Bu kitap, tutum ve davranışlarınızı kontrol edip, sizin aslında ne kadar yetenekli olduğunuzu gösterecek. Zirvedeki insanlar hep orada olamamışlardır. Bazılarının yeniden başarması için bir dönüşe ihtiyacı olmuştur. İşte size 201 zirveye dönüş öyküsü! Bu kitabın bir yerlerinde, doğrudan size hitap eden en azından bir öykü, bir alıntı ya da imge bulacaksınız. Birden fazlasını bulma olasılığınız da hayli yüksek. Bulduklarınız aklınızda yer edecek, orada durdukça size umut verecek. Ve umut, beyninizde oluşan

-Grup ve cemaatler niçin kuruldu? -Cemaat bilimsel olarak incelenebilir mi? -Gülen Cemaati bir proje mi? -Grubun hiyerarşik yapısı nasıl? -Gülen'in eğitim felsefesi, soru çalmaya indirgenebilir mi? -Devletleşme sürecinde ilk yazılı tüzük nedir? -28 Şubat, süreç olarak neleri değiştirdi? -Gruptan ayrılmak kolay mı? -Emniyet ve orduyu ele geçirmek şart mıydı? -Ordu mensupları için terbir neden önemliydi? -Eğitim cemaati gözükmesine karşın, niçin bir tane entelektüel yetişmedi? -Abilikten ağalığa...

Büyük hedeflere koşullandığımız bir çağda yaşıyoruz. Durumumuz ne olursa olsun, hep en yükseğe sıçramamız gerektiği gibi bir inanca kaptırmış gidiyoruz. Ama sadece bu büyük hedef ve koşuşturmaların arasında, gözden kaçan minik şeyleri görmek için küçük bir mola vermemiz gerekir. Bunları görmek sorunlarımızı çözmeyecek belki ama onlarla uğraşabilmemiz için bize güç kazandıracak. Ağır bir valizi taşırken, bir an onu yere bırakıp dinlenmek gibi. Çünkü her kim olursak olalım, buna hakkımız ve gücümüz vardır.

"Güzel sözler petekten damla damla sızan bala benzer, bunlar insanın ruhuna tat verir." -Hz. Süleyman- "Ruhu aydınlatan sözcükler, mü-cevherlerden daha değerlidir." -Hazrrat Indyat Khan- "Düşünceniz ne ise yaşantınız da odur, yaşantınızı değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştirmelisiniz" öz-deyişinden hareketle, bu altın sözler yaşantınıza yeni bir yön vererek sizleri başarıya ulaştıracaktır. Hepsinden güzeli de dünyada söz sahibi olmuş ve tarihe geçmiş onca insanla söyleşi yapmış gibi olup, f

Dipsiz bir deniz, uçsuz bucaksız bir gökyüzü, yoksa imkânsızı istemek mi aşk? Varlığını tamamlayan, yoksa eksikliği ilk kez duyumsanan bir olgu mu? Hani öncesi olmayan ve sonrası onsuz mümkün olmayan mı? Gönüllerde tecelli eden arsız bir duygu, belki de çocuksu kaprislerle hiç kaybetmek istenmeyen... Kaybetme ihtimali ve ulaştığında yitirme duygusu. Zaten bu değil mi gönüllerde filizlenen bu delice duyguyu kıymetli kılan...

Daha önce hiç deniz yolculuğu yapmammış bir köleyle, aynı gemide bir padişsh yolculuk yapıyormuş. Köle korkudan tir tir titriyor ve durmadan bağırıyormuş. Yatıştırmak için bütün uğraşlar boşa gitmiş. Padişahın keyfi kaçıp tedirgin olmuş tabii. Herkes çaresizken, bir adam öne atılmış ve "izin verirseniz onu sakinleştireyim" demiş. Padişah "Peki, ne yaparsan yap, yeter ki sussun şu adam!" diye cevap vermiş. Bağırıp çağıran köleyi birden suya atmışlar. Köle birkaç kez batıp çıkmış suyun içinde. Panik içinde

