Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 338 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tek kalmanın çift olmak kadar ağır yükü... Caddelere, sokaklara taşan yalnızlıklar... Aynası hüzünlü erkekler, bir varmış bir yokmuş kadınlar... Modası geçmiş arabalar, acısı hiç geçmeyen yaralar... Gerçekle hayali ayırt edecek takati kalmayanlar... Hakan Kulaçoğlu'dan “Hayat böyle bir şey olmamalıydı,” diye içten içe dertlenenlerin hikâyeleri. Sonra anlamaya başladım, sonra gerçek hayal, hayal de gerçek oldu. Sonra ben ben oldum. Sonra hafif bir rüzgâr esti, serin oldu. Sonra gördüklerimle görmedikle
Ünlü bulmacacı, araştırmacı yazar ve öykücü İlker Mumcuoğlu’ndan İstanbul’un en popüler semti Kadıköy’e dair benzersiz bir kült eser. Kadıköy'ün mimarisini, kültürünü, tarihini, sanatçılarını, ünlü ünsüz sakinlerini, yaşanmış garip ama gerçek olayları ve ayrıntıları merak eden herkes bu arşivlik çalışmayı mutlaka edinmeli. Çocukluğum Gönen ve Laleli’de geçti. Üniversite yıllarında Anadoluhisarı’na taşındım. Orda evlendim, çocuğum oldu. Oben, yedi yaşına gelince iyi bir okulda okusun diye Fenerbahçe’ye taşın
Tükendi
“Dizelerini nefesim tutulmuş (Fransızca kitabından) okurken, Mehmet Yaşın bunları Yunanca yazmış gibi hissettim. Şiirlerine duyduğum büyük ve samimi sevgiyle onları neredeyse kendiliğinden Yunancaya çevirdim. Şiirlerdeki Bizans ve Modern Yunan kültürünün yansımaları aşinalık duymamı sağladı. Mehmet Yaşın’ın yazdıkları, bana, şiirimizdeki en önemli kuşak olduğuna inandığım Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki Yunan şairlerini hatırlattı. Öylesine yakınlık duydum ki (Yunan şairleriyle) aynı dünyadan bir şairi ya
Sevgili okurlar, Yazmak ve okumak çok eğlenceli bir oyun. Lastik Çocuk ise sevgi dolu bir kitap kahramanı. Umarım Lastik Çocuk ve onun doludizgin maceraları düşlerinizde büyümeye devam eder. – Emel Kılıç
Tükendi
80 kuşağının en önemli şairlerinden biri olan Turgay Kantürk, Türk şiir geleneğini ve çağdaş dünya şiirini harmanlayan şiirleriyle, kişisel bir dil geliştirerek döneme damgasını vurdu. İlk kitabı İlk Gibi Son’la 1991’de Behçet Necatigil Şiir Ödülü’ne değer görülmüştü. Sonraları Siyah Eşya (1994), Ay için Küçük Şeyler (1996), Göl Felaketleri (1997), Alfabe Meleği (1997), Seçme Şiirler (1999), Tuzak Kitap (2000), Hayat Siyah Ölüm Beyaz (2004), Yanlış At (2005), Peri Çıkmazı Bütün Sihirler 1991 2010 (2011), Ve
Ausgang bir tavuskuşu romanı değil, ama tavuskuşu gibi kuyruğunu açmış hayatların romanı; renkli, ahenkli, göz kamaştırıcı ve elbette hüzünlü. İç içe geçmiş hayatların satır aralarından burnumuzun direğini sızlatacak zamanın kendi hikâyesi. Diller, coğrafyalar, inançlar ya da gelenekler... Hepsi insanın acıyla kesişen anlarından devşirilmiş tatlarıyla okurun bohçasından ‘lavanta çiçeği kokan kederleri' çıkarmasına vesile oluyor. Zamanların ve mekânların kendi ruhu vardır. O ruhlar insanların gözlerine in
Karikatür nedir? Karakterler nasıl tasarlanır? Konuşma balonları nasıl düzenlenir? Gülmece karikatürü, karikatür portre ve yazısız karikatür nasıl çizilir? Hangi araç ve malzemeler kullanılır? Ve pek çok şey daha, bu kitabın içinde... Hadi başlayalım!
