Osmanlı Devleti’nin zor zamanlarında yaşamış bir devlet adamı olan Said Halim Paşa, birçok idarî görev üstlenmesinin yanı sıra yönetsel krizlerin mevcut olduğu bir dönemde sadrazamlık makamını deruhte eder. Sadrazamlığı sırasında Devlet-i Aliyye, I. Dünya Savaşı’nın tarafı olma kararı alır. Paşa, İmparatorluğun bekası için zarurî olduğunu düşündüğü bu kararın arkasında savaştan sonra da durabilmiş ve yargılandığı Divan-ı Harpte görüşlerini savunabilmiş nadir isimlerden biridir. Elinizde bulunan çalışmada, S
Osmanlı İmparatorluğu savaşla mı politikayla mı yıkıldı?
İmparatorluğu düşmanlar mı onu kurtarmak üzere yola çıkanlar mı yıktı?
Yıkılış sürecinin gizli ve açık aktörleri kimlerdi?
Cumhuriyeti İngilizler mi kurdurdu?
M. Kemal neden bir Şeriat Bakanlığı kurdu?
Hıristiyan Türkler derin devletin bir projesi miydi?
M. Kemal önce Halife mi olmak istedi?
M. Kemalin şeyhlerle ilişkisi nasıldı?
Osmanlı Devleti ve Hilafeti Lozan Dayatmasıyla mı yıkıldı?
İngiltere Lozanda neleri dayattı?
Lozan neden bir hezi
Bu kitabın yazıldığı 1789 tarihinde Fransa'da henüz Kral ve Kraliçe "insani .lüm aracı" olan giyotine gönderilmemişti (1793). Devrimin önemli isimlerinden Selamet Komitesi Başkanı Robespierre "erdemli terör yöntemi" ile ılımlı devrimci rakiplerini idam etmemişti (1794). Meclis henüz darbe yapmamış Directoire adı verilen 5 kişilik bir yönetim kurulmamış bu yönetim Robespierre'yi idam etmemişti (1794).
Fransız Devrimi'ni övmenin moda olduğu bir zamanda Edmund Burke, bu devrimin yol açabileceği kötülüğe
Sol siyaseti, Osmanlı'dan günümüze kadar anlatan tek eser.
Ana akımları ve aktörleri anlatan derli toplu tek eser.
Sol siyasete dair temel sorulara, anlaşılır cevaplar:
Osmanlı'da sol siyaset nasıldı; sosyalist parti var mıydı?
TKP'nin kurucusu Mustafa Suphi'yi kim öldürttü?
Önce Söz'ün yerini Dil'e bıraktığı, hakikatin yerini yalana bıraktığı, büyülü gerçekçiliğin yerini gerçekçilik büyüsüne bıraktığı, gerçekçilik büyüsünün yerini yalanın gerçekliğine bıraktığı, ölümlü Tanrının yerini ölümsüz insan-tanrılar panteonuna bıraktığı hakikate isyan çağında ‘her şeyin, her şey üzerindeki dil terörü de doruk noktasına çıktı. Büyülü gerçekçiliğin yarattığı gerçekçilik büyüsüne karşı Hakikati arayan ‘ötekilerin ötekileri'nin büyü ile gerçeğin zıtlık alaşımı yerine ‘Hakikat'in gerçek ger
19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başlarındaki düşünce hayatında önemli rol oynayan felsefî akımlardan biri şüphesiz pozitivizmdir. Auguste Comte tarafından sistemleştirilen bu akım birçok ülkede yayılmış ve taraftarlar bulmuştur. Comte'un yeni bir ilim olarak sosyolojiyi kurması ile pozitivizmin etki alanı daha da genişlemiştir.
İngiltere'de John Stuart Mill ve Herbert Spencer gibi temsilciler bulan pozitivizm, bu iki ülke ile olan tarihî ve kültürel ilişkimiz oranında yurdumuzda da etkisini göst
Ben, Tanpınar'da Türkiyeli bir Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın imkânlarını buluyorum. Ve bunun Türkiye modernliğinin entelektüel
temellerini oluşturabileceğini iddia ediyorum. Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın birer çığır olmaktan çok birer ethos(tavır) olduğunu
düşünüyorum. Kant'tan yola çıkarak. Bunlardan birer "imkân" olarak söz etmemin nedeni de budur zaten. Eğer "imkân"dan, mümkün
olandan söz ediyorsak zaten "çoğul" bir zeminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Bu anlamda Tanpınar'ın Rönesans, Refo
İnsanlık; Tevrat, İncil ve Kuran'ın ortak kutsal yasaları olan 'adalet, merhamet ve sadakat' ilkelerine dayanan evrensel ahlaki nosyonunu kaybetmiş bir insanlık onuru ve ötekine zor ve zorbalıkla dayatılmış 'mutlak iyilik' ve "mutlak doğruluk'ların baskısı ile örselenmiş insanlık olurunun bunalımlarıyla boğuşuyor. İnsanlar, etnik, ideolojik, dinsel ve mezhebi kimliklere yapılan karşılıklı baskıların tükettiği güven ve meşruiyet krizleriyle uğraşıyor. Kazananın asla olmayacağı bu çatışmaların her zaman kaybe
Bu çalışma demokrasi ve muhafazakârlık arasındaki gerilimli alanları/ilişkileri ve muhafazakâr düşüncenin/ideolojinin demokrasi için taşıdığı riskleri/imkânları felsefi, toplumsal ve siyasal düzeyde değerlendirmeye odaklanıyor. Burada farklı demokrasi ve muhafazakârlık anlayışlarını, toplumsal ve tarihsel koşulları dikkate alan, indirgemeci ve tek yanlı olmayan bir perspektif önem kazanıyor.
