Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Cinayet... Suçların en büyüğü, günahların en affedilmez olanı. En büyük günah ve suç dense de cinayet ilk insandan beri var olmuş. Habil ve Kabil’i düşünün, üstelik ikisi kardeş ama kadın meselesi birinin diğerini öldürmesini engelleyememiş... İstanbul’un olağanüstü güzel yalılarında, malikânelerinde vahşi cinayetler işleniyor. Şöyle böyle değil korkunç cinayetler, cinayetlere aşina emniyet mensupları bile “Bu bir kâbus!” sözlerini fısıldıyor geceler boyu. En lüks semtlerde, onlarca korumanın arasında
Osmanlı'nın son dönemi, dev bir ülkenin çöküşü ve bitişi... Aynı yıllarda tarih sahnesinde göze batmaya başlayan beş delikanlı... Vatanını seven, kahramanlığa aç beş genç adam... Zühtü; zorluklara aldırmadan Harbiye'ye girmiş. Yakışıklı, gözü pek ve vatanı uğruna ölmeye hazır. Rahmi; yiğit, çekici ve savaşçı bir erkek... Korku nedir bilmiyor. Ethem (Çerkez); doğuştan savaşçı... Tek tutkusu ordulara komuta ederek adını tarihe yazdırmak. Halil (Kut-ül Amare kahramanı Halil Paşa); nevi şahsına münhasır biri...
Yaşam mı kazanacak yoksa ölüm mü? Ekseni kayan bir dünya! Aşk yok, sevgi yok, çalışma düzeni yok, yolculuklar yok, yiyecek ekmek yok, hatta yaşam bile yok. Doktorlar hastaneleri dolduran binlerce kişiyi yaşatmaktan vazgeçmişler! Çünkü yıllar boyu öğrendikleri bilgiler artık hayat kurtarmaya yetmiyor! Yaptıkları tek şey ölümlerin daha az acılı olması, tek çabaları bu. İnsanlık bitmiş durumda. Kimse yarına çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. Bu salgının çaresi yok! Çünkü doğa kaynaklı değil, teknolojiyi kullanan i
Cem Sultan bir efsane, yalnız ülkesinde değil, Avrupa'da da... Biz Cem diyoruz, onlar Zizim. Güzel, yakışıklı, akıllı, çalışkan, savaşçı, bir bilim ve sanat âşığı... Sarıya çalan kızıl saçları, mavi gözleri, uzun boyu ile dillere destan olmuş bir şehzade... Aynı zamanda büyük bir şair ve sultanlar sultanı Fatih Sultan Mehmet'in oğlu. Halkın ısrarla söylediği şekliyle bir sultan olduğu düşünülebilir ama onun sultanlığı yalnızca 17 gün sürmüş. Ya ömrü! Acılar içinde yoğrulan bir delikanlı, Batı'nın elinde, öz
Tükendi
Nazım Hikmet hayatı dolu dolu yaşamış bir şair. Onlarca yıl süren hapis yaşamı, işkenceler, asılsız suçlamalar, vatan haini ilan edilmesi ve en kötüsü çok sevdiği ülkesinden kaçmak zorunda kalışı... Karaciğer rahatsızlıkları ve kalp krizleri yaşamının parçası olmuş. O bir inanç ve aşk şairi... Kadınları seviyor, onlar için dünyanın en güzel şiirlerini yazıyor, çoğu zaman da sevdiklerini terk ediyor. Moskova'da yeni bir gün başlıyor, tarih 3 Haziran 1963... 61 yaşındaki Nâzım Hikmet gazete ve mektuplar
Bir kadın ve bir erkek... Kâinatın yörüngesini değiştirecek kadar güçlü bir gezegen ve ona tabi olacak kadar boyun eğmiş bir yıldız. Yüreklerinde yalnızca vatan sevgisi var. Ölümden korkmuyorlar. Hedefleri, hayalleri köhnemiş ve yıkılmış bir imparatorluktan çağdaş, uygar ve özgür bir yeni ülke yaratmak. İki dev onlar... Ve devler âşık oluyor... Erkek kadına tabancayı uzatıyor, "Önce beni, sonra kendinizi vurun" diyor. Kadının rüyaları erkeğin sözleriyle doluyor. Birlikte intihar etmek ancak âşıklar
