Roman için; yol boyunca gezdirilen ayna, gerçekliğin dile dökülen hâli, burjuva sınıfın itirafnamesi, modern bireyin eğlencesi, demokratik toplumun anlatıdaki uzantısı, uzun hikâye, İngiliz icadı ve benzeri tanımlamaları okumak için Batılı kaynaklara gitmekten başka seçeneğimiz yok. İtiraf etmek de lüzumsuz: romanı -varsa, teorisini de- “biz” icat etmedik. Pek çok kültür ögesiyle olduğu gibi, “karşılaştık” onunla. Batı’da roman yükselişine devam ederken gerçekleşti bu “heyecan verici” hadise bizde. On dokuz
Bu çalışmanın özünde, Türk dünyasının bugün de önemli bir noktasında olan Makedonya'da gelişen Türk edebiyatı eserlerine yönelik dikkatlerimiz ayrıca milliyetçiliğe bakışımızın kitabîlikten hayatîliğe dönüşmesinin yansımaları vardır. Bütün kusurlarıyla birlikte bu çalışmanın satır aralarında, uzun yıllar dil ve edebiyat konusunda mücadele eden soydaşlarımızın edebiyat tecrübelerine; kimliklerin zaman zaman "ölümcül" hâle gelişine, bazen kayboluşuna, Türk dilinin ve edebiyatının Makedonya topraklarında hâlen
Cumhuriyet'in kuruluş yıllarını takip eden dönemlerde Mahmut Yesari; hayatını "sadece yazarak" idame ettiren az sayıdaki yazarlarımızdan biri olarak, hem dönem edebiyatının ruhunu anlamamızda hem de eserleri üzerinden Türk edebiyatı tarihi, değişen ve gelişen edebiyat türleri hakkında bize zengin örnekler sunabilecek bir edebiyatçı kimliğiyle ortaya çıktı. Edebiyat tarihimizde genellikle romancılığı ile bilinen Yesari'nin, hikâyeciliğinin görmezden gelindiğine, yok sayıldığına şahit olduk. Çoban Yıldızı, Çu
Yıldız, 1909 yılında Kosova vilayetinin merkezi olan Üsküp'te kırk yedi sayı yayımlanmış olan haftalık bir gazetedir. Bu gazete; giderek edebiyata ve özellikle şiire daha çok yer vermiştir. Dilde sadeleşme hareketinin de öncüsü olan Yıldız, ilk sayısındaki "Başlangıç" yazısıyla kendini tanıtmaktadır.
BAŞLANGIÇ
Yaradanımızın adı ile başlarız.
Bizi yoktan var eden ulu Tanrımızın varlığına, büyük sevgili Peygamberimizin büyük ruhaniyetine sığınarak bugün "Yıldız" namı altında şu değersiz risalemizi neşredi
Bu kitabın, birinci bölümünde genel hatlarıyla aşk üzerinde durulmuştur. İkinci bölümün esas malzemesini 1872-1900 yılları arasında yazılmış ve yayınlanmış olan Türk romanları oluşturmaktadır. Üzerinde yoğunlaşılan eserleri seçerken olay örgüsünde aşkın hangi düzeyde ele alındığını, aşkın, romanın bütününde belirleyici bir unsur olup olmadığına özellikle önem verilmiştir.
Burada gerek roman yazarı gerekse roman karakterlerinin aşk hakkında genel düşüncelerini belirlemeye, romanlarda benzer bir aşk algıs
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.