Minik yediuyurun battaniyesi çok kıymetli çünkü o dünyanın en yumuşacık, sıcacık ve pofuduk battaniyesi! Bir gün sincap fındıklarını taşımak için arkadaşından battaniyesini ödünç almak ister. Minik yediuyur arkadaşına yardım etmeye karar verir ve beraber battaniyenin harika özelliklerini keşfederler. Çok sevilen Uykuya Dalamayan Minik Yediuyurun Hikâyesi kitabının yazarı Sabine Bohlmann’dan yepyeni bir hikâye daha!

Minik Yediuyur'un uyku vakti geldi ama henüz mışıl mışıl uyumaya hazır değil. Ufaklığın önce yuvasında rahat etmesi gerek. Bakalım Minik Yediuyur nasıl bir çözüm bulacak? Çok sevilen Uykuya Dalamayan Minik Yediuyurun Hikâyesi ve Uykudan Uyanamayan Minik Yediuyurun Hikâyesi kitaplarının yazarı Sabine Bohlmann, bu kez en minikler için sayfaları tekrar tekrar çevireceğiz mini mini sevimli bir kitap yazdı. Köşeleri yuvarlak tasarlanmış bu çok özel kitap 0-3 yaş grubundaki çocuklara özel hazırlandı.

Minik Yediuyur'un karnı ağrıyor. Fındıkfaresi bir sıcak su torbası getirip Minik Yediuyur'un kafasına koyuyor. Acaba işe yarayacak mı? Çok sevilen Uykuya Dalamayan Minik Yediuyurun Hikâyesi ve Uykudan Uyanamayan Minik Yediuyurun Hikâyesi kitaplarının yazarı Sabine Bohlmann, bu kez en minikler için sayfaları tekrar tekrar çevireceğiz mini mini sevimli bir kitap yazdı. Köşeleri yuvarlak tasarlanmış bu çok özel kitap 0-3 yaş grubundaki çocuklara özel hazırlandı.

HİÇ UYKUM YOK!!! Bütün tarlafareleri kış uykusuna hazırlanmaktadır ama minik tarlafaresinin hiç uykusu yoktur.Annesinin sözü kulaklarında çınlamaktadır:?... uyuyamayan bir tarlafaresi gerçek bir tarlafaresi değildir!" Minik tarlafaresinin yardımına koşan hayvanlar da birer birer uykuya dalarlar, ama o hâlâ uyanıktır! Uykuya dalamayan bütün çocuklar için harika bir hikâye...

HİÇ UYKUM YOK!!! Bütün tarlafareleri kış uykusuna hazırlanmaktadır ama minik tarlafaresinin hiç uykusu yoktur.Annesinin sözü kulaklarında çınlamaktadır:?... uyuyamayan bir tarlafaresi gerçek bir tarlafaresi değildir!" Minik tarlafaresinin yardımına koşan hayvanlar da birer birer uykuya dalarlar, ama o hâlâ uyanıktır! Uykuya dalamayan bütün çocuklar için harika bir hikâye...

Çalısüpürgesi Dizisi''nin son kitabı olan Ateşböceklerinin Gecesinde Çalısüpürgesi, sevgili tavuk dostu Çilli ve dünyanın tek gülümseyebilen keçisi Vanilya ile birlikte, kaybettiği ailesini nehirler boyunca ararken, yüzen evi nehir sarmaşıklarına takılıp kalır. Yardım almak isteyen Çalısüpürgesinin yolu bir ormana düşer. Yakındaki şehrin çocukları tarafından hiç de tekin olmadığı söylenen bu orman, Çalısüpürgesi'nin üstesinden gelmesi gereken türlü sorunlar çıkarır karşısına. Fakat birazcık güçlük, Çalısüpü

Kaybettiği ailesini nehirler boyunca hiç durmadan arayan Çalısüpürgesi, Pikaroyla karşılaşır bir dönemeçte. Pikaro, yaşlı bir gezgin ressamdır; ama, ne ressam! Pikaronun resimleri o kadar canlıdır ki, çizdiği güneş yağmurlu bir günü ışıl ışıl bir güne dönüştürür Ağız mızıkasıyla çaldığı melodiler o kadar güzeldir ki, dinleyenler müziği kalplerinde hisseder Yani, bir sanatçıdır Pikaro ve en büyük isteği, ayrı kaldığı torunu Almayla bir araya gelip yılların hasretini gidermektir. Ama çok önemli bir sorun vard

Çalısüpürgesi, ailesini bulmak için çıktığı yolculukta Henri adında bir çocuğa rastlar. Henri her şeyden korkmaktadır ve daha cesur biri olabilmek için acilen yardıma ihtiyacı vardır. Çalısüpürgesine göre, Henrinin, kendisine güç verecek tılsımlı varlığı bulması şarttır. Ama onu bulmak için çocuğun öncelikle birçok cesaret sınavından geçmesi gerekmektedir. Acaba Henri, bu sınavların üstesinden gelebilecek midir? Peki, bir şeylerden korkmak, gerçekten sanıldığı kadar kötü müdür? Bu kitabı okurken kendi kor

Çalısüpürgesi, Pikdori Nehrinin kıyısında, iki iyi arkadaş olan Stella ve Luna ile karşılaştı. Kızlar ne yapacaklarını bilemez hâldeydi; çünkü Lunanın ailesi Avustralyaya göç edecekti. Sanki çok gerekliymiş gibi! Peki, aradaki büyük mesafeye rağmen bu iki kız hâlâ birbirlerinin en yakın arkadaşı olabilecekler miydi? Aslında Çalısüpürgesinin açısından bakılınca durum gayet açıktı: Stella ve Luna, Ruh Kardeşi olmak zorundaydı! Onları ancak bu bağ kurtarabilirdi. Ama bunun gerçekleşmesi için üstesinden gelmele

Çalısüpürgesinin yolculuğu devam etmektedir. Bu kez, nehrin kenarında bulunan kasabalardan birinde, dışarıya çıkma izni olmadığı için tüm gününü karanlık odasında geçirmek zorunda olan kör kız Marlene ile tanışır. Ve tabii ki Çalısüpürgesi bu duruma hemen müdahale eder. Kısa sürede Marlenei yanına alarak ona dışarıdaki rengârenk ve macera dolu dünyayı göstermeye başlar. Ancak beklenmedik olaylar da onları beklemektedir! Yardımlaşma, arkadaşlık ve doğa sevgisi üzerine, sımsıcak bir hikâye