Anadolu'nun her bölgesinde savaşların izlerine rastlarız. Bu toprakları dolaştıkça savaşın soğuk yüzünü görür, kahramanlık destanlarına tanık oluruz. Öykülerimizde, türkülerimizde, oyunlarımızda bu acıyı ve coşkuyu birlikte yaşarız. Bu kültürden beslenerek güçlenir, daha güvenle bakarız geleceğe. Elinizdeki bu kitapta, savaş yıllarında Anadoluda yaşamış olan Elif Kız'ın çocukluk ve gençlik dönemleri anlatılıyor. Okuyunca, onun sessiz, sakin görünüşünün altında nasıl da güçlü bir kişiliğe sahip olduğunu hayr
Ellerim ellerindeydi.
Bir konuklanma bakıyordum, bir iskeleyi okşamaya başlayan denize. Bakışlarım batan güne takılırken, aklım sayıları erkek öğrencilerden fazla olan kızlardaydı. Büyüyünce, mal müdürü
olurlar mıydı, bilemezdim. Ama ben, onları şimdiden
Anadolumun dört bir yanma göndermeye başlamıştım bile!
Her biri zoru başardıkça parıldayan birer kardelen olacaklardı belli ki...
(Arka Kapak)
Sincaplar insanlarla konusur mu? Konusursa ne olur? Peki, insanın bir baykustan ögüt dinleyecegi kimin aklına gelir?Genç ve basarılı bir insaat mühendisi, patronu ile sarı sincap arasında kalır. Birinin dedigini yaparsa dogaya zarar verecek. Digerinin dedigini yaparsa isini kaybedecek. Mutlaka üçüncü bir yol olmalı? Hem dogayı koruyan hem de isini kaybettirmeyen!Eger neler olacagını merak ediyorsanız çevirin sayfaları baslayın okumaya. Fantastik bir macera sizi bekliyor...
Selimin Maceraları yedi yaşlarında bir çocuğun çevresiyle ilişkileri, aile yaşamı, okul yaşamı, arkadaşlık, dostluk, sevgi, dil ve iletişim, iç kaygıları, yaşamı algılayışı, tüm bunlara karşı duyguları ve tepkilerini onun dilinden anlatmak için yazılmış öykülerdir. Çocuğun bakış açısıyla anlatıldığı için onunla iletişim kurmakta zorlanmayacak metinlerdir. Eminiz ki okuma sürecinde okurumuzun da metne katacağı çok şey olacaktır, çünkü öykümüz onunla konuşmak ve söyleşmekten çok keyif alacaktır.
Selimin Maceraları yedi yaşlarında bir çocuğun çevresiyle ilişkileri, aile yaşamı, okul yaşamı, arkadaşlık, dostluk, sevgi, dil ve iletişim, iç kaygıları, yaşamı algılayışı, tüm bunlara karşı duyguları ve tepkilerini onun dilinden anlatmak için yazılmış öykülerdir. Çocuğun bakış açısıyla anlatıldığı için onunla iletişim kurmakta zorlanmayacak metinlerdir. Eminiz ki okuma sürecinde okurumuzun da metne katacağı çok şey olacaktır, çünkü öykümüz onunla konuşmak ve söyleşmekten çok keyif alacaktır.
Selim'in Maceraları yedi yaşlarında bir çocuğun çevresiyle ilişkileri, aile yaşamı, okul yaşamı, arkadaşlık, dostluk, sevgi, dil ve iletişim, iç kaygıları, yaşamı algılayışı, tüm bunlara karşı duyguları ve tepkilerini onun dilinden anlatmak için yazılmış öykülerdir. Çocuğun bakış açısıyla anlatıldığı için onunla iletişim kurmakta zorlanmayacak metinlerdir. Eminiz ki okuma sürecinde okurumuzun da metne katacağı çok şey olacaktır, çünkü öykümüz onunla konuşmak ve söyleşmekten çok keyif alacaktır.
Selim'in Maceraları yedi yaşlarında bir çocuğun çevresiyle ilişkileri, aile yaşamı, okul yaşamı, arkadaşlık, dostluk, sevgi, dil ve iletişim, iç kaygıları, yaşamı algılayışı, tüm bunlara karşı duyguları ve tepkilerini onun dilinden anlatmak için yazılmış öykülerdir. Çocuğun bakış açısıyla anlatıldığı için onunla iletişim kurmakta zorlanmayacak metinlerdir. Eminiz ki okuma sürecinde okurumuzun da metne katacağı çok şey olacaktır, çünkü öykümüz onunla konuşmak ve söyleşmekten çok keyif alacaktır.
