Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 46 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Bu kitap mevcut literatürden daha derinlemesine İslam iktisadı düşünce tarihini inceler. Kıtlık, servet, yoksulluk, hayırseverlik, tefeci faizi, özçıkar, rasyonalite ve piyasalar gibi önemli iktisadi kavramlar etrafında dönen tartışmalara dair İslami görüşü sunmayı hedefler. Bunu gerçekleştirmek için Yahudi, Hristiyan ve seküler iktisadi düşüncelerin mukayeseli bir karşılaştırmasını yapar. ‘Peygamberlik' dinin kuramsal boyutuna işaret ederken, ‘dindarlık' pratik unsurunu temsil etmektedir; öyle ki, her ikis
Bazı kamuoyu araştırmalarında Türkiye'de inançsızlığın yaygınlaştığı, dindarlığın azaldığı, özellikle genç kuşakların inançla arasına mesafe koymaya başladığı konuşuluyor. Bunun küresel bir trend olduğunu söyleyenler de var. Özellikle eğitim kalitesinin artması, teknolojinin sağladığı büyük imkânlar ve kısmi de olsa refah toplumuna doğmuş olmak, yeni kuşakları eskinin aynen, aynı tarz ve aynı dille aktarımına karşı tepkili kılıyor. Deizm bu tepkinin ilk durağı... Kimi kafa karışıklığından, kimi kötü örne
İslam dünyasında derinleşerek büyüyen siyasal-sosyal, kültürel kriz ve krizin nasıl aşılabileceği konusu uzun yılların tartışması. Bu süreç içinde Batı'nın içine düştüğü krizden çıkamayacağı ve Doğu'nun tekrar yükselişe geçeceği gibi romantik beklentilerin yanında, özüne yabancılaşarak başka kültürlere özenme ile ortaya çıkan bunalım, yabancılaşma, kültürel yüzeyselleşme, kimlik bunalımı gibi hastalıklardan arınabilmek için kültürel mirasa sahip çıkma, kaynaklara dönme gibi önermelerle belirginleşen özsel a
"Bazı gerçekleri idrak ettiğinizde canınız fena yanar!" Muammayı, zekice kurgulanmış ayrıntılar eşliğinde sunan tüm öyküler çekici gelmiştir bana. Bunca zamanlık okurluğum boyunca da iyi "katil kim polisiyeleri"nin nadiren hakkıyla yazılabildiğini tecrübe etmiş, ona inanmışımdır. Süleyman Baş, Ölülere Güvenme ile bunu başarabildiğini göstermekle kalmıyor, önümüzdeki yıllarda adından çokça söz ettireceğinin sinyallerini de veriyor. - Doruk Ateş Sürekli genişleyen büyük polisiye evreninde, karanlığı ışıtac
Tükendi
Tuhaf bir ormanda uyanan bir grup insan. Bu insanları toplamakla görevlendirilmiş bir avcı. Avcıdan önce onlara ulaşıp köyüne götürmeye uğraşan savaşçı bir kadın ve bu durumu düzeltmeye çalışan kararlı bir yargıç. Birbirlerinden ve olanlardan habersiz, evlerinin yolunu bulmaya çalışan insanların aklında ortak bir soru vardır ; ‘Bir orman ne kadar büyük olabilir? Bilimkurgunun altbaşlıklarını harmanlayan yazarın, serinin ilki olan kitabını, son sayfasına kadar düşmeyen bir tempoda okuyacaksınız.
