Din dili, epifenomenler diye nitelenmeyen ve doğal fenomenlere paralel olan fenomenlerin, gündelik dilin bütün formatıyla anlatılmasından başka bir şey değildir. Kısaca söylersek, dini sözcüklerin biçimselleştirilmesine izin veren paralel mantık olduğunu düşünebiliriz. Elinizdeki bu çalışma işte böyle bir paralel mantık uygulamasıdır; daha doğrusu arayışıdır. Bu yönüyle din felsefesi alanında bir ilktir. Çalışmayı yapan, genç, azimli ve gayretli bilim adamı Yrd. Doç. Dr. Fikret Osman prototipi olmayan bir ç
Bu çalışma sırasında bir bilim tarihi incelemesinden çok, Felsefi/bilimsel düşünüşün temel kavramlarının tarih içindeki değişimlerine vurgu yaparak, insan algılayışıyla birlikte düşünüşünün ve sonuç olarak yaşamının nasıl değiştiğini anlama/anlatma çabasında özenle hazırlanmış bir eserdir.
20. yüzyılın bütününe baktığımızda felsefe çalışmalarının hiçbir yüzyılda olmadığı kadar renklilik taşıdığını görürüz. Gerçekten de bu yüzyıl, türlü felsefe anlayışları, yöntem arayışları, çeşitli okul ve akımlarıyla çok renkliliğe boğulmuş felsefe etkinliğine tanık olmuştur. Yine de bu çeşitliliğin arkasında birlik bulmak mümkün görünmektedir.
Felsefe yapmanın devralınan tarzına konusu, yöntemi ve ortaya konun bilgilerine ve bilgi anlayışlarına ilişkin karşı çıkışlar ve yeni arayışlar,20. Yüzyılın bütünü
Görünüş, kendi kendisi ile alay etmekte öylesine ileri gidiyor ki, bana burada görünüş ile bataklık yakamozundan, ruhların dansından başka bir şey olmadığını duyumsatıyor- Bütün düş görenler arasında benim de, "bilenin" de kendi dansımı yaptığımı; bilenin, dünyasal dansı uzatmak için bir araç olduğunu; dolayısıyla, varoluşun şenliğine ait olduğunu...
Bağımsız bir bilim olarak, 19. yüzyıl Batı Avrupa´sının çalkantılı ve kaotik ortamında ortaya çıka(rıla)n sosyoloji; Fransız Devrimi ile Sanayi Devriminin nedenlediği yapısal dönüşümlerin yol açtığı huzursuzlukları gidermek ve vahşi kapitalizmin toplumsal yaşam içinde ortaya koyduğu yıkımlar ile bu paraleldeki toplumsal arayışlara yönelik radikal bir yanıt olarak güç kazanmaya başlayan sosyalizmin önünü kesmek için ortaya çıkarılmış olan -akademik ´saygınlık´ ile çerçevelenmiş- bir toplum mühendisliği ürünü
Nibelungen destanı, Avusturya´da Tuna nehri bölgesinde yaşayan, adı bilinmeyen bir yazarın yaklaşık 1200´de kaleme aldığı, orjinali Nibe-lungenlied (Nibelungen Türküsü´) olan, Almanca epik bir şiirdir.
"Klasik olanı sağılıklı, romantik olanı ise hastalıklı olarak nitelendiriyorum. Bu açıdan da Nibelungen Homeros kadar klasiktir..."
- J.W. Goethe-
(Arka Kapak)
Ders kitapları hayatta aramızdaki köprüler midir, yoksa hayatın özgür gövdesine bin bir provayla dikilmiş daracık giysiler mi?...
Elinizdeki kitap hayatla, başka kitaplarla, yazmakla aranızda küçük bir köprü olmayı umuyor. Sadece Eğitim Fakültelerinin Türkçe Yazılı-Sözlü Anlatım dersi öğrencilerinin değil, yazmaya meraklı, edebiyata sevdalı okurların da ilgi duyabilecekleri, iki özgün ekle zenginleştirilmiş olan kitabın, edebiyat-sanat tadıyla okunacağını umuyoruz.
(Arka Kapak)
Plotinos´un felsefi girişimi, insanın politikadan sonra felsefe ile de bağının kopuş noktasına geldiği Helenistik dönemde, "Yunanlı Ustalar"ın öğretilerine sadık kalarak felsefeyi ihya etmek amacı taşır. Elbette o, Yunanlı hocalarına bütünüyle sadık kalmamıştır. Felsefe tarihine bir platoncu olarak değil, yeni-platoncu ekolün kurucusu olarak kaydolması da bunu teyid etmektedir.
Bu kitapta Doğu´da ve Batı´da "kozlarını paylaşma"nın karşılaştırmalı tarihsel sosyolojisini bulacaksınız. Toplumların tarihlerini yazarken erkeklik, mertlik, namus ve şeref olgularının temel alınması ilk bakışta biraz yadırganabilir. Ancak tarihi yapan yalnızca krallar, ordular ve yönetici sınıflar mıdır? Sıradan insanların günlük yaşantıları, alışkanlıkları, davranışları, kültürel etkinlikleri ve toplumsal ilişkileri de tarihin yaratılmasında en az onlar kadar, hatta onlardan daha da fazla rol oynamaz mı?
XVI.yüzyıl sonuna kadar Osmanlı Devleti´nin birinci; bu tarihten sonra da İstanbul´un ardından ikinci sırada gelmek üzere en çok şair yetiştiren şehir olması, edebiyat tarihi açısından Bursa´nın sahip olduğu önemli bir özellik ve ayrıcalıktır. Bursa´da ilim, kültür ve sanat tarihi üstüne bilgi veren önemli kaynaklardan biri de Bursa Vefeyatnameleridir. XVII. yüzyıldan günümüze kadar zeyiller halinde ulaşan bu eserlerde, şehir monografisi özelliklerinin yanı sıra şuara tezkireleri tarzında bilgilere de yer v
Toplam 12 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.