Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 35 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Müşrik inancını maddî nesneler üzerinden ifade eder. Farklı şekil ve boyutta olan bu nesnelere yüklenen anlam semboliktir. Ancak bunun sınırlarını çizmek o kadar kolay değildir. Câhiliye Arabı açıklayamadığı birçok şeyi inanç alanına taşıyarak din üzerinden açıklar. Dünyada çözemediği sorunları önleyemediği zulmü inanç sayesinde kabullenir. İnanmak onun için yaşadığı koşulların başka bir boyuttan ifadesidir. Gizem ve gayb bütün dinlerin kabulüdür. Bilinmeyenle ilgili yapılan açıklamaların her zaman mantıklı
Kur’an Mealleri ve Metin-Merkezci YorumİLMİ TOPLANTILAR SERİSİHer söz/metin gibi Kur’an hitabı da, muhatapları tarafından olabildiğince doğru anlaşılması, yorumlanması halinde amacına ulaşmış olur. Eserde ele alınan temel konu -kısmen başlığından da anlaşılacağı üzere- Kur’an’ın sadece metnini veya herhangi bir dildeki mealini merkeze alarak doğru mana ve yorumlara ulaşmanın zorluğu hatta yerine göre imkânsızlığıdır. Bu metin merkezli yaklaşımın yanı sıra, Kur’an’ın ilk muhatapları ile sonraki nesiller aras
Kur’an Meallerinde Edebî Dil Hasr Üslûbu Örneği ARAŞTIRMA İNCELEME SERİSİ Hasr, tahsis bildiren bir meânî terimidir. Bu niteliğiyle hasr, anlamı sınırlandırmak suretiyle daha belirgin kılmayı amaçlayan önemli edebî bir üslûptur. Kur’an’da bine yakın âyette bu üslûbun örneklerini görmekteyiz. Bu araştırmada “Kur’an meâlleri âyetlerdeki hasr üslûbunu yansıtmakta mıdır? Meâllerin hasr ifade yolları ile Kur’an’ın hasr ifade yolları ne oranda örtüşmektedir?” sorularına cevap aranmıştır. Bu maksatla yirmi meâl, o
“Hz. Peygamber Döneminde Müşriklerle İlişkiler”in hikâyesi, dünyanın kaderini etkileyen tarihin dönüm noktalarından biri ve bazı yönlerden en önemlisidir. Gücünü Allah’a ve davasına derin inanç ve bağlılığından alan Muhammedü’l-Emîn, Hira Mağarasında aldığı ilâhî buyrukla Nur Dağından indiğinde, bütün ömrünü dolduracağını gördüğü ve ucundaki başarıya tereddütsüz inandığı bir tevhid, ahlak ve insanlık mücadelesi için tek başına yola koyuldu. Beklediği gibi karşısına, büyüklüğünü ve şiddetini yıllar geçtikçe
Kur'ân-ı Kerîm'in inananlar için temel bilgi kaynağı ve hayat rehberi ol­ması ama aynı zamanda bütün insanlık için evrensel mesajlar taşıması onu anlamak ve zengin anlam dünyasına nüfuz etmek için çaba göste­rilmesini gerekli kılmaktadır. Nitekim Müslümanlar da Kur'an'ın nüzû­lünden itibaren onun getirdiği mesajı anlama Kur'an ile yaşadıkları hayat arasında bağ kurma ve rehberliğinden yararlanma adına sürekli bir çaba içinde olmuşlar neticede günümüze de intikal eden devasa bir tefsir/yorum birikiminin oluş
Kuşkusuz İslam'ın asıl ve birincil kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm Yüce Yaratan'ın kelamıdır ve 23 yıllık peygamberliği esnasında yaşanan olaylarla da iç içe olarak Hz. Peygamber'e Allah'tan vahiy olarak inmiştir. Kur'an'ı insanlığa tebliğ eden açıklayan ve örnek hayatıyla uygulayan ise Hz. Peygamber'dir. Yüce Allah O'na hitaben "Sana da insanlara kendilerine indirileni açıklayasın diye bu Zikr'i (Kur'an'ı) indirdik" buyurmaktadır. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber'in hadisleri ve yaşayışı (siyer) ile bunların büt
