Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Timur İmparatorluğu'nun da kurucusu olan meşhur Türk ve Moğol hükümdar: Timurlenk... Yani "Aksak Timur"... Düzenlediği seferlerle bugünkü Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve Suriye'yi kapsayan toprakları ele geçirdi. Cengiz Han'ı örnek aldı kendine ve onun yolunda giderek büyük bir imparatorluk kurdu. Ancak Timur'u bizim tarihimizde önemli kılan asıl mesele, 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'i mağlup edip esir alması olm
Tasavvuf, "hâl" ilmidir. Dervişten, deneyimlediği "hâlleri", okuyabildiği ölçüde, başka bir deyişle, varmış olduğu menzillerdeki idraki ve irfanı nispetinde bir deftere not etmesi istenir. Acaba bazı "şeyleri" yaşarken kavrayabilmiş midir diye... Dervişin Safâ/Seyir/Semâ Defteri bu çerçevede mütalaa edilmesi gereken bir sûfî üçlemesidir. Üçlemenin ikinci kitabı Dervişin Seyir Defteri 21. yüzyıl insanının dokusuna uygun bir terminolojiyle bu hayli girift âlemi özünü muhafaza ederek tanıtmaya gayret etmekte
Tasavvuf, "hâl" ilmidir. Dervişten, deneyimlediği "hâlleri", okuyabildiği ölçüde, başka bir deyişle, varmış olduğu menzillerdeki idraki ve irfanı nispetinde bir deftere not etmesi istenir. Acaba bazı "şeyleri" yaşarken kavrayabilmiş midir diye... Dervişin Safâ/Seyir/Semâ Defteri bu çerçevede mütalaa edilmesi gereken bir sûfî üçlemesidir. Üçlemenin son kitabı Dervişin Semâ Defteri semâzen bir dervişin, semâ'ın özünü yakalama tecrübesinin notlarını içermektedir. Semâ, Hz. Mevlânâ'nın tasavvufa yaklaşımının
Tasavvuf, "hâl" ilmidir. Dervişten, deneyimlediği "hâlleri", okuyabildiği ölçüde, başka bir deyişle, varmış olduğu menzillerdeki idraki ve irfanı nispetinde bir deftere not etmesi istenir. Acaba bazı "şeyleri" yaşarken kavrayabilmiş midir diye... Dervişin Safâ/Seyir/Semâ Defteri bu çerçevede mütalaa edilmesi gereken bir sûfî üçlemesidir. Üçlemenin ilk kitabı Dervişin Safâ Defteri bir zamane dervişinin Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretlerinin eserlerine bütüncül bir bakışla odaklanışı ve buradan hareketle "
Irak Savaşı Günlüğü İrfan Yayıncılık
"Fatıma'm! İzin ver, sana biat edeyim. Kalbim yanıyor, şu aşkı zor kaldırıyorum. Kabul et beni gönlüne. Birlikte biat edelim aşka. Paylaşalım çilesini. Son âna kadar olsun akdimiz, Fatıma'm." Tüm hayatı denizlerde geçen, İspanyol ve Venedik donanmalarına karşı büyük zaferler kazanarak Avrupalı denizcileri titreten ve Akdeniz'in bir Türk gölü olması için yıllarca mücadele eden büyük bir denizci: Turgut Reis, nam-ı diğer Dragut. Osmanlı İmparatorluğu'nun üç kıtaya hükmettiği bir dönemde, ticaret yolları üz
Musul: Türk'ün Atayurt'tan Anayurt'a giriş kapısı... Bu diyar üzerine en büyük kavga 1918 ile 1926 yılları arasında yaşandı. Emperyalizm, kendi çıkarı doğrultusunda "Güney Kürdistan" dediği Musul'u Türklerden koparmak için tüm gücünü ortaya koydu. Bu çerçevede Musul Sorunu, Kürt Meselesi ile iç içe bir boyut kazandı. Böylece, tahrikler, isyanlar, çatışmalar birbirini izledi. Mim Kemâl Öke'nin ilk kez gün yüzüne çıkan belgelerle kaleme aldığı o müthiş komplolar zincirini soluk soluğa okurken, günümüzde yöred
Tükendi
