Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Cemil abi kıytırık bavulunu çekiştirip kapının ağzına geldi, daha bir hafta evvel sevdiği kadınla beraber bin bir pazarlık ile aldığı ayakkabıları geçirdi ayağına, "Tolstoy' da seksen küsur yaşındaydı evini bırakıp gittiğinde" dedi, belli belirsiz... Yeşil gözlü kadın güldü, "O arkasında Savaş ve Barış'ı bıraktı sen, elektrik faturasını..." Can Yılmaz, Klişe Hayatlar Matbaası, Yap Bi Babalık, Bilinmeyen Numaralar ve Hayatım Roman kitaplarının ardından, KAFA'da Kalmasın serisine "Schopenhauer'ın Askerleriyiz
G.O.R.A "Set yanarken Ozan'ın el kamerasıyla yangına doğru yürüyüp sanat grubunu kastederek ‘Vay çok güzel yapmışlar yangını,' dediğini hatırlıyorum... O sırada set gerçekten yanıyordu." Cem Yılmaz G.O.R.A.: Bir Uzay Filmi Eskiler boşuna, "Marifet, iltifata tabidir" dememiş. Uzay dediğimiz o sınırsız boşluğu ancak bir Türk böyle doldurabilir... Türkler beyazperdede daha önce de uzaya gidip uzaylılarla haşır neşir olmuştu ama G.O.R.A' daki yolculuk ilk kez gerçek komedi kalıpları içinde, dört dörtlük bir anl
Tükendi
Bilinmeyen Numaralar Can Yılmaz'ın öykülerinde okuduğumuz cakasız, sossuz, çalım atmaya çalışmayan bir tanıklıktır. Bu öykülerde yazarın sesini duymayız. Az ama öz konuşan bir ağırbaşlılıktan söz ediyorum. Grandiyöz bir tutumdan itinayla kaçar. Bize büyüklük taslamaz. Ne gördüyse onu söylemektedir. Bir geleneğe yaslanmanın yazarın işini kolaylaştıran yanı da işte buradadır. Dilimiz, şakamız, acımız Can Yılmaz'la ortaktır. O yüzden birdenbire tanış olur, bize lafın tamamını söylemesini beklemeyiz. Kolay oldu
Tükendi
Hercai, sıradan, süssüz, dümdüz insanları bir o kadar naif hikâyelerin içine salıyor... Gözünüzde canlanıyorlar hemen... İştah kabartan, ağız sulandıran, hem içten hem vicdanlı adamlar, kadınlarla tanışıyoruz... Tanıdık, akraba yapıyoruz onları... Aklımızca, yettiğince yardım etmeye çalışıyoruz; biraz merhamet ve başlarına bir şey gelmesin duygusuyla... Aslına bakarsanız kendimizi okuyoruz "satır aralarında." Kolaylıkla anlıyoruz olup biteni, belki de bizden birilerini. - Ozan Güven
Yazmanın tadı müthiş. Kafanın içinde dolaşan binlerce, milyonlarca fikrin, duygunun damıtılarak bir kâğıda dökülmesi harika bir duygu, sadece kendin okusan bile; sadece kendine sakladığın tek bir dörtlük bile heyecan verici ve kışkırtıcı, hayata tutunmanı sağlayan bir bağ, bir yaşama sevinci... Kendimi bildim bileli yazmak istedim, özel bir şey değil ha, sadece yazmak. Şiir, hikâye, masal, öykü, skeç, gazete kenarı akrostişi, aklıma gelen her şeyi yazmak istedim. Montaigne'ninDenemeler'ine öykünüp nedense!
Can Yılmaz'ın öykülerinde okuduğumuz cakasız, sossuz, çalım atmaya çalışmayan bir tanıklıktır. Bu öykülerde yazarın sesini duymayız. Az ama öz konuşan bir ağırbaşlılıktan söz ediyorum. Grandiyöz bir tutumdan itinayla kaçar. Bize büyüklük taslamaz. Ne gördüyse onu söylemektedir. Bir geleneğe yaslanmanın yazarın işini kolaylaştıran yanı da işte buradadır. Dilimiz, şakamız, acımız Can Yılmaz'la ortaktır. O yüzden birdenbire tanış olur, bize lafın tamamını söylemesini beklemeyiz. Kolay olduğu kadar zor, bas
Sevgili okur, sen de ben de ne kadar şanslıyız bir bilsen... Ha benim şöyle bi avantajım var; ben yazarın eserlerini okumayı söktüğüm 1989 yılından beri okuyorum. Hatta yazarın bana "meksefe", "mukallit", "filateli" gibi kelimelerin anlamını ve cümle içinde kullanılışlarını taaa 6 yaşımda öğretmişliği var. Dur bak bir de gezilmesi gereken saraydı, sarnıçtı, mesireydi, sayfiyeydi her yeri gezdirmişliği var. Off bir de cumartesi pazarları hiç üşenmeyip sinema-tiyatro sevdirmişliği var. Ya bak bir de kendi bü
Abim 8 Aralık 1968'de dünyaya geldi. Aslında Zeytinburnu'na geldi de, yine de global bakmak lazım. 1973 yılı baharına kadar el bebek gül bebek büyüyen Can, benim doğumumla, önce sanayiye çırak verilmek istenmiş, sonra "devlet okulunda aynı çileyi çeker nasılsa" düşüncesiyle ilkokula başlatılmıştır. Ben tabii 1973'ten 2016'ya kadar kendi biyografimle ilgilendiğim için arada neler olduğunu pek hatırlamıyorum. Ancak kitabının çıkacağını duyunca kitabın taslağına bakıp anladım ki meğer ne güzel günlerimiz olmuş
Hissettiklerimi anlamlandıramıyordum. Heyecanlı mıydım, endişeli mi, yoksa sadece meraklı mı? Cinsiyetlerin özünü birbirinde kaybetmiş bir haldi. Kendine özgü, ama yine de her birinden bir parça taşıyordu. Güzelliğinin tanrının bir armağanı olduğu gün gibi ortadaydı, ama yanlış zamanda ve yanlış şekilde verilmiş cömert bir armağan. Ve bir gece bütün yalnızlıklarımızla birlikte el ele tutuşarak geçiyorduk şehrin en ihtişamlı insan köprüsünden... Saatimizi mutluluğa kurmuştuk oysa ama pil hiç dayanmıyordu.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 9 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1