İmam Gazali... hem kılı kırk yarıcı bir hakim (filozof)... hem inancını aklıyla uzlaştırabilen bir kelamcı (teolog)... hem de sahip olduklarını onlara sahip olduktan sonra terkedebilme cesaretini göstermiş aşk ehli bir sufi (mistik)..." (D. Cündioğlu) Gazzali İslam düşüncesinin üç temel yönelimini Felsefe Kelam ve Tasavvufu hiçbirini feda etmeksizin kucaklayan bir zihin ve cehdin sahibidir ve hala İmam olarak anılmasının nedeni belki de budur. Bu üç alanda da hala geçerliğini ve değerini koruyan faydalanıla
Koskoca dünyayı küçücük bir meta kılarken insan ruhunu ise o küçük dünyanın içine sığmayacak kadar büyütmüş olan Cahit Zarifoğlu; kırk yedi yıllık yaşamına sığmayacak bir birikimle aramızdan ayrılmış, Türk edebiyatına unutulmaz eserler vermesini bilmiş bir sanatkârdır. Evini, insanlığın tamamına açan; herkese abi, kardeş, baba olmasını bilmiş müşfik bir aile reisidir. Hastane koridorlarının bir menzil, yatağının ise "reca" makamı olduğu vakitlerde "Seni çok seviyorum ya Resulallah!" diye "havf"ını aşka
Orhan Okay'ın Necip Fazıl Kısakürek'in ölümüne tarih düşürmek amacı ile yazdığı şiirinde; "Var mı şair çileden çıksın Necip Fazıl gibi" diyerek ifade ettiği gibi çileye doğmuş, çileyi yoğurmuş ve olgunlaştırmış; çileye talip olmuş ve çilesi dolayısıyla büyümüş bir şairimiz daha yok gibidir. Edebiyatın pek çok türünde örnekler vermiş bir isim olan Necip Fazıl, sanatkâr kimliğinin dışında ekolleşen ve ikonlaşan bir siyasal kimlik olarak da kültür-sanat tarihimizde yer edinmiştir. Gerek yazdığı edebî türlerde
Çocukluğundan itibaren okuma ile olan kuvvetli bağı, yazmanın diğer bir ifadeyle yazarak var olmanın kapılarını aralamıştır Pakdil'e. Yazma arzusu, tıpkı çocukluğunda atlası yüzüne kapayıp hayallere daldığı gibi onun kendi ruh atlasında dağlarını, ovalarını, denizlerini, ırmaklarını keşfetmesini sağlamıştır. Ona göre yazmak "uzun bir yürüyüşe başlamaktır." Kalemin yükünün bilincinde olan Edebiyat'ın yazar ve şairleri girdikleri bu yolda direnişçi bir tavır sergilemek gerektiğini hemen her fırsatta vurgulamı
Hayat akıp gidiyor, hızına yetişemiyoruz... Haz ve hız tutkusu insanın sevdiklerine zaman ayırmasına, stressiz, sakin ve telaşsız bir hayat sürmesine imkân bırakmıyor. Sürekli koşuşturma halinde nefes nefese yaşıyoruz. Hayati önem taşımayan şeylere yoğunlaştığımız için birçok şeyi kaçırıyor, geçtiğimiz yerlerdeki insanları, tabiatı, sevinç ve dramları görmüyoruz. Böylesine bir koşturmaca kişiye kendini ve nihai sonu unutturuyor. İnanç ve değerlerimizin gereklerine göre değil de sanki nehirde akıntıya kapıla
Hüseyin Cemil Meriç... Kelimelerin ifade etmekte kifayetsiz kaldığı entelektüel dimağ. Katre ile deryayı anlatmak ne mümkün... Kelimelerin kifayet ettiği kadarıyla: Kelimeler cangılında yel değirmenleriyle savaşmaya azmetmiş ve bu uğurda gözlerini feda etmeyi göze almış bir fikir gazisi. Batı'nın malûmatını, Doğu'nun irfanını kuşanmış bir ‘Don Kişot'. Kelimelere raks ettiren harikulade üslubu, insanî yönünü ele veren tenakuzları ve aceleciliği, meramını ifade etme hususunda emrine âmâde kıldığı o müthiş
"Toprak, üzerinde yaşayan insanların duyu, duygu ve düşüncelerinin işlendiği bir kaneviçe, dantel halini alırsa yurt olur. Anadolu'daki ve Balkanlar'daki Sarı Kız, Sarı Saltuk, Yunus Emre yatırları; Bursa'daki Ulu Cami, İstanbul'daki Süleymaniye, Edirne'deki Selimiye, her bir şehirdeki mezarlıklar, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların işaretleridir" der Fazlıoğlu. Anadolu'ya ilk yerleşenlerin hikâyesi değildir bu kitabın amacı ama öyle bir zaman gelir ki bu topraklarda, yurt arayana yurt, derdi olana de
Bir içtihat hukuku olarak doğan ve gelişen İslam hukuku, tarihi süreci içinde ve özellikle Osmanlı uygulamasında kanun hukukuna doğru bir evrim geçirmiş, Halife Mansur'la bir teşebbüs olarak başlayan, Ebussuud Efendi döneminde kısmen hayata geçirilen İslam hukukunun kanun hukukuna dönüşmesi süreci özellikle Tanzimat sonrasında güçlü çıkışlarla sürmüştür. Öncesine nazaran birçok alandaki kapsamlı kanunlaştırma faaliyetleri, yabancı kanunların toptan veya kısmi resepsiyonu, fıkhın yerini hukuka, medresenin ye
