Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
On dokuz başlık altında ontolojik bir mecburiyetle ortaya çıkan Fragmanlar; dil, hakikat, kurmaca, bilinç, imge, muhayyile, gerçekçilik, üslup, biçim, buluş gibi kavramlara dikkat çekiyor. Okuyucusunu kendini inşa etme sürecindeki kavramların her hâline tanıklık etmeye davet eden Cemal Şakar, insanın kendi kimliğine yönelik arayışı için müşterek bir alan oluşturuyor.
Herkes içinde anlatmak istediği hikâyeleri taşır. Sanat da bu hikâyeleri anlatma formudur. Ancak bu formlar donmuş kalıplar hâlinde değil, organiktir. Sorun tam olarak bu noktada ortaya çıkar; eğer formlar donmuş kalıplardan oluşsaydı herkes duygu ve düşüncelerini söz konusu formlara dökerek sanatı icra edebilirdi. Böylesi bir vasatta ortaya çıkan eserler belirli işlemlerden geçerek birbirine eşitlenmiş olurdu. Hâlbuki sanat, formların doğal yapısını, biçimsel sınırlarını enine boyuna kavrayıp yeni türler,
Hem yeraltındayız hem bulutların üstünde. Gezindiğimiz dehlizden pınar çağıltıları geliyor, yürüdüğümüz labirentte kuş cıvıltıları var. Aşmak zorunda olduğumuz bu vadinin ucu terk ettiğimiz öz yurdumuza varıyor ve suratımızda patlayan yumruklar bizi uyandırmak için. Avuçlarımızdan kelimeler dökülüyor. Parmağa değil, gösterdiği yere bakıyoruz. Karşıdaki ulu dağların arkasından doğan, güneş değil: Güneşten fazlası. Cemal Şakar. Yeniden. Onikinci kez.
Usta öykücü Cemal Şakar, edebiyatın çekirdeğine dokunduğu kuram yazılarına bu defa metinlerdeki mana tohumlarını işleyerek devam ediyor.Edebiyatımızın usta yazarlarından son dönem kuşağa kadar birçok yazara değinen Cemal Şakar, edebiyatın içindeki putları yıktığı gibi gölgede kalan satır aralarına yeniden okumalar için ışık tutuyor.Yazarların metinlerinde gezinirken kuram, tahlil, tenkit kavramlarını uygulayarak işliyor ve ‘bir yazar metni nasıl okur?’ sorusunu da gizliden gizliye cevaplamış oluyor. Kâh yüz
Tükendi
Edebiyatın doğası/özü/mahiyeti/hakikati olup olmadığı her zaman önemli sorunlardan biri olagelmiştir. Bu tartışmalarda eşyanın doğası/özü meselesi şablon olarak alınıp edebiyata uyarlanmıştır. Bilindiği gibi eşyanın bir doğası bir de biçimi olduğu şeklinde genel kanı kadim zamanlardan beri kabul görmüştür. ‘Bir şeyi o yapan unsur' şeklinde tanımlanan doğa, en basit ifade ile ‘o nedir?' sorusuna aldığımız cevaptır.Edebiyatın Doğası, usta yazar Cemal Şakar'ın "nedir" sorusuna verdiği önemin tezahürü; sanatın,
Bambaşka hayatlar yaşanıyor dünyada. Şehirler büyük. İnsanlar şehirlerden taşıyor. Küçük bir kasabada üç beş arkadaş buluşuyorlar. Hayattan bahsediyorlar. Bir usta çırağına sesleniyor. Yarın diye bir şeyin olmadığını düşünüyor çırak. Dünya küçülüyor bir yandan, şehirler büyürken. İnsanlar birbirlerini ezmeye başlıyorlar. Bir bebeğin kulağına ezan okunmuştu daha önce. Tam şu an o bebeğin adı konuluyor. Cemal Şakar hikâyesine devam ediyor. Yaralar kanamaya devam ediyor.
