Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Şiir denince öteden beri zihnimde çitlerini aşmaya çalışan bir at canlanır. Gergin kasları ve kan ter içinde devinen gövdesiyle bir yandan öbür yana koşturan bir at. Dilin ve varlığın içinde şiirin çırpınışı, sınırları zorlayarak öbür tarafa atlamaya çalışan bu at gibidir. Etrafımızı kuşatan çitler neyin çitleri ve öbür taraf neresi? Bir at bilemez bunları, bir şair de. Onun yegâne amacı, çırpınışının odak noktası onu tutsak eden, daraltan ve boğan şeylerden bir çırpıda kurtulmaktır.” “Şiir bir sınır sanat
Gökyüzünü buradan anlatmaya başla Buradan iki omzumun buluştuğu yerden mesela Göğsümün altında kaynayan o tufandan O bütün kitapların ilk ve son sözü Bitmez çalkantıdan, dinmez uğultudan Oradan başlar çünkü büyük yolculuk Oradan, o gökyüzüne önsöz olan
Tükendi
Şiir ve anlatı ilişkileri, modern edebiyatın en sorunlu alanlarından biridir. Türkiye'de modernist şiirin anlatıya mesafeli olduğu, modernist bir şiirde anlatısallığın bulunamayacağı yönünde çok yaygın bir kanaat var. Bu kanaate göre modernist şiir, insan duygularını en az sözcükle dışa vuran şiirdir. Oysa Türk şiirinde gerçek anlamda modernist diye nitelenebilecek ilk hareket olan İkinci Yeni'ye mensup şairlerin hiç de en az sözcükle yalnızca duygularını aktardıkları söylenemez. Aksine, hemen hepsinin uzun
okyanusta yüze yüze kaybolmak isteyen bir adam elleri kirletilmemiş bir sesizliğin derinliğinde bütün elbiselerinden soyunmuş bir tek elbise var üstünde bütün elbiselerin bir tek elbiseye dönüştüğü yerde acıdan başka neye güvenir insan yazmaksa yazdın ama boşuna görülen bir şeydir dünya
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1