Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 576 kayıt bulunmuştur Gösterilen 560-580 / Aktif Sayfa : 29
ATAKAN OKULA BAŞLIYOR Sevgili dostumuz Atakan, bugün okula başlıyor. İçi içine sığmıyor. Yeni okul çantasına bakıp bakıp keyifleniyor. Sonra ne mi oluyor? Birkaç damla gözyaşı, bol kahkaha, heyecan ve macera. Hep beraber gidelim bakalım Atakan ile okula!
Tükendi
Yeni Türk Edebiyatında Öykü adıyla beş ciltte tamamlanması planlanan bu çalışmanın, ilgili çevrelerce beğeniyle karşılanan birinci ve ikinci cildinden sonra üçüncü cildini de sunuyoruz. Bu ciltte, Kemal Tahir, Tarık Dursun K., Zeyyat Selimoğlu, Necati Cumalı, Muzaffer Buyrukçu, Feyyaz Kayacan, Demir Özlü, Orhan Duru, Onat Kutlar, Ferit Edgü, Yusuf Atılgan, Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Leyla Erbil, Sevgi Soysal, Kamuran Şipal, Mehmet Seyda, Bilge Karasu, Afet Ilgaz, Sevim Burak, ve Necati Tosuner`in özgeçmişl
Yovkov`u okumak XIX. yüzyılın ilk yarısında Balkanların sosyo-kültürel yapısına tanık olmak demektir. Aşıklarıyla, eşkiyalarıyla, ağalarıyla köy yaşantısının canlı bir panoraması yer alır onun öykülerinde. Yöresel temaları işlemesine karşın evrenseli yakalamayı başarır. Dönemin içtimai, hukuki, ananevi açmazlarını belirtmekle yetinmez, olması gerekeni de dile getirir. Belgesel nitelikli ustaca yazılmış öyküleriyle tanınan Yovkov`un bir diğer özelliği siyasi ve ideolojik oluşumların ötesine geçebilmesidir. H
Önümüzde duran, dikkatimize çarpan şey mutfak değildir, ziyafettir. Dünyanın uzviyeti değil, çehresidir. Mevsimlerin nöbet değiştirmelerine, ışık ve gölgenin, rüzgarın ve suyun aldatıcı oyunlarına doğumdan ölüme kadar uçuşan seyyal hayatın rengarenk kanatlarına bakınız. Bu olayların önemi mevcudiyetlerinde değil, ahenkli dillerindendir. Ruhumuzun anadili olan bu dil aracılığıyla vakalar bize ulaştırılmaktadır.
Tükendi
Önümde yükselen duvarları delip geçme ya da yıkıp yerle bir etme isteğiyle kuduruyorum. Akıl, varlık karmaşasını, yani kaosu bizden gizlemek için yükseltiyor bu duvarları. "Niye?" derseniz, bu duvarların ardında evrensel kaos ve yokluk, " hiçlik" var da ondan, Hiçbir şey yok arkasında duvarların. Onlar, birşeyler yapmayı başarabildiğimiz şu dünyayla " boşluk" arasına çekilmiş sınırlardır. İçimin cehenemidir bu. Artık bunun bir cehennem olduğunu biliyorum.
Her insan ne demek. İnsana hakaret ediyorsun dikkat et! Herbir insan demeliydin. Demelisin bundan böyle. Her canlı olur, her hayvan olur ama her insan olmaz. O geride kaldı, klasik oldu, haberin yok mu? Artık modern çağlarda, herbir insan var. Ve aynalarını ceplerinde taşırlar, her sıkılmada, baksınlar diye...
Tükendi
XIX. yüzyılda Fransızların bazı Arap topraklarını işgal etmesi, bu toprakların ekonomik ve politik bakımdan Avrupa egemenliğine girmesinden sonra Batı ile Arap dünyası arasında yeni bir edebi dönem başlamıştır. Arap öykücülüğü bu devrede kıssacı anlayıştan ve destansı etkilerden sıyrılarak, yapısal açıdan Batı nın öykü anlayışına doğru adım atmıştır. Yeni okulların açılması, öğrenim amacıyla Avrupa ya öğrenci gönderilmesi, Mısırlı Rıfat et-Tahtavi (1801-1873) ile başlayan çeviri hareketleri ve 1822 de Mehme
ya da yıldızlar mıdır ağlıyor maviliğin koynunda gecenin bağrına bırakmışlar ellerini melekler midir gelen beyaz çantalarıyla beyaç çantalarıyla gümüş sahifeler getirip kalbimize ekleyen bir de gitmeyi denesek diyorum gitmeyi... o haşarı çocuğu varıp öpsek öpsek, içimizdeki oyuncakları ona versek gitsek ve otursak uzak ağaçların altına ağzımızda küçük bir yaprağı parçalasak parçalasak...
