçmalaman bir bilgelik işare
Mösyö Jourdain: Öğrenebileceğim her şeyi öğrenmek istiyorum. Zira bilgili olmak için yanıp tutuşuyorum. Ben daha gençken anne ve babamın bana bütün ilimleri öğretmemelerine öyle çok öfkeleniyorum ki! Felsefe Hocası: Bu anlaşılabilir bir duygu; zira nam sine doctrina vita est quasi mortis imago. Beni anlıyorsunuz değil mi? Latince biliyorsunuz tabii! Mösyö Jourdain: Tabii, ama yine de siz bilmiyormuşum farz edin. Ne demek istediğinizi tam olarak açıklayın.
"Bir gece bir bahçede, bir ağaçlığın içindeydim. Hiç kimse benim orda olduğumdan haberdar değildi. İki kişi benim olduğum yere doğru yöneldi. İzninizle isimlerini şimdilik söylemeyeceğim. Bu iki kişinin konuşmalarını duydum. Bahçesinde bulunduğum adamın evinde birisi ölmüştü. Konuşmalarını dinlediğim iki kişiden biri bu adamdı. Diğeri de bir doktordu. Ev sahibi, doktora üzüntü ve korkusundan söz ediyordu. Çünkü evinde, bir ay içinde arka arkaya iki ölüm olayı olmuştu." Kont: "Doktor ne dedi?" diye sordu. "B
Aslında benim ne istediğimi biliyor musun? Hepinizin canı cehenneme! Rahatlık, sakinlik istiyorum! Kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. Beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım. Bunu biliyor muydun? Ben yalnızca bir alçak, bir namussuz, bir bencil, bir tembel olduğumu biliyorum. Sen buraya geleceksin diye de üç günden beri kendi kendimi yiyip bitirdim. Bu üç gün içinde beni en çok ne korkut
Ana
Maksim Gorki'nin bu eseri 1905 yılında yazıldı. O günden bugüne geçen yüz yıl içinde milyonlarca satarak en önemli eserlerinden biri oldu. Gorki bu eserinde; yeni doğmakta olan toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını basit, kolay anlaşılır bir dille anlatmaktadır. Okudukça elinizden bırakamayacağınız bu eserden sonra Gorki'nin bütün kitaplarını severek okuyacak, Gorki'nin dünyasına gireceksiniz.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1