Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yolcuya Öğütler, Yûnus Emre'nin Risâletü'n-Nushiyye adıyla tanınan eserinin şerhidir. Bu eser onun, çağının toplumsal sorunlarından ilhâmla kendi seyr ü sülûk (manevî yol) tecrübelerini anlattığı, mesnevî nazım şekliyle kaleme aldığı altı yüz beyitlik bir kitapçıktır. Yûnus bu eserinde Anadolu fütûhâtını gerçekleştiren Müslüman Türk'ün o devirdeki hayat tarzından hareketle soyut, sâde, derin, remzî bir üslûpla, insanın nefsi ile mücâhedesini, yoklukla varlık arasındaki arayışlarını, kendini bilme ve bulma g
Tükendi
Yûnus Emre: Gerçek erlerden biri ve birincisi. Hak âşıkı ve ârifi, İslâm'ın hakîkati, tasavvufun ilk Türkçe ilmihâli, Kelimeleri semavîleştirip Hakk'ın rengine boyadıktan sonra kelâmlaştıran kâmil insan, Türkçe'nin manâ, aşk ve ilâhî dili, Kelâm ve kalem iklîminin sultânı, Yol tecrübemiz, öğütçümüz, davetçimiz, mürşidimiz, Gönül çocuklarıyla kurduğu aşk okulunda binlerce aşk öğretmeni yetiştiren yüce gönüllü eren, Türkmen kocası, Dost bahçesinin bülbülü, Cümle şairlerin başı... Geçmişimiz, bugünü
Tükendi
Kitabın ilk bölümünde menkıbelerden ve tarihî belgelerden hareketle Yûnus Emre’nin hayatı anlatılıyor. Yûnus’un hayatı konusunda en kapsamlı eser olma özelliğini taşıyan kitap aynı zamanda Yûnus’un içinde bulunduğu kültür havzasını da (Tapduk Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Barak Baba) detaylarıyla ortaya koyuyor. Kitabın ikinci bölümü ise Yûnus Emre’nin dîvânını ihtiva ediyor. Mustafa Tatcı’nın 35 yıl gibi bir sürede 50’den fazla yazma nüshadan hareketle hazırladığı bu tenkitli neşir, Yûnus Emre Dîv
Tükendi
Onunla fahr ederse var yeri bu arz u eflâkin Onun Rûhü'l-kuds tesviye etmiş tıynet-i pâkin Onun kadrin bilen, olmaz esîri dâne-i hâkin Kulûb-ı âşıkâna bî-bedel tenvîrdir Yûnus Mübârek nutk-i pâki cân verir erbâb-ı idrâke Onun her bir sözü şân u şerefdir kavm-i Etrâke O tohm-i şi‘ri ekmiş bekçi etmiş türbetin hâke Kemâlî her yıkılmış kalbe bir ta'mîrdir Yûnus Osman Kemâlî
İnsanı yeniden inşâ etmek, onu yaşadığı çağın insanı hâline getirmek, fikirlerini, hayâllerini yüceltmek, yepyeni rüyalar göstermek ve o rüyalarını yeniden yorumlamak; düşmüşse düştüğü yerden kaldırmak, onu Hakk'a ve hakikate hazırlamak, kulluk bilinciyle donatıp Allah'a lâyık hâle getirmek... Gerçekte peygamberlerin ve onların izinden giden Hak dostlarının ve aydınlanmış gönüllerin misyonu ve insanlığa mirâsı da budur. Bu mirâs, putlaştırılan bütün sahte düşüncelerden kurtulup insanlığın yeniden inşâ edilm
Mustafa Tatcı bu kitapta Hacı Bayram-ı Velî'nin hayatını ana kaynaklardan hareketle ortaya koyuyor; onun elimize ulaşan beş şiirini ve ebadı küçük olmakla beraber manâsı çok derin olan risâlesini okuyucuya sunuyor... Hacı Bayram-ı Veli: Ahmet Yesevî, İbrahim Zahid-i Geylânî, Yunus Emre ve Somuncu Baba gibi erenlerin izine basarak asırların içinden çıkagelmiş bir erendi o. Peygamber Efendimizin mayasıyla mayalanan gönlü, onun sevgisinin ve sırrının mahzeni idi. Bir gizli hazine idi o! Dertlilerin derman
Tükendi
Çıkdım erik dalına anda yedim üzümü Bostân ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu Kerpîç koydum kazana poyraz ile kaynatdım Nedir diye sorana bandım verdim özünü İplik verdim Çulhâya sarıp yumak etmemiş Becid becid ısmarlar gelsin alsın bezini Gerçek talip isen erik dalında üzüm arama. Bak, ‘zühd ü takvâya yâr olan evvel', aşk gelince keçiboynuzu yemekten kurtuldu. Elindeki eriği üzüm diye satan soğuk nefeslilerde üzüm bulunmaz. Sen ‘Bağa gel, bostana gel/Dile gel, destâna gel.' Cevizin en kalitelisi fenâfi'r
Ey elbisesine bakıp da dilberi göremeyen! Âlemde kepenek altında erler gizlidir, dirsek vurup geçme! Dikkat et. Hınzır olma, her gördüğünü Hızır bil! Bu âlemde nice Serîler vardır seherlerde uyanıp da yol gözeten, yolcu gözeten. Tuhfe'yi hor görme. Hazine, vîrânelerde gizlidir. Şimdi bu vîrâneye gir de gizli hazinelerinden al. Sana yolda lâzım olacak. Ey gözümün nûru! Bu Tuhfe çam sakızıdır. Çoban'ın hatırını gözet de gönlün Arş'a değsin...
