Geçen ayın birikimi
3 Ömer Laçiner
Kaşıkçı cinayeti
Dezenformasyon ve muhalefet
6 H. Akın Ünver
Dijital siyasal dezenformasyon ve algoritmik propaganda
16 Kıvanç Kocak - Aybars Yanık - Tanıl Bora
Teyit.org ekibiyle söyleşi: "Hakikatin önemsizleştirilmesi çağında doğru bilgiye daha çok ihtiyaç var"
Emek hareketi
25 Sibel Perçinel - Nuray Türkmen -
Erdoğan Baz
Asetonla parçalanan eller, bir dilim pasta ve Flormar işçileri neden direniyor?
Popülizm
42 Toygar Sinan Baykan
Pierre Ostiguy ile söyleşi (
Geçen ayın birikimi
3 ÖMER LAÇİNER 24 Haziran: Tünelin ucundaki ışık?
68'in 50. yılı 6 TANIL BORA 68 - Bir muhasebe 12 UMUT KOCAGÖZ Gezi bizim 68'imiz mi? 20 AHMET TULGAR 68 bir doğa olayı mıydı? 24 AYŞE KÖSE Kadınların hafızasındaki 68 gençlik hareketi 33 SERHAT CELÂL BİRDAL Bir kavganın anısı: 68 ve 78'i hatırlamak 42 ESAT ARSLAN "Sen hâlâ 1968'den kalma dinozor bir Marksist misin?": Allah için öyleyim 52 ERDEM ÇOLAK 68'de sanat ve edebiyat dergileri: "Devrime giden yolda sanat ve ede
Türkiye toplumunun büyük ve derin kaybı Hrant Dink'in katledilmesinin
üzerinden bir yıl geçti. Anısına hazırladığımız bu derlemeye, yine onun
anısına hazırladığımız sayıdan ve uğruna kurban edildiği "Ermeni
Sorunu"na dair sayının makalelerinden seçtiğimiz yazıları aldık (Birikim,
sayı 193-194 ve 214).
"Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.." sayısını hazırladığımızda Hrant
hayattaydı ve "sorun"un her iki tarafının, Ermeniler ve Müslüman TürkKürtlerin,
içine hapsoldukları o fasit daireyi kırabilmek için olağanüstü
Grundrisse, Karl Marx´ın daha sonra yayımlamayı düşündüğü büyük eserine
hazırlık niteliğinde doldurduğu defterleri kapsamaktadır. Defterler, Ağustos 1857-Mart 1858 arasında yazılmıştır ve bu halleriyle Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı (1859), Kapital´in ilk taslağı (1861-63), Kapital´in I. ve III. ciltleri (1864-66) ve nihayet Kapital´in II. cildinin (1867-70 ve 1877-78) yazılmasından oluşan dizinin ilk halkasını temsil eder. Yazmalar ilk kez 1939´da yayımlanmış, ancak 1953 Berlin baskısıyla yaygınlık
Ağaç ya da köklerden farklı olarak rizomlar (köksaplar) herhangi bir noktayı başka herhangi bir noktaya bağlama özelliğine sahiptirler. Ama bu iki nokta arasında ortak özellikler bulunması asla gerekmez. Tümüyle farklı doğalarda olabilirler. Çok farklı işaret düzenlerine ve iletişim mekanizmalarına sahiptirler. () Bir rizom birimlerden değil boyutlardan oluşur, daha doğrusu hareket halindeki yönlerden. Ne başı ne de sonu vardır.
Ama her zaman bir ortası bulunur. Bu ortadan kaynaklanır, gelişir, serpilir. (
Yerli ve millî... Yeni Türkiye... Benim esnafım...
Kimse kusura bakmasın... Büyük resmi görmek...
Fıtrat... Algı operasyonu... Ölü ele geçirme... Hassasiyetlerimiz...
Hegemonya... Samimiyet... Hayırlı olsun... Sıkıntı yok...
Paralel... Herkesi kucaklamak... Kadim... Medeniyet denen...
Kurumları yıpratmak... Restorasyon... Marjinal... Fitne... Sadakat...
İtibar... Çift başlılık... Durmak yok... Sen kimsin... Biz, yaparız!...
Gereği yapılır... Bedel... Kurunun yanında yaş... Manidar... Üst akıl...
İltisak...
Ulus Baker, sinemanın öykü ve enformasyon sunma yönünü değil düşünme ve tahayyül etme yetisinin yani düşünce-imajının, montaj-düşüncenin yaratım olanaklarını araştırdı. Beyin Ekran üç bölümden oluşuyor: Minör-düşünce: Zaman-imaj ya da Video-imaj: Godard, Bresson, Tarkovski; Montaj-düşünce: Şok-imaj: Eisenstein, Güney, Lanzman; Aralık-düşünce: Rizom-İmaj: Vertov.
