Bilâl N. Şimşir üç yıl kadar Fransa Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde araştırmalar yapmış, bu araştırmaları sırasında Mithat Paşa'nın son yıllarına ilişkin çeşitli Fransız belgelerine ulaşmıştır. Bu belgelerin bir kısmını Türkçeleştirip aynen aktarmış, bir kısmını da özetleyerek bu eserde toplamıştır. Mithat Paşa'nın Suriye Valiliğine atanması, Abdülaziz'e suikast girişimiyle suçlanması, İzmir'deki Fransız Konsolosluğuna sığınması... Bu kitap, Mithat Paşa'nın Suriye Valiliğine gelişinden ölümüne kadar geçen

Birkaç cümleyle benim tanıdığım Arnavutluk'a da değineyim. O yıllardaki Arnavutluk, bugünkü Arnavutluk'tan çok farklıydı. Ülkeyi kırk yıl demir yumrukla hükmetmiş olan Enver Hoca, benim Tirana'ya varışımdan altı ay kadar önce ölmüştü. Ama onun bütün kadrosu iktidarda ve kurduğu rejim de ayakta idi. Baştan başa iki sıra tel örgülerle çevrilmiş, midye gibi içine kapanmış, kuş uçurmaz, kervan geçirmez bir ülkeydi o zamanki Arnavutluk. Arnavut polisi herkese kuşkuyla bakardı, kendi halkına da bizlere de göz açt

Türkiye'nin yüreği başkent Ankara'da bugüne değin ne acılar, ne sıkıntılar, ne sevinçler yaşanmıştır; doğadan ve insandan ne zulümler görmüştür Ankara... Çoğumuz, Ankaralı olanlarımız bile bilmez bunları. 1920'lerde, keçisi, kedisi ve armudundan başka bir şeyi bulunmayan, tozlu, sıtmalı bir Orta Anadolu kasabası olan Ankara'yı ön plana çıkaran olayları, gelişmeleri; Ankara'nın başkent oluşuna yabancı devletlerin tepkilerini de bilenlerimiz azdır. Bilâl N. Şimşir, Ankara'yla ilgili bütün bilgileri, belgeler

Atatürk, 1912 Balkan bozgununu Trablusgarp'ta bulunduğu sırada haber almış. Gençliğinde yazdığı Zabit ve Kumandan ile Hasbihal adlı kitabında, "Bir gün duydum ki doğduğum şehir Selanik, orada annem ve kız kardeşim düşmana teslim edilmiş" der. Ata'nın yüreğine sanki bir hançer saplanmıştır. Makedonya'nın çeşitli kazalarında sekiz yıl kaymakamlık yaptıktan sonra, son Balkan Savaşı öncesinde Drama Mutasarrıfı olarak görev yapmış olan ünlü vali Tahsin Uzer, Makedonya Eşkıyalık Tarihi... adlı kitabında, "Drama

Bu kitap, Atatürk'ün Türkiye dışında nasıl bayraklaştırılmış olduğunu su üstüne çıkarıyor. Atatürk, Asya ve Afrika'nın boyunduruk altındaki uluslarının kurtuluş umudu olmuştu. Tüm "Mazlum Milletler" O'nu kendi kahramanları olarak benimsemişlerdi. Büyük Atatürk, Asya ve Afrika halklarının da, yani Doğunun da kahramanıydı. Tanınmış araştırmacı yazarımız BİL L N. ŞİMŞİR, burada Atatürk'ün evrensel büyüklüğünü belgeliyor; ve kitapla ilgili şunları söylüyor: " 'DOĞUNUN KAHRAMANI ATATÜRK', okuyucuyu biraz başka

Lozan hakkında pek çok şey söylenmiştir. İsmet Paşanın ifadesiyle, Lozan Konferansı, Büyük sınav idi. Milletimizin Avrupa ortasına davet olunduğu büyük bir imtihandı. Türkiye bu sınavı başarıyla vermiştir. Lozan Antlaşması, Milli Mücadelenin sonucunu belirlemiştir. Bu Antlaşma, Harbi Umumiden sonra gördüğümüz antlaşmalarla yakından veya uzaktan benzerliği olmayan bir antlaşma idi. Öteki antlaşmalar, galip devletlerin mağluplara dayattığı, dikte ettiği antlaşmalardı. Lozan Antlaşması ise, eşit taraflar arası

