Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 384 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Kültür ve medeniyet tarihimizin birikimleri arasında özel bir yeri bulunan Klasik Türk edebiyatı kendine özgü kavramları, imajları ve estetik dünyası ile yaklaşık altı asır etkisini sürdürmüş bir edebiyat geleneğidir. Bugün hem farklılaşan dil hem de kültürel dönüşüm sebebiyle uzaklaştığımız bu kadim edebiyatımızı doğru anlayabilmek için dönemin sanat anlayışından sosyal hayatına kadar geniş bir yelpazede bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Bunun için kuralları belli olan ve kendine has bir sistemi bulunan
Bu kitap, günümüzün en büyük sorunlarından olan organik beslenme ve coranavirüs gibi salgın hastalıklarla ilgili koruyucu bilgileri ihtiva eden hadislerin derlemesidir. Eserde, etmek, un, pirinç, et, herȋse, bȃdincȃn, soğan, tuz, peynir, koz, kabak, bakla, paça, bal, k urı üzüm, enar, elma, kavun, hıyar, su, sirke, ayva, hurma gibi gıda maddeleri yanında gül, menekşe, toprak, balçık vb.nin insanlarda oluşturduğu durum ve baş, göz, ağız, diş, kalp, mide, karın hastalıkların şifası ile ilgili 87 hadis yer alı
Tükendi
İslâmî Dönem Türk Edebiyatı'nın ilk önemli telif eserlerinden olan Kutadgu Bilig, XI. yüzyıl Türkistan'ında çok kültürlü bir ortamda Türk kimlik ve düşüncesi ile yetişen Kuz Ordalı Yusuf tarafından yazılan Orhun'dan Kâşgar'a Türklerin dili, kültürü, tarihi ve devlet yönetim bilgisini içeren paha biçilmez kıymete sahip Türk mirası eserdir. Kutadgu Bilig; devlet, adalet, kut, töre kavramları etrafında dünden bugüne aktarılan paha biçilmez kıymette değerler manzumesi numunesidir. Kutadgu Bilig, insan yaşamın
Tükendi
Nefha-i sırr-ı Hudâ'ya urefâ dem dediler O deme mâlik olan kişiye âdem dediler Pîrlere sordu Sezâyî ne durur sırr-ı hayât Remz ile bir nefes edip ana dem dem dediler
Bu sözleri sanma her insân anlar Kuşdilidir bunu Süleymân anlar Bu sırr-ı mübhemi ârifân anlar Çünki câhillerden pinhân eyledik
Tanzimat'tan evvelki ıslahat ve sonraki modernleşme sürecinde, Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik, askeri ve politik tedbirleri ile edebiyat dışı etkenlerde gelenekten moderne değişim nasıl gerçekleşmiştir? Bu alanlardaki değişim edebiyatı hangi noktalarda etkilemiştir? Lale Devri'nde Nedim'in şiire getirdiği farklı ses ve 18. asrın sonunda Giritli Aziz Efendi'nin hikayede açtığı yol, bu iki türde ne gibi değişikliklere sebep olmuştur? Yenileşme veya modernleşme sürecinde özellikle 19. yüzyıldaki gelenek-mod
Tükendi
Baksaç, hiçbir şiirinde Balkanlar'dan göçü onaylamamıştır. O, hep coğrafyada direnmek, orayı vatan yapan değerleri savunmak ve yaşatmaktan yanadır. Göçün ve göçenlerin onun için anlamı, coğrafyada türkçenin ve türklüğün gücünü kaybetmesidir. Her göç, onu ve halkını biraz daha yalnızlaştırmakta, Prizren'in ve bütün Balkanların sokaklarından, evlerinden Türkçenin sesini ve ruhunu eksiltmektedir. Baksaç, türkçeye sadece bir iletişim aracı olarak bakmaz. Türkçe, içinde barındırdığı değerleri gittiği yere taşıya
Tükendi
Erken cumhuriyet döneminin öncü, donanımlı fakat geri planda kalmış ve zamanla da unutulmuş entelektüellerinden birisi olan Fehmi Yahya Tuna; "yedi senelik bir çalışmanın mahsülü" saydığı ve 1948 yılında yayımladığı Dünya Edebiyatı Tarihi adlı kitabında Türk edebiyatından Alman edebiyatına, İngiliz edebiyatından Habeş edebiyatına, Fransız edebiyatından Arap edebiyatına kadar 52 ulusal edebiyatı zaman zaman detaylı zaman zaman da "özetlemeci" bir bakışla ele almış, böylelikle de dünya edebiyatının ayrı ayrı
