İnterneti, arama motorlarını, dijital kitabı, hatta basılı kitapları unutun. Antik zamanlara kadar geri gidip bunların hiçbirinin olmadığı bir dünya hayal edin. İşte o dünyada insan hafızası bir sanat, bir teknik olarak algılanıyordu; kuvvetli ve eğitimli bir hafıza insan faaliyetleri için yaşamsal öneme sahipti. Antik Yunan'da icat edilen hafıza sanatı önce Roma'ya aktarıldı, oradan Avrupa geleneğine yerleşti. Bu sanat yer ve imgeleri hafızaya nakşetme yoluyla ezberlemeyi amaçlıyordu; bilginin özellikle de
Elizabeth dünyası yalnızca zorlu denizcilerin, açıkgözlü siyasetçilerin, ağırbaşlı din adamlarının beşiği değildi. Ruhların, iyinin ve kötünün, perilerin, cinlerin, cadıların, hayaletlerin ve büyücülerin dünyasıydı. Elizabeth dönemi hakkında, devrin şiirine yansıyan bu gerçek, detaylandırılmaya gereksinim duymayacak kadar iyi bilinmektedir. Çağın arzu ve özlemlerini barındıran epik şiir bir periler kraliçesi çevresinde gelişir; şiirdeki en önemli figürlerden biri bir büyücüdür. Dönemin en büyük şairlerinin
XVII. yüzyılın başlarında büyü, simya ve Kabala açısından yeni bir çağın başlangıcını haber veren, doğa hakkındaki yüksek seviyedeki bilgi ve kudreti ifşa eden iki manifesto yayımlandı. Yazarı belli olmayan bu belgeler "Gülhaç Kardeşliği" adına yazılmıştı. O zamandan beri bu gizli hareket bitmek tükenmek bilmeyen bir merak konusu ve birçok tartışmanın ilgi odağı oldu. Tanınmış tarihçi ve akademisyen Frances Yates, bu çalışmasında Gülhaç Aydınlanmasıyla ilgili gerçeği ortaya koymakta ve başta İngiltere olmak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.