"Karşı devrim"e dur diyerek daha çağdaş, daha özgür ve kalkınmasını tamamlamış bir ülkede yaşamak istiyorsak "Cumhuriyet kazanımları"nı çok iyi bilmek, sahip çıkmak ve bilinçli bir şekilde savunmasını yapmak zorundayız. Bilgi Yayınevi, kültür hayatımızdan spor hayatımıza, dış politikadan eğitim devrimimize kadar hemen her konudaki "Cumhuriyet kazanımları"nı, konusunda uzman olduğundan kuşku duyulmayan kişilere incelettirerek bu çok önemli kitabı kültür hayatımıza kazandırdı. Okuyan herkesin, üzerine düşeni

Bu naciz kitabı, gözlerim dolu dolu kaleme aldım; yüreğimden kopan mütevazı bir dikili taş gibi, derin saygılarımla şehitlerimizin kutsal hatırasına sunuyorum. · Araştırmacı yazar Bilâl N. Şimşirin, on yılı aşan kesintisiz bir çalışma sonucu ortaya çıkardığı bu kitap, PKK terörüne verdiğimiz şehitlerimizin insan olarak, kahraman olarak öykülerini anlatıyor. · Çünkü her şehit, başlı başına hüzünlü bir öyküdür.

Ölümü üzerine tüm dünyanın ayağa kalktığı insan Atatürk'ün Hastalığı ve Ölümü Sürecinin Belgesel Kronolojisi... İlk hastalık haberlerinden Atatürk'ün nâşının Anıtkabir'e taşınmasına dek 15 yıllık bir sürecin hikâyesi...

Konu İngiltere, Osmanlı Ermenileriyle Islahat Fermanı döneminde ilgilenmeye başlamıştır. Hıristiyanların çıkarlarını gözetmek üzere, bir yandan Osmanlıları reformlar yapmaya zorlarken, bir yandan da Paris Antlaşması'na dayanarak Anadolu'ya konsoloslar göndermiştir. Değerli araştırmacı Bilâl N. Şimşir, İngilizlerin kendi arşivlerini elden geçirerek bu konsolosların yazışmalarını içeren belgeleri toplamıştır. Bu nedenle Osmanlı Ermenileri, tarihsel gerçekleri yansıtması açısından çok önemli bir kaynaktır.

Kardeş Azerbaycan Cumhuriyetinin yeniden doğuş sürecini, bu süreçte Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini, Ankarada, suyun başında, Dışişleri Bakanlığının ilgili Genel Müdürü olarak günü gününe izleyen ve yaşayan Bilâl N. Şimşirden bir kez daha olağanüstü bir çalışma: AZERBAYCAN Mihail Gorbaçov, 1985 yılında Sovyetler Birliğinin başına geçtikten sonra, açıklık (glastnost) ve yeniden yapılanma (prestroyka) diye bir çeşit reform politikası uygulamaya koyulunca, Sovyet Blokunda bir gevşeme ve çözülme belirtileri baş

Hastalıktan bir yaz önce Atatürk Yalova'da Dr. Nihad Reşad Belger ve diğer arkadaşları ile. İçindekiler: Atatürk'ün Hastalığı Atatürk'ün Ölümü: Fransa'da Yankılar Atatürk'ün Ölümü: İngiltere'de Yankılar

Türk Yahudiler-II kitabında Avrupadaki Türk Yahudiler, Türkiyedeki Avrupalı Yahudiler veTürkiye Üzerinden Filistine Yahudi Göçleri gibi önemli başlıklar üzerinde durulmuştur. Avrupa Yahudileri topluca ölüme gönderiliyorlardı. Gaz odaları çalıştırılıyor, Yahudi erkekleri vagonlara tıkılıp Doğu Avrupaya, Ukraynaya doğru sürülüyor, yollarda ve gözden uzak kuytu yerlerde toplu halde imha ediliyorlardı. Ankaraya korkunç raporlar geliyordu. Türkiyenin Bükreş Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1 Kasım 1941 gü