Zeycan Serçek, 1955'de Muğla'da doğdu. Denizli Öğretmen Okulunu bitirdi. Muğla ve İstanbul'da sınıf öğretmenliği yaptı. Emekli olduktan sonra zihinsel engelli çocuklarla çalıştı. Datça'da yaşıyor.Yazar, masallar için "Benim çerezlerim" der. Çerezler akıcı, eğlenceli, sevimli resimlemeye uygundur. Bütünlüğe ve dile önem verilmiştir.Bir kitabı okuyup bitirdiğinde, çocuğun aldığı hazzı önemser. Kitabın sevilmesi, edinilmesi, kendine ait kütüphane oluşturma, okuma alışkanlığını küçük yaşlarda kazanma yazarın he
Düş müdür gerçek midir bilinmez; ama Hezarfen Çelebi Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçarken gelip sizi kanatlarına alıp bir de Türkiye'yi gezdirirse hele yanınızda sevdiğiniz de varsa ne güzel olur!
Günlük yaşamda
bize hep yukarıdan bakan
bir tanığımız vardır: Karga
Bizi gözler ve
ne yaptığımızı
hep görür.
Ya o karga bir gelip
bize nelere
tanık olduğunu
anlatırsa biz ne yaparız?
Güldüren öykülerle
dolu bir kitap...
Çocukların duygulan vardır. Çocukların umutları vardır. Çocukların hakları vardır ve en önemlisi çocukların onurları vardır. Onlar kendi onurlarını korumayı bilirler ama başkalarının da buna saygı duyması gerekir. Kitap size bir onur çocuğunun yaşamını anlatıyor.
Çocuklar, başarılı olmak için kendilerine belirli hedefler koyarlar. Hedeflerine ulaşabilmek için de çaba gösterir, istek duyarlar. Acaba Gülfem'in, tutkuya dönüşen isteği neydi? Karşısına çıkan beklenmedik zorluklara rağmen, amacını gerçekleştirebilecek mi? Yoksa...
Balıkların dünyası bizim dünyamıza benzer mi? Arkadaşlarıyla, anne babalarıyla ilişkileri nasıldır? ¦ Onlar da temiz sularda yaşamak ister mi? Ya o sular kirlenirse ne olur? Asıl önemli soru bazı balıklar insanlarla konuşur mu? Daha öyle çok şey var ki sorulacak. En iyisi dönün başa kitabı okuyun.
Yaşadığı topraklarda mutlu bir yaşam sürerken, baraj suları göçe zorlar insanları. Gençliğe küçük adımlar atılırken, büyük kalp çarpıntıları da sizi yerden göğe yükseltiverir. Yaşama tanıklık yapmak isterseniz...
Hadi gel oynayalım! Hadi bana masal anlat! Hadi uyuyalım! Uyumadan önce dinlerseniz ya da okursanız, düşlerinizde Kafdağı'nın ardına gider, başka dünyalar görürsünüz. Mutlu, keyifli. Okur musunuz?
İbrahim Örs bu yapıtında, fındık zamanı Doğu Karadeniz'in bir köyünde çocuklar arasında yaşanmış heyecanlı olayları anlatıyor.
Bir yanda, günlük yaşamın tüm yoruculuğuna karşın neşelerini yitirmeyen, eğlenmesini bilen, iyi kalpli çocuklar...
Öte yanda, sorumsuzca büyütülen kıskanç, kötü kalpli, biraz da dengesiz bir çocuk. Murat'la Elif bu iki grup arasındaki dengeyi nasıl sağlayacak?
İyilik ve kötülüğün çatışması...
Zor ve gerilimli günler...
İnşaat işçisi bir babanın, sevecen ve duyarlı bir annenin çocuğu,
dört kardeşin en büyüğü Metin'in düşlerinin romanı Düş Ustası.
Yoksulluğun utanılacak bir şey olmadığını, çalışarak, uğraşarak
bir şeyleri elde etmenin güzelliğini, umutları gerçekleştirmenin en güzel yolunun bu olduğunu anlatan bir çocuk romanı. Metin'in yaşamından kesitler verirken, yaşamın insanlara sonsuz seçenekler sunan yanlarını da gösteriyor bize.
Mehmet Güler pek çoğumuzun belleğinde hala acıyla yankılanan 17 Ağustos depreminin fotoğraflarını koyuyor önümüze. Öyle fotoğraflar ki bunlar, an oluyor, yalpalayarak yaşama koşan bir yavru köpek çıkıyor karşımıza; an oluyor,
uzak şehirlerde babasını arayan gencecik bir kız; an oluyor, molozların arasında boy veren tazecik bir sevda çiçeği...
Hayat ne güzel değil mi? Yaşamak sağlıkla mutlulukla.
Bu güzelliği artıran ve daha da değerlendiren ne? Elbette insanın insanla dengeli birlikteliği barış içinde yaşaması.
Pek çoğumuzda etkileri izleri olan kıskançlık, eğer kontrol edilemezse insanı hataya sürükleyebiliyor, felaketlere bile yol açabiliyor. Bunun çarpıcı bir örneğini bu kitaptan okuyacaksınız.
Ve diğer öyküler; hep bu hayattan ilgi çekici serüvenlerde; merak uyandırıcı işlerde, çalışmalarda. Çocuklar, gençler ve büyüklerimizle beraber yaş
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.