Maraş'ın edebî bir muhit olarak nitelendirilmesinde en büyük pay şüphesiz "yedi güzel adam"ındır. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde bir araya gelip ömürleri boyunca sürdürdükleri beraberliklerinde, kendilerinden önce gelen üstatların bireysel çabalarını bir adım öteye taşıyan bu arkadaş ekibi, gerek yaşamsal gerek sanatsal paylaşımlarıyla memleketlerinden başlayıp tüm ülkeye yayılan kültürel ortamın hazırlayıcısı/sürdürücüsü olurlar. Onların dost meclislerinin ağabey rolünde ise hakiki manadaki beyzade, Erde
Günümüz koşulları tarihe herhangi bir biçimde iz bırakmış insanların bu izlerini takip etmek ihtimalinizi oldukça zorlaştırıyor. Kişilerin sadece yaşam öykülerine odaklanılarak bu izlerin takip edilmesi kolay ama daha az verimli bir girişim. Şairlerin veya yazarların dünyada neye dikkat kesilmiş, onu nasıl yaşamış ve nasıl aksettirmiş olduğu bilgisine sahip olmak onu tanımak için verimli bir bakış açısı geliştirmemize yardımcı olabilir. Alaeddin Özdenören'in hayatı, eşyayı ve dünyayı nasıl algıladığı ve biz
Yaşı ile değil yaşadıkları ile bize hayatı, edebiyatı, inancı, dostluğu, vefayı, mücadeleyi öğreten Rasim Özdenören,düşünceleri ve sohbeti ile insanı büyüten, çoğaltan Türk düşünce ve edebiyat dünyasının müstesna bir şahsiyetidir.Gönlünün, aklının, memleketinin, inancının, dilinin, geleneğinin yabancısı olmayan bir düşünür olarak varoluşsal yitimlere "dur!" diyebilme amacındaki bir; "bilinçli Müslüman kimlik" oluşturma adına düşünce yazıları kaleme alan entelektüel mümindir. O, insanının dertlerini dert ed
Eğitim Sosyolojisi, bir ferdin doğumundan ölümüne kadar hayatı boyunca karşı karşıya kaldığı -hemen hemen- tüm süreçleri ifade etmektedir. Çünkü bir fert, gözlerini dünyaya açtığı ilk andan son nefesini verdiği ana kadar sürekli olarak "eğitim" ile muhatap vaziyettedir. Eğitim Sosyolojisi, bu anlamda ferdin doğumundan vefatına kadar olan bu süreci derinlemesine ele almakta, çocukluğundan yaşlılığına kadar ferdin gerek okul ortamında gerekse toplum içerisindeki eğitimi süresince karşılaştığı toplumsal süreçl
Birçok gencin yetişmesine hal ve tavrıyla, onlara temin ettiği maddi ve manevi imkanlarla katkı sağlayan Fethi Gemuhluoğlu, düşünce ve kültür hayatının örnek kişiliklerinden biridir. Allah, Peygamber ve Ehl-i beyt sevgisiyle dolu gönlünün kapılarını hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese açan bir gönül adamıdır. Gemuhluoğlu, gençlik yıllarından itibaren yarınların düşlerini kurar. Milliyetçi dernek ve cemiyetlerde başladığı fikir ve gönül mücadelesini, üstlendiği resmî görevlerde ve vakıflardaki çalışmalarında
Sen Nerdesin? Kardeşim, iki gözüm, yavrucuğum, gelip ve geçen günlerin bıkmadan, yorulmadan, sardığı ömür makarasının sana ait olduğunu idrâkin ne vakit? Sana "ne yapıyorsun" dediğim zaman neden cevabın "n'apalım vakit geçiriyoruz" oluyor? Bu geçen kimin vaktidir? Neden yalnız sokaklara dökülmekte mâhirsin, bu ağlayan kütüphâneler kimin? İlme, fazilete giden yol hangisi? Bir daha, geçmişi ve hâli; senden evvelki nesli, kördüğüm olmuş içtimaî problemleri bir türlü oluşa erdiremedikleri için beylik lâflarla s
Sosyal hizmetler, temelinde gönüllülük ve yardımseverlik barındırdığından derin tarihi köklere sahip bir saha olmasına rağmen, çok sonraları bir meslek ve bilim dalı haline gelmiştir. Sosyal hizmet, ortaya çıktığı bu ilk dönemlerinde dinî ve manevi değerlerden önemli ölçüde etkilenmiş, fakat maneviyattan bu olumlu etkilenim, zamanla yerini belirsizliğe hatta düşmanlığa bırakmıştır. Bilimsel bir meslek olma çabası, sosyal hizmetin manevi sorunlardan ve müdahalelerden uzaklaşmasına sebebiyet vermiş, insanın s
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 46 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2