Tükendi
Yeşim Ağaoğlundan Aşkın Dizeleri... Şair Yeşim Ağaoğlu yeni şiir kitabı Sana Şiir Yazmasam Olur mu?da farklı bir duyarlılıkla çıkıyor karşımıza. Şiirlerinde insanı, aşkı ve yalnızlığı başarıyla ve kendine has üslubuyla işleyen Yeşim Ağaoğlu, şiir okurunu sihirli sayfalara davet ediyor. Şiirin yanında çağdaş sanat çalışmaları da üreten şair, şöyle sesleniyor tüm şiirseverlere:hiç şiirsiz bir kadın tasavvur edebilir misiniz her kadın şiirdir, her şiirde bir kadın vardır ne güzel söylemiş söyleyen peki he
Tükendi
Dünyanın ilk cyborg romanı “Saat Adam” Türkçede! Bundan binlerce yıl sonra, Yapımcılar olarak bilinen gelişmiş insansılar saat mekanizmalarını kafamıza yerleştirecek. Belirli bir ajans ücreti karşılığında, bu cihazlar zaman ve mekân arasında kolaylıkla hareket etmemizi ve böylece rahat ve iyi düzenlenmiş bir hayat sürmemizi mümkün kılacak. …Ancak, bir gün, bu cihazlardan biri arızalandığında, 1920'lerde küçük bir İngiliz kasabasında, bir kriket maçında kazara bir “Saat Adam” ortaya çıkar. Ardından tuhaf
“El Ombu”, Arjantinli yazar William Henry Hudson’ın Güney Amerika’ya dair unutulmaz kısa hikâyelerini bir araya getiren önemli bir eser. Hikâye, kolonyal Arjantin’de kırsal bir mülk ve çevresinde yaşadığı uzun süre boyunca hayat hikâyesini ve çeşitli insanlarla yaşadığı kayda değer karşılaşmaları anlatan yaşlı bir adamın etrafında dönüyor. “El Ombu”nun bu baskısı Arjantin pampalarının diğer öykülerinden “Benekli Atın Öyküsü”, “Nino Diablo” ve “Marta Riquelme”yi de içermekte. Kitapta yer alan öyküler
Geyikli Dağ’ın geyikleri çoktan yitip gitmiş halılara dokunmuş, türkülerle çağrılmış rüyalarda rüyetlerde görünüp kaybolmuşken Zehra, muhayyel bir geyiğin sırtında dağı, içinin içini dolaşır. Olmayan bir dünya ile olanı birleştirerek hayatın izlenimini değiştirir; olmayan geyikleri dağa, artık yaşamayan varlıkları kasabaya çağırır, mahalleyi düşle mayalar. Muvaz’a âşık olur. Aşkın yarattığı zaaflarla kendini kaybedip bulur, şaşkınlıklarla dünyayı yeniden ama her seferinde daha derinden keşfeder. Zehra bir r
Bayıltıcı kokular, kanat çırparak oradan oraya uçuşan kelebekler, yaprakların üzerindeki incecik buğu... Evliliğe atılan adım, özenle döşenen bir ev, duvarlarında sergilerden seçilerek alınmış tablolar... Sonra dekor değişir, sahne sevimsizleşir... Göklere tırmanan karşı dağlar, birbirinin içine geçmiş ağaçlardan oluşan zifiri orman, gündüz saatlerinde sokaklara çöken karanlık, kapalı perdeler ardında fısıldaşan insanlar... Kasaba, pençelerini uzatmış, yırtıcı bir hayvan gibi avını ele geçirmeye hazırlanmak
“Mori”nin Yazarı Atilla Yaşrin’den yeni ve sürükleyici bir roman daha: “Torani” “Bir batanın ardı karanlıktır, bir de gidenin; batan dönecek, diğeri dönerse ölecek. Belki bilirsin eskiden kilise gibi yapıların duvarlarının içine testi gömülürmüş; hem akustiği sağlasın, hem de sesleri hapsedip gelecek nesillere fısıldasın diye. Hepimiz yaşamımızın bazı dönemlerini kalın ve yüksek duvarlarla birbirinden ayırırız. Benim duvarlarımdaki testiler hemen her gün sırrımı geceye fısıldar.”
