Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Mimar Sinan Türklerin en büyük mimarıdır. Dünyada hiçbir mimar onun kadar çok bina yapmadı. Mimar Sinan sanatı ile, eserleriyle Türklerin namını yükseltti. Bütün dünya anladı ki, Türklerin büyük bir mimarı vardır, o da Mimar Sinan’dır. Hattâ onun talebeleri bile kendi gibi nam aldılar, eserleriyle Türk mimarlığını ileri götürdüler. Mimar Sinan bakınız ne kadar bina yaptı: 81 Cami, 51 Mescit, 55 Medrese, 26 Darülkurra, 17 İmaret (talebeye ve fukaraya yemek dağıtılan yer), 2 Darüşşifa (hastahane), 7 Sukemeri
Bu eser, tarihçi Ahmed Refik'in başlı başına Sinan hakkında kaleme aldığı yazıları bir araya getirmektedir. İlk bölüm, Mimar Sinan’ın hayatı ve eserlerine dair kaleme alınan Yeni Mecmua (1917), Yedigün Mecmuası (1934-1935)’ındaki yazıları dışında 1924’de yayımladığı Âlimler ve Sanatkârlar isimli eserindeki Mimar Sinan bölümü ile 1931’de yayımladığı Mimar Sinan kitabının karşılaştırılarak bir bütünlüğe kavuşturulmasıdır. İkinci Bölümde Mimar Sinan’ın eserlerinin listesini veren Tezkiretü'l Ebniye-Binalar
Tükendi
Osmanlı'nın son ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde çeşitli arşiv kaynakları, kronikler ve yerli yabancı birçok tarihçinin kitaplarından beslenerek kaleme aldığı eserlerle "Tarihi Sevdiren Adam" olarak meşhur olan Ahmet Refik Altınay'ın kitapları yeniden Timaş okurlarıyla buluşuyor. Günümüz Türkçesine uyarlanmış akıcı bir üslupla hazırlanan serinin ilk kitabı Osmanlı Kumandanları'nda; kiminin adını duymadığımız kimininkine ise aşina olduğumuz birçok Osmanlı kumandanının sorumluluk yüklü mücadeleleri, kılıçla
"Osmanlıların icra ettikleri büyük harekâtlar ve muharebeler göz önüne alınacak olursa, Osmanlı zaferlerine esas olan harp kaideleri ve askerȋ faziletlerin inceliği dikkatli bir araştırmayı gerektirir. Osmanlılar, zamanımız harplerinde başarılı olmanın temel noktası sayılan harekât esaslarını, ateşli silahlar ve harp malzemesinin iptidaî halde bulunduğu bir devirde tatbik etmişlerdir. Büyük ve heybetli orduların sevki ve hareket ettirilmesi hususunda pek büyük bir maharet göstermişlerdir. Özellikle Avrupa'd
Osmanlı târîhinde, fi'l-hakîka, pek karışık ve âdetâ nefretle yâd edilecek devirler vardır; fakat hiçbiri bu zorbalar idâresine makîs değildir. Hüsn-i niyetle başlayan, neticede koca bir devletin izmihlâliyle nihayetlenen bu devir, Osmanlı târîhinin en elîm safhasıdır. Hiçbir zamanda Osmanlı milleti, kendi efrâdı tarafından bu derece zâlimâne bir gadre uğramamışdır. Hiçbir devirde ?Osmanlı devleti, dört beş zorbanın şekaveti yüzünden bu mertebe acıklı bir felâkete giriftâr olmamışdır. Hiçbir vakitde ?Osmanl
Tükendi
Kafkas Yollarında AHMET REFİK Erzurum kadınları, hattâ mini mini kızlar, tesettüre son derece ri'âyet ediyorlar. Ekseriyâ caddelerde, mahalle aralarında, kırmızı çizgili, ba'zan ipekli, ince hilâlî çarşaflar içinde alaca esvablar, yeşil ve kırmızı gül(l)ü şalvarlar giymiş hanımların misafirliğe gitdikleri görülüyor. Erzurum ahâlîsi gayet zekî ve mültefit. Sözleri düzgün. Esnafı bile ?irfan sahibi. Onların, size iltifat içün bir: -Beğim, gözün üstüne gele, deyişleri var ki, bu basit cümlelerdeki teslîmiyetk
