Türkiye'deki azınlıkların tarihi aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin gizli tarihidir. Dolayısıyla herşey orada saklıdır. Azınlıkları herşeyiyle kabul etmeden, onlara yapılanları görmeden, Türkiye'nin gizli tarihini ortaya çıkarmak mümkün değildir. Bu nedenle geçmişin karanlıklarına ışık tutmak, günahlarından arınmak ve yeni bir gelecek kurabilmek; azınlıkları kabul etmek, onlara yapılanları açıkça ortaya koymak ve onları yeniden kazanmanın yollarına harcanacak emeğe bağlıdır.

Türkiye'nin aydın kesimi bugüne kadar yapılan uygulamalara ve yaşanan olumsuzluklara karşı gösterdiği duruşu gözden geçirmesi, eksik kaldığı noktaları ele alması ve gerçekten dürüst olması yönünde adım atmalıdır. Kısaca herkesin, evrensel ahlak kurallarından biri olan "kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" kuralına göre hareket etmesi gerekmektedir. Dünyada sınırların hızla kaldırıldığı bir dönemde, Türkiye'de yaşayan hiçbir halkın bölünmek istediğini ve bunun için çaba sarfettiğine ihtimal

Binlerce yıldır Süryanilerin elinde bulunan birçok sanat yok oldu. Tabi bu da bölgedeki ekonomki yapının gerilemesine ve buna bağlı olarak da sosyal ve kültürel gelişmenin durmasına neden oldu. Geçmişte birçok alanda dünya genelinde öncülüğe sahip olan Turabdin ve Süryaniler bu nedenle bugün çok geri bir konumda bulunmaktadırlar. Ortaya çıkan bu gelişmeler, yaşamın doğal seyri içinde olmadığı için de zararını herkes gördü. Bu anlamda bir dünya değeri olan telkari sanatı, taş ustalığı, doğal otlardan yapılan

Tarih biliminin temel amaçlarından biri de, insanlığın yaşamının geliştiği mekanları ve zamanları kayıt altına almaktır. Elinizdeki bu eser de, Ortadoğu ve Mezopotamya kültürünün ilk oluşum örnekleri ile uygarlıklarının gelişimini, bütün yönleriyle, ansiklopedik nitelikte ve tarihsel bir yöntemle ortaya koymaktadır. Kitapta, Mezopotamya'ya ilk yerleşen ve bütün dünyaya yayılan medeniyetlerin gelişmesinde öncü bir rol oynayan ve günümüzde yok olmanın eşiğine getirilen bir halkın yaşadıklarına tanık olacaksın

Yaklaşık 200 yıl devam eden İslamlaştırma dönemi içerisinde bir kısım Arap aşireti bölgeye girip yerleşmeye başladı. Daha sonra 12. yüzyılda Türk boyları ve ardından 16. yüzyıldan itibaren de Kürtler bölgeye girdi. Farklı yapıların Osmanlı İmparatorluğu döneminde yerleşmeye çalıştığı Turabdin, her şeye rağmen sahip olduğu tarihsel dokusunu korumayı başardığı gibi geliştirme konusunda da çaba sarf etti. Ancak 19. yüzyıldan başlayan katliam ve soykırımlar sonucu Turabdin çok büyük bir tahribat yaşadı ve binl