Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 28 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Arap Ortadoğu’su ile sınırlı Doğu tasavvuruna sahip pek çok metinden farklı olarak oryantalizmin Osmanlı’ya bakışını, bu bakışın arka planını, içerdiği problemler ile sonuçlarını içeren bir özgünlüğe sahip olan elinizdeki eser, oryantalizmi bilimsel-akademik bir çalışma alanı olarak sınırlayan bakış açılarına karşı kavramın modern Batı toplumuna egemen bir bilgi sistemi olduğu ve oryantalizmin tarihsel açıdan özellikle Osmanlı realitesinin göz önünde bulundurulduğu bir çerçevede ele alınması gerektiği fikir
Tanzimat dönemi sanayileşme açısından, geniş çapta ihtiyaç duyulan malları imal etmek amacıyla tesis kurma politikalarının hayata geçirildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde, esas itibariyle Osmanlı Devleti bir sanayi hamlesi yapmak istemiştir. Bu bağlamda İstanbul’da Zeytinburnu-Küçükçekmece arasındaki sahil bandına yeni fabrikalar kurulmuş, bu arada İzmit’te de büyük bir kumaş fabrikası tesis edilmiştir. Bu kitabın konusunu oluşturan Hereke Fabrikası, bir nevi özel girişim olarak dönemin seraskeri Hasan Rı
Vakıf kurumu, hayır işlerinin ve kamu faaliyetlerinin yürütülmesinde genel olarak İslam toplumlarında özelde ise Osmanlı İmparatorluğu’nda yaygın ve etkin bir kurum olarak -kültürel, ekonomik, politik ve sosyal alanlarda- birçok araştırmanın konusunu teşkil etmektedir. Tahta bulunan padişahın başta annesi, hanımları, kızları ve kız kardeşleri imparatorluğun birçok yerinde kurmuş oldukları vakıflar aracılığıyla hem kendi dönemlerinde hem de vefatlarından sonra hayırseverlikle yâdedilmeyi başarmışlardır. Vakı
Millî Mücadele öncesinde Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sebebiyle halk perişan bir vaziyette bulunmakta yeni bir savaşı kaldıracak güce sahip görünmemektedir. Ayrıca kaynakların çoğu tüketildiğinden yapılacak bir savaşta en büyük problemlerden birisi ordunun yedirilip içirilmesi, beslenmesi yani iaşesi olacaktır. Ordu terhis edilmiş, Doğu Anadolu’daki mevcut bir askeri birlik istisna düzenli bir ordudan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta ülkenin içerisinde bulunduğu durumu;
Bir saray mensubunun XVI. yüzyıl sonları ile XVII. yüzyıl başlarına ait olan evkafını konu alan bu çalışmanın kahramanı Osman Ağa'dır. Enderun'da yetişen ve yaşamının büyük kısmını Topkapı Sarayı'nda geçiren ağa, III. Murad, III. Mehmed ve I. Ahmed dönemlerinde devlet hizmetinde bulunmuştur. Arşiv kayıtlarına yansıyan bilgilerden Enderun Hazinesi Kethüdası, Hazinedarbaşı ve Bâbüssaâde ağası olarak hizmet ettiği anlaşılan ağanın ayrıca toplumsal ihtiyaçları gidermek üzere iki vakıf kurduğu saptanmıştır. İpsa
Türkiye'de Ermeniler üzerine yapılan çalışmalar 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’ndan sonra başlayan ve 1915 tehcirine kadar cereyan eden olaylarla sınırlı kalmıştır. Bu tarihten önce Ermenilerin yerleşim yerleri, nüfus ve sosyo-ekonomik durumları hakkında yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Oysa Türklerle Ermenilerin ilişkileri Anadolu’nun ilk fetih yıllarından başlar. Bu dönem içinde geniş bir kültür alışverişine ve yüksek bir birlikte yaşama tecrübesine örnek oluştururlar. Türkler ve Erme
Cevat Çobanlı Paşa; 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin kazanılmasını sağlayan Müstahkem Mevki’nin kahraman kumandanı ve mütareke devrinin en zor zamanlarında Osmanlı genelkurmay başkanıdır. Cevat Paşa'nın Mustafa Kemal’in Anadolu'ya gönderilmesindeki rolü ihmal edilmiştir. Millî Mücadele'ye gizli ve açık desteğinden dolayı da Malta'ya sürülmüştür. Yakın zamanlara kadar adeta unutulmuş olan Cevat Paşa'nın hayatının aydınlatılması hem Çanakkale Muharebeleri'nin hem de Millî Mücadele'nin bilinmesi açısından ön
