Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Gerçeklerden hiçbir zaman sakınma. Yalanlar başka. Yalanların en büyük sorunlarından biri; her zaman, her yerde, yeniden bir yalana mahkûm olmasıdır. Hayatınızı, nasip ve nimetlerinizi imkânsızlıklar içinde aramayın. Nimetler ve saadetiniz, gücünüze muhtaçtır, olan biten ne varsa, fırsatlarınıza dönüşür çünkü insanın bildiği ne varsa bilmedikleriyle sınanıyor. Gitmem dediğin yere nasıl defalarca dönüyorsan bittim dediğin yerde de bitmiyorsun. Çok uzun zaman oldu, hiçbir şeye şaşırmayalı. Kimseye hiçbir şeyi
Dört Halife Dönemi Bizans ve Sâsânî devletlerinin İslam Topraklarına dâhil edildiği, İslam’ın çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı, Müslümanların farklı din mensuplarıyla ilk defa yoğun olarak karşılaşıp birlikte yaşamaya başladıkları, hayatın her alanında kurumsallaşmaya gidildiği ve daha sonraki dönemlerde müstakil bir disiplin haline gelen dinî ilimlerin temellerinin atıldığı önemli bir zaman dilimidir. Aynı zamanda sözü edilen dönem Hz. Muhammed’in vefatından sonra binlerce insanın dinden döndüğü, dört
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin. Dilerim Rabb’im kalbini daha önce hiç kimsenin ahını almamış birinin kalbi ile birleştirir. Tüm yollarını; şimdiye kadar yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen ALLAH’ın kudretinden, onun rahmanından asla şaşmayan, tek amacı, kalbini kirletmeden ona layık bir kul kalabilmek olan kimselere çıkarır. Rabb’im kimseyi sevdiği ile sınamasın. Duamdır; ALLAH seni nasibinden başkası ile yormasın güzel insan. Âmin, inşaAllah.
Hz. Muhammed, İslam'ın siyasal yaşama ilişkin şûrâ, adalet, ehliyet, eşitlik, inanç ve ibadet özgürlüğü gibi evrensel ilkelerini ve yaşadığı toplumdaki problemleri dikkate alarak birlikte yaşama projesi olan Medine Vesikası/Anayasasını hazırlamıştır. Projenin amacı; Medine'de yaşayan muhtelif dinî, siyasî, etnik ve kültürel kesimlerin haklarını anayasal güvence altına almak ve bunların Medinelilik ortak paydasında birlikte yaşamalarını sağlamaktır. Hz. Peygamber'in vefatından sonra, Müslümanların Medine Ves
Devletin teorik tanım ve temel fonksiyonları dikkate alındığında, Dört Halife dönemindeki siyasî-sosyal yapının bir "devlet" olduğu söylenebilir. Bu devletin yönetim şekli hilâfet idi. Hilâfet kaynağını Kur'ân-Sünnet, Sahâbe icmaı ve Araplara komşu olan Bizans ve Sâsânî yönetimlerinden değil de, İslam öncesi Arap kabile yönetiminden almış ve İslâmîleştirmiştir. Hilâfet, siyasî gücü elinde bulundurma şekline göre üç temel yönetim biçimi olan monarşi, oligarşi ve cumhuriyetin bir karşılığı değildir. Hilâfet,
Dört Halife Dönemi; Bizans ve Sâsânî devletlerinin İslam Topraklarına dâhil edildiği, İslam'ın çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı, Müslümanların farklı din mensuplarıyla ilk defa yoğun olarak karşılaşıp birlikte yaşamaya başladıkları, hayatın her alanında kurumsallaşmaya gidildiği ve daha sonraki dönemlerde müstakil bir disiplin haline gelen dinî ilimlerin temellerinin atıldığı önemli bir zaman dilimidir. Aynı zamanda sözü edilen dönem; Hz. Muhammed'in vefatından sonra binlerce insanın dinden döndüğü,
Tükendi
Hz. Peygamber'in neyi, niçin, ne zaman ve nasıl yaptığını ya da söylediğinin tespiti açısından; onun İslam'ı tebliğ ettiği dönemin dinî, siyasî, sosyal ve kültürel yapısını bilmek gerekir. Resûlullah'ın muhatabı olan dönemin kültürü, insanı ve insanî faaliyetleri bilinmeden, Hz. Muhammed'i doğru anlamak mümkün görünmemektedir. Bu kitabın amacı Hz. Peygamber'i doğru tanıtmaktır.
