Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Saatin topu, öğütlesen yapmaz, batıp çıkarak keyfince alıp geliyordu. Avuç avuç, kucak dolusu... Bulutların üstünden, denizlerin altından. Aslanın ağzından, balığın karnından. Ayın gölgesinden, güneşin ateşinden. Suyun buharından, yellerin yurdundan. Volkanın ciğerinden, kelebeğin gözünden. Daha ziyade de yüreğinin içinden içinden.
Tükendi
Dedem bir gün okuldan arkadaşlarıyla kaçtığında, kimse yokken ayağını suya sallandırıp balıklarla konuşmuş da olabilir! Ne demişti ki? Balıklar ona el sallamış olabilir mi? Ama balıkların elleri olmaz ki! Ya başlarını ya da kuyruklarını oynatabilirler. Ağızlarını "Osman!" deyip yuvarlayarak. Titrete titrete. Serçelerin omuzuna konup zıp zıp zıplamasını da hayal edebilir. Kulağına mit mit şarkılar söylemiş olabilir miydi? Kıskanan kelebekler alıp başını öbür tarafa geçmiş olabilir mi sahi? Siz hiç küsen kel
Tükendi
Develer pirelenirken, pireler devleşmiş. Bunları gören kör zaman ile topal talih birbirinin omuzuna binmişler. Biri görmüş göstermiş, öbürü yürümüş gitmiş. Deve ile pire kala kalmış, tıngır mıngır analarının beşiğinde.
Tükendi
Çocuklar hakikati bilmeden oyun olarak oynarlar. Yetişkinler onu acısıyla tatlısıyla yaşarlar. Hatta bazen sonuçlarını bile bile... Hayat kendini tekrarlar bu oyunlann içinde.- Bazen bizimle bazen başkalarıyla. Bunu biliriz bilmesine de niyeyse duygularımıza yenik düşeriz. Anladığımızda da heyhat oyun çoktan bitmiştir. Büyüyünce oyunumuzu yeni maskelere büründürürüz. Hakikatin hallerini anlatan bu hikayeler gibi.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 4 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1