Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 54 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kut, Put, Lut ve Mut 4'lemesinin ilk kitabı olan KUT, tarihî gerçekleri en sert hâliyle gözler önüne seren, her sayfada tokat etkisi yaratan bir romandır. Çok büyük bir galibiyet olmasına rağmen hafızalarımızdan silinen Kutü'l Amare Savaşı'nın ışığında oluşturulmuş üst kurgu ile satırların arasında top seslerini duyacaksınız. Türk İstihbaratı'nın yıllardır koruduğu gizli haritanın peşinde iz sürerken nefesinizin kesildiğini hissedeceksiniz. İngiltere'den Türkiye'ye; Türkiye'den Irak'a uzanan bu serüvenin iç
Tükendi
"Her başlangıç zordur. İnsanoğlu daha ilk başlangıcında bile o zorluğun acısıyla, ağlayarak dünyaya gelir. Ardından da her zorda kalışta ve başladığını bitiremeyişte hayal kırıklığı yaşamaya devam eder… Yine de biliyoruz ki: her uzun yolculuk ilk adımla başlar. Gidilecek uzunca bir yol var önümüzde. Hedeflerimiz belki de Kaf Dağı'nın ardına uzanıyor; ama oraya ulaştıracak inancımız varsa, varılmaması için hiçbir neden yok." Bildiğimiz bir şey daha var ki o da insanlar gibi devletlerinde bir kaderi olduğud
Tükendi
20. yüzyıl Avrupa'sının savaş tezgâhçısı, ölüm tüccarı ve en karanlık adamı, esrarengiz Rum Zaharoff... Milli Mücadele'nin başlamasında Yunanistan'ın İzmir'i işgalinin ateşleyici rol oynadığı tarih sayfalarında uzunca anlatılmıştır. Fakat perde arkasındaki 1849 Muğla doğumlu Sir Basil Zaharoff'un kanlı elinin payı hep gözden kaçırılmıştır. Halbuki Avrupa'nın bir numaralı silah tüccarı ve finansörü olan Zaharoff'un, Yunanistan'ın Anadolu'yu işgale kalkışmasında "gizli mimar" konumuyla da yer aldığı tarihen
Tükendi
Tarihçi Homeros meşhur kitabı Odessa'nın başında "Çok şehir gören çok düşünce ile tanışır." diyordu. Hele bu şehirler kadim edebiyatımıza ilham veren şehirler ise, insanı buralarda gezerken yalnız kalmaktan ve yalnız olmaktan kurtarıyor. Dünyanın en gizemli ülkelerinde edebiyat, müzik ve tarihle iç içe geçmiş şehirleri görmek, İsfahan'dan Şiraz'a, Kum'dan Kâşân'a... Sonra, Hoy'da Şems-i Tebrizî'nin izini sürmek, Anadolu'daki Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran'ın da memleketi olduğunu öğrenmek... Daha
Tükendi
"Çocuklarınıza anlaşmakta zorlanıyor musunuz? Çok mu şımarıklar? Çok mu sinirler? Çok mu ağlıyorlar? Yoksa çok mu sessiz ve içe kapanıklar? Paylaşmayı bilmiyorlar mı? Arkadaşlarıyla sürekli kavga mı ediyorlar? Televizyonun başından kalkmıyorlar mı? Çocuklarınızla, başkalarına anlatmaktan çekindiğiniz sorunlar mı yaşıyorsunuz? Problemleriniz karşısında her yolu denediniz ve başarısız mı oldunuz? Sorunlarınızı çözememekten dolayı mutsuz musunuz? Onlara manevi değerlerin nasıl vereceğinizi bilmiyor musu
Tükendi
"Kelebek renkli yüzümün solgun yarısı, ben Bünyamin Avcı 13 yaşındayım... Şu sıralar İstanbul'da yaşar, dedemle kalırım. Ailemi bir yıl evvel bir trafik kazasında hakka uğurladım ve o gün bugündür yetim kalmışım. Şimdilerde ise benim için hazırlanan sonun hayrına yatar şerri ile uyanırım. Şeyhimin kaftanına kapanır boynumu yaslarım önüme. Dilimde La ilahe illallah, gözlerimde Muhammeden Resulullah, oysa nefsim şeytanın ellerinde ve yanlışlar fışkıracak, nereye dokunsam sanki bu hikâyede..." Bu kitap asır
Tükendi