O gün suçlunun idam edilmesi gerekiyordu. Kral kendisinin doğum gününe rastladığı çin suçluyu cezalandırmak istemiyordu. Bir yılda bağışladığı mahkum sayısı da yasalrın koyduğu sınıra gelmişti. Bu yüzden mahkumu bağışlayamıyordu. Danışmanlarından birisi bir fikir ortaya attı: "İki kağıt hazırlayalım. Birisine ölüm diğerine hayat yazalım. Mahkum hangisini seçerse kaderi o olsun." Bu fikir kralın hoşuna gitti. Kağıtları hazırlamak için görevlendirilen vezir, çok katı kalpliydi ve suçluların bağışlanmasından

Bir gün, bir tanıdığı bilgeye rastladı ve: "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?" diye sordu. Bilge: "Bir dakika bekle" diye cevap verdi. "Bana bir şey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniliyor." "Üçlü Filtre de ne?" diye sordu adam. Bilge: "Birincisi, Gerçek Filtresi" dedi. "Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?" "Hayır" dedi adam. "Aslında bunu sadece duydum ve..." "Tamam" dedi bilge. "Öyleyse sen bunun gerç

Somuncu Baba, bir gün fırına ekmeklerini sürdü. Pişmesini beklerken, yanına Padişah Yıldırım Bayezid Han'ın damadı Seyyid Emir Sultan geldi. Elinde bir çömlek vardı. "Selamün aleyküm baba!" dedi. O da; "Ve aleyküm selam" diyerek birbirlerine bakıştılar. Başka hiçbir kelime konuşmadan tanıştılar. Emir Sultan, elindeki yemek çömleğini somuncu Baba'ya verip, içindekinin pişirilmesini rica etti. Somuncu Baba, kabı alıp fırının ağzından içeri sürmek istediyse de, çömleği fırına sokamadı. Bir daha denedi, yine ol

İlk evlenme yıldönümleri yaklaşıyor ve yaklaştıkça genç kadın daha da hüzünleniyordu. Mutluydu ama bir o kadar da üzgün, bugün onlar için çok değerli bir gündü; ama birbirlerine hediye alacak paraları bile yoktu. Kadın giyinip dışarı çıktı "alamasmada dolaşırım" dedi kendi kendine. Boş boş dolaşırken bir ilan gözüne çarptı: "40 liraya saçınızı alıyoruz". Genç kadının bu çok hoşuna gitti ve o uzun güzelim sırma saçlarını 40 lira karşılığında kesdirdi. Ne alacağını düşünürken aklına eşinin zinciri kırılıp da

Attilâ yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı. Tarih onu, milletine medenî bir düzen veren ve dünyada posta teşkilatını kuran ilk kişi olarak tanır. 453 yılında büyük Türk-Hun İmparatorluğu'nun başkenti olan Etzelburg'da (Bugün Macaristan sınırları içinde bulunan Attila şehri) İlkido adında genç bir kızla evlendi. Elli sekiz yaşında olmasına rağmen son derece dinç ve kuvvetli idi. Ölümünün şiddetli bir burun kanamasından mı, bir hastalıktan mı, yoksa bir suikast sonucu

Osmanlı İmparatorluğu yüzyıllar boyunca tüm dünyaya hakimiyetini kabul ettirmiş, küçük bir sınır beyliğinden koskoca bir impa-ratorluk haline gelmiştir. Sayısız savaşlar, galibiyetler elde etmiş, topraklarının üzerine toprak ekleyerek medeniyetini daha da büyüterek sürdürmüştür. Osmanlı tahtı yüzyıllar boyunca büyük bir ihtişam sürmüş, ama bunun ardında bir sürü olay da gizli kalmıştır. Elinizdeki bu kitap, Historia Üniversitesinin Tarih Kurumu tarafından kaleme alınmış ve 1783 yılında Pariste Fransa Kralın

Kafanıza takılan sorular mı var? Hemen bir sayfa seçin ve cevabını alın... Bazen insanlar karar vermekte zorlanırlar. Belki şu an siz de bir şeylere karar veremiyorsunuz. İşte tam da bu kitap böyle zamanlarda sizin yardımcınız olacak, size fikirler verecek. Vazgeçilmeziniz olacak ve her zaman yanınızda taşımak isteyeceğiniz bir kitap haline gelecek. Sizde alışkanlık yapacak... Bizden söylemesi...