Beyin Ekran, Bakerin sinema yazılarının bir montajıdır, onun deyişiyle düşünen bir kitaptır.
Sovyet Devrimi´nin tarihi, sosyalist hareketin daima ilgisinin merkezinde olmuştur. Her tarih gibi daha sonra yazıldığında yaşananlar kadar, yaşananları daha da yüceltmek adına menkıbeler, abartılar ve kurgular da devreye girmiştir. E. H. Carr, Bolşevik Devrimi´nin en geniş kapsamlı, gayrıresmî tarihini gözalabildiğine bir zenginlikle yazıya geçirmiş, süreci bir tarihçinin ciddiyeti ile ele almıştır. 1917: Öncesi ve Sonrası, Carr´ın Bolşevik Devrimi tarihi üzerine yaptığı araştırmaların, verdiği emeğin bir
`Ya okuyanın hali? Turgut Uyar´ın dizesini yeniden formüle edersek, burada herkes kendi gecesiyle yüz yüzedir artık. belli bir takatsizliği veri alacağız. Yetişememek, yakalayamamak düşüncesi de bize eskisi kadar kaygılayıcı gelmemeye başlayacak belki. Ve o ilk mecalsizliği kızgınlığın (ve apansız sevinçlerin) yardımıyla atlattıktan sonra, gecenin geç saatlerinde, orada ileride yavaş yavaş, bizimkine çok benzeyen ama enerjetik yüklerinden arınmış bir dünyanın sözlerden oluşmaya başladığını görebileceğiz...`
Bugün etrafımızda böbreğini satarak yaşamaya, çocuğunu evlatlık vererek
hiç olmazsa onun hayatını kurtarmaya çalışan insanlar gördükçe
kendi utancımıza gömülüyoruz. Peki, ya insanlar yüz yıldan fazla süredir
bu haldeyse Bu soru, tekil failler bulmadan cevaplarla başa çıkmayı,
yaşadığımız hayatı, bireylerin dünya üzerindeki varoluş şekillerini yeniden
ve yeniden düşünmeyi gerektirdiği için rahatsız edici... E.P. Thompson da
elbette kapitalizmin nasıl bir insani dönüşüm yarattığını, neye, niçin
artık eskisi g
Tarihimizde pek çok örneği bulunan, bugün de gayet olağan bir şekilde sürüp giden linçler silsilesi, Türkiye'de sürekli bir linç "rejimi"nin var olduğunu düşündürüyor. Hepsinin bahanesi ya da hedef aldığı kesimler, isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden azınlıklar, daha yakın zamanda Aleviler, komünistler olurdu; 2000'lerde, PKK'yı bahane ederek Kürtlere yöneldi. Linçleri besleyen tarih anlatısı, "millî" eğitimden itibaren resmî ağızlarca yaygınlaştırılan düşmanca ırkçı-etnisist söylemler barındırıyor.
Türkleştirme ameliyesi, eklemlendiği her ideolojik yönlenimin
tarihselliğinde verili bulunan pozitif işlevi ortadan kaldırıyor ve gerçeğinin
sadece kötü bir kopyası olarak varkalmasını sağlıyor. İkincisi de, bu
millileştirme' çabasının sonucunda ortaya çıkan ürün', hem kastedilen
millî oluşa hem de millileştirilen ögeye uzak kalıp, sadece adıyla
varolabildiğinden Türkiye'deki hegemonik bütünün takviyesine katkıda
bulunuyor...
... böylece liberalizmden muhafazakârlığa, sosyalizmden milliyetçiliğe
bütün ideol
1843-46 Marx´ın klasik iktisatçılarla ilk tanıştığı yıllardır; bu süre içinde Marx, burjuva iktisadının kavramlarını burjuva iktisadına karşı kullanmak diye tanımlayabileceğimiz bir yöntemle uzun, bir kısmı kaybolmuş defterler doldurur. 1844 El Yazmaları burjuva politik iktisadını ve burjuva iktisat sistemini eleştiren "genç" Marx´ın ilk iktisadi araştırmalarının müsveddeleridir.
