Temuçin Tüzecan, an itibariyle 60 yıllık hayatının son düzlüğüne romancılığı sığdırmakisteyen bir gazeteci, radyocu, televizyoncu, gazete yazarı, okur temsilcisi, şirket yöneticisi,Ütay ile Piraye’nin babası, Ebru Bakkaloğlu Tüzecan’ın da kocası.Halen ev erkekliğini ve yazmayı gerçek bir iştiha ile sürdürüyor.Tüm hayatını yazının değişik şekillerini üreterek kazanan bir kalem işçisi ve Sınır Taşı 49aslında yazdığı ilk roman da değil, diğerlerini yıllar önce çöpe attı. Şimdi bu kararının doğruolup olmadığını

Bir toplumun geleceğini inşa etmek istiyorsanız; o toplumun çocuklarına özgür düşünceyi ve hayallerini gerçekleştirebileceği ortamı oluşturarak, liyakati toplumsal yaşamda üstün kılın.

Güzellik arayışının her durağında, saflığı bozacak istekler yok edilmelidir. Sabırla ama daha çok çileyle geçirilen aşamaların ardından yolu tamamlayan kişi, önüne serilen güzellik denizi karşısında sonsuz bilgi özleminin yarattığı düşüncelerle içi dolup taşarken, bir gün buranın bir ayrılık ve yalnızlık yeri olacağını keşfeder. Böylece güzelliğin peşinden gitmenin tarihi, elem içinde can veren âşıkların mezarlarıyla dolmaya devam eder. ... Yorgunluk ve kahır içime öylece el atmış, acımasızca sıkıştırıyordu

YİRMİ YILLIK SÜREÇTE KALEME ALINMIŞ BİR UZUN METRAJ, BEŞ KISA METRAJ FİLM SENARYOSU

21. yüzyılda insanlar artık birbirlerine savaş veya askerlik anılarını anlatmıyorlar, anlattıkları zaman da zaten dinleyen olmuyor. 21. yüzyıl, insanların birbirlerine sivil toplum kuruluşları, projeler ve dünyanın farklı yerlerinden topladıkları hikâyeleri anlattıkları bir asır. En zengin olanlarımız; parası olanlar mı, yoksa hikâyesi çok olanlar mı?

Sınıflı toplumların tarihi; yönetenlerle yönetilenlerin, egemenlerle ezilenlerin mücadele tarihidir. Marx ve Engels, bu tarihi süreci ve geldiği aşama olan kapitalizmi analiz ettiler. Kapitalizmin "özgür" köleci bir sistem olduğunu belirterek bunun karşısında sınıfsız, sömürüsüz, devletsiz ve sınırların olmadığı bir toplum olan komünizm paradigmasını kurdular. Sosyalist devrim, kapitalizmin geliştiği Batı'da beklenirken, Lenin'in önderliğinde, emperyalizmin zayıf halkası dediği az gelişmiş Çarlık Rusya's

Geçmişten ders çıkarmak, geleceği planlayabilmek ve büyük imparatorluklar kurmak ancak büyük hayalleri olan kişilerin işidir. Üstelik bunu çok zor şartlar altında ve imkânsızı düşünüp yapabilenler, tarih sayfalarında yerlerini almıştır. İslamiyetin yükselme aşamasındaki en önemli kişi Ebu Sufyan olmasına rağmen, resmi İslam tarihinde üzerinde en az durulan tarihsel bir şahsiyet olması dikkat çekicidir. Onun strateji ve taktikleri, günümüze kadar ve günümüzdeki bütün liderlere örnek olacak mükemmelliktedir.