İki gözümün nûru! Babam derdi ki "Hızır'ın gezdiği yerde ot biter." Yani erenler, gezdiği mekâna hayat verir. Hak erenler ölmez. Onlar rûh-ı vâsilîndir. Onların mahşerleri ebedî zevktir, zâtullah âlemidir. Erenleri bir kabre sığdırmak mümkün değildir. "Ölen hayvandır âşıklar ölmez" diyen bir kâmili kabirde ararsanız bulamazsınız. Gerçi ayân-ı sâbite sıfat konumundaki kabrini her an teveccüh üzeredir amma siz yine de bahr-i zâta dalan Hak ehli için böyle düşünmelisiniz. Bir de şöyle düşünmelisiniz ki erenler
"Yûnus Emre ile Aşk Yolculuğu" ismiyle yayımladığımız bu yeni eserimiz, Yûnus Emre konusunda en yetkin çalışmalara imza atan Mustafa TATCI'nın 25 yıllık emeğinin ürünü olarak okuyucuyla buluşuyor. Akademik çalışmaların geniş kitlelere yayılamamasından hareketle, herkesin anlayabileceği bir tarzda hazırlanan bu yeni eserimiz, ciltli olarak basıldı. Daha kolay taşınıp okunabilmesi için cep-boy olarak basılan bu eserimiz, Yûnus'un daha doğru anlaşılmasına vesile olacaktır. Eser, Yûnus'un günümüz insanınca dah
Tükendi
"Bu bizden önden gelenler manâyı pinhân dediler/Ben anadan doğmuş gibi geldim ki uryân eyleyem" diyen Yûnus Emre, insanlık tarihinin en güzel değerlerinden biridir. O, bizim yedi yüz yıldan beri gönlümüzün dili, dilimizin gönlü olmuş aşk ve irfân kaynağımızdır. Türklüğün insanlığa en güzel hediyelerinden biri olan Yûnus, insanlığa din adına, aşk ve irfân adına, dil ve estetik adına çok şey öğretmiştir. İslâm'ın derinliğini ve Türkçe'nin inceliğini anlamak isteyenler, bitip tükenmek bilmeyen kaynak sularına
Tükendi
Tarih içinde insana, İslam'ın hakikatini öğretip yaşatan mana yollarından birisi de "Halvetiyye tarikati" olmuştur. On iki hak yoldan biri olan Halvetiyye erkanı, Hz. Peygamber'in manasından zuhur edip Hazret-i Alî'ye intikâl eden Nur-ı Muhammedi sırrının varisi abid, aşık ve arif gönüllü müctehid ve müceddid azizlerin silsilesidir. Bu silsile Hz. Peygamber'den Hz. Ali'ye; Hasan-ı Basri'den İbrahim Zahid-i Gilani'ye ve ondan Ömer-i Halvetî'ye gelinceye kadar tevhid-i zat sırrını yaşayan ve temsil eden pirle
"Türk Edebiyatında Hü Şiirleri", tematik bir antoloji. İfrani geleneğimizin yıldızlaşan şairlerinin yazdığı ve "Hü" kavramını işleyen şiirlerden bir derleme. Ahmed Yesevi'den Hacı Bayram-ı Veli'ye, Hatayi'den Hüsameddin-i Uşşaki'ye, Şemseddin-i Sivasi'den Sun'ullah Gaybi'ye, Hüseyin Vassaf'tan Abdülaziz Şenol'a, Enis Behiç Koryürek'ten Abdurrahim Karakoç'a kadar, yüzyılları kapsayan bir zaman dilimindeki "Hü" anlayışının panoramasını göreceksiniz bu kitapta. Ayrıca, bu şiirlerden bestelenmiş olanlarının not
Tükendi
Kabına sığmayan bir aşık,Bir şeyda bülbül,Ateş yuvasında bir semender,Bir vîrane gönül,Çokluktan cüdaHazîne-i esrar-ı HudaAşkın sırr-ı meali,İrfanı alî,Hazret-i Osman Kemalî...1862'de Erzurum'da doğup 8 Ocak 1954'te İstanbul'da vuslat eden bu büyük gönül, Bayramî Melamîliği'ne mensuptur. Tarîkat silsilesi Seyyid Abdülkadir-i Belhî, Seyyid Bekrü'r-Reşad Efendi vasıtasıyla Hamza Balî'ye, oradan da Hacı Bayram-ı Velî'ye uzanır. Nakşibendî-Alevî silsilesi ise Seyyid Abdülkadir-i Belhî'nin babası Süleyman Belhî