Hz. Peygamberi yetim doğması, babasından kalan mirasın miktarı, sütanneleri tarafından kabul edilmemesi ve çobanlık yapması gibi durum ve gelişmeler üzerinden fakir olarak nitelendirmek, yöntem ve tarihi bilgi açısından doğru değildir. Resulullah Mekke'de kıtlık ve boykot yılları gibi sınırlı dönemlerde fakirlik yaşamışsa da yaptığı uluslararası ticaret ve Hz. Hatice ile evliliği sonucunda zengin olmuştur. Kur'ân da bunu teyit eder: ?Seni fakirken zengin yapmadık mı?" Hicretin ilk yıllarında Hz. Peygamber f
Tükendi
Kitap hazırlanırken, okuyucuların kolayca yararlanabilecekleri bir yöntem izlenmiştir. Kitapta yer alan metinlerin hem eski harfli şekilleri hem de günümüz alfabesiyle okunuş biçimleri verilmiştir. Böylece metinleri eski harflerden izleyen okuyucu, okumakta zorlandığı yerlerde metnin okunmuş biçiminden yararlanabilecektir. Metinlerde geçen bütün kelime ve tamlamalar, bir sözlük biçiminde düzenlenmiş ve kullanıldıkları yerlere göre anlamlandırılmıştır. Böylece okuyucu başka bir kaynağa ihtiyaç duymaksızın k
Tükendi
Osmanlı türkçesi, Türkiye Türkçesinin gelişme sürecinde Eski Anadolu Türkçesi diye adlandırılan ilk devresini de içine alarak, XIV. yüzyıldan başlayıp XX. yüzyılın başlarına kadar devam eden devredir. Osmanlı Türkçesini bugünkü Türkçenin dışında ve ondan ayrı düşünmek doğru değildir. Bugünkü Türkiye Türkçesi Osmalı türkçesinin bir devamıdır. Türkçenin böyle değişik adlarla anılması, Türk milletinin dilinin uzun bir tarih içerisinde geniş bir coğrafi alana yayılarak çeşitli lehçelere ayrılması dolayısıyladır
Tükendi
Anlatımın temel yapı taşları kelimelerdir. Kelimeler tek başlarına da bir anlam ifade etmekle birlikte, tek başına duygu, düşünce ve istekleri tam olarak anlatmaya yetmez. Kelimeler teker teker yalnız birtakım nesnelerin, hareketlerin karşılığı olurlar, tam bir dilek, duygu ve düşünce ifade etmezler. Biz tek tek kelimelerle konuşmayız. Meramımızı anlatmak istediğimiz zaman, kelimeleri bir düzen içinde birleştiririz, Onları dilin belli kuralları çerçevesinde, aralarındaki ilişkilere göre yan yana getirerek
Tükendi
Osmanlı Türkçesi, Türkiye Türkçesinin gelişme sürecinde Eski Anadolu Türkçesi diye adlandırılan ilk devresini de içine alarak, XIV. yüzyıldan başlayıp XX. yüzyılın başlarına kadar devam eden devredir. Osmanlı Türkçesini bugünkü Türkçenin dışında ve ondan ayrı düşünmek doğru değildir. Bugünkü Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin bir devamıdır. Türkçenin böyle değişik adlarla anılması, Türk milletinin dilinin uzun bir tarih içerisinde geniş bir coğrafî alana yayılarak çeşitli lehçelere ayrılması dolayısıyladı
Tükendi
İnsan ilişkilerinin temeli dile dayanmaktadır. Bu sebeple bütün hayat deneyi ister istemez dile yansır. Sabahtan akşama kadar konuşan, bütün duygu, düşünce ve hareketlerini dil ile ifade eden insan, dili kendi varlığına uydurur. Biz dil sayesinde bizden çok önce yaşamış insanlarla ilişki kurabildiğimiz gibi, bizden çok uzakta yaşayan insanlarla da görüşmeden anlaşabiliriz. Dil zaman ve mekan engellerini aşarak insanlar arasında duygu ve düşünce ortaklığını gerçekleştirir. Milletin bütün bireylerini ve her
Tükendi
Emevîler dönemi önemli dinî, siyasî ve sosyal gelişmelerin yanısıra, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Ömer, Kad-ı Şureyh, Şabî, Saîd b. el-Müseyyeb, Zührî ve Ebû Hanîfe gibi çok sayıda âlimin yaşadığı, dinî ilimlerin temellerinin atıldığı, etkileri günümüze kadar süren dinî ve siyasî mezheplerin kurulduğu önemli bir zaman dilimidir. Aynı zamanda Emevîler, din-devlet ilişkilerinin niteliğinin bir sonucu olarak yönetici-âlim ilişkilerinin farklı bir mahiyet arzettiği dönemdir. Elinizdeki çalışmada anahatlarıyl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1