Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
Bu güne kadar felsefede girişilen reform denemeleri eski felsefeden sadece çeşidine göre ayrılmaktadır, türüne göre değil. Gerçekten yeni, yani bağımsız, insanlığın ve geleceğin gereksinimini karşılayan bir felsefenin vazgeçilmez koşulu, onun öz bakımından eski felsefeden ayrılmasıdır.
Tükendi
Aşk İklimi, söz ve ses dünyası, ruh yüceliği, insan sevgisi ve vicdan özgürlüğüyle günümüze dek eşsizliğini koruyan Yunus emre, yaşadığı dönemin halk diliyle söylenmiş tasavvuf şiirleriyle hatırlanır. Derin bir insan sevgisini ve hoşgörüyü yüceltmiş olan Yunus emre, Türk dilinin en büyük ustalarından biri olduğu kadar, efsaneleşmiş bir bilgedir de. "Şiirleri, insan ömrünün çeşitli merhalelerini çok berrak bir dille ifade ettiğinden, adeta birer halk türküsü olmuş ve bu şiirlerde her devrin okuyucusu ya da
Tükendi
Ahmet Rasim bir İstanbul yazarıdır. Onun kitaplarında şehrin nabzının, ruhunu, rengini, kokusunu buluruz. Ahmet Rasim´in İstanbul´u bu kadar içerden ve ayrıntılı gözlemleyip aktarabilmiş olmasında yetişme ve yaşama biçiminin de doğrudan etkisi vardır. Sokakta, halkın içinde büyüyen Ahmet Rasim, insana ve şehre ait gözlemlerini çocukluğundan son yıllarına kadar çok canlı tablolarla kaydetmiştir. Böylece bir yandan çocukluk arkadaşları, aile çevresi, iş arkadaşları, girip çıktığı okullar, gazeteler, gezdiği m
Tükendi
Cengiz Güleç ve Ahmet İnam için Kavuklu, Pişekar benzetmesi yapılıyor. Karagöz ile Hacivat dense de doğru olur bu benzetme. Çünkü onların sohbetleri, en karmaşık durumları bile bir iki cümleyi özetleyen halk bilgeliğini temsil ediyor. Onları tanıdıkça yalın olanın aynı zamanda derin olabileceğini, onları okudukça profesör olmanın bıyıklı cümleler kurmak demek olmadığını anlıyorsunuz. Sohbetlerin kesiştiği ortak bir nokta var. Yaşama ustalığı. Bu yüzden sohbet esnasında havada uçuşan metaforlar, mutlaka bir
Tükendi
İnsanoğlunun iki kıymetli organı vardır: Biri beyni, diğeri gerisi! İnsan, tatmin edici bir talep gelmedikçe beynini pek kullanmaz, zorda kalmadıkça da gerisini kaldırıp da bir işin ucundan tutmaz. Lakin ülkemizde herkes her şeyin uzmanı olduğu için de kimse gerisini koyacak yer bulamaz. İşte Ali Erdoğan, bu insanları anlatıyor: Yarışma bağımlısı hayat kadınını, Humphrey Bogart kılıklı dolmuş kâhyasını, ahlak abidesi mutaassıp amcayı, futbol fanatiği hâkimleri, ders kitabının arasına sıkıştırdığı açık saçı
Altmış yaşıma gelmek üzereyim, "Ne oldu yaşamımın temel sorusu?" diye kendime bir soru sorduğumda, şu günlerde böyle bir soruya verdiğim yanıt: "Nasıl yaşayacağım bilgimle?" sorusu oluyor. Belki de, temel sorumun ne olduğu sorusu, temel sorumdur, kim bilir? Çağım insanının en ağır sorusu da bilgisiyle nasıl yaşayacağı sorusu olsa gerek. Bilgi çağı diyor da bilgiyi bilmiyor, hadi bilgiyi bildi diyelim, onunla yaşamayı bilmiyor. Yaşamla bilgi arasındaki uçurum gittikçe büyüyor. Bu kitaptaki yazılar akademik
Tükendi
Çağan Irmak ın mütevazı çalışması Babam ve Oğlum, içindeki çocuğu ve yarına dair hayallerini henüz yitirmemişlere can simidi gibi geldi; sessiz sedasız vizyona giren filmin gişe önlerinde kuyruklar oluştu, kitle iletişim araçları bu eşi görülmemiş ustalığa sayfalarca yer ayırmak zorunda kaldı... 12 Eylül gibi türlü abartılara müsait bir tarihsel fon eşliğinde Seferihisar da gelişen hikaye, hayat kadar samimi olmayı başararak, yaş ya da cinsiyet ayırmaksızın herkesin ilkin yüreğine, sonra da beynine dokundu.