Terör ve terörizm, günümüz dünyasında önemli güvenlik sorunlarından birisi olarak gündemdeki yerini koruyor. Asimetrik karakteri, şiddet içermesi, farklı motivasyonla hareket eden gruplara/bireylere eşsiz taktikler ve fırsatlar sunması, icra maliyetinin düşük, önlenmesinin ise pahalı olması bu metodu daha uzun yıllar gündemde tutacaktır. Fırsat alanlarını görme konusunda, bürokrasiden-devletlerden daha yetenekli, hızlı ve elastiki olabilen terör örgütlerinin sosyal medyayı keşfetmeleri de uzun sürmedi. Sını
Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte gerçekleşen elit değişimi ile çevrenin talep ve öznelerinin merkeze akması, o zamana kadar uygulanagelmiş birçok politikanın değişimini de tetiklemiştir. Laisist politikanın esnemesi, iktisat politikalarındaki değişim, çevre ile kurulan ilişki biçimi gibi birçok temel davranış kalıbında farklılaşma gözlenir hale gelmiştir. Bu dönemin Türkiye tarihi açısından ciddi değişimleri gösterdiği bir vakıadır. Bu değişimden, elbette genelde kimlik politikaları, özelde i
Fotoğrafın doğumu ve gelişimi tüm dünyayı domino taşı misali etkileyen Sanayi Devrimi’nin yaşandığı dönemde olmuştu. Bu dönem bilimsel bilgi birikiminin had safhaya vardığı ve bu birikimin patlayarak üretime geçtiği bir zaman dilimiydi. Zaten fotoğraf da başlı başına bilimsel ve teknolojik bir buluş olması sebebiyle dönemin teknolojik dönüşümüne paralel olarak gelişimini sürdürdü. İnsanoğlunun uçmasıyla beraber de her teknolojide olduğu gibi askerî alanda da bu icadın kullanılması, strateji ve bilgi toplama
Yeni Türk devleti, milli bekayı güvence altına almak ve milleti ileri ülkelerin refah seviyesine çıkarmak için topyekûn bir yenileşme ve kalkınma seferberliğine girmiştir. Bu seferberlikte eğitim stratejik bir öneme sahiptir. Eğitimin “aslî unsuru” öğretmenlerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre öğretmenler bir milletin hür ve müreffeh bir insan topluluğu haline gelebilmesi için olmazsa olmazdır. O eğitime ve öğretmene verdiği önemi, 1921 yılında düşmanın top seslerinin Ankara’da duyulduğu günlerde bir Ma
Osmanlı İmparatorluğu 700 yıllık süreç içerisinde, değişen şartlara karşı pek çok müessesesinde yeniliklere gitmiştir. Taşrada temel idarî birimi olan sancakların idaresi de sürekli değişim içerisinde olmuştur. Çalışmamızda esas olarak, 1845 yılından, İmparatorluk sathında yeni bir idarî düzenlemeye, vilayet esasına geçilen 1864 yılına kadar geçen süredeki gelişmeler ele alınmıştır. Tanzimat’ın Diyarbekir, Erzurum ve Trabzon Eyaletlerinde uygulanmaya başlanmasını müteakiben karşılaşılan zorluklardan kısaca
Orta Çağ 8 yüzyıldan başlayan ve 14 yüzyıla değin devam eden uzun bir dönemi kapsamaktadır. Bu kadar uzun bir dönem de akla birçok soru getirmektedir. “Avrupa Orta Çağ’da mı doğmuştu?” ya da “sonraki gelişmeler veya yenilgiler Orta Çağ’ın sonu muydu?”, “Doğu dünyası bu dönemde Rönesans yaşadı mı?” Bu kitap, farklı başlıklar altında bu uzun döneme farklı pencerelerden yaklaşmaktadır. İlk başta Orta Çağ’ın ilginç yüzlerinden ittifak evliliklerinin, ünlü örneklerinden olan Otto Hanedanı dönemindeki prestij evl
