Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 37 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden İtler bile gülecek kimsesizliğimize. Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların... Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda. Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların Yalnız bir hâtırası kaldı artık yanımda. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na. Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin Değişilir topu da bir sokak kaltağına.
«Deli Kurt», Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayazıd'dan sonra «Şehzadeler Kavgası» diye anılan devrin tarihî bir romanıdır. Bir bakıma göre de «Bozkurtlar»da başlayan Orta Asya'daki hayat kavgasının yeni vatan Anadolu'da devamıdır. Şehzadeler arasında süren ve tafsilâtı henüz yeterince aydınlanmamış bulunan çarpışmada Yıldırım'ın oğulları hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem şairane, hem de sefîhane bir örneğini vermişler ve birbiri ardınca hayata veda ederek meydanı içlerinden birisine bırakmışlardı
Atsız'ın yayına hazırladığı Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler tam 40 yıl aradan sonra yeniden raflarda... Evliya Çelebi başka milletlerin de dikkatini çekmiş, üzerinde birçok incelemeler yapılmış, yazılar ve tenkidler yazılmıştır. Bunların listesi Prof. Cavid Baysun'un İslâm Ansiklopedisi'ndeki makalesinde gösterilmiştir. Bu yazılar umumiyetle müsbettir. Fakat yukarda da işaret ettiğim gibi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi hakkındaki son ve kesin hükmün verilmesi için önce, eserinin karşılaştırmalı ve
Tükendi
Türk edebiyatında tarihî roman türünün en popüler ve saygın örneklerinin başında gelen Bozkurtlar, yazılmasının üzerinden üç çeyrek asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen yeni nesiller üzerinde de etkisini sürdürmeye devam ediyor. Romanın, Ateş - Çocuklar İçin dergisinde ilk tefrika edilmesiyle başlayan resimlendirme geleneğine çağdaş bir katkı olarak iki yıllık yoğun bir mesaiyle çizilen yepyeni resimlerle karşınıza çıkıyoruz. Üç boyutlu modellemeyle yapılan ve Bozkurtların Ölümü’nde yirmi iki, Bozkurtla
Tükendi
«RUH ADAM», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey ol
«Deli Kurt», Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayazıd'dan sonra «Şehzadeler Kavgası» diye anılan devrin tarihî bir romanıdır. Bir bakıma göre de «Bozkurtlar»da başlayan Orta Asya'daki hayat kavgasının yeni vatan Anadolu'da devamıdır. Şehzadeler arasında süren ve tafsilâtı henüz yeterince aydınlanmamış bulunan çarpışmada Yıldırım'ın oğulları hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem şairane, hem de sefîhane bir örneğini vermişler ve birbiri ardınca hayata veda ederek meydanı içlerinden birisine bırakmışlardı
«Deli Kurt», Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayazıd'dan sonra «Şehzadeler Kavgası» diye anılan devrin tarihî bir romanıdır. Bir bakıma göre de «Bozkurtlar»da başlayan Orta Asya'daki hayat kavgasının yeni vatan Anadolu'da devamıdır. Şehzadeler arasında süren ve tafsilâtı henüz yeterince aydınlanmamış bulunan çarpışmada Yıldırım'ın oğulları hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem şairane, hem de sefîhane bir örneğini vermişler ve birbiri ardınca hayata veda ederek meydanı içlerinden birisine bırakmışlardı
Tükendi
Bozkurtlar Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor Bozkurtlar, yazarının vaktiyle verdiği lütufkâr müsaadeleri sonucunda "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" adlı ölümsüz eserlerin, bir arada yayınlanmak suretiyle aldığı yeni isimdir. Bozkurtlar, her idealist Türk'ün heyecanında, fikir dünyasında, ülkücülüğünde ve inancında payı olan dev bir eserdir. Bu roman, Atsız Bey'in daha sağlığında iken edebiyatımızın klâsikleri arasında yerini almış ve yazarını da ölümsüzleştirmiştir. Ötüken Neşriyat, uzun bir arada
Atsız'ın Osmanlı tarihçiliği alanında en önemli çalışmalarından sayılabilecek Takvimler, onun tanımladığı şekilde, umumiyetle müneccimler tarafından padişahlara takdim olunup o yıl neler olacağını, yıldızların tesirini, seğirmelerin mânâsını bildiren eserlerdir. Bu arada bir de tarih bölümü içerirler ki bu bölümler dünyanın veya Âdem'in yaratılışından başlayarak takvimin tertip olunduğu yılın hemen yakınına kadar gelmektedir. Çengiz ve Hülegü gibi İslam ve Osmanlı tarihçiliğinde lanetle anılan isimlerin, yi
Tükendi
«RUH ADAM», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey ol
Tarih şuuru, milletlerin hareket hatlarını tayine yarayan bir millî savunma silâhıdır. Hangi milletten düşmanlık gelmiştir? Hangi rejim faydalı veya tehlikelidir? Ne türlü şahıslar iyilik ve kötülük edebilir? İşte bütün bunların cevabını tarih şuuru verir. Türk milleti, aşağı yukarı binlerce yıllık mazisine rağmen çok genç milletlerdendir. Bu yüzden tarih şuuru olgunlaşamayan Türk milletine, bu şuuru tamamıyla kaybettirmek için düşmanları tarafından yapılan telkinler, yani zehir sunmalar pek çoktur.
Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz, Atsız'ın, Büyük Doğu dergilerinin 6 Mart 1959 – 16 Ekim 1959 tarihleri arasında haftalık olarak 33 sayı neşredilen "IX. Dönem"inde tefrika edilmiş hatıratıdır. Askerî Tıbbiye yıllarından (1922-1925) Orhun dergisinin "II. Dönem"inin başına, yani Ekim 1943'e, kadar olan hatıralarını; ibretâmiz hâdiselerin içinde ve yakın tarihin mühim isimlerinin önünde cereyan eden hayat sergüzeştini, akıcı ve eşine az rastlanır bir mizah diliyle yazan Büyük Atsız, tek parti yı
Bu kitap H. Nihal Atsız hocanın 1933-1936 yılları arasında yazdığı makalelerin yine kendisi tarafından toplanıp yayınladığı bir toplamadır. Hocanın bunları, yaptığı çalışmalar henüz olgunlaşmadığı için, bir ön hazırlık olarak yayınladığını belirtmek maksadıyla Toplamalar ismiyle kitaplaştırdığını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyoruz. Konuyu böyle ele alınca, konunun o günden bugüne muhtelif araştırmalar ve eserlerle zenginleşmiş olduğunu, onun için de kitaptaki bilgilerin yeni veriler ışığında değerlendir
«RUH ADAM», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey ol
Tükendi
Elinizdeki kitap, Süleymaniye Kütüphanesi Yayınları olarak İstanbul Kütüphanelerine Göre Birgili Mehmet Efendi Bibliyografyası (İstanbul 1966), İstanbul Kütüphanelerine Göre Ebussuud Bibliyografyası (İstanbul 1967) ve Âlî Bibliyografyası (İstanbul 1968) isimleriyle Millî Eğitim Basımevi'nde basılarak yayınlanmış olan Hüseyin Nihal Atsız'ın üç ilmî risalesi ve "Kemalpaşa-oğlu'nun Eserleri" ismiyle Şarkiyat Mecmuası'nın 6. (1966) ve 7. (1972) sayılarında neşredilen bir ilmî makalesi ile Camiü'd-Düvel'in Karah
Tükendi
Hikaye, Atsız'ın sanatında en az yer bulan bölümdür. Ömrü boyunca sadece beş hikaye yazmıştır. Onların da dördünü 1931 yılında yayımlamıştır. 1941'de yazdığı beşinci hikaye ise ancak 1966 yılında yayımlanır. Teşhis (kişileştirme) sanatının kullanılmasına varacak derecede tabiata ve tabiat unsurlarına yer verilmesi, Atsız'ın beş hikayesinin de ortak tarafını teşkil eder. Özellikle ay ve fırtınanın Atsız'ın edebî eserlerinde özel ve ağırlıklı bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ben hikâyeleri defalarca ok
Atsız'ın Osmanlı tarihçiliği alanında en önemli çalışmalarından sayılabilecek Takvimler, onun tanımladığı şekilde, umumiyetle müneccimler tarafından padişahlara takdim olunup o yıl neler olacağını, yıldızların tesirini, seğirmelerin mânâsını bildiren eserlerdir. Bu arada bir de tarih bölümü içerirler ki bu bölümler dünyanın veya Âdem'in yaratılışından başlayarak takvimin tertip olunduğu yılın hemen yakınına kadar gelmektedir. Çengiz ve Hülegü gibi İslam ve Osmanlı tarihçiliğinde lanetle anılan isimlerin, yi
Tükendi
Çanakkale'nin büyük şehitlerinin ruhlarını şad etmek amacıyla içleri millî şuur ve kinle dolu dokuz genç, 3 Ağustos 1933 Perşembe akşamı Sirkeci'den kalkan Selamet vapuruyla bu ölüm – dirim çarpışmalarının yaşandığı mukaddes toprakları ziyaret etmek üzere yola koyulurlar: Atsız'ın başını çektiği kafilede, emekli bir yüzbaşı olan Naci Akıncı ve oğlu Nuri Akıncı, "Tolunay" adıyla çağrılan tarih öğrencisi ve ileriki yıllarda Atsız'ın eşi olacak Bedriye Sabit, edebiyat öğrencisi ve Atsız'ın kardeşi Nejdet Sança
Bursalı Mehmed Tahir'in, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde "1020 (1611-1612) tarihi ricâlinden olduğu müstebân" dediği ve herhangi bir kaynak göstermeden Bayburtlu olduğunu belirttiği, İsmet Miroğlu'nun, tahrir kayıtlarına göre Bayburtlu ve tam adının Ferruhşad Beyzade Osman olduğunu kanıtladığı Bayburtlu Osman'ın kaleminden çıkan Tevârih-i Cedîd-i Mir'ât-ı Cihân, Atsız tarafından 1936'da bir kitapçıda bulunmuş ve 384 sayfalık eserin Türklere dair olan bölümü kendi eliyle istinsah edilmiştir. Atsız'ın III.
{"Turancılık" deyince Türkiye'de anlaşılan şey, tarihî mirasları da dâhil olduğu halde bütün Türkleri tek devlet halinde birleştirmek ülküsüdür ve her ülkü gibi nesillere bakan, kan ve can vergisi isteyen, gönüllere heyecan katan bir inançtır. Tarihi, savaşları ve fütuhatı dolayısıyla hemen bütün dünyaya antipatik gelen Türk milletinin yeniden birleşerek şahlanması birçok milleti korkuttuğu için; bu şahlanış sonunda bazı devletler ortadan kalkacağı veya küçüleceği için; hatta dünya çapındaki büyük tic
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 37 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1