Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 15 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Seyyid Kutub, iki okuldan mezun olmuştur. Birincisi, çağdaş Doğu-Batı kültür ve araştırma okuludur. Uzun yıllar bu okulun kademelerinden geçerek çağdaş dünya kültürünü tanıyan Doğu'nun önde gelen kişilerinden olmuştur. Kırk yılını bu okulun ilimlerini öğrenmekle geçirmiştir. Bu nedenle ona, çağdaş düşünce akımlarını, çağdaş uygarlığın üstünlük ve çirkinliklerini, hatta dünyayı avucu içinde tutmaya çalışan ekonomik ve politik güçleri en gerçekçi biçimde teşhis eden ve tanıtan çağdaş bir düşünür, denilebilir.
İslam ümmetinin Kuranla ilişkisindeki kopukluk asırlar öncesine uzanıyor. Kurana gösterilen ilgi onun şeklini tazimden öteye geçmiyor. İslama olan duygusal yönelim, vahyi ilkelerin kılavuzluğuna muhtaçken; bu yönelim vahiy dışı kaygılarla üretilen beşeri kültürlerin çekim alanınca kuşatılıyor ve kitlelerin dini kimliği bulanıklıktan kurtulamıyor. Bu bulanıklıkla, net bir Kurani bilincin ve bağımsız Müslüman kimliğin oluşumu mümkün olamıyor. Toplumsal yaşamımızda da tevhid ve adaletin hâkim olduğu bir zinde
İnsanın tabiatta kendi kendine var olduğunu iddia eden Materyalizmin veya Maymun gibi bir atadan evrimleştiğini ileri süren Darwinizmin söylediğinin aksine, Yüce Allah birçok ayette açık ve kesin olarak insanı kendisinin yarattığını belirtir. İnsanın kendisinden yaratıldığı ?toprak', turabin, tîninlazibin, hemeinmesnûnin, sülaletinmintînin, salsâlin, salsâlinkelfahhâri, gibi farklı nitelik kazandığı bütün kullanışlarda nekre/belirsiz olarak kullanılmaktadır. Bu da insanın hammaddesi olan toprağın özellikle
Kur’an İslam’ında kadın algısının kültürel İslam’daki algıdan farklı olduğunu belirtmeliyiz. Bu farklılığın din eğitim-öğretim yönteminde sıranın alt-üst olmasının yol açtığı din algısının alt-üst olmasından kaynaklandığını birçok kez belirttik. Din eğitim-öğretim yönteminde sıralamanın altüst olması yahut tersine çevrilmesi sonucu yerel ve ulusal kültürlerin inanç, anlayış ve düşüncelerin oluşturduğu bu çarpık din anlayışı gün gelmiş İslam olarak algılanmış ve yüzyıllardır Kur’an’a dayatılmıştır. Faturası
Tükendi
Allah'ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği tevhid ve birlik dini olan İslam, Emeviİslamı, Abbasi İslamı, Arap İslamı, Acem İslamı, Türk İslamı, Berberi İslamı gibi kavimlerin ve devletlerin İslam'ına yahut Harici, Sünni, Şii, Mutezili, Mürcii, Kaderi, Cebri vd. fırkaların İslamına ve örneğin Ehl-i Sünnet'in içinde de Maturidi, Eşari, Selefi, Vehhabi, Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli, Reyci, Rivayetçi vd. kollarına ayrıldığı gibi her birinin kendi içinde de ayrıldığı onlarca fırka ve mezhebin İslamına dönüştü.
Tükendi
"Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dilerse artık onun önüne de geçilmez. Onlar için Allah'tan başka koruyucu da bulunmaz." (13 Ra'd/11) Kader/takdir meselesine bu ölçüler içinde bakmak ve Yüce Allah'ın insanlar adına önceden karar vermesi ve uygulatması olarak değil, evrende her şeyi bir ölçü ile yapması, nizama ve yasalara bağlaması ve insanların bu nizam altında yaşamış olduğunu bilmek gerekir. Onun indirdiği vahye uyanlar ve aklını
Müslüman toplumların geri kalmasının ve bugün yaşanan birçok sorunun arkasında tecdit bilincinin ertelenmiş olması yatmaktadır. İçtihat ertelenmiş, yeri, tabiatı ve kaynağı itibarıyla farklı olan mitolojik veya teorik yaklaşımlar tarafından doldurulmuştur. Taklit taassubunun zihinleri dumura uğrattığı, tecdit bilincinin köreldiği, beşerî mülahazaların mutlaklaştırıldığı, ortaya çıkan yeni sorunlara Kur'an'î çözümler üretme zorunluluğunun ertelendiği bir gerçeklik zemininde, Müslümanların yeniden uyanış ve K
Yazan: Haksöz Yazı Kaynağı: Haksöz Haber Yaratıcımız olan Allahın, hayatın anlamı ve akıbeti hakkında elçilerinin sonuncusu Hz. Muhammed (s) aracılığıyla insanlığa ilettiği haber/hidayet, Kuran-ı Kerimdir. Bu temel haberin ve ölçünün kavranması ve uygulanmasında örnek alacağımız öncü insan ise Rabbimizin hikmet ihsan ettiği ve bizim gibi bir kul olan Allahın Elçisi Hz Muhammeddir. Hz. Muhammed, Allah tarafından seçilmiş, en büyük ve biricik mucizesi Kuran olan; sadece Araplara değil, bütün insanlara hidaye
