"Diz çökmeyenin başını keseceğiz. Kargılarımızı bu başlar ile süsleyeceğiz. Büyük il yolunda
durmadan ilerleyeceğiz. Acun atlarımızın ayaklarının altıdır. Gök yüzünün altındaki her yan
ilimiz, güneş bayrağımızdır. Hun budun kut bulsun!" dedi.
Hun alpleri de heyecan ile bağırdılar. Balamir Han'ın beyaz atı nereye giderse, onlar da ardından
her yana gideceklerdi. Balamir Han'a inanıyorlardı. Tanrı'nın kutu hanın üzerindeydi.
´´Evet öleceğiz. Öyle bir öleceğiz ki, ölüm bizi aldığına üzülecek. Öyle bir öleceğiz ki, adlarımız birer tuğ gibi göğe yükselecek. Öyle bir öleceğiz ki, ölümün bile ölesi gelecek...´´
Türk atlıları çevrelerini saran uğursuzların arasında kaldılar. Süvarilerin üzerine saldıran dönergeler atları parçalıyorlar, kara askerler mızraklarıyla süvarileri deşiyorlardı. Arada atların üstündeki süvarilerin boğazına kadar sıçrayan bakır tırnaklar ve kaftarlar görünüyordu. Çemberi yarıp çıkmak mümkün değildi. Türk ask
Vakit geçmeden uzaklardan koro halinde sesler gelmeye başlamıştı. Derenin o güzel türküsü sönük kalıyordu.Hayvanlarımız tedirgin olmaya başlamıştı.Tuhaf tuhaf seslerdi.Ne sesi olduğu belirsizdi.Gardımızı tabiatımız,hayvanlarımız ile beraber almıştık.
Arkadaşımın babası :Sakin olun onlar çakal uluması.çakal sürüsü geliyor.Hava sisli diye gündüz çıkmışlar.Onlar bizim kokumuzu almışlardır.Bizlere yaklaşamazlar.Kaçar giderler.Ama hayvanlarımızı nasıl sakinleştirecekdik.Tedirgin olmuşlardı.Derken sesleri gittik
‘Ben hayatımı koydum ortaya. Devlete karşı mücadele edenlerle savaştım. Bazılarına yanlış gibi gelebilir yaptıklarım, ama bence doğruydu. Kimliğim belli, yerimi bilen bilir. Devlet isterse her yerde çıkar hesabımı veririm. Ama gerçekten bir neticesi olacaksa. Ortalıkta gürültü koparmak için çıkmam. Kim olduğumu bilenler var, ne yaptığımı bilenler var. Hüdanabit değilim...´´
Bir millet, tarihi, iktisadi ve siyasi birçok düşmanlıklar, fenalıklar ve idaresizlikler yüzünden yoksul düşmüş ve geri kalmış bulunabilir. O milletin bunu gören, duyan ve acıyan evlatlarına düşen birinci vazife, bu asaleti çamurlardan ve sefaletlerden kurtarıp çıkarmaya ve yükseltmeye çalışmaktır. Bu da ancak milli benliğimize ve milli enerjimize inanmakla olur.
Milli benliğe inanmak, Türk milletinin mukaddes haklarına, faziletlerine, kabiliyetlerine, cevherine ve asaletlerine inanmak demektir.
Elinizdeki bu çalışma yazarının adında nispetle Aşıkpaşazade Tarihi olarak bilinen ve Osman Gazi'nin dedesi Süleyman Şah 'ın Anadolu'ya gelmesinden başlayarak II. Bayezid devrine kadar yaşananları özlü bir şekilde anlatan bir tarih kitabıdır.
Eserin yazarı olan Derviş Ahmed Aşıki uzun ömrüyle 15. yüzyılın neredeyse tamamını yaşayan bir tarih yazarıdır. O yazdıklarının çoğunu bizzat yaşamış olan bir tarihçidir. Bu nedenle Tarihi'in diğer tarih kitapları yanında önemli bir yeri vardır.