Tükendi
21. yüzyılın başında, hâlâ, entelektüel erdemlere inanıyoruz; Yüzyılı Düşünmek de bu erdemlerden biri... Marx´ın, Nietzsche ve Weber´in, Freud ve Heidegger´in, sonrasında Wittgenstein, Arendt, Benjamin, Marcuse ve Adorno´nun, Althusser´in, Foucault ve Habermas´ın sorsallaştırdığı yüzyılı düşünmek eylemi, erdemler sıralamamızda hâlâ ve hâlâ en baştadır. Yüzyılı düşünmek eylemi; felsefe, siyaset ve sosyoloji öncülüğünde, çağın insanlık durumunu, şiddeti, totalitarizmi, devrimi, kötülük ve iyiliği, diyalekti
Tükendi
Cinsellik ve din insanlığın en genel meseleleridir. Çoğunlukla karşıt - fiziksel ve tinsel, geçici ve sonsuz - olarak değerlendirildiklerinden, farklı ve açık seçik bir biçimde tanımlanmış alanları işgal ediyor gibi görünseler de, sürekli etkileşim halindedirler. Dünya Dinlerinde Cinsel Ahlak cinsellikle dini, hem Doğu hem de Batı dinlerinin çok eski gelenek ve uygulamalarından, tıp, psikoloji ve kadın haklarının günümüzdeki etkilerine kadar, büyük dünya dinlerinin tarihi ve çağdaş bağlamları içinde, benzer
Tükendi
Göl kıyısında iki yatılı o kul... Dehşetkaya Şatosu’nda delikanlılar, Gülkaya Sarayı’nda ise kızlar kalmakta... Hababam sınıfı gibi her ikisi de... Bazen yan yana, bazen karşı karşıya, ama daima eğlence peşinde. Gülkaya Sarayı’nın onarılması gerektiğinden buradaki okul, Dehşetkaya Şatosu’na taşınmak zorunda kalıyor. Birbirinden çok farklı iki okul, bir çatı altında olunca sorunlar çıkmaz mı? Hele Gülkaya’nın sert müdiresi iki okulda da uygulanacak yeni bir düzen kurarsa, şövalyelerden tepki görmez mi? Bu
Göl kıyısında iki yatılı o kul... Dehşetkaya Şatosu’nda delikanlılar, Gülkaya Sarayı’nda ise kızlar kalmakta... Hababam sınıfı gibi her ikisi de... Bazen yan yana, bazen karşı karşıya, ama daima eğlence peşinde. Herşey Dehşetkaya şövalyelerinin, Yenikent Okulları ile yaptıkları spor yarışmalarıyla başladı. Kaygılandırıcı etkenlerin bolluğuna rağmen şövalyeler yine de olumlu sonuca vardılar. Fakat Minik Şövalye Egon’un kaçırılmasıyla başlayan ve geceleyin onun kurtarılması harekatına yol açan gelişme, duru
Tükendi
Var olduğunuzu bildiğim ey tek tek insanlar, bulun birbirinizi! Siz fedakar kişiler, Alman ruhunun acılarını ve yıkıntılarını kendi içinde duyanlar; gözleri nesnelerin dış görünüşünde aceleylle dolaşmayıp varlık sırrının özüne ulaşmayı bilen siz mübarek kişiler; büyük bir şeref ve büyük bir eserin kendilerini beklemediği hayatın içinden çekinerek ve eylemsiz ilerledikleri için Aristoteles´in övgüsünü alanlar! Sizedir seslenişim! En azından şimdilik saklanmayın yalnızlığınızın ve güvensizliğinizin mağaraları
Tükendi
Çağımızda duyguların nasıl altüst olduğunu ve zamanın bu altüst oluşun farkına varamadığını yalnızca iki örnekle göstermek istiyorum. Eskiden parayla ticaret yapan insanlara onurlu bir soylulukla yukarıdan bakılırdı, ancak onlara ihtiyaç duyulduğunda, her toplumun iç organlarının olması gerektiği itiraf edilirdi. Şimdi bu insanlar, modern insalığın ruhunda egemen bir güç oldular hem de ruhun en tutkulu bölümü olarak.
