Psikiyatrik yaşamım bana, insanımızın çileli,acılı, karmaşık öyküleri olduğuna; yazılsa ''hayatlarının roman'' olacağına inandıklarını gösterdi. Ama bunca yıl boyunca ''ah, hayatım bir şiir olsaydı doktor bey'' diyene rastlamadım. Herhalde şiiri kısa buluyor; hayatlarınınsa uzun olmasını istiyorlar. Oysa yaşamın, doğanın şiirini, müziğini hissetmeden geçmiş uzun bir hayat ne kadar zengin ve renkli olabilir ki...
Yakın geçmişte bir dönem, öykü yazınını stajyer romancı mektebi olarak kullanma eğilimi peydahlanmıştı. Bunun elbette ki öyküye de romana da büyük zararı oldu. Öykü yazmak için oturdukları masadan elinde roman müsveddesiyle kalkanlara da rastladık, roman yazmaya niyetlenip iyi olduğunu sandıkları öyküde kanaat edenlere de. Bu bile başlı başına bir öykü konusudur (hatta belki roman). Yılmaz Okyay ise olması gereken öykücü karakteriyle çıkar karşımıza: kararlı, metnin sınırlarına hakim, dilde okuru uyanık tut
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.