Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 72 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Üç farklı etnik köken, tek ülke, aynı acılar… Kalben ve ruhen mimarlığa bağlı Sefarad Yahudisi Oscar Baranon, Kemancı Çingene Ragib Şehovic ve Sırp Sava Dragosavljevic’in 1942’de Auschwitz toplama kampında birleşen hayatları… Poraymos, nasyonal sosyalizmin kendinden olmayanı dışladığı, işkencelerde öldürdüğü insanların hayatlarını anlatan bir roman. Üç Bosnalı, yaşadıkları yerler ve tanıdıkları ortak kişiler aracılığıyla kampta bir araya gelirler. Bu kampta iki seçenekleri vardır: Ya becerikli olacaklar ya
İnsanın saadeti; Allah (c.c.)'ı bilmektir. Peygamberlik ve Velilik, İnsanın Yaradılışı, Kalbin Varlığı, Ruh ve Mahiyeti, Ölüm ve Hakikati, İlim Öğrenmek, Komşu Hakları, Büyük ve Küçük Günahlar, Tevbe, İbadetler, Muamelat, Temizlik, Abdest, Namaz, Oruç, Hac, Zekât, Sadaka, Alışveriş, Nikâh, Evlilik, Helâl ve Haramlar.
Tükendi
Kadiriler arasında Abdülkadir-i Geylani'den sonra tarikatın ikinci pîri sayılan Eşrefoğlu Rumi daha hayatta iken büyük bir velî kabul edilmiştir. Evliya Çelebi, Eşrefoğlu'nun içinde medfun bulunduğu İznik'teki cami ve dergahtan da bahsederek ondan "yetmiş bin müride malik bir pişva-yı aşıkan" diye söz etmektedir. Şeyh ve mutasavvıf Eşrefoğlu Rûmî'nin sade bir Türkçe ile yazdığı Müzekki'n-Nüfus, Eşrefoğlu'nun en şöhretli eseridir. Dünya muhabbetinin sebeplerini, yarar ve zararlarını anlattığı kısımda "bu ki
İnsanlar hayatlarında engebeli yollarla karşı karşıya kalırlar ve bu yolları zor da olsa aşma gayretinde bulunurlar. Ferhat da yaşadığı bir duygu karmaşası içerisinde büyük bir çıkmaza girmiş ve bir arayışa girmek zorunda kalmıştı. Bu arayışını ise kendi ruhsal yolculuğunun yanında, yıllarca sürecek olan bedensel yolculuğu ile de sürdürmek istemişti. Ferhat bu arayış içerisinde geçen yıllarının ardından Nâil Baba ile karşılaşmış, onun hayat tecrübelerinden ve öğretilerinden istifade etmişti.
Akıl hastanelerinde arka arkaya gelen ölümler sonucu, Sağlık Bakanlığı emriyle yeni kurulan, Dış Denetim Teftiş Birimi’nin ilk resmi görevleri, İstanbul’da bulunan Sedef Adası Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde yatmakta olan Bekir Cankoz’un tahliye edilip-edilmemesi durumunu belirlemekti. Çıktıkları bu yolda ekibin şefi Ali’yi, eşi Filiz’i ve ekibin en yenisi Cengiz’i büyük sürprizler bekliyordu. Çünkü bu akıl hastanesi, insanın kanını donduracak ürpertici bir sır ile çevrelenmişti. Ve bu sırrı çözem
Maarif, Sultan Veledin Farsça mensur ve tasavvufî bir eseridir. Eser, ihtiva ettiği bahislere nazaran muhtelif uzunlukta elli altı fasla ayrılmıştır. Fasıllara başlamadan evvel, Allahın birliğini, bütün kudretin Onda olduğunu, Onun dışında müstakil bir varlığın olamayacağını anlattıktan sonra, ilk fasılda, amelden kastedilen şeyin namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek olmayıp, bunların yardımı ile insanın ruhunda, mânevî bir ilerlemenin ve gelişmenin meydana gelmesi ve hakikî dindarlığın d
Tükendi