Fransada nispeten küçük fakat çalışkan ve başarılı bir Türk Yahudi topluluğu vardı. Bu insanlar, yüzyıllardan beri Türklerle birlikte yaşamış, her zaman Türkiyeye sadık kalmış, hiçbir zaman Türklere hainlik etmemiş olan Türkiye Yahudilerinin çocuklarıydı. Fransada küçük çapta iş tutmuşlardı. 1940larda bu Türk Yahudi topluluğu da diğer Yahudilerle birlikte acımasız ırkçıların tehdidi altında kalmıştı. Türkiye, ırkçı saldırılara karşı bu vatandaşlarına kanat germiştir. Fransadaki Türkiye Büyükelçiliği ile Tür

Bulgaristan Türkleri (1878-2008), izleri hâlâ süregelen bu eski ve büyük sorunla ilgilenen herkese, yerli-yabancı tüm araştırmacılara kaynaklık edebilecek bir kitaptır. Bilâl N. Şimşir, bu kitapta 1985 yılında bütün dünyanın ilgiyle izlediği kötü olaylarla karşı karşıya kalan Türklerin, Bulgaristanda prenslik, krallık ve halk cumhuriyeti dönemlerinde yoğun olarak yaşadıkları yerleri, nüfuslarını, ekonomik durumlarını, sosyal ve kültürel yaşamlarını belge ve kaynaklara dayanarak anlatmaktadır.

Kurtuluş Savaşımızın karanlıkta kalmış kimi yönlerini gözler önüne seren bir yapıt 'Malta Sürgünleri'. Kimlerdir Malta Sürgünleri? Çoğunu tanırız. Neden sürüldüklerini, sürgündeki yaşamlarının içyüzünü, kurtulmak için bireysel çabalarını, bütün ayrıntılarıyla bu kitapta bulacaksınız.

Konu: Kürtçülüğü tarihimiz içindeki yerine oturtan, meraklı okuyucuların, araştırmacıların, gerçeği bilmek isteyen herkesin yararlanacağı bir araştırma. Kitap Özeti: Osmanlı Devleti, yakın çağlara bunalımlar içinde girmişti. Kürtler, bu bunalımlar sırasında Avrupa tarafından "keşfedildi" ve Kürtçülük, bu bunalımlı yıllarda uç verdi. Bilâl N. Şimşir, konuyu, 1787´den Cumhuriyet dönemine kadar araştırdı ve yazdı.

Eskiler, "Ermeni gailesi" diyorlardı. "Gaile", dert, sıkıntı, keder, üzüntü, insanı uğraştıran, bezdiren sıkıntılı iş demektir. Bir bakıma "baş ağrısı" hatta "baş belası". Ermeni gailesi, basit bir sorun değil, karmaşık, suigeneris bir sorundur, başka sorunlara pek benzemiyor. Bu gailenin geçmişinde, Ermenilerin Osmanlı Devleti'ne ihaneti var; düşmana hizmeti var; Mehmetçiği arkadan hançerlemesi var; masum Müslüman köylüleri kılıçtan geçirmesi var, alçaklık, kalleşlik var, yalanın, hilenin daniskası var, he

Kıbrıs Türklerinin geleceği kimlerin elinde? KKTC´nin Ada´daki ve dünya topluluğu içindeki sosyal ve siyasal konumunu kimler belirliyor? Kıbrıs Adası halkının 1820´lerde başlayan trajik geçmişinde hangi ufak hesapların ve büyük çıkarların parmak izi var? Ve Türkiye Cumhuriyeti, devleti ve hükümetleriyle, büyük Kıbrıs oyununun hangi sahnesinde, hangi rolde? Son aylarda Kıbrıs´la ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor. AKP´nin dış politikasında birinci öncelik AB! Yeni iktidar, AB uğruna istenen ve istenecek her