"Issız bir adaya düşseniz ne yapardınız?"
Bu soru, yıllardır bizleri meşgul eden, uzakta olma hayalleri kurduran ve bizi zaman zaman eğlendiren bir sorudur. Bu kitap, bu soru sorulmadan çok daha evvel yazılmış ve fantastikle gerçeğin yan yana durduğu, kimi yerde iç içe geçmiş varoluş sorularıyla bezenmiş; modern romanın anlatımına yakın bir değerde çağdaş duran nitelikli bir eser.
Eskiden insanın yanına gelip elini tutan ve yıkıntı şehirden uzaklaştıran melekler vardı. Şimdi hiçbir yerde beyaz melek görmüyoruz; ama insan yine de tehdit edici yıkıntıdan kurtulabiliyor. Bir el gelip onları daha sakin ve umut dolu bir ülkeye götürüyor ve bir daha hiç geriye bakmıyorlar. Ve bazen bu el, küçük bir çocuğun eli bile olabiliyor."
Silas Marner, George Eliot´ın en kısa hikayesi olmasına rağmen, en çok sevilen ve beğenilen yapıtıdır. Silas Marner adındaki bir dokuma ustasının İngil
Hepsi birbirinden kötü, korkunç günler ve geceler yaşadım. Sanki bir şeyin sahtesiyim ben. Belki de kendimi geçmişte okuduğum bir romanın baş kişisi sanıyorum. Sonuna kadar okumayı beceremeyip bıraktığım toplumsal gerçekçi bir romanın... Kendim gibi olmayı hep küçümsediğimden olacak, çoğu zaman başkalarına benzemeyi istemişimdir. Hep de benzetmiştir insanlar beni o başkalarına. Benim durumumdaki birinin, yaptıklarımdan başka yapabileceği ne vardır ki? Kendi kendime sorduğum sorulara verdiğim yanıtlar, hep
"İnsan zihninin, bedeniyle olan ilişkilerinde takip ettiği biyolojik süreçleri, insan zekasını kullanarak taklit edip, başka zihinlerin kontrolünü ele almaya çalışmak ütopyası, asırlardan bu yana var olagelmiş bir dizi olayın açıklamasıdır.
Büyü yaparak kişilerin kontrolünü ele geçirmek ve onların iradesinden bağımsız olarak bedenleriyle eylemde bulunmalarını sağlamak, bugün hala hem doğulu hem de batılı toplumlarda görülmektedir. Belki biraz da bu yüzden, "psikolojik savaş" ya da "bedensel denge bozumu" k
Hayatta, bana tutunacak kimse yoktu eskiden de, onun eksikliğini duymuyorum; ama benim de tutunacak kimsem kalmadı artık. Hayat, benden aldıklarının yerine, benden başka bir şey koymadı hiç. Yaman bir güneşin titrek dalgalarında aradığım huzur bile, bir karganın sesiyle bozuluyor her sabah. Ben, gitmekle kalmak arasındaki çizgide geçirdim yaşamımın çoğunu. Son bir senedir, yatak odamızın kapısından içeri almıyordu beni karım. Çocuğum, daha "baba" derken öğrenmişti "kaka" demesini ve bunları birleştirerek sö
benim yalanım bu
hayatım küçük bir pencere
ve imler içinde kafasına inen göç
dingin ve suskun yalnızlığımı
sonunda başka bir düşle ıslattım
küçük ama efendi
geldi geçmişi
boyundan artan düşlerde
ıslak parmağını emen çocuk
peki ya nerde düşlerin ardına düşen şövalye
bir piyade ve benim saltanatım askıda
kalsın varsın veryansın eden bir seda dilde
oysa ki küçük bir dokunuştu yalnızlığı titreten
Ben
acı çekiyorsun
Demin elin açık kapağı kapadı
Ben delisin
eldiven giymiyorsun
Soğuk
ele değerse
demir kapak üşür mü?
Ben ölü yorum yapma!
En denenmiş yol bu ben
Kapalı bir sürü kapı
Soğuk ele
değerse
demir kapı üşür mü?
Ben demedim mi
ev bu tarafta değil
Çıplak romanının yazarı Kıvanç Nalçadan, romanın orientist ama modernist aurasını tamamlayan, biraz gotik, biraz pitoresk şiirler. Örgüsü, kendi üzerine kıvrım kıvrım dokunan mısralardan oluşan bir bütün anlatı bu kitap. Gündelik olmaya
Benim hiçbir zaman bir kölem olmadı. O, bölünen kişiliklerinde kendini yineliyor, yeniliyor taklit ediyor. Bunlar onların düşsel evreninde sürekli yinelenen küçük devrimler. Köleler efendileri, efendiler köleleri taklit ediyor. İki belirgin yer... Bu yerlere sınıf demek içimden gelmiyor. Ve karşıtlarıyla yer değiştirenler... Ezilenler, fırsatını bulduklarında ezenler gibi yaparlar hep.
"Parker´ ilgi çekici yapan şey, kötülüğe karşı bir mücadelesi olmasına rağmen,
kendisinin de karanlık bir yönü oluşu. Geçmişi, şiddete ve suça eğilimi tarafından
sürekli kovalanıyor olması."
Telegraph Dergisi
"Geceleri korkulu rüyalar görmeye teşvik eden kötü bir karakteri de içinde barındıran şaşırtıcı derecede tüyler ürpertici bir yapıt. Dudak uçuklatıcı bir eser."
Yorkshire Post
"U2 ve Guinness´ten sonra İrlanda ´mn en iyi ihracı.. .Karanlık, tehdit edici ve bunalımlı; ama hınzır esprilerin de göze çarpt
Hemen her toplulukta onun gibi biri vardır mutlaka. Diğerlerine göre daha çirkindir belki, biraz daha kiloludur; yüzünde sivilceler ya da izler vardır. Ve bizler de o ve onu gibi insanları sevmek konusunda haddinden fazla cimrileşiriz. Hayatımızda onlara da gerçekten sağlam bir yer verebilmek zor olur; ama çok zaman da en gerçek dostların öyle insanlar olduğunu unuturuz.
Pardita da böyle bir kızdı işte. Meganın kendisini gerçekten sevdiğine inanmış, hayatında sevgiyi tatmadığından buna kolayca da kanmıştı
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.