Mevlânanın üstadı olarak kabul ettiği Feridüddin Attarın bu eseri, genel bir bakışla İslâmî bir temele dayanan ahlâk ve âdap kaidelerini kısa formüller halinde gençliğe aşılamak maksadıyla yazılmış didaktik bir eserdir. Ancak içine her seviyeye hitap eden müsbet ve kuvvetli fikirlerin de serpiştirilmiş olduğuna göre uzun bir tecrübenin derin bir bilginin rehberliğiyle pratik hayatta bahtiyar geçinmenin sırlarını da öğretmektedir. Asırlar boyunca Şark-İslâm ülkelerinde hemen her sınıf halk tabakası
Çağdaş Türk hikâyeciliği ile Milli Edebiyat Akımı'nın kurucularından olan Ömer Seyfettin 28 Şubat 1884'te doğdu. Askeri okullarda okudu. Çeşitli savaşlara katıldı. Erken yaşlardan itibaren hikaye yazmaya başladı ve 1920'deki vefatına kadar bunu yazmayı bırakmadı. Ömer Seyfettin olay hikâyeciliğinin (Maupassant tarzı) en önemli isimlerinden biridir. Hikayelerinde realizmin büyük etkisi görülebilir. Bu kitaptaki hikayeleri: Yalnız Efe Kaşağı Forsa Niçin Zengin Olmamış Üç Öğüt Topuz Gizli Mabed Bi
Asırlar boyu İslâm dünyasında mevcudiyetini koruyan ve insanları pek çok yönden etkileyen en önemli akımlardan biri de tasavvuftur. İslâm kültür birikiminin temel unsurlarından birini oluşturan ve inanç, düşünce, ahlâk, sanat ve aksiyon plânında yoğun bir şekilde tesirini hissettiren tasavvuf hareketi, son zamanlarda gerek ülkemizde, gerekse tüm dünyada tekrar ilgi odağı haline gelmeye başlamıştır. Ne var ki, tasavvuf ve tarikat meselesi, eskiden olduğu gibi günümüzde de en çok tartışılan, lehinde ve aleyhi
Bir sonraki büyük salgını (pandemi) hangi vürüsün çıkaracağını bilmiyoruz. Çünkü kısmen virüslerin dünyasını iyi tanımıyoruz... Biz insanlar kazara yeni virüslerin çıkmasına yol açmakta çok başarılıyız. Carl Zimmer (ABD'li araştırmacı, köşe yazarı) Covid-19 nasıl ortaya çıktı? Covid-19 virüsü bir laboratuvardan mı sızdı? Virüsün yarattığı kaos kimlerin lehine oldu? Covid-19 ve diğerleri nasıl isimlendirildi? Virüsünün vücuda girdikten sonra ölümcül olmasını tetikleyen faktörler neler? Bu virüs en çok hang
Doğuş Devrinde İslâm Tasavvufu adlı bu eser, ilmî mesâîsinin büyük bir kısmını tasavvuf araştırmalarına hasretmiş olan meşhur şarkiyatçı ve ilim adamı L. Massignon'un, Essai sur les Origines du Lexique Technique de la Mystique Musulmane adlı muhteşem eserinin İslâm tasavvufuyla alâkalı kısmının, son devrin yetiştirdiği en önemli ilim adamı ve tasavvuf araştırmacılarımızdan biri olan merhûm M. Ali Aynî tarafından Osmanlıcaya yapılan tercümesinin sadeleştirilerek günümüz Türkçe'sine aktarılmış halidir.
İnsan, doğadaki en tahrip edici canlıdır; hep ihtiyacından fazlasını tüketir, talepleri bitmez. Her zaman sınırlarının ötesine geçme arayışı içindedir; geçer de, fakat bu gelişmenin doğada ve kendisinde yaratacak olumsuz etkilerini hesap etmez, doğanın kıymetini bilmez. Yaşam güvencemiz doğayı aşırı hırslarımızdan dolayı yok ederken bir yandan da doğa tarafından cezalandırılıyoruz; aşırı sıcaklıkla, orman yangınlarıyla, suların azalmasıyla... Fakat insanlık hâlâ bunun farkında değil. Hâlbuki bugün geldiğim
1940 yılında yayımlanan İçimizdeki Şeytan, karakterlerini yaşadıkları dönemin sosyal, politik, psikolojik ve düşünsel dünyalarıyla birlikte ele alır. Romanda toplumsal düzenin bireyi etkisi altına aldığı, çelişkilerle dolu bir yaşama sürüklediği, hesaplaşmalara zorladığı gösterilir. Bireylerin içlerinde büyüttükleri şeytana, kendine aydın diyenler üzerinden bakılan İçimizdeki Şeytan, bireysel davranışların altında yatan nedenleri sorgulamada önemli bir yapıt.
