Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 57 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Ne kadar çoksa koyunun sürüsü, yeter ona çobanın birisi...” “Bu dünyada kendi ayaklarınla yürüyeceksin. Bazen yol sana yürüye- cek bazen sen yola... Başkasının ayaklarıyla yol yürünmez. O ayakları bırak dedikleri zaman, sonra kendi ayaklarını bulamazsın.” Bu söz orada bulunan herkesin hoşuna gitti ve yüzlerinde bir gülüm- seme rüzgârı esti. Igor, tekrar yanındakilerle kulaktan kulağa konuştu. Sonra bana döndü. “Son olarak soruyorum ... Savcı hangi dine mensup ? ” “Efendim, onu da bilmiyorum. Papaz,
Her şeyden önce yaratılan, gayb sarayının Sultanı, “Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” tılsımı ile örtülü bulunan, kurbiyyet sancağının bayraktarı. “Eğer sen olmasaydın, eğer sen olmasaydın, âlemleri ya- ratmazdım.” sözünün muhatabı. Kendisini yaratan Rahmân’ın şehâdetiyle marifet semâsın- da tecellî eden Ahmedî sıfatların sahibi, ihsân ve inâyet par- laklığı ile vahdet yayına yaklaşan, “Harîsun aleyküm” (O size çok düşkündür, mü’minlere çok merhametlidir, onlara hep hayır diler.) âyetin
Hocazâde Ahmed Hilmi, son dönemde sûfî tabakâtı sa- hasında kaleme aldığı eserlerle adından söz ettiren edip ve âriflerdendir. Erzincan Eğin (Kemaliye)’lidir. Tahsilini İstan- bul’da yapmıştır. Müderrislik vazifesinin yanında müfettişlik görevinde de bulunmuştur. Tasavvufta Nakşbendîlik yolun- dan nasiplenmiş olup, soyu Halvetiyye’nin ikinci pîri Seyyid Yahya Şirvânî Hazretlerine ulaşmaktadır. Hadîkatü’l-Evliyâ ile Ziyâret-i Evliyâ adlı eserlerinin devrin pâdişâhı Sultân II. Ab- dülhamid’in takdirin
Şeyh Muhammed Vefâ Efendi, 18 asır sûfî-şâirlerinden olup, Edirne’lidir. Halvetî-Gülşenî şeyhi Pîr Hasan Sezâyî Hazretlerinin torunu, şâir-hattât Şeyh Ahmed Müsellem Efendi’nin oğludur. Velî Dede Dergâhı’nda babasından sonra posta oturmuştur. 1212/1797’de vefat etmiş ve babasının tür- besine defnolunmuştur. Kaleme aldığı nutuklarında “Vefâ” mahlasını kullanan Muhammed Vefâ Efendi’nin, hadîse dair Hadâiku’s-Salât ile Pîr Sezâyî’nin Dîvân’ını intihâb yoluyla tahmis ettiği Nüzhetü’l-İhvân adlı eseri va
Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin Efendi, 19 yüzyılda velûd bir şahsiyet olarak temâyüz etmiş isimlerdendir. Otuz iki yıl gibi kısa ancak bereketli bir ömür geçirmiş olan Harîrîzâde, birçok eser telif etmiştir. Harîrîzâde’nin mühim eserlerinden biri ise, “Halvetiyye Usûl ve Âdâbı” başlığıyla çeviri metnini sunduğumuz elinizdeki Kenzü’l-feyz’dir. Halvetiyye tarika- tının seyr ü sülûk usûlleri ve âdâbı hakkında önemli bilgiler içeren Kenzü’l-feyz’de intisap, zikir, sohbet, mürşid-i kâmil ve sâdık müridin ö
Tasavvufta nefsin yedi mertebesine göre değişen hâllere etvâr-ı seb’a adı verildiği ve bu terimin daha çok Halvetiyye mensupları arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Bundan dolayıdır ki mezkur tarikata mensup şeyhler, sâlikin mânevî yolculukta nefis mertebeleri ile ilgili ihtiyaç duyduğu husus- ları açıklamak üzere etvâr-ı seb’a adıyla pekçok eser kaleme almışlardır. İşte böylesi eserlerden birisi de 18 asır Halvetî-Gülşenî şeyhlerinden Edirneli Ahmed Müsellem Efendi’nin, mürşidi ve kayınpederi Pî
Trabzon, sonsuzlugu ufuk çizgisiyle paylaşan bir mavi denize nazır, yeşille kucaklaşan engebeli ve sarp bir coğrafya üzerinde tarihi ve kültürel mirası tevarüs etmiş münbit bir şehirdir. Bu şehrin insanın-da hem sonsuzlugun dinginligini hem de dag ile deniz arasında kalmanın dinamik ruh halini görebilirsiniz. Eskiler "şerefül-mekan bil-mekin" (Bir mekanın şerefi/degeri, orada oturanlarla birliktedir.) derler. Şehri, ön planda degerli kılan ise insani zenginligidir. işte bu çalışma, Trabzon'un kültürel hayat
