Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Yaşlı bir Osmanlı gemicisi düşmanlara esir düşer. Esareti boyunca umudunu hiç kaybetmez. Hep bir gün Osmanlı gemilerinin gelip kendisini kurtaracağını ümit eder. Esaretinin son günlerinde iyice yaşlandığı için onu yalnız bir adaya bırakırlar. Bir gün ufukta Osmanlı gemilerinin adaya yaklaştığını görür. Üstelik gelen geminin kaptanı kendi öz oğludur.
Sermet Bey, Erenköy’de bir köşk kiralamak ister. Burada emlakçılık yapan Hacı Niyazi Efendi, bir köşkü olduğunu ancak buranın perilerle dolu olduğunu söyler. Sermet Bey inanmaz, köşkü tutar. Bir süre sonra periler çıkmaya başlar. Ancak Sermet Bey işin peşini bırakmaz ve periyi yakalar. Peri, Hacı Niyazi Efendi’dir.
Osmanlı sarayı, İran Şahı’na bir elçi gönderecektir. Yalnız bu elçinin o sarayda hakarete uğrama ve öldürülme tehlikesi olduğundan, çok yiğit, çok cesur bir elçi aranmaktadır. Sadrazama Muhsin Çelebi adında birini haber ederler. Bu adam hakikaten kimseye minnet etmeyen, yiğit birisidir. Elçi olarak giderken devletten bir kuruş dahi almaz. Bütün masrafı kendi serveti ile karşılar. Üzerine de o sırada Üsküdar’a yeni gelmiş olan Pembe İncili Kaftan’ı alır…
Kenan Bey, Selanik’te yaşayan bir Türk mühendisidir. Avrupa’da tahsilini görüp Selanik’e dönmüş, burada İtalyan bir hanımla evlenmiştir. Kenan Bey Türklüğünü tamamen unutur, fakat bir gün olan bitenleri, yaşadıklarını düşününce yeniden Türklüğünü hatırlar. Primo, İtalyan eşinden olan ilk çocuğunun ismidir. Evvela bu çocuğu İtalyan adetleri üzerine büyütürler. Primo da bir gün babasının Türk olduğunu ve kendisinin de bir Türk çocuğu olduğunu fark eder.
Berber salonunda müşteriler can sıkıntısıyla sıralarını beklerken içeriye heybetli mi heybetli bir müşteri girer. Öyle heybetli bir adamdır ki diğer müşteriler gözlerinin ucuyla bile bakmaya çekinir. Derken adamın ansızın bağırması ve çömelmesiyle herkes şaşkına döner. Adam, berberin yakasında gördüğü küçük, yürüyen bir şeyden korktuğunu söyler. Müşteriler berberin kıyafetini incelerler ve görürler ki bu heybetli mi heybetli adamı yerlere çöktüren şey küçük bir atsineğidir.
Soğuk bir sabah, bir çocuk annesi tarafından namaza kaldırılır. Bu onun ilk namazıdır. Dadısının da yardımıyla ılık su ile abdest alan çocuk, ilk namazını kılar.
Hatice Hanım dul, zengin bir hanımdır. Evinde hizmetçileri vardır. Sürekli evde yüksek topuklu ayakkabılarla dolaşır. Böylece hizmetçiler onun gelişini önceden haber aldıkları için ev içinde yaptıkları yaramazlıklarında hiç ona yakalanmazlar. Bir gün doktorun tavsiyesiyle bu yüksek topuklu ayakkabıları çıkaran Hatice Hanım hizmetçilerini uygunsuz vaziyette yakalar ve hepsini kovar.
İslam düşüncesinin şekillenmesinde önemli bir yeri olan Gazâlî kelam, felsefe, mantık, usul-i din, tasavvuf konularında yazdığı kitaplarla haklı bir üne sahip bir filozoftur. Kimileri tarafından felsefeye ve filozoflara yönelttiği eleştiriler nedeniyle İslam felsefesinin donuklaşmasına yol açtığı suçlaması, Gazâlî'nin önemli bir düşünür olduğu gerçeğini değiştirmez. Doğu ve batı felsefelerinde çok önemli bir kitap olarak kabul edilen bu çalışma günümüzde de geçerliliğini korumaya devam etmektedir. Gazâlî
Okumak, her kitapta bizleri farklı hayatlar, farklı insanlar, farklı bakış açıları ile tanıştırır. Peki önemli olan çok kitap okumak mıdır yoksa az ve özümseyerek okumak mı? Dahası, yalnızca para kazanmak için yazan yazarların görüşlerini okumak için harcadığımız zaman buna değer mi? Ticari amaçla kitap yazanların kitapları ne kadar okunmaya değer? Schopenhauer'ın bu kitabında tüm bu sorulara cevap ararken, insana, okumaya, yazmaya ve düşünmeye dair yaklaşık iki yüz yıl önce yaptığı saptamaları ve öneriler
"Eğitim toplumun şimdiki aşaması için değil, o toplumun daha iyi geleceği için olmalıdır." "İnsan, eğitilmesi zorunlu olan tek yaratıktır" "İnsanoğlu yalnızca eğitim vasıtasıyla insan olabilir" Aydınlanma düşünürü Immanuel Kant, eğitim felsefesinin klasiklerinden biri olan bu kitabında eğitimi "nesiller boyu tatbikatla kusursuz hale ulaştırılması gereken bir sanat, bir uzmanlık" olarak tanımlıyor. Kant bize eğitim meselesini James, Dewey ve Skinner gibi Amerikan pragmatistlerinin ortaya koydukları çerçeve d
Franz Kafka en kişisel engellenmelerini, kaygılarını ve fantezilerini, zamanının çok ötesinde olan aşırı yaratıcı öyküleri ve romanlarına taşıyarak, şaşkın ve korkmuş yirminci yüzyıl insanlarının evrensel sözcüsü olmuştur. O, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir sömürge karakolu olan Prag'da yaşayan biri, Bohem dili konuşulan Prag'da Almanca konuşan topluluğun bir üyesi, Almanca konuşanlar arasında bir Yahudi, Yahudiler arasında da tam bir bireyciydi. Kendisi, içerisinde olduğu bütün azınlıkların konu
Atalarımızın dediği gibi gören gözün hakkı vardır. Bu hak, anlamaktır. Sevde, görmenin hakkını vermeye çalışanın gördüğü ve görmediği şeyleri anlama yolundaki öyküsüdür. Karşısına çıkan insanlığın iyiliği ve kötülüğü hakkındaki sorular, peygamberlerin yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan kutsal hatıraları, dünyanın binbir türlü hali bu yolu karmaşıklaştırmakla beraber daha güzel kılmaktadır. Sevde, tüm bunları kendisi için bir basamak olarak kullanarak en kutsal olanı anlamaya yaklaşmaktadır... Asırlar aras
Allah, İlahî zatından taşan şerefli ruhuyla bizi ve sizi doğrulasın! Bu kitapta açıkladığım Hayy bin Yakzan, Asal ve Selaman'ın hallerine dair konular hiçbir eserde bulunmayan ve olağan konuşmalarda duyulamayacak çok önemli sözleri içermektedir. Bizden önceki bilginler, bu bilgileri açıklama konusunda cimri davranmışlar, ehli olmayan kimselerden saklamışlardır. Biz onlara muhalefet ederek bu bilgileri açıkladık ve üstündeki örtüyü kaldırdık. Bunu yapmaya bir mecburiyet duyduk. Büyük peygamberleri izleme yük
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2