Dedem bir gün okuldan arkadaşlarıyla kaçtığında, kimse yokken ayağını suya sallandırıp balıklarla konuşmuş da olabilir! Ne demişti ki? Balıklar ona el sallamış olabilir mi? Ama balıkların elleri olmaz ki! Ya başlarını ya da kuyruklarını oynatabilirler. Ağızlarını "Osman!" deyip yuvarlayarak. Titrete titrete. Serçelerin omuzuna konup zıp zıp zıplamasını da hayal edebilir. Kulağına mit mit şarkılar söylemiş olabilir miydi? Kıskanan kelebekler alıp başını öbür tarafa geçmiş olabilir mi sahi?
Siz hiç küsen kel
Develer pirelenirken,
pireler devleşmiş.
Bunları gören
kör zaman ile topal talih
birbirinin omuzuna binmişler.
Biri görmüş göstermiş,
öbürü yürümüş gitmiş.
Deve ile pire
kala kalmış,
tıngır mıngır
analarının beşiğinde.
Çocuklar hakikati bilmeden oyun olarak oynarlar. Yetişkinler onu acısıyla tatlısıyla yaşarlar. Hatta bazen sonuçlarını bile bile... Hayat kendini tekrarlar bu oyunlann içinde.- Bazen bizimle bazen başkalarıyla. Bunu biliriz bilmesine de niyeyse duygularımıza yenik düşeriz. Anladığımızda da heyhat oyun çoktan bitmiştir. Büyüyünce oyunumuzu yeni maskelere büründürürüz. Hakikatin hallerini anlatan bu hikayeler gibi.
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.