Tükendi
40 Soruda Türk Öyküsü'nde öncelikle öyküye dair kavramsal bir çerçeve çizmeye çalışırken, ülkemizde çokça tartışılan ve hala gündeme gelen öykü-hikaye ayrımına da değindik.Öykü tarihimiz ve dönemlerin genel özelliklerinin yanında, ilk dönemden bugünlere kadar öykü türünün kurucularına ve ona ciddi anlamda katkı verenlere özel sayfalar ayırmaya çalıştık. Gelenek, modernite ve postmodernite gibi meselelerin hem tematik hem de biçimsel olarak öykümüz üzerindeki etkilerine ve öykünün kendine has biçimsel-temati
40 Soruda Türk Öyküsü'nde öncelikle öyküye dair kavramsal bir çerçeve çizmeye çalışırken, ülkemizzde çokça tartışılan ve hala gündeme gelen öykü-hikaya ayrımına da değindik.Öykü tarihimiz ve dönemlerin genel özelliklerinin yanında, ilk dönemden bugünlere kadar öykü türünün kurucularına ve ona ciddi anlamda katkı verenlere özel sayfalar ayırmaya çalıştık. Gelenek, modernite ve postmodernite gibi meselelerin hem tematik hem de biçimsel olarak öykümüz üzerindeki etkilerine ve öykünün kendine has biçimsel-temat
Söyleşiler, bilhassa da edebiyatçılarla yapılanlar, okur için, eserleri vasıtasıyla kısmen tanıştığı yazarın düşünce koridorlarında gezinmesinin eşsiz fırsatlarıdır. Bu kitap, Cemal Şakar'ın "dile kolay" 35 yılı aşan edebiyat yolculuğunda -ilki 1996 yılında Kervan dergisi tarafından yapılan olmak üzere- kendisi ile gerçekleştirilmiş çok sayıda söyleşi ve soruşturmadan derlenmiştir. Kitapta 38 söyleşi ve 21 soruşturma yer almaktadır. Edebiyat okuyucusunun öykü ve denemeleriyle yakından tanıdığı Cemal Şakar'ı
Tükendi
"Cemal Şakar'ın öykülerinde anlatım tekniği olarak fantastik yapı, rüya ve sesler dolayısıyla belirir. Yol Düşleri'nde, şehre alışmak zorunda kalan bireyin öyküsünü anlatan "Sır", otel odasında kalan gencin, garip bir sesin peşine düşmesini anlatır. Nitekim aynı birey, "Ses" öyküsünde, rüya ve geçmişe dönüş fantastiğiyle aradığı sesle buluşur. Sesin sahibi, ölümün eşiğinde bulunan ve hikmetler söyleyen birisidir. Ancak bu yapı tasavvufi, metafizik, sezgisel bir geçiştir ve rüya hâline denk gelişi, fanta
Usta öykücü Cemal Şakar, Pencere adlı öykü kitabında, dünya öykücülüğünün iki ana damarından biri olan Çehov geleneğinin izlerini taşıyan öykülerle okurların karşısına çıkıyor. Hatta Çehov'un öykülerinde net bir şekilde gözüken sadelik karşısında, Şakar zaman zaman metinlerle, kelimelerle oyun oynamaktan hoşlanan bir portre çiziyor...
Cemal Şakar Edebiyatın Sırça Kulesi'nde, kutsal, ilham, vahiy, aşk, dil, hakikat, sanat kavramlarından yola çıkarak apaçık bir Müslüman sanatçı manifestosu ortaya koyuyor. Sanatın kökenlerine, dinle olan bağına, giderek sanatın varoluş koşullarına eğilip zevkin ve hazzın peşindeki sanat anlayışına karşın vahyin emrindeki sanat anlayışını temellendiriyor. Kutsal ve dünyevî bağlamında sanat algılarını tartışırken Müslüman sanatçının sanat karşısındaki konumunu ele alıp, Kur'an'ın vaz ettiklerinden sanata bakı
Tükendi
Cemal Şakar kara sözler yazıyor yaşanan hayat, yaşadığımız hayat, yaşattığımız hayat, yaşanmasına mani olmadığımız hayat hakkında. Acının, kederin, mutsuzluğun, çaresizliğin, elleri ile başını bir mengene misali sıkıştıran insanların hikayelerini anlatıyor. Onlara dışarıdan değil içeriden bakıyor. Kara gözlerle bakıyor. Karanlığa bakar gibi bakıyor. Yaralıyor.