Yöneten ve yönetilenler arasındaki çok yönlü ilişkileri ifade eden siyasal sisteme dair bir kavramlaştırma olan demo
Müzelik Şiir
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz tafra selamlar, merhabalar.
En temiz topraklara gül eksem mantar biter.
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım,
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım.
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım.
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler.
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar,
Çamur evlat doğurur taş yürekli an
Merak
Özümden âleme kuşlar uçurdum
Hangisi menzile vardı bilmem ki?
Engin denizlerden kağnı geçirdim
Hangi göz, izini gördü bilmem ki?
Gün erdi zevale, gam zeval oldu
Baktığım noktada başka hâl oldu
Aklım kilitlendi, dilim lâl oldu
Hangi aşk içime girdi bilmem ki?
Ezdi, toprak etti bulutlar beni
Tuttu göğe çekti umutlar beni
İçine almadı hudutlar beni
Hangi ay kaç sene sürdü bilmem ki?
Beşinci Mevsim
Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm.
Dört yüz seksen beş gün çekti bir sene
On altıncı aya takvimsiz girdim.
Aynalara baktım korku gösterdi
Saatler her sabah kırkı gösterdi
Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi
Hayatım boyunca hedefte durdum.
Gül sundum yediler, koklamadılar
Armağan can verdim saklamadılar
Gittim; gelir diye beklemediler
Kaybolan gölgemi yollara sordum.
İçimde uzayan her yol,
Çıkar, gider dosta doğru.
Menekşe, nergis, ıtır, gül,
Kokar gider dosta doğru.
Zamanım yoğrulur gamla,
Birleşir sabah akşamla.
Ilık kanım damla damla,
Akar gider dosta doğru.
Gel bende gör, sen gel beni,
Durduramaz engel beni.
Görmediğim bir el beni,
Çeker gider dosta doğru.
Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım, bu ne hâldir
Bir gün silah çatamadım
Suları ıslatamadım.
Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan
Bir gün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım.
Ne payem oldu, ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem
Alan yoktur, satamadım
Suları ıslatamadım.
Vur Emri
Bir haber dolaşır semada pul pul
Kılınçlar bilensin, akın var Çin'e.
Yiğitler at sürer düşman içine
Tarihe hükmeden bir ses duyulur:
- Vur! TÜRKLÜK aşkına vur!
Yüklenir bir ülke oymak ve avul,
Sel olur ordular, batıya akar.
Uçar elden ele bozkurtlu bayraklar.
Emreder bir başbuğ, sade ve vakur:
- Vur! BAYRAK aşkına vur!
Karışır topsesi, nal sesi, davul...
Çağdan çağa çığır açar gemiler.
Bir hâkan atını denize sürer
Ve der ki: "Yıkılsın Bizans'ı koruyan sur."
-Vur! FETİH aşkına vur!
Aşk Hikayesi
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana.
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım,
Ne zamana, ne kendime alıştım.
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!?
Aldatmayı, uyutmayı terk eyle
Hamamda un kurutmayı terk eyle.
Her gün mezarlığın yolundasın ha
İnsafa gel yolun sonundasın ha
Bitsin küfre, zulme ortaklık gayri
Ayrılsın kurnazlık, korkaklık gayri
Çağdaş firavunluk son bulsun artık
Sen git ki ülkemiz kurtulsun artık.
Bu uzun gerdanlık zatına mahsus,
Dilekçem Mevla'nın katına mahsus.
Bir damla SU gönder bana
Eğer gönderebilirsen.
Ana sütü gibi tertemiz olsun
Bir damlası Karadeniz
Bir damlası Akdeniz olsun.
Bir avuç TOPRAK gönder bana
Edirne koksun, Ağrı koksun
Her zerresi burcu burcu
Türkiye koksun
Anadolu'dan çağrı koksun.
Bir dilim EKMEK gönder bana
Yiyince lezzetini hissedeyim
Bereketini hissedeyim.
Köy köy, tarla tarla
Memleketimi hissedeyim.
Kan Yazısı
Bir sabah ezanı, bir beyaz sıcak,
Sünnet sancağında iman yazısı...
Bir serdar buyruğu, kurşun ve bıçak:
Millet oymağında destan yazısı.
Bir ülkü yağmuru, çiçek çiçek düş,
Birliğe çağrıdır, benliğe dönüş,
Dumanay, Özcivlez, Tığlı ve Gümüş
Gurbet ocağında kurban yazısı.
Bir bozkurt yüreği yaralı, yarım;
Ve kandan bir yazı "ölsem de hürüm"
Haritada Kerkük, Türkistan, Kırım
Hasret durağında Turan yazısı.
Toplam 48 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.