Tükendi
"...Nebiler kafilesinin başı, övülmüşlerin en mükemmeli Peygamberimizin gazâlardaki her mübarek safhası bir yücelik ve zafer timsalidir. Hazreti Peygamber'in katıldığı büyük gazâlar sevgi ve hürmetle göz önüne getirilecek olursa İslâm'ın faziletlerinin en parlak, en mukaddes örneklerine rastlanır. Özellikle Hz. Peygamber'in harp usulü bütün askerî özellik ve faziletlerin yegâne kaynağıdır. Nizam ve intizam, sadakat ve itaat, gazâ sevgisi, şehitlik arzusu ve İslâm'ı yüceltme gibi her biri bir zaferin asıl d
Yazların onlarca yıl, kışların ise bir ömür sürebildiği bir diyar, içten içe nifakla kaynamaktadır. Köklerini saldıkları topraklar kadar soğuk ve sert olan Starklar?ın kalesi Kışbarı`nın kuzeyinde, Yedi Krallık`ı koruyan Sur`un ardında tekinsiz güçler toplanmaktadır. Kuşkulu bir ölümün ardından kralı ve dostu tarafından saltanat makamı olan güneye çağırılan Eddard Stark kendisini Demir Taht`ı arzulayanların baş döndürücü entrikalarının arasında bulur. Dostuyla düşmanını, gerçekle yalanı ayırt edemez olan Ed
Tükendi
Ahmed Refik Osmanlı'dan Cumhuriyete intikal eden ve her iki dönemde de ilmi çalışmalarını sürdürebilen, kendini okutturabilmiş, son derece çalışkan ve verimli yazarlarımızdandır. Kelimenin tam anlamıyla "Tarihi sevdiren adam" olan Ahmed Refik, geniş halk kitlelerine hitap etmeyi başarmasının yanında popülerlik ile ilmi ciddiyeti bağdaştırmasını bilmiştir. Popüler eserlerine bile her zaman ilmi bir nitelik vermesini bilen Ahmed Refik, arşiv kaynaklarını, Osmanlı kroniklerini, muhtelif yerli ve yabancı müelli
Tükendi
Araştırmaları ve kaleme aldığı eserleriyle büyük bir hayatın sahibi Ahmed Refik'in Âlimler ve Sanatkârlar isimli eseri, medeniyetimizin güçlü açılımlarından biri olan Osmanlı döneminde yaşamış, bilim ve sanat dünyasına kalıcı eserler ve etkiler bırakmış aydınları anlatıyor. Mimâr Sinan, Mimâr Davud Ağa, Mimâr Kasım Ağa, Seyyid Lokman, Nedim, Koca Râgıb Paşa, Selânikî Mustafa Efendi, Peçevî İbrahim Efendi, Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa, Naima, Hoca Sa'deddin Efendi, Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi, Râşid,
Tükendi
Tarih boyunca krallar, padişahlar ve sahasında tanınmış kimseler hayat ve serüvenleriyle hep ilgi odağı olmuşlardır. Tanınmış simaların hayatları kadar ölümleri de her zaman merakla izlenmiştir. Elinizdeki eser, bu insanların ölüm anlarında yaşananları ve ölüm sebeplerini ele alıyor. Tanınmış devlet adamları ile eş ve çocuklarının, sanatçı ve düşünürlerden birçoğunun ölümü gizemli olmuştur. Hâlâ bu gizemi koruyan ölümler vardır. Nasıl Öldüler? isimli bu eserde Osmanlı sarayında yaşanan ölümler başta olmak
Tükendi