Tükendi
Salikin matlubu Hu'dur arifin irfanı Hu Aşıkın ma‘şuku Hu'dur talibin seyranı Hu Sırrı can ehline sordum dedi Hu'dur la-mekan La-mekan ehline sordum la-mekanın kanı Hu Yunus Emre okulunun ilk ve önemli şairlerinden olan "Âşık Yûnus" muhtemelen 15. asırda Bursa'da yaşayan Emîr Sultan'a mensup Kübrevî dervişlerinden biridir. Yûnus Emre ilâhîsi olarak bilinen ve bestelenen birçok şiir, bu ikinci Yûnus'a aittir. Âşık Yûnus'un dışında aynı mahlası kullanan başka şairler de olabilir. Onlar şimdilik bizim mechûl
Tükendi
Bu eserde Bayramî Melâmîlerinden İdrîs-i Muhtefî'nin (ö. 1615) rumuzlarla tekerleyiverdiği meşhûr nutku açıklanmaktadır. Girişte gerek bu nutkun ve gerekse Türk-İslâm edebiyatı içinde manzûm ve mensûr örnekleri görülen diğer edebî şathiyelerin anlaşılabilmesi için ehlullaha ait remizlerin kaynakları üzerinde durulmuştur. Böyle bir çalışmada; biricik vücûdun sıfatlar âlemindeki seyrini, yani "gerçek insan"da gizli olan vücûd bilgisinin, mânevî sûrete ve hayâle büründüğü "beş hazret"in içindeki katmanların
19. yüzyıl Melâmîlerinden Ali Örfî Efendi'nin "Babamda ben baba iken babam doğurdu anamı / Anamda süt emer iken, anam doğurdu babamı" mısralarıyla başlayan şiiri Türk edebiyatının en önemli şathiyelerinden biri kabul edilir. Hemen hemen her kelimesi sırlı mecazlarla örtülü, hatta anlaşılması güç bazı taşkın ifadeler içeren bu şiiri Mustafa Tatcı edebî ve tasavvufî yönden şerh ediyor, şiirdeki manâ perdelerini aralıyor. Aynı zamanda bu küçük ama derin çalışma, Yûnus Emre'nin izinden giden sûfî şairlerin oluş
Tükendi
‘Aşktan Söyler Bu Dilim' Mustafa Tatcı'nın yirmi yıla yakın bir süredir bazı gazete, dergi ve televizyonlarda yaptığı konuşmalardan ve henüz yayımlanmayan geniş versiyonlarından derlenmiş bir söyleşiler güldestesidir. Tatcı, bu konuşmalarında Türk Tasavvuf Edebiyatının ince ayrıntılarının yanında Yûnus'un kimliğini, divanını, Türkçe'ye yüklediği manâyı, düşüncelerinin derinliğini didik didik etmekte, konuyla ilgili neler yapıldığını ve nelerin yapılması gerektiğini anlatmaktadır. ‘Aşktan Söyler Bu Dilim'in
Tükendi
Yûnus'un, "Aşk sultânı Tapduk durur Yûnus gedâ bu kapıda" dizesiyle tanıttığı Tapduk Emre, sahilsiz ummânlardan biridir.Bu eserde elimizde kalan üç beş satırlık bilgiyle onun izine düştük. İzinin tozuna yüz sürmek için... Tapduk Emre XIII. asırda Anadolu'nun kalbinde, Nallıhan'ın "Emrem Sultan" köyünde yaşamış bir ahî babası, bir aşk ve gönül adamı, Hak dostu bir erendir. Onun bugüne kadar menâkıpnâmelerdeki bilgiler içinde gizlenip kalmış birkaç satırlık hayat hikâyesi elinizdeki bu eserle biraz daha aral
Tükendi
Vahi̇p ümmi̇ di̇vanı'nda 517 i̇lahi̇ mevcuttur. Eli̇ni̇zdeki̇ seçmelere bu şi̇i̇rleri̇n 430 tanesi̇ alınmıştır. Şi̇i̇rleri̇n çevi̇ri̇leri̇nde en doğru olan şeki̇l terci̇h edi̇lmi̇ş, nüsha farkları gösteri̇lmemi̇şti̇r. Bazı meti̇nlerde geçen arapça ve farsça keli̇melerdeki̇ huruf-i i̇mla (a-i-u) vezi̇n gereği̇ uzatmasız yazılmıştır. Bu husus meti̇nler okunurken di̇kkata alınmalıdır.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1