Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Seksen küsür yıllık bi̇r ömre yürek vermedi̇ği̇ni̇z zaman sözcükler elbette yeti̇m kalacaktır. Kabri̇ni̇n başinda ona veda edi̇p karanlik kuytularda sevgi̇li̇ aramayın. Allah aşkı, peygamber aşkı yanında bi̇r de eyyub aşkını tadın. Oradan yolculuğunuz habi̇bullah'ın önüne çıkacaktır. Sevgi̇li̇ nebi̇'ni̇n bütün savaşlarına katılan büyük sahabi ebu eyyüb i̇stanbul'a ni̇çi̇n geldi̇? Bi̇zans dönemi̇nde roma i̇mparatorları konstanti̇ni̇yye'ye ni̇çi̇n allah'a emanet edi̇lmi̇ş şehi̇r di̇yorlardı. Şükrü altın'ın ka
Osmanlının dağılış dönemindeki direnişin adı olan Teşkilat-ı Mahsusa, bir döneme damgasını vurmuş, büyük bir istihbarat örgütüdür. Bu kitap ile üç kıtada örgütlenen Teşkilat-ı Mahsusa kahramanlarının Anadoludan yollara düşüp Balkanlarda, Afrikada, Ortadoğuda, Kafkaslarda, Türkmenistanda, Hindistanda ve Çinde vatan uğruna verdikleri acı dolu mücadelelere şahitlik edeceksiniz. II. Abdülhamide yapılan suikast, sonuç alınamadığında üzülen şair Tevfik Fikret, Teşkilatın Kurduğu Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, İng
Tükendi
"Medine'yi Fahreddin Paşa değil, vatan terk etti" Hicaz İsyanı... Yakın tarihimizin gerçekleri... Bir millet kendi eliyle, kendi kanıyla, kendi gücüyle kazandığı şerefi unutabilir mi? Hele bangır bangır haykıran sayısız tarihi zaferlere güle güle mi diyeceğiz? Asla... Medine savunması süresince, "Beytullah ile Ravza-ı Mutahhara'yı katiyen bırakmam" diyen Fahreddin Paşa nasıl unutulur? Mekke'siz bir Osmanlı Devleti olabilir miydi? Medine üstünde bizim bayrağımız dalgalanıyordu. "Hicaz bizimdir" diyordu
Tükendi
"Osmanlı'nın dağılış dönemindeki direnişin adı..." Bu kitap Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Ortadoğu'ya uzanan üç kıta üzerinde Teşkilat-ı Mahsusa'da görev almış kahraman insanların fedakârlıklarını anlatmaktadır. İstihbarat konusunu içeren bu eserde hayal bile edemeyeceğimiz gizli savaşlar yapılmıştır. Çok abartılı gelebileceği düşüncesiyle güvercinlerin ajan kuşlar olarak haberleşmede kullanıldığını yazmadık. Şahinlerin suikastlarda kullanıldığından bahsedemedik. Fakat bunlar da yapıldı. Cihan Harbi'nde y
Iki memleket sevdalısı, iki Islam mücahidi, iki güçlü lider ve yaşadıkları... Haçlıların dün saldırdıkları Sultan II. Abdülhamid ve bugün saldırılarını sürdürdükleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan... Ikisinin de başına gelen ilginç ama bir o kadar benzer olayların bu kadar çok olması oldukça manidar. Bu kitap, tarihe önemli bir not düşmek için, "Günlük politikanın oyuncağı olmadan, gerçek tarihimizin sayısız kaynaklarını inceleyip bir hafıza tazelenmesi yaptığımız için resmî tarihçiler bana darılmasın!"
Gümüş eyerli yağız atının üzerinde bir yiğitti Yavuz. Keskin bakışları ile; "Davranın yiğitlerim" diye haykınşında, sadece yiğitleri değil sancak ve tuğlar da şahlanıyordu. öyle bir saldırın ki diyordu, "düşman bile düşmanlığına doymasın!" Büyük bir cengin haberini veriyordu. Ya o cariye? Peri yüzlü, dal boylu, kalem kaşlı, al yanaklı cariye. Konuşunca gamzelerinde çiçekler açan, susunca gözlerinde doru kısraklar koşan cariye. Sarayın has odasına girdiği andan itibaren büyük bir aşkın haberini veriyordu. Ya
Yemen illerinden esen rahmet rüzgarı... İsmi Üves'ti... Yemen'in Karen Köyündendi... Annesinden başka kimsesi yoktu... Rasulullah'ı (s.a.v) görmeden Müslüman olmuştu.. Rasulullah (s.a.v) mübarek hırkasının ona verilmesini vasiyet etmiş ve Veysel Karani için; "Yemen tarafından rahmet rüzgarı estiğini duyuyorum." buyurmuştu. Hasretin bağrımı yakar Gözyaşlarım çağlar akar Ya Muhammed, Ey Can Ahmet...
