Yerde yatan garavuyu alıp fındık dalına geçirdi annem.
Ölünün bedeni kaybetmişti büyük bir çatırtıyla
bütünlüğünü; ölmüş olan yeniden öldü işte. Cesedin
gürültüsü ikna etmişti herkesi. Dönüp kafası kopan,
vücudu annemin elinde kalan dal parçasına baktık.
"Şuradaki kestaneden bir tane daha yapın hadi," dedi. İşte
böyle kolaydı yerini doldurmak gidenin. Kendi bedenine
ait değilse eksilen, kesip atardın ötekine ait parçaları.
Garavu, nesneler üzerinden insanlığımızı sorgulatan
öykülerle okurunu selamlıyor. Gün
Ey gözlerimin miline konan karanfil kırmızısı!
Biz, düşlerine diz çöküp Ömrümce senin esirinim diyebilen cesaretli acizlerdik. En önden yer tuttuğumuz sinema biletlerini çöpe atıp, acı çekmeye başımı koydum. Başladığım yere dönüyorum her yola çıkışımda. Her sokak başında bir deniz, her denizin karası bir sokak başı. Sessizliğin senden ayrıldığı vakit bana yerleştiğini söylemiş miydim? Kendimden sana sensizleştiği, susmalara dahi dilsizleştiği bir oyunun ortasında, kaç perdelik nefes hakkım kalmıştır ki? Ar
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.