Tükendi
Anadolu cografyasında daha çok Veysel Karenî olarak bilinen Üveys el-Karenî, Tâbiîn neslinden olup Yemenli zâhidlerdendir. Hayatta iken Hazret-i Peygamber'i görmeyi çok arzulamasına ragmen görememis ancak onun "Tâbiîn neslinin en hayırlısı Üveys'tir" övgüsüne mazhar ve Hırka-i Serif'ine nâil olmustur. Bu yönüyle o, Islâm kültür ve edebiyatında Peygamber sevgisinin en güzel timsallerinden birini temsil etmektedir. Eser, el-Mevâhibü'l-Ilâhiyye 'l-Menâkıbi'l-Kareniyye adıyla Cemâleddin Muhammed bin e
Tükendi
Uzun yıllar müftülük vazifesi yapmış ve kazaskerlik makâmına lâyık görülmüş olan Edirne Müftüsü Mehmed Fevzi Efendiyapmış olduğu görevler icabı insanların ihtiyaç hissettiği hususlarla da yakından ilgilenmiştir. Rabbimizin Kur'ân-ı Kerîm'de ve Peygamberimizin hadîslerinde belirttiği şekilde namaz kılmak, müjdelerine, faziletlerine ve sırlarına nâil olmak için, farz, vâcib ve nâfile namazların mahiyetine ve nasıl kılınması gerektiğine dair Câmi‛u's-SalavâtBeş vakit namazdaki niyetlerin, İftitâh tekbiri, Subh
Emsal-i Ali - Hazret-i Ali'nin Hikmetli Sözleri Muallim Nâcî Hazırlayan: Prof. Dr. Âdem Ceyhan (21 x 13.5, iki renk, 144 sf, karton kapak) Kalem sahiplerinin daima umumî ahlâkı ıslaha ve yükseltmeye çalışmaları, en mühim medenî vazifelerdendir diyen Muallim Nâcî, 1303 (Milâdî 1885-86) yılında Hz. Ali'nin bazı vecizelerini "Emsâl-i Alî" adı altında mensur olarak dilimize tercüme etti. Onun, "Kitabhâne-i Ebü'z-Ziyâ" dizisi¬nin ilk kitabı olan bu eserde Arapça asılları karşısında Türkçe tercümelerine yer verdi
Tükendi
İslâm tarihinin en büyük şahsiyetlerinden biri olan Hazret-i Aliye ait emirname, hitabe, hutbe, mektup, şiir ve vecizeleri içine alan birtakım eserlerin bulunduğunu, kaç okur yazarımız, hatta edebiyat sever aydınımız bilir? Hazret-i Alinin şiirlerini derleyen bir divan vardır meselâ ve bu eser, Devletşah, Lâmîî Çelebi, Latîfî, Âşık Çelebi, Şemseddin Sâmî gibi nice yazarımız, şairimiz tarafından övgüyle, saygıyla söz konusu edilmiştir. 18. asır Osmanlı âlim, mutasavvıf ve şairlerinden Abdullah Salâhad- dîn-i
Tükendi
Devrinin tarikat hayatı, tarihî hâdiseleri ve şahsiyetleri ile ilgili oldukça önemli bilgileri ihtiva eden bu eser, müellifin başta oğlu, halife ve müritleri olmak üzere, bazı devlet ricaline, kendi mürideleri oldukları anlaşılan hanımlara ve diğer kimselere yazmış olduğu mektupların sonradan bir araya getirilmesinden ibarettir. Hasan Sezâyî-i Gülşenî Hazretlerinin, oğlu ile halife ve müritlerine yazdığı mektuplarda onların hâl ve hareketleri ile yakından alâkadar olmakta, tarikat faaliyetleri hakkında onla
Tükendi
Üniversite yıllarında hayal edilen ancak bir türlü yazmaya fırsat bulunamayan, on yıla yakın bir zamandır ise hazırlanan bu çalışma, Mesnevihan Es‘ad Dede'den Mesnevi ve Gülistan, Şeyhülislam Mûsa Kazım Efendi'den Varidat okuyan, Sühreverdi şeyhi Sa‘di-i Şirazi'ye, Nakşi şeyhi ata Efendi'ye, Melami-Hamzavi şeyhi Osman Kemali Efendi'ye ''şeyhim'' ve Şah-ı Nakşbend Hazretlerine ''Efendimiz'' diyen, Hatifi istehani'nin tasavvufi tevhidi, Yûnus'un bestelenmiş nutukları, Osman Şems Efendi'nin ''döne döne'' redif