Son Halife Abdülmecid Efendi hüzünlü bir yolculuk içinde vatanından sürüldü ama ülkesi aleyhinde tek bir söz söylemedi. Baskı, ıstırap, özlem, yokluklar ve yaşadığı bütün bu olumsuzluklara rağmen geri dönme umudunu hiçbir zaman yitirmedi. İstanbul'dan gelen dostlarına bir avuç vatan toprağı sipariş etmişti. Beyaz bir bez torba içinde getirilen toprağı başucunda saklıyor, arada bir özlemle derin bir nefes alarak kokluyordu. Abdülmecid Efendi pasaportsuz, yurtsuz kaldı ama yastığının altında sakladığı bayra
Kur'an mucizesini yeryüzüne hâkim kılmak için Allah(c.c.) tarafından görevlendirilen Resulullah Efendimiz'in(s.a.v.) de yeryüzünde halifeleri vardı. Halifeliğin kaldırılmasının üzerinden 91 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ gündemde kalmaya devam etmektedir. Hem Türkiye'de hem de dünyanın başka yerlerinde hilâfet makamının yeniden kurulması için toplantı ve gösteriler yapılmaktadır. Batı her koldan hilafet makamına saldırıya geçmişti. Haçlılar korktukları halifeliği yıkmak için başta İngilizler olmak üzere ç
Resulullahı (s.a.v) görmeden Müslüman olan Veysel Karani, sadâkat ve sarsılmaz imanıyla benzersiz bir hayat sürdü. Allah, Resulullah ve anne sevgisi ile dolu bir yüreğe sahipti. Yaşlı ve hasta annesinden aldığı izinle Medine yollarına düşen Veysel Karani, Resulullahı görüp, mübarek ellerini öpüp koklamayı arzu ediyordu. Ne var ki, gönül gözüyle gördüğü, Peygamberini dünya gözüyle göremedi. Nefsin terbiyesinden kaçıp Rabbin (c.c) terbiyesine sığındı ve bizlere Nasiplerinizin peşinden koşmayın, bırakın o
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mihmandarlığını ve korumalığını yapan, sancağını savaşlarda taşıyan, Peygamberler Peygamberinin bağrı yanık sevdalılarından, Kurân ve sünnet bilgisiyle derya olmuş büyük bir sahabe Peygamber Efendimizi (s.a.v.) Mekke'den Medine'ye göç ettiği zaman evinde ilk kez ve yedi ay boyunca misafir edip yanından hiç ayrılmayan, cihad aşkıyla Onu âdeta bir gölge gibi takip eden, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarının kahramanı Mücadele ve zaferlerle dolu bereketli ömrü boyunca haksızlıklara
Mehmet Âkif Ersoy, öyle bir zaman diliminde yaşamıştır ki, ilk önce Balkan Savaşı başlamış, arkasından Cihan Harbi gelmiş, peşinden İstiklâl Savaşına girilmiştir. Âkif, böyle bir dönemde duyarsız kalamamış, yazıları ve nutuklarıyla halkı aydınlatmıştır. Yaşadığı dönemde Osmanlı devleti, cephelerde çarpışırken içerde de asırlardır dostça yaşadığı azınlıkların ihanetine uğramıştır. Cephelerden gelen kötü haberler yetmiyormuş gibi, İstanbul'un işgali ile ülke, can evinden vurulmuştur. Baskı ve zulümle
Sultan ll. Abdulhamid için tarih ne yalanlara sahne oldu. "Kızıl Sultan, kan emici, Yıldız canavarı, vatan satan adam"... daha nice kuyruklu iftiralar!.. Yalan tarihinin gürültüsünden bıktık. Amcası Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ve şüpheli ölümü, ağabeyi V. Murad'ın tahtta geçirildikten üç ay sonra ruhsal çöküntü geçirdiği iddiasıyla tahttan indirilerek Çırağan Sarayı'na hapsedilmesi neticesinde başlamıştı hükümranlığı.Bir yandan dış borçlar, bir yandan iç isyanlar ve kanlı darbe fırtınaları... Zor gü
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1