Tüm dünyada bağımsızlık savaşlarını başlatan kim? Kemal! Peki bağımsız bir devlet kurup da hiçbir büyük güce dayanmadan ayakta kalabilen bir tek ülke var mı? O'nun Türkiyesi'nden başka... Peki Haçlı ile savaşmış, dini kurtarmış ama laikliğe geçerek halkını özgürleştirmiş bir örnek? Yine sadece O: Kemal! Her adımı geleceği gören, her adımı bizim bugünümüzü düşünen bir devrimcilik... Niceleri geldi geçti, O hâlâ her elde, her evde, her yürekte bir bayrak! Bunca ülkenin kurucusu, kurtarıcısı, kahramanı a

1932-1934 arasında Şevket Süreyya Aydemir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin'in öncülüğünde yayınlanan ve büyük olay yaratan Atatürk döneminin ve Türk tarihinin en etkili fikir dergisi Kadro'nun tıpkıbasımı.

Anadolu'nun yerli halkının Yunanlılar olduğunu, Türklerin Doğu Anadolu'yu Ermenilerden, Güneydoğu'yu ise Kürtlerden aldığını söyleyenlerle karşılaştığınızda verecek bir cevap bulamıyor musunuz? Ya da Anadolu'nun en köklü halkının Kürtler olduğu, iddialarına 'herhalde doğrudur' mu diyorsunuz? Yahut da Türklerin birer göçebe olduğunu, medeniyet yaratmadığını, savaşçılıktan başka bir meziyeti olmadığını dinleye dinleye, siz de bu görüşlere ikna mı oldunuz? Gökçe Fırat, bizlere gerçek diye yutturulan bütün i

Emekli Vali Aydemir Ceylan'ın ilk kitabı "Bir İhtilal Bir Darbe Arasında 20 Yıl" ve sonraki "Bulutların Üstü Bulutların Altı", "Satrancın İki Tarafı" kitaplarını tüm vali ve kaymakamlarımız okumalıdır. Okudukları zaman, kimileri, gerçekten o makamda oturmaya hakları olup olmadığını anlayacaklardır. Ayrıca, bir cumhuriyet valisi olarak bürokraside görev aldığı tüm evrelerde halk içinde halkla beraber olarak yaşadığı ilginç olayları, Türkiye üzerinde oynanan oyunları, siyaset dünyamızdaki yozlaşmaları akıcı

Usta romancı Yılmaz Gürbüz, Mustafa Kemal'in Romanı'nın 3. cildinde Mustafa Kemal'in bir milletin liderliğini nasıl üstlendiğini ve Kurtuluş Savaşı'nı anlatıyor. Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'ı Selanik'ten kaçırıp İstanbul'a getirmesi... Birinci Dünya Savaşı... Çanakkale... Bitlis... Suriye Cephesi... Mondros'un imzalanması ve Mütareke dönemi... Samsun'a çıkış ve adım adım Kurtuluş Savaşı... Sadece mustafa Kemal'i değil, ailesini ve yakın çevresini de anlatan bu romanda, Zübeyde Hanım'ı, Makbule H

Usta romancı Yılmaz Gürbüz, Mustafa Kemal'in Romanı'nın 2. cildinde Mustafa Kemal'in gençlik dönemini anlatıyor. Mustafa Kemal'in Harbiye'de öğrenciyken tutuklanışı... Annesi Zübeyde Hanım'ın tutuklu oğlunu İstanbul'da arayışı... Mustafa Kemal'in Şam'daki sürgün günleri... Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kuruşu... Selanik'e kaçak gidişi... Trablusgarp... Balkan Savaşı... Yunanların Selanik'i işgali ve ardından Türklerin yaşadığı sıkıntılar... Zübeyde Hanım'ın "Selanik'te kalmalı mı oğlunun yanına gitmeli mi?

Bu kitabı hazırlayan Serap Yeşiltuna çok ilginç bir iş yapmış. Kitabın tümü, o günlerdeki devlet belgelerinin orijinal fotokopisinden oluşuyor. Her iki kitabı da okuduğunuz zaman, Kürtçülerin bağımsız Kürdistan uğruna Atatürk döneminde bile devlete nasıl isyan ettiklerini, nasıl uğraştırdıklarını belgelerden görüyorsunuz. Mutlaka okumalısınız. -Emin Çölaşan - Sözcü-

Türkiye-ABD ilişkilerinin 1950-1960 arası dönemi gerek Türkiye'de gerekse de ABD'de araştırmacıların oldukça yakından ilgi gösterdiği bir konu olmuştur. Elinizdeki bu kitap, Menderes Hükümetleri döneminde (1950-1960) Türkiye-ABD ilişkilerini tarih bilimi ilkeleri doğrultusunda, sebep sonuç ilişkileri gözeterek ve geniş bir arşiv taramasıyla destekleyerek ortaya koyan bir çalışmadır. Beş bölümden oluşan kitap, Türkiye'deki arşivlerin yanısıra ABD'nin önde gelen gazetelerinden, Amerikan Dış İşleri Belgelerind

Ünlü tarih romancısı Yılmaz Gürbüz, bu yeni eserinde Balkan Savaşları'ndan sonra Selanik ve çevresinde yaşananları anlatıyor. Kendisi de Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olan Yılmaz Gürbüz, gerçek yaşam öykülerini akıcı bir üslupla anlatıyor. Selanik'te kalan Türklerin Yunan yönetimi altında yaşadıklarına okudukça siz de ortak olacaksınız. Büyük Selanik Yangınında birlikte evsiz kalacaksınız... İzmir işgal olunca birlikte kahrolacaksınız... Şehri terk edip birlikte köylere kaçacaksınız... Kurtuluş Savaşı

Perinçek grubunun 1960'lı yıllardan bu yana çıkarttığı tüm gazete ve dergiler incelendi, binlerce kupür ve resimden oluşan belgelerle bu kitap ortaya çıktı. Bu kitapta okuyacağınız her şey, Perinçek'in sözleri, yazıları veya yazdırdıklarıdır...