2016 Aralık ayında Reha Özcan ve Aytek Teoman'ın hazırlayıp sunduğu bir radyo programı olarak başlayan "Pişman İnsanlar Cemiyeti" birkaç ay içinde başlı başına bir internet radyosu haline gelmişti. O günden bu yana bağımsız olarak yola devam eden Pişman İnsanlar Cemiyeti'nin kurucuları Reha Özcan ve Aytek Teoman, bu kez gerek kendi hayatlarında, gerekse bir yıllık program sürecinde biriken hatıraları kaleme dökerek bir kitap haline getirdiler. Her seferinde o son dubleyi içmektir pişmanlık. Ya da her paza

Bizi insan yapan dilimiz kadar yaralarımızdır. Yazdığımız her şey, yaramızdır ve yaraların beyanı esastır... İbn-i Haldun'un "Coğrafya kaderdir!" cümlesinden el alıp çoğaltırsak, yaralarımız da "kaderimiz" ve kederimizdir. İnsan derdi ve yarası olduğu için yazar. İnsan derdiyle ve yaralarıyla baş etmek için de yazar. "Kaybın yasını" tutmak için de yazar insan. Yazarın "alnına" yazılan okurun alnına da yazıldığı için, bu tür çok kapılı ve çok katmanlı kitaplar "düz okur" değil "düş/organik okur" talep eder.

Bu yolculuk, inanç ve aklın kapısına yönelmenin yolculuğudur. Atılan her adım, zihnin merak ve hayretine ilişkindir. Yolculuk süresince sokaktan saraya çıkan Sühreverdi ile saraydan sokağa inen Cicero'yu tanıyacak, şehrin delisi Erasmus'un sözcükleriyle coşkuya kapılacaksınız. Stoalıların arasından geçerek Platon'un izini sürecek, Arabî'yi selamlarken Aristo'ya seçkinler sofrasında rastlayacaksınız. Şems'in peşinden giderken Celâleddin'in gözyaşlarını göreceksiniz. Haz bahçesinde Epikuros'un sofrasına otu

Aslında hepsi kendince haklı, ki; kimisi kötüydü. (a) Sorun şu (b) hayat bu (c) ne yazık (d) diyeceğim o Peki, kötü kimdi? (a) o ve onlar (b) sen ve siz (c) bu ve bunlar (d) şu ve şunlar Sarışın kadın yanına yanaştığında, yerde bulduğu yarım kalmış bir izmariti tellendiriyordu. Önce kendisini görmemiş olabileceğini düş

Annem ya da babam okusa; beni nobel, oskar, emtivi müzik ödülleri ya da olimpiyatlarda herhangi bir dalda aday gösterecekleri bu kitabımda edebiyata dair aradığınız çok şey bulamayacağınıza dair garanti veriyorum. Sadece yazarken eğlendiğimi ve eğlendirebileceğimi fark ettim. Bence yazdıklarımı komik yapan, her şeyi açık ve dürüstçe anlatmam.

Dövme hakkında başucu kitabı olarak rafınızı süsleyecek bu kitap; dövme yaptırmadan önce başvurabileceğiniz bir kaynak olduğu kadar dövme yapmaya meraklı kişileri de bilgilendirici bir eserdir. Dövme hijyeninin nasıl sağlandığını, psikolojisini, dermatolojik değerlendirmelerini, deriye işlenen figürlerin anlamlarını, dövme uygulama tekniklerini ve yazarın dövmelerini yaptığı ünlü sanatçı ve sporcuların hikâyelerini bu kitapta bulabileceksiniz.

"Varolan her canlının yaşam hakkına saygı duyulan; doğayla barışık, güzel bir gelecek süreceğimiz dünyamızı korumak için umutla çarpan yüreklerimiz ve çabamız hep olsun." "Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bu kitapta, 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin tarihe tanıklığına, günlük hayattan izlenimlerine, aşk acılarına, kendisiyle yüzleşmesine, yaşamını sorgulamasına tanık olacaksınız."