Sultan Abdülaziz dönemi, beşeriyetlerin varoluşları, devletlerin kurtuluşları ve yeni iktisatlara dair yol arayışları devri idi. Üstüne güneş batmayan devletin çöküş dönemlerinde tahta oturan bir padişahın çaresiz demleri bu çöküşü engellemeye ne yazık ki yetmedi. Cenab-ı Hak'kın hikmetinden başka hiçbir varlığın teselli edemeyeceği bu hüzün, kubbedeki bu acı seda, ancak geçmişi ve geleceği görebilmiş, iyi idrak edebilmiş idarecilerin kadim gölgeleri altında anlamlandırılabilir. Ne yazık ki Sultan Abdülazi
Tükendi
"Şiir için edebiyat için süs, çerez diyenler var. Karnı tok, sırtı pek milletlere göre bu söz belki doğrudur. Libas hizmetini gıda vazifesini görmeyen edebiyat bize hiçbir şey söylemez. Hele, "Sanat sanat içindir" gibi yüksek nazariyeler bizim idrakimizin pek fevkindedir!.." "Bu vatan bizim, biz bu toprağın harcıyız; lâkin hayat meşgalemiz için bize kapılar kapalı olduğundan, pek istemesek de açık kapıları zorlayacağız. Artık nasibimizi gönüllü sürgünümüzde arayacak ve hasrete dûçar olacağız. Mısır'a hicre
Tükendi
"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik..." İşte bu hitabın bize olduğunu unuttuk. Belki unutmadık da kulaklarımızı tıkadık bu hitaba. Zamanın ve mekânın tüm olgularının bizlerin hayatları ve elleri arasından geçeceği şuurunu yitirince bu cümlelere muhatap olmayı da istemedik belki... Neydi gençliğimize yüklenen şuur, duy artık denilen gerçek? Bu kadar önemli miydi gençlik denen şey ki bunca kalem erbabı ve üstadı önce gençlik dediler. "Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının,
"Gam yükünün tüccarları gelir gider durmadan. Her gün can verilip can alınan pazarlar kurulur. O âşıklar ki kalplerini bir şemsiye gibi açarlar hayalin yağmurunda. Ve aşkın devletinde ölüm bile ölümsüzlüğün kapısını çalar. Âşıkların ölümsüzlük badesini yudumladığı sokaklarında kalpler sonsuz bir neşe içindedirler." Ummadığı, beklemediği bir nimete ya da varlığa kavuşmaktır insan için aşkın devletine ermek. Ömrü Adem ile Havva'nın yaratılmasından bile eski olan devlettir O! Bu devletin sınırı sınırsızlıktı
"Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyet Devleti'ne geçilirken yapılan devrimler muvacehesinde, özellikle yazının değiştirilmesi neticesinde "tu kaka edilen" devasa Osmanlı kültürüne mukabil, giydirme bir şekilde halka dayatılan, Garp kültürü, gayet kısıtlı bir çevre dışında, beklendiği kadar rağbet görmemiş, dolayısı ile hazım da edilmemiş, edilememiştir. Kör bir Garp savunuculuğu, yaktı yıktı, kırdı geçirdi, mevcut olan her şeyi. Çünkü Garb'ın hem tadı, hazzı, yapısı, hazmı, bize ait değildi. Ancak Garp san'atla
Tükendi
"Şu gök kubbenin altında söylenmemiş söz yoktur derler. Sadece söz mü? Aslında gök kubbenin altında düşünülmemiş, denenmemiş şey de yok gibidir. İnsanoğlu değişim adına binlerce yıldır koşturur ama yolu dönüp dolaşıp hep aynı yere çıkar. Bu gün yeryüzünde kasım kasım kasılan modern insanın hali, Keloğlan masallarının başındaki tekerlemede dillendirilen:"Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, bir dönüp bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş." durumundan başka bir şey değildir. Aslına bakılırsa modern i
Tükendi
Türklüğe karşı düşmanlık, işlenen soykırımlar ve eritme politikaları o toprağın Türk olan her ferdini yok etmek için yapılan soykırımlar? ABD ve İngiltere'nin, Irak'a düzenlemiş olduğu adına "Özgürlük Operasyonu" dedikleri sözde yardımlar? Ve sonrasında olanlar? 1920'den bu yana durmadan akan Türkün kanı? Ve onlarca katliam!.. Dünyanın umurunda mı? Elbette değil! "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur!" sözünün haklılığını gösterir nitelikte işlenmiş onca insanlık suçu? Çok uzağımızda değil hemen Türkiye sı