Tükendi
Sular Tutuştuğunda, bir bilinç durumunun yansıması olan öykülerden oluşuyor. Usta öykücü Cemal Şakar, farklı biçimleri denediği öykülerinde yazı serüveninin ana damarını muhafaza ederek yeni bir söyleyişin peşine düşüyor. Değerlerin karikatürleşmesi, inancın modernle sınavı, siyasi ve kültürel açmazlar öykülerin tartıştığı temalar olarak öne çıkıyor. Sular Tutuştuğunda, tıpkı fragmanlar adlı öyküde olduğu gibi, çağın yangın sahnelerinden ağrılı ama estetik anların fotoğrafı.
Tükendi
Mikail'in kanatlarında, Selahaddin'in bakışında kalan ortak kalbimizin acıya yaslanan cam içi/dışı öyküleri. Camın ortasındaki bize kışkırtılarak gösterilen ve aslını görmek istemediğimiz acının, diri gerçekliğin öfkeli satırları. İçimize eğen, içimizi kanatan, yakan Türkiye ve İslam coğrafyası fotoğrafları. Üstelik Türk öykücülüğünü modernist-postmodernist hizadan yapı olarak kaydıran yeni ve zorlu biçimler içinde şaşırtıcı. Hızlı efektlerle bilincin ve gerçekliğin patlamasına bağlanıp simülasyona girmeme
Tükendi
Günümüz kültürüne karşı biçimlenen bu kitapta, imgeden simgeye, kültürel paganlaşmadan yabancılaşmaya bir dizi kavram felsefî boyutundan ziyade yaşayan ve etkin olan boyutuyla inceleniyor. Okur için öncelikli olan tutum, bu kavramların açtıkları yaraların derinine inilme gereği duyulmuş olması. İkinci olarak bir dizi düşünsel çarpıtmanın yakalanıp deşifre edilmesi. Böylelikle bu denemelerde Şakar'ın neşteriyle sağlanan şey, hakikatle insan arasına gerili perdenin yırtılmasıdır.
Tükendi
Yazı, ifşa mı eder, yoksa gizler mi? Yazı, söylediği kadar mıdır, yoksa bir şeyleri örter mi? Bu örtme kabiliyeti ile aslında söylemek istediğini mi söyler, taliplisine. Cemal Şakar, düşünce ve edebiyat dünyamızın önemli şahsiyetlerinin eserlerinden yola çıkarak Yazının Gizledikleri'nin peşine düşüyor bu eserinde. Hiçbir eseri yazarından bağımsız düşünemeyeceğimiz gibi, bazı yazılanları tamamlayanın da, yazarın kendisi, şahsiyeti, hayatı olduğunu keşfetmek için bir fırsat sunuyor.
Tükendi
Öykücülüğü ile okur nezdinde haklı bir itibar sahibi olan Cemal Şakar, bu sefer edebiyatı merkeze alarak çizdiği daire içinde kendi gözüyle eleştirel bakışını ortaya koyuyor. Edebiyatın insan hayatıyla ve gerçeklerle ilişkisi, iyi edebiyat ile kötü edebiyat arasındaki ayrım, edebiyatçının kullandığı dil ve kavramlar... gibi birçok çıkış noktası, Şakar'ın kitabının hareket alanı.
Tükendi
Eserleri ile derin bir kavrayışı ifade eden büyük sanatçı Hasan Aycın'ın Çizgi'sine yönelik bir çalışma Hasan Aycın'ın Çizgi'si. Yazar Cemal Şakar otuz yılı aşkın dostluğun da sağladığı güvenle Çizgi'nin sanata dönüşünün hikayesini anlatırken, hem imgesel hem simgesel düzlemde sanatçının Çizgi'sinin derinlerine iniyor. Bir sanatı ve bir sanatçıyı anlama çabası olarak da okunacak bu kitap Hasan Aycın hakkında bundan sonra yapılacak kapsamlı çalışmalar için bir ilk adım niteliğinde.
Tükendi
Yazı Bilinci insanın yazı ile ilişkisini en başından ele alarak, bir kendini anlama, insanı anlama ve anlatma çabası olan edebiyata kadar hikaye ediyor. Usta yazar Cemal Şakar'ın yıllar içinde hem yazar hem de bir okur olarak birikimlerini bir öykü yazar gibi anlamı tam ama ifadesi bütün fazlalıklardan arınmış şekilde kaleme aldığı yazılar, edebiyatla, sanatla ilişki içinde olan herkesin okuması gereken türden.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 32 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1