İnsan, tarihe her istediğini söyletebilir, çünkü ölüler itiraz edemezler. Cenap Şehabeddin Ahmet Refik, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış önemli tarihçilerimizdendir. Hem imparatorluk tecrübesini bizzat yaşamış, hem de cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiştir. Popüler tarihçiliğin öncü isimlerinden birisi olan Ahmed Refik gerek anlatımındaki romansı üslup ve akıcılıkla, gerekse tarihe ait geniş birikimiyle çağdaşları arasında bile hoca olarak anılmıştır. Ahmed Refik; imparatorluğun sırların
Tükendi
2011 senesi Prut Zaferimizin 300. yıldönümüdür. Bultava başarısı Ruslar için ne derece büyük bir önemi haiz ise, Prut Zaferi de biz Türkler için o derece şanlı bir galibiyet sayılmalıdır. Prut Zaferinde kılıç vazifesini tamamıyla yerine getirmiş, fakat siyaset, maalesef devlet işlerine idare etmekten uzak bir bakanın cehaleti ile yapılmıştır. Vezirin cehaleti, hedefi devletin istikbalini heder etmiştir. Baltacı ordu idaresinde gösterdiği fıtri dirayeti siyasi işlerde hiçbir şekilde gösterememiştir. Tarihi b
Tükendi
30 Nisan 1645 tarihinde başlayan Girit seferi, 6 Eylül 1669'da Fazıl Ahmed Paşa'nın adayı fethiyle sona ermiştir. Bu itibarla adanın fethi 25 senede gerçekleşmiştir. Bu özelliği ile de Girit'in, tarihimizde apayrı bir yeri vardır. Öyle ki Türk ve dünya tarihinde bu kadar uzun süren bir mücadele yoktur. Tarihçi Ahmed Refik (Altınay), bu mücadeleyi "Yirmi Beş Sene Siper Kavgası" adıyla, hikâye tadında tarihseverlerin istifadesine sunmuştur. Müellifin eserini, savaş yılları olması bakımından, aynı zamanda ceph
Tükendi
Ahmed Refik´in orjinal adı Devr-i Süleymân-ı Kanûni´de Birinci Viyana Muhasarası olan bu kitabı, Birinci Viyana Kuşatması´nı bütün ayrıntılarıyla ele almaktadır. 16 Ekim 1908 tarihinde tamamlanmış bulunan eserde, Osmanlı Devleti´nin kale kuşatma teknikleri, ordunun sevk ve idaresi ve yirmi gün devam eden seferin en ince ayrıntıları akıcı bir üslupla anlatılmıştır.
Tükendi
Gentile Bellini, batı dünyasının korkulu rüyası olan "Grand Turco" lakaplı Fatih Sultan Mehmet le onun denizlerdeki en büyük rakibi konumundaki Venedik Dukası Giovanni Moçenigo yu farklı dönemlerde tuvaline taşıma şansı yakalamış müstesna bir ressamdır. Fatih in, saltanatının son yıllarında portresini yapması için İstanbul a davet ettiği ressam 15-16 ay kadar Osmanlı başkentinde yaşamıştı. Bu süre içinde Fatih in değişik portrelerini resmettiği gibi, Topkapı Sarayı nın duvarlarını da süslemiş, İstanbul daki
Enver Paşa, Cemal Paşa ve Atatürk gibi Harbiyeliler neslinden olan Ahmet Refik (Altınay), uzun yıllar Osmanlı ordusunda subaylık ve Harbiye Mektebi tarih öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olmuş ve ömrünü tarih araştırmaları yapmak ve yazmakla geçirmiştir. Arşiv vesikalarına dayalı akademik eserler ortaya koyduğu gibi, halka tarihi sevdiren akıcı bir üslupla çok sayıda makale ve eserler de kaleme almıştır. Kısaca o, kalemiyle üç nesle hizmet etmiştir. Kafkas Yollarında ve İki Komite İki Kıtal isimli iki
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1