Küçük Yalçın'ın, dedesinin köşkünde başlayan piyano merakı, yazarın etkileyici ve gizemli üslubuyla şöyle anlatılıyor: Yalçın, kulaklarına inanamıyordu. Doğru mu duymuştu? Elbette doğru duymuştu. Artık Yalçın da piyano çalacaktı. Belki daha sonra ablası Emine gibi keman dersleri de alabilirdi. Doğruca odasına gidip hayaller kurmaya başladı. O gece sabahı zor etti. Bir türlü gece bitmiyor, gece bitse bu sefer sabah gelmek bilmiyordu. Bütün derdi yarının olması, güneşin doğması, sabah olunca dedesinin evine ö
Bir sevgili göz yaşı döker; tarihi bilinmeyen bir günde
Göz yaşları yanaklarından süzülür, süzülür de ağlamaktan gözpınarları kurur, kuruyunca kan çanağı olur o gözler. Sonra zaman geçer, yeni günler doğar yüreğe, yürek filizlenir, yeni aşklara kucak açar
yeniler aşk kendini
Eskidikten sonra
Yeniden doğan ay gibi;
Geride utangaçlıklarını bırakarak,
Zamana mı gidiyorsun?
Varoluşla, yok oluş arasında yarışan
Yeşilbaşlı turnalar gibi
Doğaya mı gidiyorsun?
Vakitsiz mi gördüler?
Tuzlu teninin kokusunu
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.