Tükendi
Gölkıyısında iki yatılı okul... Dehşetkaya Şatosu´nda delikanlılar, Gülkaya Sarayı´nda ise kızlar kalmakta... Hababam sınıfı gibi her ikis de... Bazen yan yana, bazen karşı karşıya, ama daima eğlence peşinde. Gülkaya Sarayı´ndaki yatılı kız okulunun sert tutumlu müdiresinin çok değerli bileziği kaybolur. Beatrix hırsızlıkla suçlanmaktadır. Bu, Dehşetkayalılar´ın harekete geçmesi için yeterli bir nedendir. Ama Gülkayalı kızların da bir planları vardır. Öte yandan değerli takı, bambaşka birinin kolunda yenid
Tükendi
Yeni gelen iki öğrenci şatoda düzeni bozmaktadır. Şövalyeleri, kurallarından dolayı budalalıkla suçlayıp onlara ters davranırlar. Ama Gülkayalılar yeni arkadaşlarıyla çok iyi geçinirler. Üstelik içlerinden biri karate bilmektedir; bu da muzipliklerde çok işe yaramaktadır. Ancak çöplük ve içki damıtma olayları bardağı taşıran son damla olur....
Tükendi
Dehşetkaya Şatosu´nda bir korku filmi çevrilmektedir. Bu, hem ilginç hem sinir bozucu bir olaydır. Film elemanları şatoyu kendi mülkleri gibi kullanmaktadırlar. Öte yandan Buldozer´in küçük bir ün kazanma umudu büyük bir düş kırıklığıyla son bulmuştur.
"Mitoloji: Tanrıların Öyküsü" adlı kitabı görüp yazarının da Derman Bayladı olduğunu öğrenince hemen aldım. Bayladı´nın insanlığın uygarlık serüvenini çoşkulu yorumlarla yazacağını ve mitolojiye duyduğum sevgiyi çoğaltacağını düşündüm. Okuyup bitirince de yanılmadığımı anladım. Bayladı´nın "Uygarlık Kavşağı Anadolu" ve "Efsaneler Dünyasında Anadolu" adlı kitapları da Anadolu´nun en eski tarihsel ve tarih öncesi öyküsünü anlatan ve bir düşsel zenginliği, bugünlere gelebilen ipuçlarının somutluğunda aktaran
Tükendi
Yaratılış söylencesine göre Tanrı 7. günün sonda insanları yaratırken Türkler i unutmuştu. Ancak dalgınlığını anlayınca , mesai bitiminden sonra fazla çalışma yaparak onları da yaratmaya girişti. Sonradan Türk adı verilecek bu gruba yaptığı haksızlığı gidermek için fazladan bazı özellikler de eklemek istemiş; işleri düzeltmekten çok bozmaya yarayan değişik bir zeka türü, kara kaş - akara göz ve bıyıklarına tanrısal bir gürlük ihsan eylemiştir. Büyük olasılıkla Yüce Mevla işini bitirdikten sonra ortaya
Tükendi
Kültür, her şeyden önce, bir halkın yaşam ifadelerinin tümündeki sanatsal tavır birliğidir. Çok fazla bilgi ve öğrenim ne kültürün temel araçlarından bididir ne de kültürü işaret eder, hatta bazen bir tavırsızlık veya tüm tavırların düzensiz bir karışımı olup kültürün karşıtı olan barbarlıkla bile uyum sağlayabilir. Friedrich NIETZSCHE
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50