Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 5 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Baharın gelişini kutlamak için bana iyi sazlardan yapılmış ince zarif bir Syria flütü verdi. Üzeri balmumu ile kaplanmıştı, dudaklarıma değdirdiğimde bal tadı alıyordum. Beni kucağına oturtup onu nasıl çalacağımı öğretiyordu. Ve ben heyecandan titriyorum. Benden sonra o çalıyordu flütü ama sesi o kadar yumuşak ki zar zor duyabiliyorum. Kucağına oturduğumdan, konuşmaya ihtiyaç bile duymuyoruz. Ama çaldığımız nağmeler birbirimizi tamamlıyor. Dudaklarımız flütün ağzında sırayla birleşiyor. Karanlık çöktu
Parlayan gökyüzünde Tahtı renkler saçan Ölümsüz Afrodit Ağların dokuyucusu, Yalvarıyorum sana Ne olur kilit vurma yüreğime kederlerle, Yine gel bana Babanın sarayından Kanat çırpan serçelerin çektiği arabanla Kara toprağın üzerinden gülümseyerek O kurnaz, ölümsüz gülümsemenle Sorardın Kimdir bu sefer son derece arzuladığın Kimdir aklını çelen, döneceğine söz veren Aldırma Bırak kaçsın kaçmak istediğinde... Ey Afrodit, yoldaşım, savaş arkadaşım ol ki Arzuladıklarımı ver bana!
"Aşk en çok ama en çok acı çekmektir." Bakirelerin Alacakaranlığı, Fransız şaif ve yazar Pierre Louys'un Yunan mitolojik superilerinin "klasik" hikâyelerinden yola çıkarak yazdığı altı parçayı içeriyor. Yazar her bir parçada bir su perisinin hikâyesini ele alıp onu dönüştürüyor, stilize ediyor. Bu yorumların her biri mitolojik kahramanlar aracılığıyla insanın temel duygularını ele alıyor, görünmeyen yönlerini açığa çıkarıyor, yeni bir bakış açısıyla yeniden yaratıyor. "Berrak gecelerde, suda kendine bakar
Tükendi
Kadının henüz toplumun eşit bir yurttaşı olarak yurttaşlık haklarını elde edememiş olduğu bir dönemin gerçekleri çerçevesinde kurgulanmış yarı efsanevi bir romanla karşı karşıyayız. Grek toplumunda kadın, yurttaş sayılmamasına ve köle gibi görülmesine rağmen birçok açıdan bugünkü kadından daha özgür. Bugün yurttaşlık haklarını da elinde bulunduran bir fahişenin hayatını okumak, çok daha rahatsız edici olabilir. Tecavüz olaylarının ve aile içi şiddetin cezasız kalması, çocuk gelinlerin varlığı ve kadın beden
Pierre Louys (1870-1925), hem romanları, hem şiirleriyle büyük ilgi uyandırmış bir yazın adamıdır. Afrodit'le (1896) ünlü olmuş, genellikle başyapıtı olarak nitelenen Kadın ve Kukla'yla (1898) bu ünü doruğuna çıkarmıştır. Ünlü yazar burada bir yandan İspanya'nın kendine özgü havasını yansıtırken, bir yandan da bedensel güzelliği dışında pek bir üstünlüğü bulunmayan sıradan bir kadının, bir adamı nasıl bir oyuncağa dönüştürüp aşağılayabileceğini gösterir. Buna bir de Pierre Louys'in kendine özgü anlatımı ekl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 5 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1