Sıradan bir gün gibi başlamıştı. Zaten ne olursa böyle günlerde olur. Öyle bir şey olur ki, hayatın çıldırtıcı tekdüzeliğini mumla aratır.Erdem bir sonbahar akşamı çocukluğundan beri ona yasak olan eve döndüğünde planı belliydi. Geçmişin hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp artık bu evde yaşayacaktı. Oysa evde ilk defa tanışacağı hasta kız kardeşini ve birinin hayatını altüst edip, hiçbir şey olmamış gibi gidemeyeceğini hesaba katmamıştı… Çağıl Yaman ikinci romanında, iki kayıp ruhun karşılaşm
“İlk şiirimi tamamladığım günü çok iyi hatırlıyorum. Evet, yazdığımın şiir olduğuna inanabilirdim, şaşkınlık yaşanan bir gündü. Henüz uyağın ve dize düzeninin ne olduğunu bile bilmiyordum, bir modernist gibi işe başladım.” - Olav H. HaugeOlav H. Hauge, Batı Norveç fiyortları, sarp coğrafyası ve efsaneleriyle ünlü Hardanger bölgesindeki çok küçük bir yerleşim yeri olan Ulvik’te 18 Ağustos 1908 yılında doğdu. Neredeyse bütün hayatı ailesinin elma bahçesinde çalışarak geçen şairin zorlukla dolu hayatı, okuma v
Modern sanatın gelişiminde büyük bir öneme sahip olan bu çalışma, Wassily Kandinsky (1866–1944) tarafından kaleme alındı. Yayımlandığı 1910 yılından bu yana halen günümüzde de sanatta bir rehber niteliği taşıyan bu eser, hem sanatçılara hem de sanatseverlere yol gösteriyor. Sanatı, geleneksel bağlarından koparıp özgürleştiren sanat hareketinin öncü kuramlarının yer aldığı bu yapıtta, resimdeki tinsel devrim olarak adlandırabileceğimiz, maddesel olandan uzaklaşıp soyuta yönelen dışavurumculuğun temelleri atı
Tükendi
Bazen can dostumuz, bazen bir kardeş, bazen bir yoldaş, bazen sevinçlerimizin ya da dertlerimizin tek ortağı… Belki de yalnızlığın tek şahidi… Konuşamasa da dinleyen, gözlerindeki sevgi dolu bakışlarla bizi anlayan, içinde bir yerde bizi hissettiğini bildiğimiz o güzel can… Köpek… Kimi zaman bir insandan daha yakın değil mi bize?.. Mutlu anların, mutsuz anların, acılarımızın ve düşlerimizin şahidi o… İşte Köpek Öyküleri kitabında, birçok yazarın sahiplendiği, beslediği, birlikte yaşadığı, karşılaştığı ve öz
Madara Gruntmane şiiri, Baltık Denizi’nin görkemini ve trajedisini bir Akdenizli ruhuyla işleyen güçlü ve narin bir ruhun samimi tonlarını taşıyor. Letonya’nın bağımsızlığından erkek egemen toplumun kadınlar üzerinde kurduğu baskıya, yalnızlık duygusuyla aşındırılan Eski Riga kaldırımlarından dostların yaktığı şenlik ateşlerini saran meşe ormanlarına, kürtajın acısından anneliğin şefkatine, şiddet mağdurluğundan ezilenlerin iç dünyasına, terk edilmenin acısından aşkın göz kamaştıran ışığına uzanan rengi ve
Parmaklarım kekemeydi bunu hatırlıyorumBüsbütün tutulurdum özrüm seyredilirkenYa zulmün siftahıydım ya güneş ıslak!Aşkın böcek sokması gibi üşüttüğü vakitlerTövbeyle sıvazlardım pişmanlıklarıKurdelesi kötüce kulpu elbette kırıkDarlıktı göğsüme iliklenen tek milâtGözlerimin uykuda açtığı gediklere basarakRüyaya tırmanırdım görklü tavus kuşlarıNasıldır duvar halıları gibi tozlanmakVe naz kime yanaşır sormadımHerhangi biriysem hiçbir şeyle avunmam…
Tükendi
Önce İstanbul, Sonra Hep Cunda ve Kocam Yine Âşık Oldu adlı kitapların yazarı Deniz Çöğendezoğlu, yeni öyküleriyle okurlarının karşısına çıkıyor. Buz Üzerinde Tango'da, kadına, insana, doğaya, hayata dair kısa ve vurucu anları, zaman parçacıklarını yakalayan yazar, bazen kendisiyle ve gölgesiyle konuşuyor, bazen de içinden çıkamadığımız pek çok çemberi işaret ediyor bize. İlişkiler, karşılaşmalar, ayrılıklar ve düşler üzerine sıcak, tanıdık öyküler...
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 338 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1