Marx 1844 Elyazmaları'nda paranın iktidarının her değeri aksine döndürdüğünü söylerken, ilkin "sadakati sadakatsizliğe çevirir"
Marx ve Engels genel bir estetik teorisi ortaya koymadıkları gibi sanat
ve edebiyatın herhangi bir sistematik incelemesine de girişmediler. Bu
konudaki katkıları, çoğunlukla mektuplarında ortaya çıkan düşünceleri,
kanıları ve güncel olaylara değinmelerinden ibaretti. Ancak 19.
yüzyıl toplumu özellikle sanayi devriminin sonuçlarını tüm ağırlığı ve
acımasızlığıyla yaşarken, her ikisi de edebiyatın bütün bu alt üst oluşu
tarihsel olarak nasıl yansıttığını ihmal etmeyecek kadar açık görüşlü
bir edebiyat ve sana
'Şefaat ya resullulah' niyazından uyarlandığını herkesin anlayacağı bu slogan, İslâmcı menşeli liberal-muhafazakâr siyaset pratiğinin bir hicviyesidir. İnşaat sektörü, AKP iktidarının ekonomi-politiğini çözümlemek için kilit bir alan. Onun politik mitolojisini anlamak için de öyle..."
"Ülkenin şantiyeye dönmesi", nicedir, gururla söylenen, göğüs şişiren bir politik mecazdır. Birçok başka sektörü canlandıran etkisiyle büyük bir iktisadî kıymet biçiliyor inşaata; bütün ekonominin bütün ayıplarını giderecek b
Milliyetçilik, Muhafazakârlık, İslâmcılık... Türk Sağının ana ?malzemesi'
olan bu üç ideoloji, üç ayrı pozisyon olmanın ötesinde, beraberce
bir yumak oluşturmuyorlar mı? Öyleyse, birbirine nasıl bağlanıyor,
nerelerde kesişiyor, birbirleriyle nasıl içiçe geçiyorlar? Bu üç ideoloji,
Türk Sağının üç hâli olarak düşünülemez mi? Milliyetçilik, katı
hâli: sağın dilbilgisi/grameri... Muhafazakârlık, gaz hâli: bir üslûp
ve ?hava'... İslâmcılık, sıvı hâli: onsuz olunmaz bir imge ve değer
kaynağı... Bu soruların, bu
Bu inceleme toplumsal bilimlerle belgesel filmcilik arasında mümkün
bir birleşmenin boyutlarını tartışıyor. Bunun ön şartlarından birinin
hâlihazırdaki ?kanaatler sosyolojisinin" bir eleştirisi olması gerektiğine
inanıyoruz. Bu yalnızca sıradan toplumsal araştırma pratiğine yönelik
bir eleştiri değil, yorumcu-epistemolojik tarza ve toplumbilimsel
yaklaşımların ?metin" ve ?kanaat" etrafındaki epistemolojik
düğümlenişine yönelik bir eleştiridir. Spinoza'nın ?duygular öğretisi" bu
noktada bizim için merkezi bi
?Solda ric'at sürüyor. Mağlubiyet hissi derinleşti, neredeyse kanıksandı
- ama açık yürekli bir muhasebesinin yapıldığını söylemek zor.
Sağcılığın ve kapitalizmin kötülüğü, solda durmak için yeter şart,
birçokları için. Bazen biraz inadına, namus belâsına. Sahiden de yeter
şart olabilir, ona şüphe yok. Mızmız olsa bile, ?yapıcı' olmasa bile, sol
itiraz, vicdanın sesidir.
Fakat solun, sosyalizmin, dünyayı değiştirmek derdi var. Bunun bir
parçası da kendini değiştirmektir. Sosyalizmin zengin mirasının nadide
?Her ütopyada, sol ilahiyatın izleri vardır. Gizlidir bu. Dünyevidir. İyilikçidir.
Dünyevi olanı, ilahi bir dille kurar. Vaadçidir. Ve aşkındır, şu anki maddi
koşulların aşılmasıyla varılacak bir yeri tarif eder. Felsefe ve bilim, bunun
parçalarını bulmaya çalışırken, semavi dinler, doğdukları zamanın bilgisini
ve felsefesini kapsayarak ütopyayı ilahi bir tüle sarar. Din, gerçeğin
üzerindeki tüldür. Peygamberler bu dili kullanarak varlığın ?bütünsel'
olarak kavranmasına aracı olurlar. Parçalanmış maddeler d
İktisat ideolojisinin en dogmatik ve saldırgan mezhebini oluşturan
neo-liberalizm, 1980'lerde bir çığ gibi tüm dünyayı kapladı. Bu dalga
kapitalizmde de ciddi dönüşümlere yol açtı. Sosyal adalet amaçlı
büyüme hedeflerinin gündemden kalkmasına, yeni bir Ortaçağ veya
vahşi kapitalizm görünümü sunan malî sermaye birikimi rejiminin
küreselleşerek toplumlara egemen olmasına tanık olundu. Neoliberal
söylem, yeni bir sınıf hegemonyasının küstah diliydi. ?Hâkim
ve düzenleyici piyasalar" tehdidiyle, toplumun iktisad
Toplam 44 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.