Geleneksel İslam öğretisinin şekillenmesinde vahiy-sünnet/hadis ilişkisine dair telakkilerin ve bu konudaki tartışmaların belirleyici bir rolü vardır. Eserde hadis ve Sünnet'in İslam tarihi boyunca ve modern dönemde farklı grup ve çevreler tarafından nasıl anlaşıldığı ve bunun sonuçları sahâbe döneminden başlayarak ele alınmakta geçmişte ve günümüzde muhtelif kesimler arasındaki hadis ve Sünnet odaklı görüş farkları tartışmalar ve oluşumlar incelenmekte en muhafazakâr hadişçi/esercisinden bu konularda en ak
İlgili ayetlerde bildirildiğine göre Yüce Allah, Mekkelilerden başlayarak muhatap kitlenin "akletmeleri", yani söylenenleri iyice kavrayıp düşünmeleri, bu sayede dikkatli ve sorumlu bir hayat yaşamaları, haksızlıktan sakınmaları, Kur'an'ı Peygamber'e bir yabancının öğrettiği şeklindeki iddiaların yersizliğini anlamaları gibi amaçlarla aziz Kitabını Arapçanın Hicaz-Kureyş lehçesiyle indirmiştir. Şu halde günümüzde örneklerini bol miktarda gördüğümüz keyfî yorumları önlemek veya bu tür yorumların yanlışlığını
Kuramer, İslam düşüncesinde ortaya çıkan İslâm yorum geleneklerini ve bunların tarihsel din söylemlerini doğru anlamak ve anlatmak amacıyla, daha önce Kur'an'ın Bâtınî ve İşârî Yorumu ve Modern Dünyada Kur'an'ın Yeri: Makâsıdî Tefsire Doğru konulu ilmî toplantılar düzenlemiş, sunulan tebliğ ve müzâkereleri aynı başlıklarla yayımlamıştır. Her dönemde ve coğrafyada varlığına tanık olduğumuz İslâm'ın dinî düşünce ve yorum tarihinde "Gelenekçi-Zâhirî din yorumu" geleneği, özellikle Selefî din yorumuna evrilmes
KURAMER'in varlık sebebini de teşkil eden, İslam'ın temel bilgi kaynaklarını (Kur'an ve Sünnet) doğru anlama meselesinin ve dolayısıyla "İslam'ı doğru anlıyor muyuz?" sorusunun en hayatî tarafı, soyut, teorik veya spekülatif olmayıp hayatın içinden kaynaklanan ve derin tarihsel kökleri de olan bir soruna işaret etmesidir. Çalışmada sorunun bu çok yönlü ve çok katmanlı veçhesi masaya yatırılmaktadır. Kitap öncelikli olarak, İslam'ın iki temel kaynağından ilki olan Kur'an'ın kendisini ‘mübîn' (açık ve açıkla
Tükendi
Kur'an'ın Ehl-i kitap olarak adlandırıldığı, kutsal kitapları Tevrat'ın Hak katından indirildiğini bildirdiği, kendilerine gönderilen çok sayıdaki peygamberin hem Müslüman olduklarını hem de Müslüman olmanın ön şartının onlara inanmak olduğunu ifade ettiği İsrailoğulları hakkında Kur'an'da tafsilatlı bilgiler yer almaktadır. Yahudilerle ilgili Kur'an'da verilen bilgileri daha iyi anlayabilmek, onları önyargısız ve doğru değerlendirebilmek için bu bilgilerin, Yahudi geleneğinde yer alan bilgilerle karşılaştı
Bir araştırmanın ilmî değeri, konunun ana kaynaklarına inilmesine ve bu kaynakların önyargılardan uzak kalarak objektif usulle incelenmesine bağlıdır. Eser, merhum Prof. Dr. Salih Akdemir'in bu metotla hazırladığı "Hıristiyan Kaynaklara ve Kur'an-ı Kerim'e Göre Hz. İsa" başlıklı doktora tezinin kendisi tarafından yapılan birtakım eklemelerle geliştirilmiş şeklidir. Çalışmanın birinci bölümünde İncillerin oluşum süreci, Pavlus ve öğretisi, Hz. İsa'nın ilahlığı, inkarnasyon, aslî günah, kefaret ve teslis konu
Mekkî ve Medenî sûreler bağlamında evvelki ilâhî kitaplar hakkında Kur'an'da atıf yapılan pasajlardan anlaşılan şey; Mekke döneminin ilk yıllarında genel olarak Ehl-i Kitap, özelde ise Hıristiyanlar ve onların kutsal metinlerinin içeriği konusunda Hz. Muhammed'in ve ilk Müslüman toplumun ya hiç bilgisinin olmadığı ya da çok az bilgiye sahip olduğu ve Kur'an'ın yönlendirmesiyle bu bilginin seyrinin aşama aşama genelden daha özel ve ayrıntılı konulara doğru evrilerek derinleştiğidir. Evvelki kitaplar söz konu