Tükendi
Kuran İslamında kadın algısının kültürel İslâmdaki algıdan farklı olduğunu belirtmeliyiz. Bu farklılığın din eğitim-öğretim yönteminde sıranın altüst olmasının yol açtığı din algısının altüst olmasından kaynaklandığını birçok kez belirttik. Din eğitim- öğretim yönteminde sıralamanın altüst olması yahut tersine çevrilmesi sonucu yerel ve ulusal kültürlerin, inanç, anlayış ve düşüncelerin oluşturduğu bu çarpık din anlayışı gün gelmiş İslam olarak algılanmış ve yüzyıllardır Kurana dayatılmıştır. Faturası da bu
Allah ve ahiret inancı başta olmak üzere islam inancının temelde gayb inancına dayandığını, gaybı da ancak Allahın bildiğini ve Peygamber seçtiği kişilere indirdiği vahiyle bildirdiklerinin dışında, göreceli/geçici veya mutlak gayb olsun, istisnasız yerde ve göklerde kimsenin gaybı bilmediğini, bildirilenlerin dışında gayble ilgili söylenenlerin tümünün zanni bilgiler olduğunu, zan ile de imanı ve küfrü gerektirecek inanç/akaid oluşturulamayacağını, böylece gaybı/bilinmeyeni bilmediği kesin olan Hz. Peygamb
Şeytan Üçgeni nitelemesinin rahatsız edici olduğunu biliyorum. Özellikle bidatın dini değiştirmek olduğunu anlamadan, bidatla ilgisi olmadığı halde kaşık çatal, minare ve otomobil gibi her yeniliğe bidat dedikten sonra dönüp bunların kötü değil güzel bidat olduğu savunmasını yaparak iyi bidatkötü bidat anlayışını/bidatını çıkaran, şunun hakkı ve hatırı için, bunun yüzü suyu hürmetine deyip şahıs, yer ve zaman gibi değişik şeylerle tevessül eden ve yemek duasından nikah duasına, hatim duasından cenaze ve kab
Tükendi
Allahın alemlere rahmet olarak gönderdiği tevhid ve birlik dini olan İslâm, Emevi İslâmı, Abbasi İslâmı, Arap İslâmı, Acem İslâmı, Türk İslâmı, Berberi İslâmı gibi kavimlerin ve devletlerin İslâmına yahut Harici, Sünni, Şii, Mutezili, Mürcii, Kaderi, Cebri vd. fırkaların İslâmına ve örneğin Ehl-i Sünnetin içinde de Maturidi, Eşari, Selefi, Vehhabi, Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli, Reyci, Rivayetçi vd. kollarına ayrıldığı gibi her birinin kendi içinde de ayrıldığı onlarca fırka ve mezhebin İslâmına dönüştü. B
Tükendi
İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM: HZ. İSA/MESİH'İN DÖNÜŞÜ İNANCI Mehdi Deccal Dönüş/Ricat İnancı Batılı Bazı Araştırmacılara Göre Mesihçiliğin Tarihi ve Kaynağı 2. BÖLÜM: DİNLERDE MESİH İNANCI VE KAYNAĞI a- Zerdüştlükte Mesih İnancı b- Yahudilikte Mesih İnancı 1- Yahudilikte Mesihin Kimliği 2- Apokaliptik Edebiyat 3- Mesih, Yahudilerin umudu 4- Yahudilikte Mesihin Gelişini Hazırlayan Şartlar ve Zamanında Gerçekleşecek Olaylar c- Hıristiyanlıkta Mesih İnancı 2- İncillerde Mesih inancı 2- Hıristiyanlara Gö
Tükendi
Hz. Peygamberin bağlayıcı din olarak yaptığı uygulama Kuranın kendisi olduğu için bu anlamda Sünnet ile Kuran, madalyonun iki yüzü gibidir. Kuran, vahyin sözel anlatımıdır, Sünnet bu sözel anlatımın uygulaması veya ete kemiğe bürünmesidir. Dolayısıyla Kuranı, yani sözeli kabul etmek ama bunun ete kemiğe bürünmesi olan sünneti/uygulamayı kabul etmemek, Hz. Peygamberin uygulamasını, örneğin namaz kılmasını, oruç tutmasını, hac yapmasını, cihad etmesini, infak etmesini, gusletmesini, vd. kabul etmemek veya Kur
İslam tarihi'nin erken bir döneminde meydana gelen ve diğer sapmaları tetikleyip yönlendiren yönetim sapması sonucunda İslam toplumu kamplara ayrılmış, fırkalar arasında meydana gelen dinsel, siyasal, sosyal ve kültürel çatışmalar Kur'an ve Sünnet İslamını aşındırmış ve gün gelmiş Müslümanlar İslamın izzet ve onuruna yakışmayan durumlara düşmüşlerdir. Yönetim sapmasının beslediği ve yönlendirdiği bu sapmaların sonucunda da denizin bittiği yere helinmiştir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 15 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1