Hiç âşık oldunuz mu? Sevdiniz mi, sevildiniz mi? Aşkı biliyor musunuz? Aşkı yaşamak ister misiniz? İşte bu kitap tam size göre... Aşkı bilmeden aşk anlatılamaz. Aşk, herkesin bildiği bir kelime... Ama herkesin hissettiği bir duygu değil. O bir güneşti... O bir Şemsti... Ve O, balçıkla sıvanamazdı... İşte bu kitapta onu, kendi döneminde yaşamış Allah dostlarının ifadeleriyle bulacaksınız. Onların hallerini onların dilinden okuyacaksınız. Ona bugünün insanı değil, yaşadığı dönemin insanı nasıl bakmış onu göre

İlk buzdolabı ne zaman bulundu, ilk trafik ışıkları nerede ve ne zaman kullanılmaya başlandı, ilk radyoyu kim icat etti. Bunun gibi bir sürü dünyadaki yeni buluşlar ilk kez ne zaman ve kim tarafından bulunmuş merak mı ediyorsunuz? Bu kitap hepsinin cevabını size verecek. Belki de birçok buluşları yanlış biliyoruz ve öğrenmek için elimizdeki kitap tam bir kılavuz niteliğinde

GİZLİ GERÇEK Çınar sorar: - Usta gerçeği görmek bu kadar zor mu? Bulmak için ne yapmalıyız? - Gerçeği bulmak zor olduğu için insanlar kolay yola başvurarak uzakta kalırlar. Sana bununla ilgili bir öykü anlatacağım. Adamın biri karanlık bir gecede bir lambanın altında emekleyerek bir şeyler aramaktadır. Başka bir adam ne yaptığını merak eder ve öğrenmek için sorar. Böylece adamın kaybettiği anahtarı aradığını öğrenir. Bir müddet beraberce aramalarına rağmen bulamazlar. Yardım eden adam oldukça yorulmuştur v

Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız, Her nefeste aşk ile yaratanı anarız. Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör, Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız. Edep, erkâna bağlıdır; ayağımız başımız. Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir. Yiyenlere nur, ekmeğimiz aşımız... Hacı Bektaşi Velinin gerçek ismi nedir? Soyu kime dayanmaktadır? Kendisine Hacı lâkabını kim, ne sebeple vermiştir? Hangi Osmanlı sultanı ile sohbet etmiştir? Hızır aleyhisselâm ile buluşmuş mudur? Ahiliğin kuralları nelerdir? Ha

Mevlânadan.... Çöllerde avare dolaşan bir filozof, devesi ile yolculuk yapan bir köylüye rastladı. Nereden gelip, nereye gittiğini öğrendikten sonra, devenin iki yanına sarkmış çuvallarda neler olduğunu sordu: Köylü; Onların birine buğday, diğerine kum doldurdum diye cevap verdi. Filozof: Buğdayı anladım ama, kumu niçin doldurdun? diye sorunca Köylü: İkinci çuval boş kalsaydı denge bozulurdu dedi. Filozof gülmeye başladı: Denge sağlamak için buğdayın yarısını bir çuvala, diğer yarısını da öbürüne doldursayd

Osmanlı İmparatorluğuna damgasını vurmuş 100 isim yan yana... Sadece Osmanlı İmparatorluğuna yön veren padişahlar değil, edebiyat, sanat, felsefe tarih ve kâşifler hakkında bilmek istediğiniz her şey... Halide Edip Adıvardan Evliya Çelebiye, Kanuni Sultan Süleymandan Itriye kadar tarihimize yön vermiş bu önemli isimler yeniden bir araya getirildi... 100 Osmanlı Büyüğünün her biri hakkında bilmedikleriniz, merak ettiğiniz her şey bu kitapta... 100 Osmanlı Büyüğü adlı bu kitap herkesin evinde bulunması g

Türkiyeye dünyadaki ilk buluşlar ne zaman gelmiştir. Biz bu buluşları ne zaman kullanmaya başladık. Bizlerin yeni buluşları var mı? Bu kitap hepsinin cevabını size verecek. Belki de birçok buluşları yanlış biliyoruz ve öğrenmek için elimizdeki kitap tam bir kılavuz niteliğinde