Tükendi
Zamanın çıkarperestleri ve kalemşörleri "Deccal" olarak yaftalıyorlardı onu. Öz evlatlarını sokağa terketmekle, bir karakol fahişesini peşisıra sürüklemekle suçlanıyorlardı. Sefihlikten çökmüş, frengiden çürümüş bir bedeni üstünde taşıdığını iddia ediyorlardı. "Kendini savunmak"tan ziyade "kendini anlatmak" arzusunda olduğunu söyleyen Rousseau, şahsına yöneltilen her türlü ithamı yanıtlamaya çalışıyor bu kitabında. Bu samimi söylevini hakikat aşkıyla yanıp tutuşan yüreklere armağan ediyor. Ve diyor: "Beni y
Amerikalı zenci trompetçi Nat Gordon ve Almanya`daki yabancı Semih Akel. Bu iki kahraman Ercüment Aytaç`ın romanı VE: BLUES`da biraraya geliyorlar. Yazar onların hikayesini Atay`cıl bir alaycılıkla ve çarpıcı bir dille anlatıyor. Blues, yani hüznün müziği tüm roman boyunca kahramanlara eşlik ediyor. Ve: Blues kendilerinden kaçarken birden kendilerine yakalananların, yaratıcılarından uzaklaşırken birden kendilerini ilahi güce teslim etmiş olarak bulanların romanı. Ve diğerlerini buluyorsunuz, ruhsuz, duygusu
Neredeyse tozutacağım. İntihar etsem. Biliyorum, hayat rövanşa sayacak bunu. Hayat dar bir elbise bana. Parçası yok bu elbisenin. Uzatacak, yama yapacak terzisi yok. Kolumu kaldırıversem birazcık, yırtılıverecek sanki. Kalakalacağım orta yerde. Ütüleyip saklamaya vaktim yok. Üryan kalmak var işin içinde. Titresem üstümü örten olmayacak. Kimseler tutmayacak elimden. Ölsem soğuk suyla yuyanım bile olmayacak.
Tükendi
"Sanat bir kıyamet provasıdır. Ruhunun harcındaki yaratıcılığı sonuna kadar kullananlar, kendi kıyametlerini kendi elleriyle yaşar. ... Şiir, bir itiraftır. Kendi nefsinin tanrısı olma imkansızlığının itirafı. ... Şiir, bir arınma çabasıdır. Eksile eksile varlık bulur. ... Şiir arındıkça beşeriyet basamaklarını tırmanır, kendini mistik yaşantının sonsuzluğuna bırakır. Orada şair yoktur, şiir vardır."
Tükendi
Yeni Türk Edebiyatında Öykü adıyla beş ciltte tamamlanması planlanan bu çalışmanın, ilgili çevrelerce beğeniyle karşılanın birinci cildinden sonra ikinci cildini de sunuyoruz. Bu ciltte, Bekir Sıtkı Kunt, İlhan Tarus, Halikarnas Balıkçısı, Abdülhak Şinasi Hisar, Samim Kocagöz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Samet Ağaoğlu, Memduh Şevket Esendal, Oktay Akbal, Orhan Kemal, Tarık Buğra, Haldun Taner, Muzaffer Hacıhasanoğlu, Ziya Osman Saba, Vüs`at O. Bener, Nezihe Meriç, Sabahattin Kudret Aksal ve Tahsin Yücel`in özgeçm
Eğer doğru söylüyorsa Akif Haykırsın sarsılarak tarihe sığmayan bedenim - Ne parya ne proleterya Ne kartaca ne İnka Yavrukurt şapkalarını çıkartıp Trampet çalsa da çocuklar Yetmez Artık Bu toprağa çalınan karayı karşılamaya Ne şiir ne balalaykaS
Yeni Türk Edebiyatında Öykü adıyla beş ciltte tamamlanması planlanan bu çalışmada, uzun yıllar gölgesinden çıkamadığı romandan bağımsızlaşarak Türk Edebiyatında bir tür haline gelen yerli öykücülüğün, derli-toplu olarak okuyucuya sunulması hedeflenmektedir. Öykücüler ve öykü anlayışları, öyküler ve çözümlemeleri gibi arabaşlıklar altında önemli bilgilerin yeraldığı Yeni Türk Edebiyatında Öykü yazarlar, araştırmacılar ve üniversite öğrencileri açısından önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Nabi-zade Nazım`d
"Kıvılcımlar Kitabı" ile üçüncü kez görücüye çıkan şairimiz; ömrünün oldukça erken bir devresinde zorlu bir şiir yürüyüşünün (ama sıçramalarla dolu bir yürüyüşün) örtük tablosunu arzediyor okuyucuya. Zira kendisi şiirin, "düz yolda rehavetli bir yürüyüş değil, varoluşun uçboylarında hummalı bir raks" olduğunu dillendiriyor. Varlığın sınırlarını tırmalayan şiirin "bir kıvılcım, içteki harlı ateşin karşı konulmaz dışavurumu" olmaklığını söylüyor. Diplerden, ta diplerden kopup gelen yalazlı bir soluğu "okuyu
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 576 kayıt bulunmuştur Gösterilen 560-580 / Aktif Sayfa : 29