Hazreti Peygamberi (s.a.v) methetmek için yazılmış önemli nutuklardan birisi de "İmam-ı Busiri" diye meşhur Muhammed b. Said Busiri tarafından kaleme alınmış olan ve kaynağı Hazreti Peygamber (s.a.v) zamanında yaşamış sahabilerden Ka'b b. Zübeyr'e dayanan Kaside-i Bürde'dir.Kasideyi Türkçe'ye manzum olarak çevirenlerden birisi de XVIII asır Celveti şeyh ve şairlerden olan aynı zamanda Üsküdar Hüdayi Asitanesi'nde postnişinlik vazifesinde bulunan Edirneli Abdülhay Efendi'dir.Çalışmamızda Abdülhay Efendi'nin
Delâilü'l-Hayrât, Şeyh Muhammed Cezûlî Hazretleri'nin, İslâm dünyâsının hemen her tarafında çok yaygın olarak okunan ve Anadolu'da Kara Dâvûd şerhi ile meşhur olan evrâdıdır. Türkler arasında daha çok "Delâil-i Şerîf", "Delâil-i Hayrât" ve "Delâil" diye bilinen evrâdın tam adı Delâilü'l-Hayrât ve Şevâriku'l-Envâr fî Zikri's-Salât Ale'n-Nebiyyi'l-Muhtâr'dır. Delâilü'l-Hayrât'ı sadece Cezûliyye veya Şâzeliyye mensupları değil diğer tarikat mensupları, hatta bir tarîkata müntesip olmayan Müslümanlar dahi fazil
İsimli bu duâyı okuyan için; Allah'tan başka kimsenin bilemediği birçok fayda, şan, şeref, bereket ve sayılamayacak kadar sevâb vardır. Yüce Allah (celle celâlühû)'tan, bunun gereği ile amel etmeye bizi muvaffak kılmasını niyâz eyleriz. Şüphesiz Yüce Allah (celle celâlühû) kullarına yakındır ve yapılan duâlara cevap verendir. Ca‘fer-i Sâdık (radiyallahü anh)'tan, onun babasından ve dedesi Hazret-i Ali bin Ebî Tâlib'in oğlu Hazret-i Hasan'ın (radiyallahü anh) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Ey oğlum! Resûl
Gerek Kur'ân-ı Kerîm ve gerekse hadîs-i şerîflerde "hubb", "muhabbet" ve "meveddet" ile bunlardan türetilen kelimelerle epeyce yerde geçen sevgi kavramı, tasavvuf tarihinde ilk dönemlerden itibaren sûfîlerin üzerinde durduğu, hakkında çokça görüş serdettiği önemli kavramlardan biri olmuştur. Nitekim bu kavram, Rabia Adeviyye (v. 185/801), Ma'rûf Kerhî (v. 200/815), Zünnûn Mısrî (v. 245/859) gibi sûfîlerin görüşlerinin temelini teşkil etmiş, Hâris Muhâsibî (v. 243/257) ve Amr b. Osman Mekkî (v. 297/910) gib
Tükendi
Ayet, hadis, salavat, tesbih ve zikirlere bizzat tarikat müessesi pirler tarafından tertip edilen dua ve tesbihlerin ilavesiyle tarikatlara göre oluşan evrad yahut ahzab kitaplarının olduğu malumdur. Seyyid Abdülkadir Geylani, Seyyid Ahmed Rifai, Seyyid Ahmet Bedevi, Seyyid İbrahim Desuki, Şeyh Ebu'l Hasan Ali Şazeli, Şeyh Şihabüddin Sühreverdi ve Şeyh Sa'düddin Cebavi Hazretlerinin vird yahut hizbleri bunlardan ilk akla gelenlerdir. İşte böylesi evradı bulunan pirlerden birisi de 17. asrın önde gelen sufi
Tükendi
Aşk,mâşuk uğrunda gerekirse benlikten vazgeçmek ve onda fâni olmaktır.Ashâb-ı Kehf'in giriştiği iman ve tevhid mücadelesi onların kalplerinde sakladıkları ve Allah'a duydukları muhabbetten ve aşktan kaynaklanmaktaydı.Allah da bu muhabbeti ve aşkı karşılıksız bırakmayarak onları kendi koruması altına almıştır. Sûfilerin nazarında mağara arkadaşları,ilahi muhabbet mertebelerinde yükselerek Allah'ın dostluğuna ulaşmaya lâyık kişiler hâline gelmişlerdir.Bu yüzden de sıklıkla onlardan ALLAH DOSTU diye söz edilm
"Ali Emîrî Efendi'nin Levâmiü'l-Hamîdiyye isimli eseri onun Osmanlı hanedanına olan bağlılığını ve Sultan Abdülhamîd'e duyduğu muhabbetini gösteren en bariz örnektir. Bu metin Sultan Abdülhamîd'i yakinen tanıyan ve uzun süre memuriyetinde bulunan bir şahsiyetin duygu ve düşüncelerini aksettirdiği gibi Sultan Abdülhamîd dönemine de ışık tutacak hüviyettedir. Zira II. Sultan Abdülhamîd anlatılırken uzun yıllar onun döneminin şair ve yazarlarınca neredeyse hiç sevilmeyen bir padişah olduğu iddia edildi. Eliniz
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 57 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1