Yunan makamları Türk asıllı adayları, sudan bahanelerle genel seçime sokmaycaklar. Yapılan çirkin bir hesaptır. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalı. Ama sebebi nedir? Yunanlılar, yoksa bu soydaşlarımızın devlete sakatlerinden mi endişe duyuyor? Batı Trakya Türklüğü´ne insan haklarına uygun bir hayat tanınması Yunanistan´ın "şerefi" olmalıdır, yoksa "endişesi" değil. Ama, kişiyi nasıl bilirsiniz? - Kendi gibi. (Kitaptan sf.132)
Tükendi
İttihatçılar´ın tasfiyesi ile birlikte Türk siyasi hayatında bir "ekol" tarihe karıştı.. Diyebilir miyiz? İzlerini günümüze taşımak hem mümkün, hem değil. Tarihi vakıa, süreç ve şahısların, zaman / mekan atlasında kendilerine mahsus müstakil özellikleri olduğu için genellemeler yanıltıcı olabilir. Ne var ki, bir husus hep kendini tekrarlıyor. O da Türk´ün "Kızılelma" arayışı... Dün ona İstanbul´da, Viyana´da aradık. İttihatçılar da aradılar. Devir değiştikçe "Kızılelma"da değişti. Bazen de hiç olamadı
Tükendi
Milliyetçi Yahudiler, Siyon Dağı'nın eteklerinde bir Musevi devleti kurmak istediklerinden beri Siyonizm ve Filistin Sorunu sadece Ortadoğu'nun değil, bütün dünyanın gündeminde. Theodor Herzl'in fikir babalığını yaptığı 19. yüzyılın sonlarından bu yana Avrupa ve pek tabi Osmanlı'nın politikasını etkilediği ‘siyasi Siyonizm', bugünlerin reel politiğine uzanıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump'ın Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılında Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Pe
Dinle sözümü sana direm özge edâdır Derviş olana lazım olan aşk-ı Hüdâdır Derviş; istidadı, şevk u zevki ve en önemlisi "izni" varsa nefs mertebelerinde seyreder, terbiye ve tezkiyesini kazanır; ilâhî tecellîlere mazhar olur. Mahlûkatın en şereflisi olduğunun idrakine bireysel tecrübeleriyle varır, daha doğrusu bu yolda cehdeder. Ardından ezkâra, evrada, semâya durur. Hamlıktan pişme, pişmekten de yanma yoluna geçer, halk içinde Hakk ile görüşme olarak tabir edilen "halvet der encümen"i deneyimler ve anlar
Tükendi
"Dertli ile dertlenir misin, onun derdine ortak olur musun?" Tasavvuf, yola baş koyan derviş adayının, mürşidinin rehberliğinde nefsinin yedi mertebesini aşmaya çalıştığı uzun bir yolculuktur. Tasavvufî anlatılarda, bu süreç denizcilerin "Vira Bismillah!" diyerek başladığı bir sefere benzetilir. Fakat bu yolculuğun pusulası Allah'a ve vahdete giden sularda ilerleyen yolcunun gemisindedir. Yolculuk, Allah'a doğrudur. O'nu hissedebilmek bu yolculuğun hediyesi, yolcunun fıtrî olarak vahdete ulaşmayı isteyen ru
Hayatı macera filmleri kadar fantezi ve serüven dolu Yahudi profesörün ilgi çekici hikayesidir. Takma adı Raşit Efendi olan sahte derviş Vambery, Abdülhamid´in en yakınına kadar sokulur... Saraydaki bütün gelişmeleri anında İngilizlere rapor eder... Yahudilerin Filistin´e yerleşmeleri için girişimlerde bulunur... Jöntürklere akıl hocalığı yapar... Yakın tarihimizin uzman ismi Prof. Dr. Mim Kemal Öke, İngiliz, İsrail ve Türk arşivlerinin karanlık raflarındaki belgeleri günışığına çıkardı... (Arka Kapak)
Tükendi
Bize bir hal oldu. Elden çıktık. Bu kimin hikâyesi? Kimin destanı? Aşkın, aşkın... Semâ, Hz. Mevlânâ'nın tasavvufa yaklaşımının özü, rumuzu ve sırrıdır. Simgelerle canlandırılışı, yaşatılışı ve sergilenişidir. Başka bir deyişle, semâ içeriği anlamlar itibariyle Hz. Pîr'in tasavvuf öğretisinin ta kendisidir! Dervişin Seyir Defteri kitabında tasavvuf yolunun temel prensiplerini Mesnevî'den beyitlerle bir kılavuz mantığıyla derleyen ve bunları şerheden Mim Kemal Öke, bu defa Divan-ı Kebir'den beyitlerle se