İnsan toplulukları kendilerini ifade etmek için her devirde nevi şahsına münhasır bir dil üretmişlerdir. İlâhî hitap da bu gerçeği dikkate alarak onlara kendi ürettikleri dil ile hitap etmiştir. Bu hitap, ontolojik bakımdan mütekellim ile aynı düzlemde bulunmayan muhatabın durumu gözetilerek çoğu zaman temsil, teşbih, mecaz vb. sembolik anlatım yollarıyla gerçekleşmiş ve "din dili" olarak adlandırabileceğimiz bir biçimle kendine özgü bir hususiyet kazanmıştır. Ancak, ilâhî kelâmın bu hususiyetinin dikkate a
İslâm coğrafyasında öteden beri var olan mehdî ve mesîh telakkisinin dayanağının teşkil eden ‘beklenen kurtarıcı inancı' bugün farklı boyutta birçok sorunla içiçe geçerek İslâm dünyasının gündemini işgal etmektedir. Çok yönlü bir dinî ve tarihî arka planı bulunan böyle bir inanışın İslâm kaynaklarındaki yerinin, tarihsel süreçte ortaya çıkışı ve günümüze yansımalarının ilmî bir bakış açısıyla ele alınması ve soğukkanlı biçimde tartışılabilmesi gerekiyordu. Elinizdeki eser, KURAMER'in bu amaçla düzenlediği "
Klasik hadis metodolojisi ve onun hem ürünü hem de kaynağı olan hadis külliyâtı, önce in­sanın sonra da müslümanın doğru bilgiyi elde etmek için gösterdiği muhayyile sınırlarını zor­layan, her türlü takdiri hak eden bir çabanın canlı şâhididir. Bu nedenle çağımızda İslâmî ilimler üzerine yapılacak çalışmaların hedefi ve usûlü ne olursa olsun bu muazzam çabayı yok sayması akıl kârı değildir. Öte yandan çağ­lar boyu en ince ayrıntılarına kadar sistematize edilmiş bu metodolojinin yöntemlerinden isti­fade etme
Vahiy ve Nübüvvet Serisi 2İlahi dinleri anlayabilmek için "vahiy" ve "peygamberlik" kavramları üzerinde yoğunlaşmaya; diğer bir anlatımla bir kutsal kitabı, dolayısıyla onun içerdiği dinî bildirimleri, bilgileri, haberleri, buyrukları ve hepsini birlikte ifade eden dini anlamak için önce "vahiy" ve "peygamberlik" kavramlarını anlamaya ihtiyaç vardır.Eserde, alanın seçkin uzmanlarınca kaleme alınmış; farklı din, kültür, mezhep ve felsefelere, özellikle de Kur'an ve Sünnet'e ait "vahiy" ve "peygamberlik" tasa
İslâm son hak dindir, evrenseldir ve dünya durdukça geçerlidir. Onun ana kaynağı ise Kur'ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber'in Sünnetidir; yani onun Kur'an'ı anlamamızı kolaylaştıran ifade ve beyanlarıyla Kur'an'ın ışığında yaşamış olduğu model hayatıdır; daha uygun bir ifadeyle Sünnet, Resûlullah'ın sözleriyle yaşayışının bütününün ihtiva ettiği ilkeler, değerler ve kurallardır. Din ve dünya hayatımıza dair ilâhî muradı gösteren bu iki asıl (Kur'an ve Sünnet) her devirde bütün insanlığı aydınlatıp kurtuluşa erdi
Tükendi
İlmî Toplantılar Serisi "Makâsıdî yorum", tarihte izlenmiş ve halen de izlenmekte olan yorum türlerinden biridir. Bu anlamda elinizdeki eserin konusunun özel bir önemi var. Çünkü öteden beri Kur'an'ın ve genel olarak dinî hükümlerin temel maksadı, yani nihai anlam ve amacı üzerinde durulmuş ve bu maksat "celb-i menfaat ve def‘-i mazarrat (def‘-i mefsedet)" şeklinde özetlenmiştir. İlâhî kelâmın temel amaç ve hedeflerini keşfedip ortaya koymanın hayatî derecedeki gerekliliği, bu yorum şeklinin yöntemini ve ö
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 35 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1