Aşıkpaşazade Tarihi'n
Eğitim Sistemi adıyla bildiğimiz uygulamalar Sanayi Devrimi için ihtiyaç duyulan toplum yapısını oluşturacak kararlar üzerine inşa edilmiştir. Endüstrileşmeden, istatistik biliminden, standartlaşmadan, ortalamacı anlayıştan, zekâ testlerinden, sıralama tutkusundan etkilenmiş ve kapitalizm tarafından misyonu değiştirilmiştir. Tüm dünyadaki eğitim sistemleri, bilimin beynimizin nasıl çalıştığına dair bulguları ve teknoloji çağında yaşıyor olduğumuz gerçeği ile çelişmektedir. İki yüzyıldır idealleştirilen orta
İki lider: Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa
İkisi de aynı yıl doğdu. İkisi de kurmay subay İkisi de Türk davasına gönül verdi.
Ama;
Biri başardı, biri başaramadı.
Biri imparatorluğun çöküşünde anılırken, diğeri yeni bir ülkenin doğuşuyla anıldı.
İki büyük değer
Biri vatanı kurtardı; Türkiye Cumhuriyetini Kurdu.
Diğeri Turanı kurmak istedi; Pamir Dağlarının etekle-rinde istilâcılarının kurşunlarıyla şehit düştü
Biri Türkiyenin öncüsü, diğeri Türk dünyasının öncü-sü
Bir iki devi bir kitapta bir araya getirdik
• Söylediklerin insanların kulaklarına değil, yüreklerine küpe olsun. Duygularına hitap ettiğin kişilerle güçlü bağlar kurarsın.
• Galipsen savunmanı, mağlupsan ataklarını güçlendireceksin... Güzel olan ise, ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayacaksın.
• Yönetici olmak, lider olmak anlamına gelmez. İkisi arasında ki fark dünyanın en küçük dağı Lupghar ile en yüksek dağı Everest gibidir.
• Bazen geri çekilmek korkaklık değil, senden sonrakileri oluşabilecek zararlardan korumaktır.
• Bazen verilen emri ter
Ey milletim! Sen bundan tamam beş bin yıl evvel
Altaylarda yaşarken
Tanrım sana dedi ki: "Ey Türk ırkı, bu yerden
Güneşlere süzülen kartal gibi uç, yüksel!
Senin her bir kuvveti râm edici ellerin
Bütün mağrur başlara yıldırımlar saçacak,
Sana Çin'in, İran'ın, Hind'in, Mısr'ın, her yerin
Er isteyen tahtları kollarını açacak."
Sen bu sesin önünde rüzgâr gibi dolaştın;
Sert yelesi dikilen aslan gibi savaştın.
İlk erleri tanıyan
Buzlu Alpler, Kafkaslar
Tufanlarla çağlayan
Coşkun Niller, Araslar
Se
Türkçülükle Turancılığın farklarını anlamak için, Türk ve Turan topluluklarının sınırlarını belirlemek gerekir. Türk, bir milletin adıdır. Millet, kendisine özel bir kültüre sahip olan topluluk demektir. O halde, Türk'ün yalnız bir dili, bir tek kültürü olabilir.
Oysa ki Türk'ün bazı kolları Anadolu Türklerinden ayrı bir dil, ayrı bir kültür yapmağa çalışıyorlar. Mesela, Kuzey Türkler‘inden bir kısım gençler bir Tatar dili, bir Tatar kültürü oluşturmaya çalışmaktadırlar. bU hareket, Türklerin başka bir mil
İran Türkleri Orta Asya'dan göç eden Oğuzlardır. Bu Türk boyları İslâm ülkelerine yayılmış, kurduğu devlet ve beyliklerle bu ülkelerin kaderini çizmiş ve tarihinde çok belirgin bir rol oynamıştır. Türklerin İran'daki varlıkları miladi başlarına kadar uzanmaktadır. İslam'dan önce Türklerin İran'a girişleri ilk defa M.S. 310 ile 374 yılları arasında Hunlar döneminde olmuştur. İran'a yapılan ilk Türk göçleri ve yerleşimlerinin ise Ak Hun'larının gelmeleriyle gerçekleştiği bilinmektedir.
1040 yılında o dönemd
Türk ordusu kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin milli birliğine önemli katkı sağlarken çağdaşlaşma yönünde de modern Türkiye'nin lokomotifi olmuştur. Türk ordusu tarihi bir süreklilik ve çağdaşlaşma gücünü temsil eder. Türkiye'de bütün devrimler ordu aracılığıyla yapılmıştır. Toplumsal gelişmeleri Batı'ya göre geri kalırken ordu ve çevresindeki bürokrat katmanlar toplum üzerinde etki yapabilecek güç ve örgütlülük gösterebilmişlerdir. Bu da çağdaşlaşma yönünde olmuştur. Türk milleti içinde asker arkadaşlığı
"Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin."