Askeri iktâ‘ nizamı, Orta Çağ Türk-İslâm devletlerinde ordu-devlet düzenini tahkim eden ana unsurlardan birisidir. Bu noktada Memlûk Türk Devleti, toprağa bağlı ordu-devlet anlayışı ile teşkil edilen askeri iktâ‘ nizamı, Eyyûbî mirası olarak bölge ve dönem şartları dikkate alınarak yeniden inşa edilmiştir. Makrîzî’nin; “Ne Fatımiler devrinde ne de öncesinde, günümüz Türk Devleti’nde olduğu gibi Mısır ülke toprakları askerler için iktâ‘lar olarak tahsis edilmedi,” sözleri Memlûk askeri iktâ‘ nizamının mâhiye
Arap İzzet Paşa, II. Abdülhamid dönemi (1896-1908) mabeyn ikinci katipliği yapmış ve Yıldız Sarayı’nda resmi bir görev elde etmiştir. Arap İzzet Paşa II. Abdülhamid’in hizmetinde sadık bir danışman olarak görev yapmış gibi görünse de hakkında ortaya çıkan usulsüz atamalar, haksız servet edinimi ve rüşvet gibi daha birçok iddianın önüne geçilememiştir. 1908 II. Meşrutiyet’in yani Kanun-i Esasi’nin tekrar ilan edilmesiyle Abdülhamid’in emri ile yurtdışına firar etmiştir. Bu olay ile Arap İzzet Paşa’nın tüm ma
Gürcistan; kuzeyinde Kafkas dağları ve Rusya, güneyinde Türkiye ve Ermenistan, doğusunda Azerbaycan, batısında Karadeniz'in bulunduğu bir ülkedir. Gürcistan toprakları önemli ulaşım ve ticaret yolları üzerinde yer alması sebebiyle tarih boyunca birçok devletin ilgi odağı olmuştur. Roma, Bizans, İran, Arap, Türk ve Rus devletleri burayı idareleri altına almak için mücadele etmiştir. Osmanlı Devleti'nin Gürcistan topraklarındaki hâkimiyet mücadelesini anlatan birçok eser yazılmıştır. Bu eserlerden birisi de
Tükendi
1624 yılında Bağdat'ın Safevîler eline geçmesi üzerine alevlenen savaş sürecinde sadrazamların komutasında çıkılan seferlerle Bağdat'ın fethi müyesser olamamıştı. Neticede IV. Murad'ın 1638 yılında bizzat komuta ettiği ordu, 221 günlük yolculuk ve 39 gün süren kuşatmanın ardından Bağdat Kalesi'ni teslim almıştı. Sefer ve zafer, karmaşa atmosferini otorite ve sükunete tebdil ederken iki asır boyunca Osmanlı-İran mücadelesinin temel noktası olan Bağdat Kalesi fethedilerek uzun soluklu bir barış dönemi başlamı
Osmanlı Devleti, bekasının devamı için 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile ittifak anlaşması imzalanmış; sadece üç ay sonra 29 Ekim 1914 tarihinde henüz seferberlik yığınaklanmalarını tamamlayamadan topyekün harbe dahil olmuştur.Suriye’de konuşlu IV. Osmanlı Ordusu, müttefiki Almanların istekleri doğrultusunda Süveyş Kanalı’na iki kez harekât gerçekleştirmiş; başarılı olamamıştır. Bunda kuşkusuz IV. Ordunun lojistik faaliyetlerinden sorumlu Menzil teşkillerinin işletilememesinin payı büyüktür. Çoğunl
“…saf gümüşten imal edilmiş ve 400 Roma ratlı ağırlığındaki küre hazır olduğunda yedi iklimi ve yedi iklimin kapsadığı kara parçalarını, kıyı şeritlerini ve iç kesimleri, dünyanın yerleşime elverişli olan ve olmayan bölgeleri, yerleşim yerleri arasındaki mesafeleri, körfezleri ve denizleri, nehir yatakları ve havzaları hakkında kesinleştirilmiş olan bilgileri ve doğruluğu kanıtlanmış ölçüm ve mesafelerini, çizim tahtasındaki modele uygun bir şekilde, hiçbir farklılık yapılmaksızın yuvarlak gümüş dünya
Ahmet Acar’ın “Osmanlı-İran Diplomasisi, Tahran Büyükelçiliği’nin Kuruluşu” başlıklı çalışması, yakın dönem diplomasi tarihimizin şimdiye kadar üzerinde pek az inceleme ve araştırma yapılmış önemli bir dönemini arşiv belgeleri ışığında aydınlığa kavuşturuyor. Osmanlı dönemi Türk-İran ilişkilerinin yaklaşık beş yüz yıllık idari, askeri, siyasi ve diplomatik tarihini geniş bir özetle ortaya koyan Acar, Osmanlı ve İran devletleri arasındaki diplomatik ilişkileri geçici temsilcilikler düzeyinden “daimi e
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 28 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1