Tükendi
Dertli ile dertlenir misin, onun derdine ortak olur musun? Tasavvuf, muhabbet ilmini marifete dönüştürebilme kemâlidir. Bunu öğretme metodolojisidir. Yolculuğun kaptanı ise bu yollardan geçmiş bilge bir kılavuz olan mürşittir. Dervişin Seyir Defteri'nde bu rolü Hz. Mevlânâ üstlenecek ve onun dili egemen olacaktır. Müridin yol haritası, Mesnevî-i Şerif'ten izlenecek; neyin, hangi sırayla yapılması gerektiği Cenab-ı Pir'in eşsiz beyitlerinden yararlanarak aktarılacaktır. Ne var ki, bu, Mevlevi yolunun ken
Tükendi
"Dergâhlar, yaralı ceylan kulüpleridir. Gönlün yanmadan gitmezsin." İnsan nasibini bulana kadar kırk kapıdan geçermiş. Mim Kemal Öke'nin yolculuğu da bu türden bir yolculuk. İki ayrı dünya... İki Mim Kemal... Sonra badireler birbiri ardına gelir: oğlunun rahatsızlığı, kızı Nazlı, üniversiteden uzaklaştırılma... "Böylece, daha süfli bir dünyadan, daha lâtif bir dünyaya geçiş sağlıyorsunuz," diye tanımlıyor Öke geçişi. Nasibi bir yaralı ceylana döndüğünde gelmiştir sonunda... Kırılma noktalarında re
Tükendi
Tarihin akışı içinde tekâmülümüzü sınayacak ölçütler var mıdır? Bu ölçüt uygarlık sözünde gizlidir. O nedenle uluslararası ilişkiler tarihine "uygarlıklar çalışmaları" merceğinden bakmayı öneriyorum. Yukarıdaki sorumun bu kez, "Uygarlaşmanın neresindeyiz?" şeklinde yeniden kurgulanması yerinde olacaktır. Peki, uygarlığı nasıl tanımlayacağız? Daha önce medeniyet tarihini müzik ve ritim üzerinden okumaya çalışan Mim Kemal Öke bu defa farklı bir perspektifle dünyamıza eğilmekte. Yılların birikimini aktardığı ç
Tükendi
28 Şubat Süreci'nden paralel" tartışmalarının yaşandığı günümüz Türkiye'sinde acaba ne zaman siyaseten "normalleşeceğiz?" Demokrasimiz darbe/irtica fobilerinden tamamiyle sıyrılabilecek mi? Ülkemizde son on yıllarda yaşadığımız sadece bize özgü bir sendrom değildi. Cuntalar/Cemaatler salıncağında bir o yandan, bir öte yana savrulan yegane siyasal coğrafya bizimki değil. Fundamentalizm, dinci terör benzeri temalar gerçi İslam Alemi için kullanılıyordu; ama aslında Küresel Toplum'un farklı kültürel havzaların
1980´lerde Türk diplomatlarına saldırılarla sesini duyuran Ermeni etnik terörü, 1990´larda Azerbaycan´a yöneldi ve Nahcıvan üzerinde çözümsüzlüğe ulaştı. İnsani etiğe ulaşılması için küresel çırpınışlarla açılan yeni binyılın başında "Ermeni Sorunu" bu kez nefreti "siyasallaştırarak", uluslararası platformlarda kendine yer aradı ve nihayet ABD Kongresi´nin gündemine giriverdi. Kimilerinin yorumuna göre sosyo-psikolojik dokusu ağır basan bir victimization (kurbanlaşma) kompleksi ile davanın sahipleri "jenosi
Tükendi
1880 ile 1923 arası uluslararası ilişkiler açısından çok önemli bir dönem. Hâlâ çözüm bekleyen Filistin Sorunu'nu işte bu komplo, şiddet, tehdit ve savaşla dolu dönemin bir ürünü olarak ele almak gerekir. Söz konusu dönemde Batı'da etkili olan antisemitizm, sadece Arap-Musevi çatışmasının değil, Ortadoğu'da bugüne dek süregelen çözümsüzlüğün de en önemli nedenlerinden sayılan Siyonizmin ortaya çıkışına yol açmıştır. Prof. Dr. Mim Kemâl Öke, Siyonizm ve Filistin Sorunu (1880-1923) isimli eserinde bu sancıl
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1