M. Kemal Atatürk
Dilşat, onurlu bir milletin ferdi olmanın gururunu bize yeniden hatırlatan, bir ferdin insanların saygınlığının nasıl kazanılabileceğini gösteren bir eser. Ne mutlu Dilşat gibilere, Ne mutlu Türk kadınına, Ne mutlu Türk anasına...
Orçun KA
-Haydi Mehmetler, tren hareket ediyor...
O an kalabalıklar arasında bir kopma oldu. Küme küme insanlar istasyona doğru yürümeye başladı. Vedalaşma bitmişti. Davullar hep birlikte Gençler dönüp dönüp el sallıyorlardı. Bütün genç Mehmetler trene bindi. Büyük izdiham oldu. O ses yine duyuldu:
-Aşağıda kimse kalmasın! Tren hareket ediyor!
Meydandaki kalabalık, gençlerin boşalttığı perona dolmuştu. Peron yetmemiş, kalabalık aşağılara kadar sarkmıştı. Davullar her yönden çalıyordu. Hep beraber mehter havasını
Türk Milletinin millî yazısına Göktürk, Köktürk veya Orkun, Orhun yazısı deniyor. Bunun sebebi, Türk yazısını en geniş ölçüde tanıtan 8. Yüzyıl Göktürk çağlarından kalma bu yazı ile yazılmış taş yazıtların, Orkun Irmağı çevresinde bulunmasıdır. Ancak; daha sonra Kem (Yenisey-Yeniçay) Irmağı'nın üst bölgelerinde 6. ve 7. yüzyıllarda Kırgızlar'dan kalma aynı yazı ile yazılmış taşlar da bulunmuştur. Aynı yazı ile Uygurlar'dan kalan yazıtlar ise 9. Yüzyıllara aittir.
Tarih, ibret alınmadığı sürece merhum Mehmet
Türklerin vatanı ne Türkiye ne de Türkistan'dır. Bu coğrafya Türkler için dar ve sınırlı bir alandır. Türklerin vatanı büyük ve ebedî bir ülke olan Turan'dır. Ömer Seyfettin bunu Kızıl Elma hikâyesinde "padişahın atının gidebildiği her yer" olarak belirler. Ziya Gökalp bu bakımdan somut bir vatan coğrafyası yerine soyut bir Turan'dan söz eder. Bunun için Türklerin yurdu ve Turan coğrafyasını sadece Türklerin yaşadığı topraklar olarak değil bir cihan hâkimiyetine kadar uzanacak ideal olarak belirler. Türkler
Kağıdın Bulunuş Hikayesi
Mısır Piramitlerinin Gizemi
Kral Midas Efsanesi
Dünyanın Yedi Harikası
Dağları Eriten Türkler
Kitap Dostları ve Kitap Düşmanları
Dünyanın Çevresi Nasıl Ölçüldü?
Tarihin En Büyük Savaşçısı Cengiz Han'ın Hayatı
Haçlı Ordularını Bozguna Uğratan Selahaddin Eyyübi
Moğolları Durduran Sultan Baybars
Anadolu'yu Bize Hediye Eden Sultan Alparslan
Hayatını Bilime Adayan Biruni
Tabipler Sultanı İbni Sina
İlk Türk Denizcisi Çaka Bey
Gönüller Sultanı Yunus Emre
Gemileri Karadan Yür
"Türk Devletini güçlü, Türk Milletini mutlu kılmanın zor şartlarda mücadelesini veriyoruz. Türkiye bugün her haliyle emperyalizmin azgınca saldırılarının sergilendiği bir ülke durumuna gelmiştir. Milletinin bekası için her türlü fedakârlığa katlanan Ülkücü Gençlik, bu saldırıyı bertaraf etme gayreti içerisindedir. Emperyalizm, Türkiye'yi sömürmek, bağımsızlığına son vermek istemekte, tarihi tecrübeleri ile yeni metotlar uygulamaktadır. Bugün işbirlikçileri ve piyonları aracılığı ile sömürüsüne uygun zemini
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.