Kurtuluş Savaşımız bize okullarda bir kahramanlık destanı olarak öğretildi. O zaman Nâzım Hikmet ünlü Kuvayı Milliye Destanı'nda neden "ateşi ve ihaneti gördük" diye yazmış? Çünkü Kurtuluş Savaşımızda kahramanlar da vardı, korkaklar ve kaçaklar da. Kahramanlarımız, vatanseverlerimiz çoğunlukta olduğu için kazandık. Sonrasında da Mustafa Kemal'in devrimci iradesi egemen oldu. Oysa şimdi Atatürk'ün devrimci anlayışından uzaklaştığımız ölçüde Atatürkçülük özünden uzaklaştı, demokrasi simsarları kendi ilkelerin

"Celal Öcal, bütün hayatını Türk milletinin menfaatlerini, tarihini, bugününü ve geleceğini karşılıksız savunmaya adamış bir Türk aydınıdır. Bu uğurda hiç bıkmadan usanmadan gösterişsiz ancak fedakâr bir şekilde kesintisiz mücadele eder." Prof. Dr. Ümit Özdağ "Celâl Öcal 1914-1918 tarihleri arasında cereyan etmiş olan I. Dünya Savaşı'nda İzmir körfezinde vuku bulan kara, deniz ve özellikle hava askerî faaliyetlerini ayrıntılı olarak araştırmıştır." Prof. Dr. Necmi ÜLKER

Türkiye ne batı tipi kapitalist ne de doğu tipi sosyalist bir devlet değildir. Bu nedenle, Türk modelini birilerine benzetmeye çalışmak doğru değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu başkanına göre, Türkiye gelecekte hiçbir ülkeye benzemeyecek hatta Amerikalılaşmayacaktır. Türk devletini hiçbir modele benzetmek söz konusu değildir. Türkiye'yi kesinlikle birilerine benzetmek isteyenler, Türklerin hiç kimseye benzemediğini ama mutlak bir benzetme yapılacaksa o zaman ancak kendilerine benzetilebileceklerini di

Türk milletinin yükselmesinin yolu olacak Türk birliğinin kurulması, milletin geleceğinin teminatı olan Türk gençliğine verilmiş bir görevdir. Gençlik bu görevi başarmak için ihtiyacı olan gücü tarihi, töresi ve manevi değerlerinde bulacaktır. "İsterim ki Altaylar'dan Tuna'ya, Sibirya'dan Irak'a kadar Türk yurtlarında yetişen gençler bu şiirleri okusun, aynı duyguları paylaşsın, aynı ideal uğrunda çalışsınlar" diyen Galip Ayata bu eserinde politik tercihleri, inançları, dinleri, mezhepleri ne olursa olsun

Aşk bizim kaybettiğimiz bir hazinemizdi. Elbette ki Aşk'ı yeniden bulabiliriz: Tarihimizle, mitolojimizle, geçmişimizle irtibata geçip diyalog kurabilirsek, gönlümüzün, yüreğimizin farkına varırsak neden olmasın... İşte "Aşkın Türkçe" sinde birazda bunu anlatmaya çalıştık...

Hipokrates; "Beynin bilincin tercümanı olduğunu iddia ediyorum." dediğinde ve deliliğe doğaüstü cinlerin sebep olduğunu açıklayıp; tedavisi olarak da şaşırtıcı şekilde büyüyü reddettiğinde bugüne 2500 yıl vardı... ...Onun şizofrenisinin de büyüyle, cinlerle geldiğine inanılıyordu ve üfürükçüler dahi filezof'un zıddına cinlerin deliyi büyüyle terkedeceğinde hemfikirdiler. Oysa o hastalığını seviyordu, zira şizofreni en azından kalp acısını uzun süre çektirmiyordu. Daha birkaç adım uzaklaştığında kapı önünde

Günümüzde özellikle siyasal alanda sömürü, en çok ve en sık rastlanan bir kötüye kullanmadır. İnançtan faize kadar her konuda ve her alanda yürütülmekte, oy ve iktidar için ilkelerle, değerlerle, kurumlarla, kişilerle, durum ve olaylarla sürdürülmektedir. Emek sömürülmekte, iyi niyet sömürülmekte, insanlık sömürülmekte, bir tür SÖMÜRÜ DÜZENİ siyasetin arka yüzü olmaktadır.

Kuzguncukluların genelde yaşanmış hikayelerini anlattık. Kahramanlarımızın büyük bölümü artık aramızda değil. Kalanlara da uzun ömürler diliyoruz. Dünyadan göçen Kuzguncukluları anlatarak onları tekrar yaşattık ve aramıza aldık. Televizyon, bilgisayar, internet, facebook, twitter derken makineler arasında sıkıştık. Umarım nefes alırsınız...

Bu kitap, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkoloji Bölümü'nde savunulmuş bir doktora tezinin tıpkıbasımıdır. Geç dönemde yazı dili olmasına rağmen 15 ciltlik dev bir söz hazinesine sahip olan Kazak Türkçesi, bu yönüyle Türk lehçeleri arasında en güçlülerindendir. Türkoloji'nin en ilgi çekici, en kendine özgü ve böyle olduğu kadar da en bakir konularından biri olan ?Kazak Türkçesi Fonetiği"; yalnızca Türkiye'de değil, dünya çapında ilk kez bu eserde, tekrardan uzak iddia edici saptamalarla,