Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
En yakın arkadaşından ayrılmayı kim ister, Yankı da istemiyor. Ama babasının işi nedeniyle taşınmak zorundalar. Sevdiği her şeyi geride bırakacak olması yetmezmiş gibi bir de geceleri geziyor, hem de uyurken! Uyumak için yatağına yatıyor, gözlerini mutfakta açıyor. Yankı’ya göre her şeyin sorumlusu zorla içtiği sebze çorbası! Çağdaş çocuk edebiyatımızın sevilen yazarı Nazlı Deniz Güler, şehir değiştirmenin yarattığı fırtınaları mizahi bir üslupla anlatıyor.
Doğum gününde ne ister bir çocuk? Bir bisiklet? Bir elbise? Bir kitap? Belki de bir oyuncak. Miri bir arkadaş̧ istiyordu. Boyu boyuna, huyu huyuna uygun bir arkadaş̧. Hediyesini açtığında sevinçten havalara uçtu. Aradığı arkadaşı bulmuştu. Ama nedense Miri dışında herkes çok şaşkındı Nazlı Deniz Güler'den çocuk aklının yaratıcılığı ve arkadaşlık üzerine farklı bir hikaye.
R heyecanlandığında, korktuğunda ya da gerildiğinde kekeliyor. Okuldaki ilk gününde, herkes ona bakarken adını düzgün söyleyemediği için adı "Ruru" olarak kalmış. Ancak her şey değişmek üzere! Çünkü R'nin; annesine, babasına, öğretmenlerine ve sınıf arkadaşlarına bir sürprizi var!
Nar, üçüncü sınıfta. En sevdiğ i gün cumartesi, en sevdiğ i renkler siyah ve beyaz. Annesi o nların renk olmadığını söylüyor ama o aslında tüm ren klerin beyazdan oluştuğunu, siyahın da onları sa kladığını biliyor. O yüzd en siyah beyaz fotoğraflar çekmey i çok seviyor. Bir de iki tekerlekli, siyah renkli bisikletin i çok seviyor. Unutmadan… Bir şeyi daha çok seviyor: Parkı. Orada bir sürü ağaç var ve bazıları Nar’ın arkadaşı. Bu kadar ağaç olur da o ağaçlar altında bir karşılaşma ol maz mı! İşte karşınızda
Tükendi
Karanlıkta her şeyin şekli değişir, hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, tüm korkular açığa çıkar ansızın. Ama korkmamanın da bir yolu var: karanlığı bilmek. Çünkü bilinmeyen şeyler, karanlıktan bile kötüdür. Çağdaş çocuk edebiyatının önemli yazarlarından Nazlı Deniz Güler, altı öyküsüyle bambaşka bir karanlığı tanıtıyor. Öykülerini okuyanlara, "Belki de karanlığın en yakın dostu hayal gücüdür," dedirtiyor
Tükendi
Yuvasından taşınmaya mecbur bırakılan bir köstebek nereye gider? Çağdaş çocuk edebiyatımızın önemli yazarlarından Nazlı Deniz Güler hayvanların yalnızlaştığı, yurtsuzlaştığı çarpıcı bir öykü anlatıyor.
Çakıl, deniz kenarına gittiği günü, daha önce karşılaştığı tüm balıkları, hatta evdeki minik kırmızı balığını düşündü. Hayır, hiçbirisi böyle görünmüyordu. Belki de bu bir balık değildi, başka bir şeydi!Meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli Çakıl’ın her macerasında bir duygu gizli. Bu kitapta da “korkmak” ile ilgili sımsıcak bir öykü var.
İçerisi rengarenkti. Her yer birbirinden güzel çiçeklerle doluydu. Mis gibi kokuyordu çiçekçinin dükkanı. Meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli Çakıl'ın her macerasında bir duygu gizli. Bu kitapta da "üzülmek" ile ilgili sıcacık bir öykü var.
Kral, işini çok seven bir bekçi köpeği. Çünkü hayatındaki en değerli şeyi, yani ailesini koruyor. Sadece küçük bir sorun var: Kral çok fazla şeyden korkuyor, korkunca da havlamaya başlıyor! Üstelik ailesi dışında kimse Kralı'ı anlamıyor. Herkes onun sinirlendiğini sanıyor. Kocaman bekçi köpeğinin onlardan korkabileceğini akıllarına bile getirmiyorlar. Oysa krallar da korkar!
Tükendi
Güneş çoktan batmıştı ve deniz dalga dalga uzanıyordu, çakıltaşlarıyla dolu sahilde. Çakıl yerdeki taşları teker teker alıyor, denize fırlatıyor, bir yandan da yerinde zıplıyordu, tarifsiz bir neşeyle. Meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli Çakıl'ın her macerasında bir duygu gizli. Bu kitapta da "heyecanlanmak" ile ilgili sıcacık bir öykü var...
