David ile ailesi gerçek Meksika mutfağını tadabilecekleri, etkileyici sanat müzelerini gezebilecekleri farklı bir Noel geçirmek üzere Meksika'ya giderler. Ancak antik Maya takviminin sona erdiğini ve aslında tam da  o Aralık ayında dünyanın sonunun geldiğini hesaba katmamışlardır. Kötü zamanlama! Tanıdıkları bir polis karşılarına çıktığında sonun gerçekten yakın olduğunu anlarlar.

David ile ailesi Türkiye'ye gidiyorlar. William dayı ile Astrid İstanbul'da evlenecekler. Ailenin önceki gezilerinde başlarına gelmeyen kalmasa da hep beraber bu düğüne katılıyorlar. Her şey yolunda gidiyor, ta ki babaları bir arkadaşına rastlayana dek. Bu arkadaş David'e rol gereği Türklerin milli hazinesini çalacağı bir filmde oynamayı teklif ediyor. Peki bu akıllıca olur mu?

Sanat Dedektifleri serisinin onuncu kitabında Norveç'in en turistik şehirlerinden Bergen'e gidiyoruz. Sanat eserlerine düşkünlüğüyle tanınan süpen haydut Stig Svartvik bakalım Bergen'de David ile ailesinin başına ne dertler açacak?.. Üstelik tam o sırada Bergen'de Picasso sergisi var. Svartvik'in Picasso'ya olan düşkünlüğünü ise herkes biliyor... Kiss konserinin, müzelerin, tarihi balık pazarının, muhteşem bir çağlayanın ve nefes kesici bir kovalamacanın eşlik ettiği bu heyecanlı macerada azıcık romant

David ve ailesi bu sefer Stavanger'e gidiyorlar. Hem yemek festivaline hem de çeşitli eğlencelerle dolu bir kıyafet balosuna katılacaklar. Gittikleri yerde onları leopar desenli gömlekler giymiş, uzun saç örgülü Vikingler karşılıyor. Siyahlara bürünmüş, ağzını bıçak açmayan bir cellat da var. David'in aklı Stig Svartvik'te, gerçekten öldü mü acaba? Svartvik öldüyse, kanını donduran esprilerle dolu telefon mesajlarını kim gönderiyor o zaman?

David ve ailesi seyahatlerinin Avrupa ayağını İspanyayla sürdürüyor. Her gittikleri yerde gölge gibi Bergvik ailesini takip eden haydut Stig Svartvik, Barselonada da yine peşlerinde... Üstelik bu kez macera daha otel odasına adım attıkları andan itibaren başlıyor. Boğa güreşleri ve büyük mimar Gaudinin şehre damgasını vuran yapılarıyla ünlü Barselonada David ezeli düşmanlarını nasıl alt edecek? William dayının ona hediye ettiği ve boynundan çıkarmamasını öğütlediği kurukafa kolyesi nasıl işe yarayacak?

David ile ailesi âşıklar şehri Paristeler. Inga ile Knut Bergvik evlilik yıldönümlerini Pariste kutlamak istiyorlar Sonuçta Pariste başlarına ne gelebilir ki! Otele yerleştikten sonra ailesiyle gezintiye çıkan David, şehrin meydanlarında sürekli karşısına çıkan sokak oyuncularından şüpheleniyor Kısa sürede maskeli bu üç adamın gerçek haydut olabileceğini fark ediyor ve peşlerine düşüyor Haydutlar takip edildiklerini anladıklarında ise işler karışıyor. Neyse ki David şanslı ve elbette zeki! Fakat haydutlar d

Bergvik ailesi yaşadıkları onca maceradan sonra kış tatilini Osloda, evlerinde geçirmeye karar veriyor. Bu kez ablası, kardeşi ve dayısından uzakta olan Davidi ise kısacık kış tatilinde, sanat, entrika ve ilk heyecanlarla dolu bir serüven bekliyor. Baba Knut Bergvikin işyerinden bir arkadaşının eve bir Edvard Munch tablosu getirmesiyle başlayan serinin altıncı kitabında, uzaylı kılığındaki haydutlar, kayıp bir baba, haberlere konu olan bir anne kontrolden çıkan bir uçağın heyecan dolu hikâyesini bir solukta

David ve ailesinin maceraları, tatil duraklarının yedinci ayağı olan Londrayla son sürat devam ediyor. William dayı Luksorda tanıştıkları İngiliz arkeolog Thomas Kirkbyyle buluşmaya giderken Davidi de yanında götürüyor. Thomas Kirkbynin bir sıkıntısı var: Birkaç gündür bir kadın tarafından takip ediliyor. Bunun köşeyi dönme heveslisi kardeşiyle ilgili olmasından şüpheleniyor, üstelik haksız da sayılmaz. Bergvikler yine ailecek kendilerini bir sanat hırsızlığı vakasının ortasında bulurlar.

David ile ailesi tehdit mektupları almaya başladığından burunlarını evden dışarı çıkarmaya bile korkarlar. Bu yüzden baba Knut Bergvikin Avustralyadan eski arkadaşı Edin davetini kabul ederek Sydneye giderler. Fakat Edin verdiği adrese vardıklarında kimseyi bulamazlar. İçeri girdiklerinde onlarca hayvanla karşılaşırlar. Bergvik ailesi yine yeni bir maceranın içine düşüyor. Bu kez kurtulmak için bir oyun oynamak zorundalar!

David bu kez ailesiyle New York'ta Bu seyahat William dayının onlara hediyesi. Otellerine yerleştikten sonra gelen bir telefonun ardından dayıları ortadan kayboluyor. O sırada en küçük kardeş Thor, ailenin daha önceden yakalattığı bir haydudun onlarla aynı otelde kaldığını keşfediyor. İşler öyle tehlikeli bir hal alıyor ki, itfaiye de polis de durumu kurtaramıyor.

David ve ailesinin bu seferki tatil durağı Kamboçya... Balta girmemiş bir ormanın içine gizlenmiş bir sürü tapınağın yer aldığı Angkor şehrinde çocuklara bir anda herkes şüpheli görünmeye başlar. Bunun abartılı hayal güçlerinin bir ürünü olduğuna inanmak isterler, ama çok geçmeden David ile ablası Sissel kendilerini zalim haydutlar, vahşi hayvanlar ve rüşvet yiyen polislerle tek başlarına mücadele ederken bulurlar.

David ile ailesinin ilk durağı İtalyanın kanalları ve gondollarıyla ünlü şehri Venedik... Karnaval zamanı geldikleri bu şehirde David, kaldıkları otelde tanıştıkları yaşlı bir çiftin davranışlarından şüphelenmeye başlar. Venedikin çıt çıkmayan, karanlık, dar geçitlerinde onları bekleyen siyahlar içindeki beyaz maskeli birinin varlığını keşfettiklerinde artık çok geçtir.

David ile ailesi Mısırda tatildeler... Antik Mısır harabelerinin üzerinde kurulu olan Luksorun küçük bir köyünde ucuz ve sevimli bir otel olan Alinin Hanına yerleşirler. Ancak çocuklar, uçsuz bucaksız çölün ortasında, firavun hikâyelerinin yeniden canlandığı, büyük ve gizemli bir hırsızlığın ortasına düşerler.