Tükendi
Millî Edebiyat genel bağlamda bir milletin aidiyet kavramının ve düşünce tarzının somut göstereni niteliğindeki anadili ile kurgulanan tüm yazınsal ürünler; Türk edebiyatı özelinde ise dilde sadeleşmenin, şekilde ve içerikte yerlileşme ile halka dönük sanat düşüncesinin öncelendiği 1911-1923 yılları arasındaki sanatsal algı değişiminin adı olarak tanımlanır. Tanzimat'tan sonra belirginleşen yerli kaynaklara yönelme teşebbüslerinin sonucu olarak yeni dilden yeni hayata ve yeni insana genişleyen çok boyutlu d
Tükendi
Türk hakları arasında gelişen ilişkiler, bunların neticesinde oluşan beklentiler bugüne değin elde edilen bilgi birikiminde faydalanılarak lehçe öğretimine önem verilmesi, bu konuyla ilgili modern dil öğretiminde kullanılan yöntemler ışığında kaynaklar hazırlanması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. "Kazakça Öğreniyoruz" kitabı bu amaçla hazırlanmış ve Türkiye'de bir lehçenin temel dil becerileri doğrultusunda öğretilmesini amaçlayan ilk çalışma özelliğini taşımaktadır. Bu yönüyle hata ve eksiklerinin olduğu
Tükendi
Adem Koç'un, çocukluğunda birlikte büyüdüğü Tek Ahlat, Çet Deresi'nde geniş ve içi oyuk dallarında oynadığı üç söğüt, Tek Ardıç ve Dede Mezarı'ndaki doğa ve insan arasındaki karşılıklı ilişkiyi özetleyen kozmogonik tasarıma dair sorular yıllarca kafasında yer etmiştir. Belleğindeki bu izler ile Türk kültür ekolojisinde doğa ve insan ilişkisindeki örtüşmeler, kültler; ayrıca Eskişehir'de yürüttüğü üç yıllık saha araştırmalarında rastladığı benzer uygulamalar, bu kitabının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Neden
Tükendi
Millî edebiyat dönemi romancısı olarak bilinen Reşat Nuri Güntekin, Türk kültürünün ve siyasi yaşamının yeniden şekillendiği bir neslin temsilcisidir. Bu nedenle kültürel mirasını Osmanlı'dan alarak kendisini yetiştiren Güntekin, Doğu ve Batı anlatılarını özümseyerek eserlerini kurgular. Reşat Nuri, romanlarında hem İstanbul'un saray ve köşk yaşamındaki bilinmezleri hem de Anadolu'nun derinliklerinde unutulmuş insanı ortak paydada buluşturmayı bilir. Özellikle aydının Anadolu'ya bakışını değiştiren anlatıla
Tükendi
Bir ağaçtır bu âlem meyvesi olmuş âdem Meyvedir maksûd olan sanma ki ola ağaç Bu âdem meyvesinin çekirdeği sözüdür Sözsüz bu âlem âdem bir demde ola târâc
Hak ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak O nüshada bu âdem bir nokta imiş ancak O noktanın içinde gizli nice bin deryâ Bu âlem o deryâdan bir katre imiş ancak
Nere baksam gözüme sûret-i Rahmân görünür Âşıkım âşık olan cânlara cânân görünür Âşıkın her gecesi leyle-i Mîrâc oldu Belki her bir demine bir nice seyrân görünür
Kimse bilmez ahvâlimi aşk ile yâr olan bilir Yedi iklîm dört köşeye hikmet ile dolan bilir
Edeb yolun gözleyen Erkânı bilmek gerek Hakk'ı bilmek isteyen İnsânı bilmek gerek
Denizler içerem susuz geçerem Beni kandırası ummân bulunmaz Yitirdim Yûsuf'u Kenân içinde Yûsuf bulundu uş Kenân bulunmaz
Düşdüm ezelde zülfüne dâm olmadan henüz İçtim lebin şarâbını câm olmadan henüz "Ben zülfüne ezelde tutuldum ki henüz tuzak yaratılmamıştı. Yine orada dudaklarının şarabını içtim ki henüz kadeh vücut bulmamıştı."
On sekiz bin âlem halkı cümlesi "bir" içinde Kimse yok "bir"den artık söylenir dil içinde Yûnus sen diler isen dostu görem der isen Ayândır görenlere işte gönül içinde
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 384 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3