Hangi çocuk ebeveyinle çatışmalar yaşamaz? Hangi kız babasına, oğul da anasına aşık olmaz? Hele baba kız aşkı dünyanın en eşsiz sevgisi değil midir? Hangi bebeğe iyi bakılıp şefkatle büyütülmezse ileride sorun çıkmaz? Hangi çocuk kardeşini kıskanmaz? Hangi bebek dayak yiyerek yetiştirilirse ve ilgilenilmezse, ileride sorunlu bir kişi olmaz? Hayatın ilk altı senesinde bebeğin yaşadığı muhteşeme gelişme, öğrenme ve büyümenin ihmal edilmesi söz konusu olursa, onarılması mümkün olmayan hasarlar ve eksiklikler b

Bu kitabı,hiçbir şekilde hastaları tedavi etmediği gibi,bazen onların canına da okuyan ve eleştiriye tamamen kapalı bir Yeniçağ Dini olarak yayılan psikanalizle ilgili üstü kapatılan gerçekleri paylaşmak için yazdım.Bu konudaki hassasiyetimin temelinde,bu sözüm ona tedavi yönteminin tam bir rant kapısı olarak pazarlanırken pek çok gerçek hastaya büyük zararlar vermesi yatıyor;bu birincisi... İkincisi,ABD de ve hemen her yerde sürekli olarak saygınlık kaybederken,Türkiye de bir Psikanaliz Patlaması yaşanması

Mani, Depresyon, Öfke, Çılgınlık Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat Bu kitapta herkes bir şeyler bulacak kuşkusuz. Çünkü çağımızın en büyük özelliği çılgınlıkla manik depresif hastalığın raksetmesi ve bunun da beş bir yöne aksetmesi Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat psikiyatri alanının çok okuyan ve okuduklarını paylaşmayı seven akademisyenlerinden. Onu daha çok web mekanında ve çeşitli sanal ortamlarda paylaştığı, bilimi popüler biçimde anlattığı makalelerinden tanıyanlar üslubunun renkli ve okuyanlar için merak

HALKIN SESİ, DÂİMA HAKKIN SESİ MİDİR?Ünlü siyaset bilimci Prof. Robert A. Dahl der ki: Demokratik kurumların gelişiminde üç büyük kilometre taşı bulunmaktadır: Oylama yoluyla kamusal kararlara katılma hakkı, temsil etme hakkı ve muhalefet yapma hakkı. Hâlbuki ne kadar da çok sesi kısılmakta, kıyâfetleri tırtıklanmakta muhaliflerin Kendini ulusuna hizmete adayan devlet adamları gitmiş de, yerini ulusun kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen siyasetçiler doldurmuş gibi Neden Siyaset? adlı bu kitap, sır

TEHLİKESİZ FİKİR YOKTUR! Açık toplumlarda temel uzlaşı zeminidir düşünce İnsan Hakları bildirgesinde ilk sırada yer alır. Kişi, ülke sınırlarına bakmaksızın, her türlü bilgiyi ulaştırma ve edinmede özgürdür. Ne zaman ki gönül rızâsı yâhut zorla emekli edilir, işte o vakit, büyük umutlarla tutunduğumuz, lâkin çoraklaşacağı kaçınılmaz olan hayat zehirlenir. Tartışma ve yayınlama özgürlüklerinin yerini kısıtlama, yasak, suç ve ceza doldurur. Başka bir deyişle korku ve kaygı, baskı, sansür ve şiddetin önünü aça

KİŞİ NASIL KENDİ OLUR? Bilgiye erişimin bunca kolay olduğu çağımızda, tecrübenin önemi, ne yazık ki acı sonuçlarla öğreniliyor. Dezenformasyonun ve yüzeysel bilginin cilâladığı insanlar, işinin ehli yakıştırmasıyla dolaşıyorlar ortada. Hemen hemen hepsinin sosyal veya kişisel sorunlara yönelik hazır reçeteleri var çünkü Üç dirhem katırtırnağı, yedi dilim ezilmiş maymun ciğeri, eşikten geçirilmiş idrar dediniz mi, akan sular duruyor. Bilimsel birikim, eleştirel göz, kültürel miras, bir anda çöpe atılabiliyor