Tükendi
Tıkır tıkır sesler geliyordu mutfaktan, bir de hiç güzel olmayan kokular. Çakıl hemen odasından çıktı, evin dar koridorunda zıplaya zıplaya yürümeye başladı. Meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli Çakıl'ın her macerasında bir duygu gizli. Bu kitapta da "iğrenmek" ile ilgili sıcacık bir öykü var.
Küçük Kara Bulut, onu fark eder fark etmez şemsiyesini açan insanları gördükçe hüngür hüngür ağlıyor. Ağlamak istemiyor ama o ağlamazsa nasıl yağmur yağacak? Bembeyaz bulutlar arasında kendini farklı, çirkin ve yalnız hisseden Küçük Kara Bulut'un hikâyesi yağmurdan kaçmayanları anlatıyor. Nazlı Deniz Güler'den yağmurun yağışına farklı olduğu kadar romantik bir bakış.
Tükendi
Güneş ışıl ışıl aydınlatıyordu, yemyeşil oyun parkını. Parkın tam ortasında duran Çakıl, çekti temiz havayı içine, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli Çakıl'ın her macerasında bir duygu gizli. Bu kitapta da "utanmak" ile ilgili sıcacık bir öykü var...
Tükendi
Y'nin canı bazen gerçekten çok sıkılıyordu. Özellikle de şu hiç hoşlanmadığı aile buluşmalarından sonra. Çünkü başarılarıyla öve öve bitirilemeyen kuzenlerinin yanında sus pus beklemek zorunda kalıyordu, hem de saatlerce! Y kuzenleri gibi değildi ki, herhalde sadece, "dünyanın en işe yaramaz çocuğu" madalyasını kazanabilirdi. Bu yüzden de anne ve babasının Y hakkında anlatacak hiçbir şeyi olmuyordu. En azından Y böyle düşünüyordu. Belki de tek yapması gereken kendi yeteneğini keşfetmekti.
"Her şey matematik dersinde başladı. Daha doğrusu matematik dersinin bitmesine yedi dakika kala... E defterini kapatmış, kolundaki saate bakıyor, farkında olmadan saniyeleri sayıyor ve içten içe, sözlüden kurtulduğunu düşünüyordu." Oysa E, matematikte belki de sınıfın en iyisiydi. Öyleyse bu korkusunun sebebi neydi? E'nin problemleri bu kadarla da kalmıyordu aslında. Peki bunca problemi nasıl çözecekti?
Benim adım Fındık. Ben bir sincabım. Ön dişleri ayrık bir sincap. Küçükken bu dünyada en çok sevdiğim şey cevizdi! Zaten dişlerim de ceviz yemeye çalışırken kırıldı ve böyle oldu. Sakın bu yüzden yaramaz olduğumu düşünmeyin. Aslında küçükken çok uslu bir sincap olduğum bile söylenebilir. Bana inanmıyorsanız, anneanneme sorabilirsiniz. Beni bu dünyada en iyi tanıyan o, çünkü ben anneannemle birlikte büyüdüm. Hem de İstanbul'da, Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesindeki bir ağaçta!
Yankı'nın çok sevdiği bir arkadaşı, okulu, evi ve odası var. Ama bunların hepsi değişmek üzere, çünkü başka bir şehre taşınıyorlar! Yankı bir yandan toplanma telaşıyla uğraşıyor bir yandan da arkadaşından ayrılmanın üzüntüsüyle başa çıkmaya çalışıyor. Bütün bunların üstüne bir kâse sebze çorbası içince de olanlar oluyor!
Tükendi
Herkese merhaba! Ben kelimeler üzerine düşünmeyi ve onların bana neler hissettirdiklerini yazmayı çok seviyorum. Hatta en büyük hayalim, sadece kendi seçtiğim kelimelerden oluşan bir sözlük yazmak. Ama kimse bu sözlüğü benim yazdığımı anlamasın diye kapağında ismim yalnızca "B" olarak geçecek! Elbette önce annemle babamın verdiği habere alışmam ve sınıfımıza yeni gelen kız yüzünden karışan aklımı toplamam gerek!
L, liste yapmayı çok ama çok seviyor. Onun "En İyi Atıştırmalıklar Listesi"nden tutun da "Umutsuzluk Anında Yapılabilecekler Listesi"ne kadar her şey için bir listesi var. Ancak annesiyle babası yurtdışına gittiğinde, ablasıyla evde yalnız kalan L'ye bir şeyler oluyor: Listeleri artık işe yaramıyor! "Bu Hafta Yapılacaklar Listesi"yle büyük sorunlar yaşayan L'nin, hemen bir çözüm bulması gerekiyor.
Zeze çok mutsuz. O kadar mutsuz ki, canı yataktan çıkmak, en sevdiği reçelden yemek ve hatta hangi tokayı takacağını düşünmek bile istemiyor. Neden mi? Çünkü en yakın arkadaşı olan anneannesi bir yolculuğa çıktı. İşte Zeze bu yüzden kendini çok ama çok yalnız hissediyor. Sonra birden "D" adında birinden gizemli mektuplar almaya başlıyor ve her gün aynı şeyi düşünüp duruyor: "Peki ama kim bu D?"
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1