Hayat çoklukla güzelliklere gebedir. Dürüst, namuslu, umutlu ve seven insanlardır hayatı gebe bırakanlar, hayattan gebe kalanlar... İlginçtir, kimse kötülük yapmak için kötülük yapmaz. Sorsan mutlaka haklı bir nedenleri vardır Korku, namusun celladıdır Kısırdır bu insanlar. Hayatı gebe bırakamaz, hayattan gebe kalamazlar. Fakat hayatın doğurduklarıyla geçinirler; onları kandırırlar, onları kaçırırlar, onlara tecavüz ederler, onları yerler! Ve bu amaçla bir oyun kurgular ve oynarlar. Ankarada gerçek ve oyu

Geçen akşam bir ateşböceği gördüm. O, ışıklarını çakarak eşini ararken onun kıvılcımlı ışığı benim geçmişimi aydınlattı. Ve çok şeyi farkına bile varmadan yitirdiğimizi düşündüm. Varlıklarına, var olduklarına özen göstermediğimiz birçok şey bizi terk edip gidiyor ama biz bazen terk edildiğimizi bile anlayamıyorduk. Sonra tek bir kıvılcım, eşini arayan bir ateşböceğinin parıltısı gibi bir işaret, kaybolanları bize hatırlatıyor ve içimizi hüzünlü bir özlemle yakıveriyordu. Tek bir ışık bile yetiyordu bazen bu

Yaşamlar yaşıyoruz, Bize aitmiş gibi duran ama aslında bize ait olmayan yaşamlar Ya benzemek istiyoruz ya da benzetmek Ne kendimizi, Ne de kendimizin dışındakini; Olduğu gibi kabul etmiyoruz Tüketiyoruz, Bize ait olan ne varsa bir bir tüketiyoruz Bir yaşam var yaşadığımız; soluklarımızı içinde aldığımız Bir de yaşam var hayallerimizde Hayal ile gerçek arasında gidip gelirken yaşam bir solukta akıp gidiyor Ben, mutlu olmalıyım dedikçe mutluluk hepimizden usulca uzaklaşıyor; Ben, Sen, O, birlikt

Çok Satan Beş Büyük Tarihi Kavşakta KÜRTLER ve TÜRKLER kitabının yazarından Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler Çözül(e)meyen Kürt Sorunu gibi kitapların yazarı olan Prof. Dr. Ahmet Özerden, Kürt Sorununu soru ve cevaplarla irdeleyen yepyeni bir kitap Toplum, Kürtler ve Kürt Sorunu konusunda doğru, doyurucu ve yeterli bilgiye sahip değildir. 100 Soruda Kürt Sorunu toplumun doğru bilgilendirilme ihtiyacından, yurt içi ve yurt dışından gelen istek ve öneriler üzerine yazılmış bir kitaptır. Kita

Otuzdan fazla kitap yazan, kitapları 20 farklı dile çevrilip dünya genelinde 100e yakın ülkede yayımlanarak 80 milyon adetten fazla satan Alice Hoffman, en gizemli romanlarıyla şimdi TÜRKİYEDE Güvercin Bekçileri (The Dovekeepers), Alice Hoffmanın en hırslı ve büyüleyici romanı, araştırma ve hayal gücü yeteneğini ortaya koyduğu bir başyapıt. Yaklaşık iki bin yıl önce, dokuz yüz Musevi aylarca Romalı askerlere Masadada karşı koydu. Eski tarihçi Josephusa göre bu katliamdan iki kadın ve beş çocuk kurtuldu.

Aykırıların, sorgulayanların, şüphe edenlerin, arayanların, kısacası hayatla derdi olanların varoluş nedeniyle Sisyphosun kaderi benzerdir. Hayatla derdi olanlar; işte sözün, yazının ve sanatın kaynağı! Onlar yenilebilirler. Ancak o yenilgi görüngüsünün arkasında, dünyayı anlama ve değiştirme eylemi yatar. Yani sürüye uymayanların düşün ve eylem dünyası. Bu, bilinçli bir eylemdir ve bir rasyonalitesi vardır. Ancak rasyonaliteye dayanan bu eylemin bir iç sesi, bir iç dünyası, bir iç tanrısı vardır ki, b