Tükendi
Nâzım ile Piraye'nin Büyük Aşkının Romanı... Işıklar saçacak kadar parlak bir şair ve çok sade bir kadın. Onlar Nâzım ile Piraye... Birbirine hiç benzemeyen bir kadın ve erkeğin edebiyat tarihine geçecek büyük aşkları. Onlar mutluluğu kovaladılar, çünkü mutluluk birlikte olmalarıydı, ama izin verilmedi. Nâzım âşıktı, Piraye âşık... Nâzım şiirleri kadar büyük ve benzersiz bir aşkın romanı... Bir aşk demir parmaklıklar ardında ne kadar sınanır? Bir kadını her şeyden çok seven bir erkek aynı zamanda bir başka
Tükendi
Yakın tarihimizin en çok tartışılan ismi Enver Paşa... Onu kısaca tanımlamak gerekirse: Namusluydu, korkusuzdu, büyük bir yurtseverdi ve âşıktı, hem de deli gibi. Uçurumun kenarına gelmiş ülkesi için yaptığı şeyler çok eleştirildi, tartışıldı. Belki çevresindekilerin dediklerini dinleseydi yüz bine yakın askerin ölmesi engellenebilirdi... Dinlemedi, çünkü kendinden başkasına inanmıyordu... Gönlünde tek aşk vardı, tek tutkusu, eşi Naciye Sultan... Ama ülke ve dünya öyle karanlık ve karmaşık bir durumdaydı ki
Mustafa Kemal ve annesi için yazılmış ilk roman. Ona Meclis tarafından verilen soyadıyla adı Atatürk olan bu yakışıklı genç annesine benzerdi. Mavi gözleri, sarı saçları, okumaya olan merakı ve bitmeyen sevgisiyle. Zübeyde Hanım için acılarla başlayan yaşam oğlunu kucağına aldığı gün güzelleşti, o "Mustafa"sının çılgınıydı. Zaten ona bakan, onu tanıyan bir kadının sevgiden çılgına dönmemesi mümkün değildi. Zor günlerdi. Hasret herkesi, her yüreği yakıyordu. Mustafa Kemal annesine hasretti, Zübeyde Hanım
Tükendi
Bir cihan padişahının, Fatih Sultan Mehmed'in oğlu o. Engin bilgi sahibi, duygulu ve nazik bir delikanlı, hem de cengâver. Gören bir daha bakıyor, kadınlar âşık oluyor. Sarığının altından uçuşan sarı saçları, kılıcı kullanan güçlü kolları... Hele sevgi dolu mavi gözleri... Öyle kusursuz ki, görenler onu masallardaki "beyaz atlı prens"e benzetiyorlar. Ama... Ömrü kısa, aşkları yarım, çocukları ölü, saltanatı yalnızca 17 gün... Cem Sultan her şeyini kaybetti; esir düştü, yalnızlığa mahkûm oldu, çaresiz yalnız
Tükendi
Osmanlı'nın son yüzyılı, zor yüzyılı. Çökmekte olan bir dünya imparatorluğunun en sancılı yılları. Osmanlı'nın kaybettiklerini tekrar kazanmak, topraklarındaki halkları tek bir bayrak altında toplamak için mücadele eden Enver Paşa vatanının ve milletinin selameti için yola çıktığına, devletini eski görkemine kavuşturacağına inanıyordu. Bir suçlu gibi gizlice İstanbul'u terk ederken geride biricik aşkını bırakmıştı: On beş yaşındayken âşık olup evlendiği Naciye Sultan'ı. Avrupa'dan Rusya'ya takma adlarla ülk
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1