Tükendi
"Haydi, şimdi güzel bir çay demleme vakti. Unutma! Çayı da Besmele ile demle ki muhabbetimiz daha bir güzelleşsin, bereketlensin muhabbet. Bu kitaba başlamadan evvel ailende kim var ise almalısın sağına soluna... Başlarken biraz izin ver telefonlarıyla oynamalarına kapat gözlerini ve tüm kalbinle "Rahman ve Rahim Olan Allah'ın adıyla "de! Olmadı… Bir daha hisset, sana şah damarından daha yakın olan Rabbini! Dudaktan olur mu hiç! Kalbine at, ritmini hisset. Bak, şimdi kalbin yanmaya başladı ve ötelerden
Cephe gerisinde mevzilerinde boylu boyunca yatan kınalı kuzular sessiz bir devrimin peşindeyken, kahrolsun Emperyalizm demeden, Emperyalizmin köküne şehit kanı dökmeye hazırlanıyordu. Sessizdi cephe, yer sessiz, gök sessiz; Semada melekler sessiz, dua da evlatlar, evde eşler, cephe de eli silah tutan babalar sessiz; Dedeler sessiz, nineler sessiz... Tüm karanlılığı ile kâinatı kökünden sarsacak kudreti ile devasa bir sessizlik?" "Çanakkale?den Bu Güne" Devrim Günlüğü Mustafa Akif Ekşi imzasıyla, tarihi sorg
"Benim vebalı bir hasta gibi terk ettiğim, senin ise hep kalmak istediğin, dünyada bir yerden yazıyorum sana ey çocuk... Ütopyaların sayıca çok olduğu hayallerimden, en vaz geçilmez olanı seriyorum topuklu ayaklarının altına ve ben yere batasıca kalbimi alıp gidiyorum çok uzaklara şimdi senin olsun benden geriye ne varsa olsun ki bilesin AMENNA demenin hakkaniyetini aşkta... Oysa bir gücüm olsa ve alabilsem zamanı en başa, sen çıka gelsen evimize, ben ağırlasam seni baş köşede hadsizliğim bir kat daha arts
İnsanın yaratılması ve ardından dünya sahnesine inen insanoğlu... Ve elbette bu sahnede en büyük rolü üstlenen kadının binlerce ciltlik kitap olabilecek nitelikte olaylar ile dolu yeryüzü serüveni... Kadın, anne olabilme yetisi ile yaratılmış ve varlıkların içerisinde özel bir iltifata mazhar olmuştur. Yaratılmasından itibaren tarihin derinliklerinde başlayan; tarihteki durumu, kurulan uygarlık ve medeniyetlerdeki yeri ve rolü... Geçmişten günümüze büyük sahabe kadınlar ve milli mücadelede yer alan kadın k
Tükendi
NLP
"Zihni Yeniden Programlamak - Başarı Teknolojisi" "İnsan zihni kendinden modellenen, bilgisayar gibi programlanabilir. Eğer herhangi bir durumun "en iyi / başarılı hali" zihinsel açıdan kodlanabilir ise, bir nevi algoritma (yazılım) yenilenebilir. İnsan; duygu, düşünce, dil ve davranışlarını dolayısıyla hayatındaki durumların gelişmesini yönetebilir." "İnsanların kendi sorumluluklarını kendi taşımalarının esas olduğu günümüzde; kendini geliştirmeye yönelik uygulamaları teşvik eden kitaplara ihtiyaç gittik
Tükendi
Bu kitapta, 2001 yılından bu yana Koçluk konusunda hem Türkiye hem Avrupa'da, hem uygulamada hem akademik düzeydeki çalışmaları ve yetiştirdiği Koçlar ile "Hocaların Hocası" olarak anılan yazarın birikimleriyle; Koçluğun ne olduğunu, Koçluğun ne olmadığını, Doğu'nun ve Batı'nın birikimlerini yoğurarak Koçluk yapabilmeyi, Dolayısıyla Koçluğun düşünsel, yaşamsal ve bilimsel kökenlerini Koçluk doğasının temel prensiplerini Koçluk iletişim anlayışı ve doğru dinleme, güçlü soru sorma, doğru geri-bildirim verme
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 54 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1