Toplumcu gerçekçi akımın önemli isimlerinden Sabahattin Ali, hikâyelerinde bu akımın temelini oluşturan, daha iyiye ulaşmak için bozuk toplumsal düzenle çatışma düşüncesini benimsemiştir. Özellikle sınıfsal farklılıkların dile getirildiği hikâyeleri hâlâ güncelliğini korumaktadır. "'Yazı yazmanız yasaktır beyim!' diye hemen üstüme atılıyorlardı. Ben de bu zavallıları dinledikçe, hallerine baktıkça, uğrunda savaştığım hakikatlere daha çok inanıyor, ahmaklığın, geriliği ve namussuzluğun bir gün nasıl olsa y
"Sosyal gerçeklikle insanî gerçekliğin" uyum içinde anlatıldığı Kuyucaklı Yusuf, Anadolu'daki toplumsal düzene eleştiri yöneltmesi bakımından değerlidir. Küçük yaşta ailesini kaybeden Kuyucaklı Yusuf, adaletsiz düzen içinde mücadele ederken diğer yandan bir aşk girdabının da içine girer. Hem sosyal hayatında hem de aşk hayatında toplumla uyuşamayan Kuyucaklı Yusuf, kendisini bir kimlik arayışının içinde bulur. Dönemin sosyokültürel hayatına ışık tutan Kuyucaklı Yusuf, günümüzde tüm canlılığıyla yerini koru
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna'da modern bir birey olarak kurguladığı Raif Efendi ile Maria Puder'in aşk hikâyesini anlatır. "Boğulacak kadar yalnız"lık çeken kadın ile erkek, bu hallerinden kurtulmak için birbirlerine sığınırlar. Aşklarını yaşamaya çalışırken toplum tarafından kendilerine biçilen rollerin dışına çıkan Raif Efendi ve Maria Puder'in iç dünyalarının da anlatılması, romanın bir başyapıt olarak anılmasında etkilidir. Yalnızlığın varoluşsal bir mesele olarak ele alındığı Kürk Mantolu Madon
(YTL.) İnsan, doğayı kirleten, ihtiyacından fazla tüketen, geleceğini bilinçsizce yok etmeye çalışan bir canlı türüdür. Bunları yaparken kendini ve geleceğini de tükettiğinin farkında değil. Bu eğilimine son vermezse bin seneye kalmadan insanlık yok olacak. Bunu önlemek için bir an önce doğanın dilini anlaması, doğayı korumaya alması gerekmektedir. Bugün doğayı, evren ve yaşam hakkındaki gerçekleri, atomaltı parçacıklar dünyasını inceleyerek matematiksel modellerle ortaya koyan kuantum fiziği sayesinde öğre
Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliğinin Cumhuriyet dönemindeki en önemli isimlerindendir. O, Bizatihi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "fikir babamdır" dediği çok mühim bir şahsiyettir. 1923 yılında yayımlanan Türkçülüğün Esasları adlı eseriyle Ziya Gökalp o güne kadar savunduğu düşünceleri derli toplu bir hale getirmiştir. Kitap, bu yönüyle Gökalp'ın fikirlerinin bütünü mahiyetini taşımaktadır. Zira bu kitapta yazar Türk kültürünün hemen her noktasına dair fikirlerini açıklamaktadır
Lona, üniversitede edebiyat bölümünde okuyan ve sıradan bir hayatı olan genç bir kadındır. Bir gün anne ve babasının cinayete kurban gitmesiyle hayatı yerle bir olur, kendisini bambaşka olaylar silsilesi içinde bulur ve kendisini katili bulmaya odaklar. Tam bunları yaşarken tesadüf eseri bir defter bulmasıyla gizemli bir hikâyenin içine düşer. Artık Iona cinayetlerin, gizemli olayların ve büyük bir aşkın içindedir.
Üniversite öğrencisi olan Erva babasını küçük yaşta kaybetmiştir ve küçük yaştan itibaren annesinden ayrı yaşamaktadır. Küçükken sorduğu soruların yerini ise cevap bulamadığı yeni sorular almıştır. "Neden hayattayım?" diye sorar, cevap bulamaz. Kafasındaki sayacı durduracağına inandığı Kaya, çocuk kalan yanı Dalya ve diğer yarısı Tuna ile ruhunun ipliklerini hayatının akrep ve yelkovanına bağlamaya çalışacak ve bazen ruhu o ipliklerde asılıyken bedeni çoktan bu yarışı terk etmiş olacaktır. Genç bir kadının
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 72 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1